Işık, Abdi İbrahim'in Esenyurt'taki 100 milyon dolarlık biyoteknolojik ilaç fabrikası AbdiBio'nun temel atma töreninde, Türkiye ilaç sanayisine ilişkin bilgiler verdi.
Türkiye'de biyoteknolojik ürünlerin toplam pazar büyüklüğünün 2014'de 2,6 milyar liraya ulaştığını anımsatan Işık, bu rakamın dünyadaki örneklerine benzer şekilde toplam ilaç pazarının yaklaşık yüzde 20'sine karşılık geldiğini söyledi.
Geçen yıl 4,7 milyar dolarlık ilaç ithal eden Türkiye'nin, her 1 kilogram biyoteknolojik ilaca ortalama 1 milyon dolar ödediğini aktaran Işık, şöyle konuştu:
"Rakamlar, ithalata bağımlı bir biyoteknolojik ilaç tedarik modelinin Türkiye için sürdürülebilir olmadığını açıkça göstermektedir. Bu çerçevede Bakanlık olarak ilaç sektöründe etkinliğimizi artırmak amacıyla, Sağlık Bakanlığımızla işbirliği içinde Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi'ni 2015-2018 yılları için hazırladık.
Belirlediğimiz yol haritası ile ilaç sanayisini, uluslararası rekabet gücüne sahip, dünya ticaretinden daha fazla pay alan küresel bir oyuncu haline getirmeyi hedefliyoruz. Yine, ülkemizde biyoteknoloji alandaki çalışmaların sürdürülebilir ve etkili bir yapıya kavuşturulmasını sağlamak üzere, Bakanlık olarak Türkiye Biyoteknoloji Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı (2015-2018) hazırladık.
Hazırladığımız yol haritası ile biyoteknolojiyi kullanarak, hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için biyoaktif molekül, ilaç, sistem, doku ve organ gibi ürünleri geliştirmeyi ve üretmeyi planlıyoruz."
- "Orta yüksek gelir seviyesine yükselmeyi başardık"
Biyoteknolojik ürünlerin fikri mülkiyet haklarının korunması için etkin politikalar geliştirileceğini anlatan Işık, Türkiye'de gelişecek biyoteknolojik ürünlerin Ar-Ge, klinik araştırma, ruhsatlandırma ve üretim süreçlerinin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirileceğini kaydetti.
Biyoteknolojik ürünlerin analizleriyle ile ilgili pilot bölgelerde ve üniversitelerde uluslararası akredite analiz laboratuvarları kurulacağını belirten Işık, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir Biyoetik Kurulu oluşturulacağını da paylaştı.
Son 13 yılda Türkiye sanayisinde önemli bir dönüşüm gerçekleştirerek, düşük teknolojili üretim yapısından orta teknolojili üretim yapısına geçiş sağladığını söyleyen Işık, şunları kaydetti:
"Sanayideki bu dönüşümle birlikte ülke olarak orta düşük gelir seviyesinden orta yüksek gelir seviyesine yükselmeyi başardık. Yaklaşık 10.500 dolar olan kişi başı milli gelirimizi, 12.275 doların üzerine çıkarmayı başarırsak, artık yüksek gelirli ekonomiler arasında yer alacağız.
Bu noktada, yüksek teknolojili sektörlerde yapılan yatırımları destekliyor, bu sektörlerdeki yatırımları Türkiye'nin neresinde yapılırsa yapılsın 5. Bölge teşviklerinden yararlandırıyoruz. Yüksek teknolojili üretim yapacak her bir fabrikaya istanbul'da da olsa 5. Bölge teşviki veriyoruz."
- İlaç ve tıbbi cihaz sektörü
Işık, dünyada ilaç sektörünün, 2005-2013 döneminde ortalama yıllık yüzde 6,5 oranında büyüme göstererek 2013 yılı sonunda 1 trilyon dolara yaklaşan bir pazar hacmine ulaştığını söyledi.
Türkiye'de ilaç sektörüne ilişkin atılan adımların kalkınmaya doğrudan etki ettiğini ifade eden Fikri Işık, şu bilgileri aktardı:
"Geçen yıl Türkiye'nin ilaç sektörü ithalatı 4,7 milyar dolar, ihracatı ise 856 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sektör 3,9 milyar dolar dış ticaret açığı vermiştir. Türkiye'de tüketilen ilaçların kutu bazında yüzde 73,5'i yerli üretimle karşılansa da, ithal edilen ilaçların yüksek katma değerli olması dış ticaret açığını artırmaktadır.
Yine, bakanlığımızın Girişimci Bilgi Sistemi verilerine göre, ilaç sektöründe 2014 yılında net satışlar bir önceki yıla göre yüzde 16 oranında artarak yaklaşık 10 milyar liraya ulaştı. 30 binden fazla istihdamın oluştuğu ilaç sektöründe çalışan ücretleri 3.334 lira ile imalat sanayi ortalamasının 2,1 katıdır.
Bu yüksek çalışan ücretleri, tamamen üretimdeki yüksek katma değerin ve yüksek teknolojili üretimin bir sonucudur.
Son 5 yılda sektörde 1.385'i yerli, 6.194'ü yabancı olmak üzere toplam 7.579 patent başvurusu yapılmıştır. 2002 yılında ülkemizde ilaç sektöründe yerli patent başvuru sayısı sadece 14 iken, bu sayı 2014 yılında 27 kat artarak 389'a yükselmiştir."
- "İlaç sektörümüzdeki Ar-Ge harcaması artsa da henüz 210 milyon lira düzeyinde"
Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 25. toplantısında sağlık biyoteknolojisini öncelikli alan olarak belirlediklerini hatırlatan Işık, "Yetkinliğimizi hızla geliştirmemiz gereken biyoteknoloji alanında rekabet üstünlüğü elde etmek istiyorsak, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine yoğunlaşmalıyız. İlaç sektörünün 2013 yılı sonu itibariyle küresel Ar-Ge harcamaları yaklaşık 137 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'de ise ilaç sektöründeki Ar-Ge harcaması yıllar itibariyle artsa da henüz 210 milyon lira düzeyine gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Türk firmaları biyoteknoloji alanına eğilmeye ve Ar-Ge merkezi kurmaya davet eden Işık, bu sektörde devletin sağladığı destekleri şöyle sıraladı:
"Bugün itibarıyla, 1 tanesi biyoteknoloji alanında olmak üzere, ilaç sektöründe toplam 10 adet Ar-Ge merkezimiz bulunuyor. Bakanlık olarak San-Tez programını yürürlüğe aldığımız 2006 yılından bugüne kadar ilaç, tıbbi cihaz ve sağlık sektöründe 72 adet projeyi 37,2 milyon lira bütçe ile destekledik. Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında ise ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe 323 girişimciyi yaklaşık 32 milyon lira bütçe ile destekledik.Yine, KOSGEB vasıtasıyla biyoteknolojiyle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri kapsamında toplam 73 adet işletmeyi yaklaşık 6 milyon TL bütçe ile destekledik."
Abdi İbrahim'in fabrikasında geliştirilip üretilecek biyoteknolojik ilaç ve ürünlerin, Türkiye ekonomisine ciddi katma değer sağlayacağını belirten Işık, AbdiBio Biyoteknolojik İlaç Üretim Tesisinin hayırlı olmasını diliedi.
- "Dünya yaşlanıyor"
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise dünya nüfusunun 2005'te 6,5 milyar olduğunu hatırlatarak, bu rakamın 2020'de 7,4 milyar olacağına yönelik projeksiyonlar olduğunu kaydetti.
Bu projeksiyona göre 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusun yüzde 9,5-10'larına ulaşacağını aktaran Müezzinoğlu, 65 yaş üstü nüfusun sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için daha çok ilaç tüketeceği bir sürecin görüldüğünü dile getirdi.
Bu anlamda biyoteknolojinin çok geç kalınmaması ve asla vazgeçilmemesi gereken alanlardan biri olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, dünya son 50 yılda biyoteknolojiyi konuşurken, Türkiye'nin yeni yeni konuşmaya başladığını ifade etti.
Son 100 yıla bakıldığında dünyanın inovasyon, katma değer, Ar-Ge kelimelerini kullanırken Türkiye'nin farklı kelimelerin çakışmasıyla mücadele eden bir dönemi geride bıraktığını anlatan Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık o süreçleri geride bırakmamız lazım. Dünya Ar-Ge diyor, dünya katma değer üretimi diyor, dünya ileri teknoloji diyor. Türkiye'nin de çatışan anlayışlardan ve topluma fayda vermeyen anlayışlardan daha ziyade yine inovasyonu, Ar-Ge'yi, katma değeri ve markalaşmayı konuşan bir süreci hızla yakalaması lazım."
'1 Kilogram Biyoteknolojik İlaca 1 Milyon Dolar Ödedik'
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin ilaç sanayisinde dışa bağımlılıktan kurtulmaya çalıştığını belirterek, "Geçen yıl 4,7 milyar dolarlık ilaç ithal eden Türkiye, her 1 kilogram biyoteknolojik ilaca ortalama 1 milyon dolar ödedi" dedi.