İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyesi Ülkelerin Kalkınmasında Kadınların Rolü 6. Bakanlar Konferansı İstanbul’da Conrad Otel’de gerçekleştirildi.
Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Başbakan Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve eşi Özleyiş Topbaş, Dr. Esra Albayrak, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve davetliler katıldı.
Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının ciddi sınamalardan geçtiği bir dönemde Türkiye’nin İİT Dönem Başkanlığı’nı üstlendiğini vurguladı.
İslam aleminin işbirliği içinde olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "İslam aleminin şu anda içinde bulunduğu en büyük sıkıntı Rabbimizin emri istikametinde değil de, tersi demek de bize yakışmaz, ona uzak bir tavır içinde yaşamamızdan kaynaklanıyor. İnananlar kardeştir diyoruz ama ne yazık ki kardeşliğimizin gereğini yerine getirmiyoruz. ‘Hepiniz Allah’ın ipine sarılın’ emri mevcut, Allah’ın ipine değil başka yerlere sarılanlar var. Bu şekilde dağınık bir İslam dünyası var. Filistin meselesi başta olmak üzere uzun zamandır gündemimizdeki sorunları henüz çözememişken, önümüze daha büyük sınamalar çıkıyor. Bölgemizde ve dünyanın her köşesinde dökülen kanlara, uygulanan zulümlere baktığımızda sıkıntıyı hep Müslümanların çektiğin görüyoruz. Müslümanların yaşadığı coğrafyanın imkanları başkaları tarafından kullanılıyor ama yitirilen canlar hep bizden oluyor. Bu çarpıklığın daha fazla devamına izin vermemeliyiz" diye konuştu.
"Zihinlerimize zincir vurmak suretiyle bu köleliği devam ettiriyorlar"
Müslüman ülkelerin sorunlarının yine Müslümanlarca çözülmesin gerekliliğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yıllar yılı bu Afrika ülkelerinin tüm zenginliklerini kimlerin sömürdüğünü gayet iyi biliyorsunuz. Bir taraftan sömürü, bir taraftan da kölelik. Bu yaptırıldı onlara. O zaman ayaklarının bileklerine zincir vurmak suretiyle kölelik yaptırıyorlardı, şimdi zihinlerimize zincir vurmak suretiyle bu köleliği devam ettiriyorlar. Etnik ve mezhebi ayrılıklara dayalı çalışmalar daha ne kadar sürecek. Müslümanların erkekleri katledilir, kadınları çocukları yaşlıları her türlü zillete maruz bırakılırken, İslam dünyası tek bir anını dahi nasıl huzurlu geçirebilir. Dışarından aranan kurtarıcıların, zaten soruların sebebi olduğunu görmek için daha ne kadar acı çekmemiz gerekiyor? Coğrafyamızda bir asırdır oynanan bu kirli oyuna daha ne kadar tahammül edeceğiz? Bu sorulara samimi cevaplar aramayan Müslüman, kalbi ve zihni ile esarete teslim olmuştur demektir. İslam ise kalbi ve zihni özgür olanların dinidir. Çünkü iradesini başka bir güce ram eden, Rabbine sırtını dönmüş demektir. Hiçbir Müslüman böyle bir duruma düşmez, düşemez" şeklinde konuştu.
"Botları şişlemek suretiyle batıran batı zihniyetini, biz ne zaman zihnimizde batıracağız"
Bir Müslüman olarak Suriye, Irak, Somali, Yemen ve Libya’da yaşananlardan utandığını söyleyen Erdoğan, "Akdeniz’de, Ege’de derme çatma deniz araçları ile sınır kapılarında itilip kakılma pahasına Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan Müslümanları gördükçe utanıyorum. Bir taraftan da hırsım artıyor, kinim artıyor. Dergilerinin kapağına Aylan bebeğin resmini basmak suretiyle ondan bir şeyler kotarmaya çalışanları gördükçe kinim artıyor. Çünkü dürüst değiller, samimi değiller. Aylan bebeği acaba oralara iten sebepler kim, nasıl oldu bunlar. Ümran bebeğin resmini kalkıp da ekranlara getirmek iş değil. Onları o hale getirenler kim. Önce bunun hesabını verelim. 70-100 kişilik botları şişlemek suretiyle batıran batı zihniyetini, biz ne zaman zihnimizde batıracağız. Bu zillete isyan etmeyin bırakın imanını, insanlığından şüphe ederim" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin karşısına yeni bir terör devleti yerleştirme gayretindeler"
Türkiye’nin yaklaşık 3 milyon mülteciyi barındıran bir ülke olarak daha fazla sorumluluk yüklenmeye hazır olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Irak’daki Musul, Kerkük, Telafer, Sincar buralardaki gelişmelerde neler olabilir meçhul. Fakat biz hazırlıklarımızı yine yapıyoruz. Birileri de bize akıl veriyor. ‘Irak’la bu kadar ilgilenmeyin, Suriye ile ilgilenmeyin’ diyorlar. Ne yapacağız. ‘Siz tribünden seyredin’ diyorlar. Suriye’ye 950 kilometre sınırı olan biziz. Bombalar atıldığı zaman bizi vuruyor, nasıl buna duyarsız kalırız. Sabır sabır. Sonunda Gaziantep’te bir kına töreninde bir gencin vücuduna bombaları bağladılar ve patlattılar. O törende 56 kişi öldü. Artık dedik daha duramayız. Artık Suriye’ye biz Özgür Suriye Ordusu ile birlikte gireceğiz. Cerablus DEAŞ tarafından işgal edilmişti. Önce DEAŞ’ı attık. Güney’e doğru kovalama devam etti. Bir taraftan Rai’de yine DEAŞ’ı attık. Orada da yine onları takip etme devam etti. Hedef ne. Hedef El Bab’a kadar inmek. Çünkü o bölgeyi terörden arındırılmış bir bölge haline getirmek istiyoruz. Bu kardeşiniz kaç yıldır ilgili ülkelerle bunları konuştu.
Gelin burayı terörden arındırılmış bölge ilan edelim. Bu bölgede sadece bu bölge sakinleri otursun. Kimdir. Rai’de sadece Araplar vardır. Cerablus’ta Araplar vardır. El Bab’da hakeza öyle. Ama öyle bir operasyon yapmaya kalkıyorlar ki burada Türkiye’nin karşısında PYD ve YPG’yi buralara yerleştirme gayreti içindeler. Yani Türkiye’nin karşısında Suriye ile Türkiye arasında orada bir yeni terör devleti oluşturmak istiyorlar. Kusura bakmayın böyle bir devlete Türkiye müsaade etmeyecektir dedik ve adımımızı attık. ‘Suriye’de kimsenin gözü olmasın’ dedik. Bu yerlere önce DEAŞ’ı yerleştirdiler, daha sonra DEAŞ’ı çıkartarak YPG ve PYD’yi yerleştirdiler"
"Avrupa Birliği samimi değil"
Avrupa Bilrliği’nin samimilikten uzak olduğunu savunan Erdoğan, "Şu anda 2 milyon 700 bin Suriyeli’ye biz bakıyoruz. Yaptığımız harcama yaklaşık 14 milyar dolardır. Ayrıca STK’larımızın harcamaları da bir o kadar. Bize BM’den gelen destek 550 milyon dolar. AB bize söz vermiştir. ‘Size Temmuz başına kadar 3 milyar avro göndereceğiz’ dediler. O günden bugüne gelen 250 milyon avro. Niye dürüst değiller. Samimi değiller. Bu parayı bize göndermiyorlar, bu parayı uluslararası koalisyona veriyorlar. Bazıları da bu Türkiye’nin bütçesine girecek zannetmesin. Bir ara ‘Kızılay’ dediler tamam dedik. Yok samimi değiller. Benim canımı yakan zaten bu. Hangi uluslararası toplantı olursa olsun dillendiriyorum. Çünkü uyanması gereken uyanmıyor" dedi.
"Katil Esed’i savunmak, samimi bir Müslümanın tavrı olabilir mi?"
İİT üyesi ve Arap Birliği üyesi ülkelerden bu konuda destek de isteyen Erdoğan, şunları söyledi:
"İİT’nin birinci derecede bu noktada dik durması lazım. Arap Birliği’nin dik durması lazım. Niye dik durmuyorlar. Katil Esed’i savunmak, samimi bir Müslümanın tavrı olabilir mi? 600 bini aşkın insanı Suriye’de öldüren insanı savunmak bir Müslümanın haddine midir? Şayet İslam ülkeleri olarak birlik olursak, bölgemizdeki sorunları başka hiçbir güce ihtiyaç duymadan kendimiz çözeriz. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımızı ifade ediyorum. Bir ara dedim ki batı bu insanları almıyor, biz kapıları açsak da Türkiye’deki bu mülteciler batıya mı gitse. Bunlar tutuştular. ‘Ne yapmak istiyorsunuz’ dediler. ‘Size gelmek istiyor biz de kapıları açacağız’ dedik. Milli geliriniz bizimle mukayese edilmeyecek derecede fazla, niçin rahatsız oluyorsunuz? İnsan Hakları Beyannamesi yok mu? Bunun içindeki gerekler neyse onu yapmanızı istiyorum. Bunların hepsi Türkiye ile Lübnan’ın başına mı düşecek? Nasıl tutuşuyorlar. Bunlar için insan hakları beyannamesi yok. Bunlar farklı istikamette gidiyorlar. Bizim kendimize gelmemiz lazım, uyanmamız lazım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması 'Türkiye'nin Karşısına Yeni Bir Terör Devleti Yerleştirme Gayretindeler'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye sınırında Türkiye’nin karşısına PYD ve YPG’yi yerleştirme çabası olduğunu belirterek, "Yani Türkiye’nin karşısında Suriye ile Türkiye arasında orada bir yeni terör devleti oluşturmak istiyorlar. Kusura bakmayın böyle bir devlete Türkiye müsaade etmeyecektir dedik ve adımımızı attık" dedi.