Kuzu, Meclis'te basın mensuplarının TSK İç Hizmetler Kanunu'nun 35.maddesiyle ilgili tartışmaları değerlendirdi. Söz konusu maddenin uzun süredir tartışıldığına işaret eden Kuzu, maddenin, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verdiğini söyledi. Madde ile ilgili sorunun, bu maddenin yorumlanarak TSK'nın darbe yapma hakkının olduğunun söylendiğini hatırlatan Kuzu, "Esasen bu haliyle bir sıkıntı yok. Olması gereken de bu zaten. Orada bu hüküm yazsa da yazmasa da Türkiye Cumhuriyeti'ni koruma ve kollama görevi zaten Türk Silahlı Kuvvetleri'ne aittir. Bu çok doğaldır, çok normaldir. Buradaki sorun şu; bu maddeyi yorumlayarak zaman zaman TSK bu maddeye dayanarak darbe yapma hakkı olduğunu söylüyor. Tabii böyle söylemiyor, ama netice
olarak oraya geliyor. 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur' derken bu maddeye dayanarak, kendilerini meşru olarak göstermeye çalışıyorlar. O açıdan bu hükmün revize olmasında yarar var, ama bilesiniz ki hiçbir zaman bir yasa hükmü darbeye zemin hazırlamaz. Bu maddenin kendisi 'darbe yapma hakkı verir' biçiminde hiçbir zaman yorumlanamaz. Bunu yorumlamak anayasanın dışına çıkan bir yorum olur." açıklamasını yaptı.
Maddenin darbeye ya da müdahaleye izin vermemesi için yeniden yazılmasının gerekli olduğunu vurgulayan Kuzu, "Halbuki darbeler hep gece 03.00'den sonra oluyor, millet uyuduktan sonra... Bu bir hak değil, fiili bir durumdur. Bunun karşılığı idam cezasıdır. Bugün gerçi ağırlaştırılmış müebbet oldu ama...''
Darbeleri önlemede bu maddenin kalkmasının pratik bir faydası olacağına inanmadığını ifade eden Kuzu, ''Bunu kaldırsanız da gelecek olan silahlı kuvvetler gene gelir, gelecekse...'' dedi. Bütün bunları önlemek için demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini anlatan Kuzu, 12 Eylül'de referanduma sunulacak anayasa değişikliğinin demokrasiyi güçlendireceğini söyledi.
Vatandaşın anayasa değişikliğine ''evet'' demesi durumunda 35. maddeden doğan sıkıntıların kenarda kalacağını vurgulayan Kuzu, demokrasinin güçlenmesiyle bu tür hareketlerin zemin bulamayacağını bildirdi. Kuzu, ''Maddeyi kaldırırsak darbe olur, olmaz. Bence bunlar sıradan yaklaşımlar.'' ifadesini kullandı.
12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasıyla ilgili tartışmaları nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya ise Kuzu, "Siyasetçinin işi yargılama değil. Bizim böyle görevimiz yok. Biz, bu ayıbı kaldırmak istiyoruz. Yapmak istediğimiz bu. 30 senedir bir leke olarak duruyor anayasanın bu hükmü. Biz, bunu (Geçici 15. madde) kaldırıyoruz. Zaman aşımı ve yargılama konusu yargının işi. Bugün 'zaman aşımı geçmiş' diyenler, 2001 yılında bu maddenin bir bölümünü kaldırırken, kalan bölümünü niye kaldırmadılar? Askerden korktular demek ki o zaman. Bize bunu söyleyenler de o zaman hükümetteydi. Bunlar samimi düşünceler değil.
Biz anayasa değişikliğini Genel Kurul'da görüşürken muhalefet bir önerge verdi. 'Buraya yazalım, Kenan Evren ve arkadaşları yargılansın' diyelim. Hiçbir şey ifade etmez. Eğer zaman aşımı dolmuşsa sen yazsan da bir şey ifade etmez, yazmasan da. Zaten dolmamışsa da dolmamış demektir. Orada sadece iktidarı sıkıştırma taktiği olarak bunu getirdiler. Ceza hukukunda ancak lehe olan hükümler geçmişe yürür. Bu ayıbın buradan kalkması lazım evvela. Buna dahi evet diyemedi muhalefet.''
Kuzu, bir gazetecinin, ''Kenan evren yaşlı olduğu için yargılanamayacağını söyleyenler var. Siz katılıyor musunuz?' sorusu üzerine, ''Konu sadece Evren meselesi değil. Yargılama süreci başlarsa çok sayıda o dönemin Danışma Meclisi üyelerinden tutun bürokratlar, bakanlar, görev almış ta bekçiye kadar birçok soruşturma açılması gerekir. Beş kişi, zaten üçü öldü, ikisi yaşıyor. Onlar da 90'a gelmiş. Biz ayıbı kaldırıyoruz, uygulamayı yargı yapacak.'' diye konuştu.



















