İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Ana Bilim Dalı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Nuran Yıldırım, işgal kuvvetlerini protesto amacıyla öğrenciler tarafından ihdas edilmiş 14 Mart Tıp Bayramı'nın, milli direnişin simgesi olduğunu belirtti.
İÜ'den yapılan açıklamaya göre, Yıldırım 14 Mart Tıp Bayramı'nın ortaya çıkışı ve önemi üzerine açıklamalarda bulundu.
Savaş başlayınca tıp fakültesinin 1914'te tatil edildiğini, Çanakkale cephesindeki şiddetli çarpışmalarda yaralananların İstanbul'a gönderilmeye başlandığını ifade eden Yıldırdım, Hilal-i Ahmer Tıp Fakültesi Hastanesi'nin yaralı kabul ettiğini aktardı.
Yıldırım, bu hastane 1916'da lağvedildikten sonra açılan tıp fakültesinin tatil yapmadan hızlandırılmış bir eğitimle cephelere hekim yetiştirmeye başladığını anlatarak, "Ordumuzun sağlık işlerini, Sıhhiye Dairesi Reisi ve Sahra Sıhhiye Müfettiş-i Umumisi tayin edilen Tıp Fakültesi Dahiliye Müderrisi Dr. Süleyman Numan Paşa organize ediyordu. Hocalar ve tıp öğrencileri cephelerdeki hastanelere dağılmıştı. Son sınıf öğrencilerinin çoğu Kafkas cephesinde tifüsten öldü. Birinci Dünya Savaşı'nda cephelerde sağlık hizmeti veren 765 tıp öğrencisinden 346 öğrenci şehit düştü." ifadelerini kullandı.
- Tıp hocaları Malta'ya sürüldü
Prof. Dr. Nuran Yıldırım, İstanbul'un işgali ve sonrasındaki gelişmeleri dile getirerek, cephelerdeki hastanelerde çalışan tıbbiyelilerin, Birinci Dünya Savaşı bitince okullarına döndüğünü, 13 Kasım 1918 sabahı da, İtilaf Devletleri donanmasının İstanbul Boğazı'na girişini yaptığını kaydetti.
Ocak 1919'da İngilizlerin tıbbiyenin bir bölümüne yerleştiğini, İstanbul Hükümeti'nin de İngilizlerin baskısıyla tutuklamalara başladığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Tutuklanıp apar topar Malta'ya sürülenler arasında hocaları, Sıhhiye Dairesi Reisi ve Ordu Sıhhiye Müfettiş-i Umumisi Dr. Süleyman Numan Paşa ile Dr. Esat Paşa (Işık) da vardı. Bazı öğrenciler gizlice Anadolu'ya geçip Kuva-yı Milliye saflarına katılmaya başladılar. Okulda kalan öğrenciler, işgal kuvvetlerine ülkenin sahipsiz olmadığını göstermek niyetiyle bir protesto gösterisi yapmak istiyorlardı ama ne yapsalar tutuklanacaklardı. Bunu çok zekice yapmak zorundalardı. Sonunda masum bir yol buluyorlar, '14 Mart 1827'de açılan okulumuzun 92. seneidevriyesini kutlayacağız' gerekçesiyle bir kutlama töreni düzenlemek için gerekli izni alıyorlar.
İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti, düzenlediği toplantıya Darülfünun ve Tıp Fakültesi hocalarını, İnas Darülfünunu öğrencilerini ve törende konuşulanları işgal kuvvetlerine yetiştirsinler diye İngiliz-Amerikan-Fransız Kızılhaç temsilcileri ile Fransız Sıhhiye Müfettiş-i Umumisini davet ediyor. Konuşmalarda tıp eğitimimizin ne kadar köklü olduğunu, eski tıp hocalarının hizmetlerini, tıp eğitiminin Türkçe yapılması için verilen mücadeleyi anlatarak dolaylı mesajlar veriyorlar.
İşgal kuvvetleri askerlerinin İstanbul'daki taşkınlıkları devam ettiğinden 1920 ve 1921'de Kadıköy Apollon (Reks) sinemasında törenler düzenliyorlar. Bu törenler, Tıbbiyeliler Bayramı olarak yerleşip gelenekselleşiyor. İşte bu yıl 100. yılını idrak ettiğimiz 14 Mart Tıp Bayramı, işgal kuvvetlerini protesto amacıyla çok zekice kurgulanmış ve öğrenciler tarafından ihdas edilmiş tek bayramdır. 14 Mart Tıp Bayramı, İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi yani bugünkü adı ile İÜ İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerinin, İstanbul'u işgal eden İtilaf Devletleri'ne karşı başlattıkları isyanın ve milli direnişin simgesidir. Zamanla öğrenci dernekleri çoğalınca bayram düzenlemelerini tabip odaları üstlendi ve adı da 14 Mart Tıp Bayramı oldu. 1976'dan beri 14 Mart'ı içine alan hafta, Tıp Bayramı ve Sağlık Haftası olarak kutlanıyor."
'14 Mart Tıp Bayramı, Milli Direnişin Simgesidir'
Prof. Dr. Nuran Yıldırım: '14 Mart Tıp Bayramı, işgal kuvvetlerini protesto amacıyla çok zekice kurgulanmış ve öğrenciler tarafından ihdas edilmiş tek bayramdır. İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi yani bugünkü adıyla İÜ İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerinin, İstanbul'u işgal eden İtilaf Devletleri'ne karşı başlattıkları isyanın ve milli direnişin simgesidir'