'110 İmza Varsa, Meclis Başkanı Toplantıya Çağırmak Mecburiyetindedir'

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP'nin, Meclis'in olağanüstü toplanması için başvuruda bulunmasına ilişkin değerlendirmesinde, ''Başvuruda 110 imza varsa, toplantının günü ve saati belliyse ve bir de gerekçe mevcutsa Meclis Başkanı toplantıya çağırmak mecburiyetindedir. Bunun dışındaki siyasi değerlendirmelerdir. Meclis Başkanı tarafsızdır. Bir değerlendirme yapmam çok uygun olmaz.'' dedi.

Cemil Çiçek, Ankara Siteler'de çıkan yangın nedeniyle iş yeri zarar gören esnafı ziyaretinde, gazetecilerin, Meclis'in olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin sorularını cevapladı.Meclis Başkanı'nın görev, yetki ve sorumluluğunun Anayasa ve TBMM İçtüzüğü'nde belli olduğunu ifade eden Çiçek, herkesin, kendi görev, yetki ve sorumluluk alanı içindeki iş ve işlemleri yapabileceğini söyledi.

Bunun dışında, CHP'nin, Meclis'in olağanüstü toplanması ile ilgili talebine ilişkin yorumların siyasi olduğunu anlatan Çiçek, şunları söyledi: ''İşin o kısmı, benim şu an üzerinde duracağım konu değil. 1982 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra 33 kez olağanüstü toplanma talebi olmuş. İçtüzük'te olağanüstü toplantının nasıl yapılacağı, Meclis Başkanı'nın neleri yapacağı belli. Başvuruda 110 imza varsa, toplantının günü ve saati belliyse ve bir de gerekçe mevcutsa Meclis Başkanı toplantıya çağırmak mecburiyetindedir. CHP de 124 imza ile 14 Ağustos günü saat 15.00'de toplanmak üzere gerekçesiyle başvuruda bulundu. Meclis Başkanı olarak bizim burada yapabileceğimiz şey, o gün Meclis'i toplantıya çağırmaktır. Ben de şekil şartları, anayasa ve içtüzük şartları yerine getirildiği için söz konusu günde ve saate toplanmak üzere sayın milletvekilleri ve parti gruplarımıza bilinen yöntemlerle duyuruda bulundum. Bunun dışındaki siyasi değerlendirmelerdir. Meclis Başkanı tarafsızdır. Bir değerlendirme yapmam çok uygun olmaz.''

''CHP sözcülerinden size yönelik, 'İktidarın memuru' yönünde eleştiri var'' şeklindeki soruya ise Çiçek, ''Onu diyenin seviyesi ile alakalı bir iştir bu. Herkes seviyesine uygun laf eder. Ben bu türlü laflara girmem.'' cevabını verdi. Çiçek, 14 Ağustos'ta Genel Kurul'u kimin yöneteceğine ilişkin soru üzerine, ''İçtüzük neyi gerektiriyorsa ben onu yaparım.'' diye konuştu.

Terör olaylarına ilişkin değerlendirme yapan Çiçek, terörün, Türkiye'nin en can sıkıcı ve uzun süredir gündeminde bulunan bir devlet sorunu olduğunu ifade etti.

Herkesin bu konuda yapıcı bir üslupla ve dayanışma içerisinde, gündelik siyasetin malzemesi yapmadan çözüm üretmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti: ''Sorunu belli ölçüde çözmüş demokratik ülkelere bakıldığında, bu sorunun hangi usul ve üslup içinde ele alındığı, nasıl bir dayanışma sergilendiği görülür. Olup biteni bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Her olaydan sonra özel bir değerlendirme yapmaya gerek yok. Allah rahmet eylesin şehitlerimize. Gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Ama bu coğrafya zor bir coğrafya. Terör meselesi, uluslararası bağlantıları çok kuvvetli olan bir meseledir. Türkiye'nin uğraştığı sadece belli sayıda terör örgütü mensupları değil, onları destekleyen, onlara akıl, silah, mühimmat, eğitim desteği veren, sıkıştıklarında iltica imkanları tanıyanlar da var. Türkiye'nin iade noktasında talepleri de bugüne kadar yeterince karşılanmamıştır.'' Çiçek, daha sonra Ankara Mobilyacılar ve Lakeciler Odası Başkanı Hüseyin Taklacı'dan sitelerdeki yangın hakkında bilgi aldı ve yanan binalarda incelemelerde bulunarak iş yeri sahipleri ile görüştü. Taklacı, 4 binanın zarar gördüğünü ve söz konusu iş yerlerinin sigorta kapsamında bulunmadığını söyledi.

Hüseyin Taklacı, sigorta şirketlerinin, yüksek risk taşıması nedeniyle sitelerdeki bazı iş yerlerini sigortalamadan kaçınmasından yakındı. Cemil Çiçek de yangında can kaybı yaşanmamasının bir teselli kaynağı olduğunu belitti. Çiçek, ciddi bir hasarın söz konusu olduğunu, bundan sonra dayanışma içerisinde zararın giderilmesi için çaba sarf edeceklerini kaydetti.

Sigorta sorunu konusuna da değinen Çiçek, ''Sigorta sorunu iki türlüdür. Yapılan işin riskli olması nedeniyle sigorta şirketleri bu riski göze almak istemezler. İkincisi ise bizim kendi ihmalimizden olabilir. Bunu özellikle tarım sigortalarında görüyoruz. Türkiye maalesef doğal afetler açısından riskli bir coğrafyada. Örneğin hepimizin deprem sigortası yaptırması lazım, çok pahalı da değil ama ihmalden bunu da yaptırmıyoruz. Burada mevzuattan kaynaklanan husus varsa bunun çözümü geliştirilebilir.'' diye konuştu .
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile