AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek'in konuşmalarından satır başları:
İsrail terör devletinin bu konuda en ufak bir vicdanının kalmadığını aslında burada görmüş olduk. 36 tane Türk kardeşimiz buradaydı. Bu kardeşlerimize buradan aynı zamanda teşekkür ediyoruz. Gerçekten büyük bir cesaret örneği gösterdiler. Ve dünyadaki özellikle bu anlamda tüm sesini duyurmak isteyen insanların sesi oldular.

İSRAİLLİ BAKANDAN SKANDAL SÖZLER!
Önce kendilerine bakacaklar. Oraya bebek maması götüren, çocuklara yiyecek ve bez götüren insanları terörist olarak ilan etmeye çalışıyor. Türkiye'den giden birçok arkadaşımızı yakından tanıyoruz. Tanıdıklarım var aralarında. Ersin Bey var, Bekir Bey var. Bu insanları teröristlikle yan yana koyabilmeniz mümkün değil. Eğer terörist arıyorlarsa kendilerine bakacaklar. Çocuk öldürenler kendileri, yaşlıları öldürenler kendileri, insanları açlıkla soykırıma sürükleyenler kendileri, soykırım yapanlar kendileri... Bir de üstüne kalkıyorlar, oraya giden ve tamamen insani yardım götürmeye çalışan kişilere ‘terörist' diyerek dünyanın önünde konuşma yapmaya çalışıyorlar.
ANKARA'DA SU KRİZİ!
Günlerdir Ankara suzlukla mücadele ediyor. Altı buçuk yıldır, bir damla yeni ek su kaynağı oluşturamamış bir yönetimden bahsediyoruz. Eski dönemlerde biliyorsunuz Çamdere'den iki hat Ankara'ya su getirilmesi için çalışmalar yapıldı ve tamamlandı. Kurtboğazı'ndan aynı şekilde. Biliyorsunuz, Kavşakkaya Barajı yapıldı. 90 milyon metreküplük ve kırk milyon dolar civarında mâl oldu. Aynı dönemde kırk milyon metre küplük bir baraj yapmıştı, Sefa Sirmen Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı... O, dört milyar dolara mal etmişti. Yani biri kırk milyar dolara Ankara, o dört milyar dolara. Elmadağ Kargalı biliyorsunuz barajı yapılmıştı, AK Parti döneminde, yani Gökçek döneminde. Ama Mansur Bey'in döneminde maalesef yeni bir su kaynağı Ankara'ya getirilmedi, yapılmadı. Tabii bugün de mevcut kaynakların da bakımlarının yapılmadığından dolayı. Bu işlere iyi bakılamadığından dolayı. Buradaki görmüş olduğumuz bu hatlarda patlama meydana geldi. Bu patlamanın meydana gelmesinin temel sebebi şu; Şimdi özellikle belirli bir basınçla verildiği için su, bu basıncı malesef fazla olarak verdiler. Ve çok uzun süredir bu hat kullanılmadığından dolayı bir anda basıncı verdikleri zaman basınçtan dolayı bu hatlarda patlama meydana geldi.
Normalde vatandaşımızın anlayabilmesi açısından söylüyorum. Hani nasıl bizim evimizde kaloriferler vardır. Bunların havasını alırız. Aynı bunların da belirli yerlerde havalarının alınması gerekir. Hem havasının alınması gerekir. Verilecek basınç çok önemlidir ve bakımının yapılması gerekir.
Şimdi 18 yıl önce zaten bunlar yapılmış. 18 yıldır patlamayan bir boru, bugün niye patlar? Bunun iki nedeni olabilir? Ya bakımsızdır ya da siz yanlış bir şey yapmışsınızdır. Yoksa durup dururken bir patlama meydana gelmez.
Bir basın toplantısı yaptığınız zaman vatandaşımızın ilgisini çekmek için orada bazı materyaller kullanabilirsiniz. Bu gayet doğaldır. Önemli olan buradaki işin içeriğidir. İşin içeriğine bakmamız lazım. Şimdi bir kere benim buraya getirmiş olduğum bu bidonları, niye getirdiğimi sorgulamaları gerekmiyor mu? Beni bugün eleştiren, birkaç özellikle Cumhuriyet Halk Partisi tarafında kişiler var. Bu gördüğünüz bidonlara vatandaş su doldurup evine götürüyor ve ihtiyaçlarını görüyor. Dişlerini fırçalıyor, tuvalet ihtiyacını görüyor, yıkanmaya çalışıyor, yemeklerini yaparken kullanmaya çalışıyor... O yüzden bugün de bunları dikkat çekmek üzere Meclis'e götürdük.
ANKARA'DA BU SEFER DE SU VURGUNU!
Ankara'da maalesef yeni bir ek kaynak oluşturulmadığı gibi Ankara'da su projesi adı altında da maalesef vurgunlar yapıldı. Sizlerle bu vurgunlardan bir tanesinin detaylarını paylaşmak isterim. Ankara'da Polatlı'ya bir su götürme projesi uyguluyor Ankara Büyükşehir Belediyesi. Bu proje yanlıştır. Normalde kendi bulunduğu bölgede aslında bir barajdan su getirilebilir. Ankara'da zaten su sıkıntısı varken bir de buranın rezervlerinden Polatlı'ya su götürme gibi bir duruma girilmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2020 yılında İvedik'ten Polatlı'ya kadar bir içme suyu iletim hattı yapmak üzere bir ihale yapıyor. Bu yapmış olduğu ihale, 549 milyon tl'ye yapılıyor. Dokuz yüz günlük bir süre veriliyor. Daha sonra Sayın Mansur Yavaş bir zeyilname yayınlıyor. Zeyilname dediğimiz nedir? İşte kış şartları, hava şartları olağanüstü durumlarla ilgili çalışamayacak günlerin müteahhite verilmiş olan iznidir. Bununla ilgili olarak 120 gün ilk başta her yıl için izin veriliyor. Daha sonra bir yeni hali yapılıyor. Bu sayıyı 67 günye indiriyor Sayın Mansur Yavaş. Yani yılda 67 gün çalışmazsan buna devam edebilirsin diyor.
Bizler arkadaşlarımızla birlikte oturduk ve bir hesaplama yaptık. 2020 yılında 28 gün, 2021 yılında 298 gün, 2022 yılında 298 gün, 2023 yılında da 226 gün çalışıldığı zaman toplam 900 güne ulaşılacak. Yani müteahhite verilen süre 2023'ün 9. ayında bitmesi gerekiyor. Tabii ki bitmiyor.
Sayın Mansur Yavaş, ‘Ben bu projeyi 2024'ün 3. ayında bu projeyi bitirdim.' diyor. Halbuki bitirmiyor. Çünkü bunu bitirmediğini nereden biliyoruz? Şu anda benim elimde 2025 yılına ait bu firmanın yaptığı hak edişler var. Bunlar, şu anda benim elime ulaşmış durumda. Allah nasip ederse bunu savcılığa teslim edeceğim. Mutlaka kendisi bitirdiği gündelikten sonra bir firmaya neden hak ediş yaptığını da zannediyorum açıklayacak durumdadır.
ABB'DE BİR KAMU ZARARI DAHA!
Buranın bir özelliği şu; Burası cazibe yöntemiyle gelecektir. Yani elektrik sarfiyatı da diğer projeye göre çok daha az bir maliyetle burada yapılacaktır. Ama Sayın Mansur Yavaş, elektrik maliyetinin de fazla olduğu Polatlı hattını tercih etmiştir. Bu hatla şu anda yüzde 60 Polatlı'ya su veriliyor. Yüzde 40'ı yine su alamıyor. Bakın iki buçuk milyar gitti, Ankara'nın rezervinden su gitti. Yeni bir ek su kaynağı bulunacakken bu yapılmadı, Ankara'nın rezervinden kullandırıldı. Elektrik sarfiyatı daha fazla ve iki buçuk milyara mal oldu. Bunlar, buraları babalarla çiftliğine çevirmişler.
Maalesef teknik bilgi sıfır. Fakirin fukaranın hakkını savunmak hak getire. İşte gördüğünüz gibi bu proje yapılmamış. Bu güzelim Devlet Su İşleri'nin projesi yok edilmiş, heba edilmiş. Bir takım kişilerin cebine iki buçuk milyar TL para konulmuş.
ANKARAY DEVRE DIŞI KALDI!
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde, kar yağışlarında hatırlarsanız bütün araçlar yollarda kaldı. Kar küreme noktasında sınıfta kaldık. Niye? Bu konudaki bütün profesyonel arkadaşları görevden aldı Mansur Bey. Bugün ASKİ'dekiler de aynı şekilde. Diğer kurumlardaki de aynı şekilde. Yani yandaş gelsin, benim arkadaşım gelsin, benim istediğim olsun diye teknik personeli, liyakatlı personeli, maalesef yemiş durumdalar. Ve bu da Ankara'yı bir felakete sürüklüyor.
Bunun örneklerinden birini de bugün gördük. Ankara'da, Ankaray durdu. Çalışmıyor. Yani bu kadar mı tesadüf olur? Su akmıyor, Ankaray çalışmıyor, teleferik çalışmaz hale geldi. Ankara'da, ANKA Park yok oldu. Çoğu havuzumuz çalışmıyor. Kızılay'daki, küçük havuzlar dahi çalışmıyor. Niye? Yandaş gelsin, hiçbir şekilde bu işleri bilen kişiler kalmasın, onlar ekmek yemesin dediler. Ankara'yı bir felakete sürüklediler. Ankara'da çoğu yeşilimiz bizim kurudu. Bakımsızlıktan kurudu. İş bilmeyen adamları getirdiler. Bir daire başkanı beş defa, yedi defa, sekiz defa değişir mi bir belediye başkanlığı döneminden bu yana? Böyle daire başkanları var Ankara Belediyesi'nin.



















