Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin kapanış toplantısında yaptığı konuşmada, İslamiyet'te cebir, kılıç ve silah zoruyla, para, mal ve mülk vaat etmek yoluyla Müslümanlaştırmak olmadığını belirterek, İslam'ın en çok da mazlumların, yoksulların, yolda kalmışların, gariplerin ve kölelerin dini olduğunu söyledi.
Bu nedenle İslam'ın hiçbir zaman sömürmenin aracı olmadığını, tam tersine sömürüye, baskıya ve zulme başkaldırının vasıtası olduğunu vurgulayan Erdoğan, Latin Amerika'daki Müslümanların tarih içinde yaşadıkları büyük acıları, maruz kaldıkları ağır zulmün bilindiğini anlattı.
Erdoğan, "Bu Ayet-i Kerime'yi rehber etmek, bu suretle yüzyıllar boyunca nasıl dimdik ayakta kaldıklarını da biliyoruz. İnşallah dayanışma içinde yardımlaşarak, paylaşarak, birbirimize sımsıkı sarılarak, kardeşlik hukuku içinde her yerde varlığımızı sürdürmeye, her yerde barışın dinini, yani İslamı yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak hem tarihin bize yüklediği mirasın, hem de bugün omuzlarımızda taşıdığımız mesuliyetin idrakindeyiz" diye konuştu.
Türkiye'nin asırlar boyunca İslamın sancaktarlığını yaptığını dile getiren Erdoğan, Endülüs'teki Müslümanın hakkının ataları tarafından savunulduğunu, Mekke, Medine ve Kudüs'ün izzeti ve şerefini Osmanlı Devleti'nin mensupları olarak muhafaza ettiklerini, kutsal mekanların asırlar boyunca hizmetkarlığını yaptıklarını kaydetti.
Erdoğan, yüzyıl önce 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin dünyanın en güçlü orduları karşısında savaştığını, çok sayıda ülkeye kaşı kahramanca mücadele ettiğini, sonuçta şimdiki sınırlar içinde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Geride kalan yüzyıl boyunca ayakta kalmanın, güçlü olmanın, yani var olmanın mücadelesini verdik. İçeriden ve dışarıdan yönelen ağır tehditlere, onlara karşı meşgul olmak zorunda kaldık. Şu anda Türkiye içerideki ve dışarıdaki sorunların bir çoğunu bertaraf etti. Güçlü, kararlı, iddia sahibi bir ülke olarak tarih sahnesindeki yerini yeniden almaya başladı.
Güçlü ve daha da büyüyen ekonomimizle standartları daha ileri seviyelere doğru yol alan demokrasimizle dünyanın her karışında savunmuş olduğumuz barış, dostluk, kardeşlik mesajlarımızla bu bölgede ve yer yüzünde biz de varız diyoruz. Türkiye hiç kimse için, hiçbir ülke için tehdit ihtiva eden bir ülke değildir. Türkiye'nin hiç bir ülkenin sınırlarında ve iç işlerine asla gözü, emeli, niyeti yoktur. Tarih boyunca taşıdığımız misyon barışı egemen kılmak, zulme karşı çıkmaktır. Bugün de aynı misyonu taşıyor, dünyanın her yerinde, her ülkesinde sadece ve sadece barışın ve adaletin egemen olmasını istiyoruz. Sahip olduğumuz ulusal ve uluslararası kuruluşlarla da var olduğumuz ülkede barışın, dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın temellerini atıyoruz. TİKA gibi, Kızılay gibi, AFAD, Yunus Emre Enstitüleri, TRT, Anadolu Ajansı, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi kuruluşlarımızla mazlumlara, yoksullara, dost ve kardeşlerimize ulaşmanın mücadelesini veriyoruz."
- Yabancı dilde eğitim veren imam hatip okulu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu büyük insanlık mücadelesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çok ayrı ve müstesna bir yerde durduğunu belirterek, Türkiye içinde olduğu kadar, dünya genelinde de İslam dininin en berrak şekilde anlaşılması ve uygulanması için örnek faaliyetler yürüttüğünü kaydetti.
Bu faaliyetlerin Latin Amerika ülkelerine kadar ulaşmasının bir iftihar vesilesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İstanbul'da kurulabilecek imam hatip okuluna, lisesine, buna ilahiyatta dahil edilmek suretiyle burada belli bir veya iki yabancı dilde eğitim verilmesi çok manidar ve anlamlı olacaktır. Bunu vakit kaybetmeden adımlarını atmak, hemen bu çalışmayı başlatmak geleceğe yönelik en isabetli yatırım olacaktır. Bizler bu çalışmaları en güçlü şekilde destekleyeceğiz" dedi.
Latin Amerika Müslümanlarının yayın, eğitim, uzman gibi her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için çalışılacağını anlatan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'nin siyasi ya da uluslararası tezlerini anlatmak için değil, İslam'ı en berrak şekilde anlatmak için hizmetkar olacağını söyledi.
- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın rolü
Erdoğan, İslam adı altında kendi ülkelerinin siyasi projelerinin yaygınlaştırmaya çalışanlar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Biliyoruz ki İslam'ın o mübarek çatısı altındaymış gibi yapıp yüzlerine maske takıp, okullarıyla öğretmenleriyle, kör ideolojileriyle belli grupların çıkarı için faaliyet gösterenler de var. Kitab-ı Mukaddes'i kullanarak Afrika ve Latin Amerika'nın zenginliklerini sömürenler neyse, Kur'an-ı Kerim'i, barış dini İslam'ı, alemlerin sevgilisi Hazreti Nebi'yi maalesef kullanarak aynı yolun yolcusu olan istismarcılar var. Diyanet İşleri Başkanlığımız esasında işte bu nifak tohumlarını, bunlara karşı mücadelenin en güzel örneklerini verebilecek, İslam'ın özünü, ruhunu, aslını son derece güvenilir şekilde aktarabilecek güçlü, sağlam, birikimli bir yapıdır."
Latin Amerika Müslümanlarının, tüm Müslüman toplulukların, liderlerin hiç tereddüt etmeden Diyanet İşleri Başkanlığı ile irtibatta olmaları, her türlü talep ve ihtiyaçlarını dile getirmelerinin en büyük arzu ve temennileri olduğunu belirten Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da üzerindeki bu tarihi sorumluluğu hakkıyla yerine getireceğine inandığını söyledi.
(Sürecek)
1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güçlü ve daha da büyüyen ekonomimizle standartları daha ileri seviyelere doğru yol alan demokrasimizle dünyanın her karışında savunmuş olduğumuz barış, dostluk, kardeşlik mesajlarımızla bu bölgede ve yeryüzünde 'biz de varız' diyoruz. Türkiye hiç kimse için, hiçbir ülke için tehdit ihtiva eden bir ülke değildir. Türkiye'nin hiç bir ülkenin sınırlarında ve iç işlerine asla gözü, emeli, niyeti yoktur" dedi.