Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Balıkesir, Bursa, Edirne, Erzurum, Gümüşhane, İstanbul, Kocaeli, Malatya, Sakarya ve İçel’den gelen muhtarlarla 12. Muhtarlar Buluşması’nda bir araya geldi. Konuşmasının başında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı, büyük devlet ve fikir adamı "Bilge Lider" Aliya İzzetbegoviç’i 12. ölüm yıl dönümünde rahmet ve özlemle yad ettiğini söyledi.
10 aydır sürdürülen "Muhtarlar Buluşması"nın devam edeceğini belirten Erdoğan, Türkiye’deki muhtarların tamamıyla bu şekilde bir araya gelerek, hasret gidermeyi hedeflediklerini vurguladı. "Türkiye’nin doğrudan milletin oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı" ile yine halkın oyuyla iş başına gelen muhtarların karşılıklı anlayış içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Sizler mahallenizin, köyünüzün muhtarı olarak, ben de bir nevi Türkiye’nin muhtarı olarak her bir ferdinden 78 milyonun tamamına kadar milletimizi kucaklamanın, onlara hizmet etmenin çabası içindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1998 yılında okuduğu bir şiir sebebiyle hapis cezasına çarptırıldığında kendisi için o zaman gazetelerin "Muhtar bile olamaz" manşetleri attığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu manşetin amacı, milli iradeyi, milletin tercihin, halkın oyunu tahkir etmekti, aşağılamaktı, kötülemekti. Çünkü muhtar seçilmekle belediye başkanı, milletvekili, başbakan, geçtiğimiz yıldan itibaren cumhurbaşkanı seçilmek arasında prensip olarak hiçbir fark yok. Hepsinde de milletin karşısına çıkacaksınız, vizyonunuzu, projelerinizi, değerlerinizi anlatacaksınız ve oy isteyeceksiniz. Eğer millet tavrınıza, sözünüze inanır, güvenir, itibar ederse, tercihini sizden yana kullanır ve iş başına gelirsiniz. Uzun yıllar boyunca ülkeyi milletin iradesine göre değil medyasıyla, iş adamı dernekleriyle, bürokrasiyle kurdukları bir vesayet sistemi aracılığıyla yönetmiş olanlar işte asla buna tahammül edemiyorlar. Bu kesim için en makbul muhtar mahallesine değil, onlara hizmet eden muhtardır. Aynı şekilde bunlar için en makbul belediye başkanı, en makbul milletvekili, en makbul bakan, başbakan, cumhurbaşkanı milletin değil kendilerinin emrinde olanlardır."
"BEŞTEPE MİLLETİN EMRİNDE OLMAYA DEVAM EDECEK"
1994 yılında vesayet odaklarının değil, İstanbul halkının emrinde belediye başkanlığı yaptığı için o dönemde söz konusu manşete maruz kaldığını belirten Erdoğan, "Aynı şekilde bugüne kadar bize yöneltilen eleştirilerin sebebi de hakaretlerin sebebi de başbakan ve cumhurbaşkanı olarak onların değil milletin emrinde hizmet vermiş olmamızdır. Burada onların değil sizin bulunmanızdan, onların değil sizin sesinizin duyuluyor olmasından rahatsızlar. İnanın bana Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili eleştirilerin gerisindeki asıl sebep de budur. Yoksa onlar da bu külliye ile ilgili ne hukuki ne siyasi ne ahlaki bir sorunu olmadığını en az bizim kadar, sizin kadar iyi biliyorlar. Tek sıkıntıları Beştepe’nin kendilerinin değil milletin emrinde olmasıdır. İstedikleri kadar bağırsınlar, istedikleri kadar iftira atsınlar, istedikleri kadar uğraşsınlar Beştepe milletin emrinde olmaya devam edecektir" diye konuştu.
DEVLET BAHÇELİ’YE ’KAÇAK SARAY’ ELEŞTİRİSİ
"İkide bir tutturmuşlar kaçak saray, kaçak saray, kaçak saray" diyen Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi üstü kapalı eleştirerek, "Elinde bir belgen mi var, elinde bir bilgin mi var, varsa çık açıkla de ki ’Buyrun kaçak saray.’ Defaatle bunun bütün Danıştay kararlarını açıklamamıza rağmen ısrarla bunu söylemeye devam ediyorlar. Niye, iftira at tutmazsa izi bırakır. Bunlar müfteri. Bakıyorsunuz geçenler yine bir tane muhalefet partisinin genel başkanı -sen genel başkansın, ayıptır yakışıyor mu?- bir televizyon programında, ana muhalefetin genel başkanı daha önce bunları söylüyordu ama baktı ki bu tutmuyor, bu sefer ’Beni çağırırlarsa gelirim’ demeye başladı.
Önce ’Ben kaçak saraya çıkmam’ diyordu. Aynısını şimdi diğeri yapıyor, ’O kaçak saray’ diyor, ’Kaçak saraydan Türkiye yönetiliyor’ diyor, buna benzer ifadeler kullanılıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"BU ESER BU MİLLETİN AZAMETİNİ GÖSTERMEKTEDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de siyasetçi olmanın önce dürüst olmaktan geçtiğini bazı insanların öğrenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Eğer siyasetçi dürüst olmazsa milletten itibar göremez. Önce biz bunun örneklerini en güzel şekilde vermemiz lazım. Bu mekan ile gurur duymaları gerekirken, çünkü burası şahsıma ait bir yer değil burası milletin evi. Burası bir külliye olarak bugün burada ben görev görüyorum, yarın başkaları burada görev görecek. Mesele burada böyle bir eseri ülkeme kazandırmaktır ve bu eserle beraber dünyaya farklı bir görüntüyü verebilmektir. Bu eser bu milletin azametini, bu milletin onurunu göstermektedir" dedi.
Bu sırada bir muhtar, "Bunlar külliyede yaptırdığın camiden korkuyorlar" şeklinde haykırdı. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin "Hak şerleri hayr eyler, arif anı seyreyler, zannetme ki gayretler, mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Türkiye’nin gündemini terörle, kanla, kinle kirletmek isteyenlere inat geçtiğimiz hafta ülke olarak, millet olarak çok güzel, çok hayırlı gelişmelere hep birlikte şahitlik ettik" dedi.
"BALONLA SU GÖTÜRDÜLER, SONRA O BALON PATLADI"
Geçtiğimiz hafta A Milli Futbol Takımı’nın elde ettiği başarıdan Türksat 4B uydusunun uzaya fırlatılmasına kadar Türkiye gündeminde yaşananları aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumartesi günü İçel ve Kıbrıs’ta düzenlenen törenlerle açılışı gerçekleştirilen 1.6 milyar TL’lik "asrın projesi"ne işaret ederek, "Hemen bunu lekemek, gölgelemek için ’Kuzey Kıbrıs’a daha önce su gitti’ demeye başladılar. Doğru, balonla su götürdüler, sonra o balon patladı ve öyle de kaldı. Ama ’Bugün balonla yarın boruyla buraya su gelecek’ dediler. Tabi o balonla bu işin olmayacağını kendileri de biliyorlardı. Hani tu kaka diyecek ya, bunu demek için nereden nasıl yaklaşayım, bunu söyleyeyim" ifadelerini kullandı.
Bu sırada salonda bulunan bir muhtar ayağa kalkarak, "1 Kasım’da onların da balonu patlayacaktır" dedi.
"TAŞIMA SU İLE DEĞİRMEN DÖNMEZ"
"Ya gerçekçi ol, taşıma su ile değirmen dönmez" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar taşıma su ile değirmeni döndüreceklerini zannediyorlar. Dönmedi ve balon patladı. Aynı şeyi İstanbul Belediye Başkanı olduğum zaman, o zaman da İstanbul’un susuzluğu vardı. Hatırlayanlarınız bilir, özellikle İstanbullu kardeşlerim. Biliyorsunuz gemiyle, tankerle İstanbul’a su getirmek istediler. Ama getirilen su sadece Kuruçeşme’ye, Beşiktaş’a ancak yetiyordu. Ama ne diyorlardı, ’Bak biz getirdik ya.’ Ya böyle bu iş olur mu? Biz ne yaptık, 180 kilometreden İstanbul’a suyu getirdik, dağları deldik ve o zaman İstanbul’un su ihtiyacını giderdik. Arkadan da adalar susuzdu, beş adaya o zaman denizin altından su götürdük. O zaman Kuzey Kıbrıslı bir bakan ’Acaba bize de denizin altından su getiremez misiniz?’ dedi.
Kendilerine dedim ki ’Zamanı gelince o da olur.’ Ve zamanı geldi 7 Mart 2011 temeli attık, şimdi de açılışını yaptık. Şu anda su denizin altından Kuzey Kıbrıs’a verilmeye başlandı. Bununla kalmadık, eğer Güney Kıbrıs barışa hazırsa bu müzakerelerin neticesinde biz Güney Kıbrıs’a da bu barış suyundan veririz dedik. Çünkü bu millet, Türk milleti olarak şanına yakışan ne ise onu her zaman yapar. Yeter ki bizim karşımızda olanlar da bu noktada bize gerekli olan saygıyı göstersinler."
12. Muhtarlar Buluşması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yönelik eleştirilerine ilişkin, "Mesele burada böyle bir eseri ülkeme kazandırmak ve bu eserle beraber dünyaya farklı bir görüntüyü verebilmek. Bu eser bu milletin azametini, bu milletin onurunu gösteriyor" dedi.