Tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar

Tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yüklendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan II. Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Zirvesi'nin açılışında konuştu.

Erdoğan, " Tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar. Gün gelecek sen de gideceksin. O koltuklar baki değil geçicidir. Biz bunu çok söyledik. Maalesef anlamadı bunu Suriye'nin başkanı Beşar" dedi.

Suriye'de akan kan ve şiddet olaylarına tepki gösteren Başbakan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yüklendi.

Başbakan Erdoğan, II. Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, “Suriye'de, haklarını isteyen, daha insanca bir yaşam talep edenlere karşı, tankların, topların, silahların ateşlenmesini asla ve asla insani görmüyoruz. Aynı kıbleye dönen, Allah'a ve O'nun peygamberine inanan insanların, bu şekilde öldürülmesini kabul etmemiz mümkün değil" dedi.

Erdoğan, Esad'a seslenerek, "Eğer sen bir lider olarak kendine inanıyorsan, kendine güveniyorsan, sandıkları açarsın herkes sandıklara yürür. O sandıklar seni iktidara getiriyorsa iktidar olursun. Ondan sonra orada o ülkeyi yönetirsin. Ama tanklarla, toplarla iktidar bir yere kadar. Gün gelecek sen de gideceksin. Çünkü o koltuklar baki değil. O koltuklar geçicidir. Biz bunu çok söyledik” diye konuştu.

Erdoğan, "Çok söylememize rağmen, maalesef anlamadı Suriye'nin başkanı Beşar. Şu anda acımazsızca ülkesindeki bir tarafına alıyor hoca efendiyi, onunla poz veriyor. Kimi kandıracak, o ülkedeki saf Müslümanlar varsa onları kandıracak. Biz bu oyunlara gelecek miyiz?" dedi.

Tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar

PETROL İÇİN KAN DÖKÜLMESİNE MÜSAMAHA GÖSTERMEYİZ

Başbakan Erdoğan, Suriye'de akan kana, artan baskı ve zulme karşı aynı şekilde net tavır aldıklarını, Afrika'nın sömürülmesine, Afrika'da insanın değil, petrolün, madenlerin, elmasın görülmesine, yeraltı kaynakları için kan akıtılmasına, aynı şekilde müsamaha göstermediklerini söyledi.

Şu anda Libya'nın üzerinde oynanan oyunun petrol olduğunu ifade eden Erdoğan, “Oraya gelenler Libyalı kardeşlerimizin kaşına gözüne hayran oldukları için değil, Libya'da barışı tesis etmek istedikleri için değil, ya Libya'nın petrollerini nasıl sömüreceğiz, nasıl o petrolü alıp da kendi menfaatleri için kullanacaklar onun hesabını yapıyorlar. Onun için oradalar. Ama Türkiye onun için orada değil. Tam aksine Libya'nın ayağa kalkması, Libya halkı için orada Türkiye. Bizim farkımız bu” dedi.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar şöyle:

İstanbul minareleri ile hoş görüsü ile sesleri ile sizlerin yaşadığınız kardeşi olan bir şehirdir. Allah, bu kardeşinize 4,5 yıllığına büyükşehir belediye başkanlığı yani bu şehre hizmet etme, hizmetkârlık yapma şerefi verdi. Nefes alıp verdiğim sürece bu payeyi onurla ve gururla taşıyacağımı burada bir kez daha huzurlarınızda ifade etmek isterim. Bu zirve vesilesi ile Ankara ve Konya'yı da ziyaret edeceğinizi biliyorum.

Başkent Ankara'da, Selçuklu'nun başkenti ve Mevlana'nın şehri Konya'dan da unutulmaz hatıralarla dönmenizi temenni ediyorum. Diyanet işleri başkanlığımız tarafından düzenlenen bu zirve 5 gün sürecek. 5 Gün boyunca Afrika'nın sorunları, Türkiye Afrika ilişkileri burada derinlemesine istişare edilecek. Hepimizin, hepinizin bildiği gibi istişareye özel bir ehemmiyet verilmiş dinimizde ve ayetlerle, hadislerle istişare her işin başı olarak kabul edilmiştir. Esasen bugün tüm coğrafyada karşı karşıya kaldığımız durumlarda istişarenin terk edilmesi yatmaktadır. Bu ve benzeri zirvelerin çoğaltılması, istişare mekanizmasının en güzel şekilde işletilmesi, birçok güncel, siyasi ekonomik ve sosyal meselenin çözümünü hızlandıracağından şüphe yoktur. Sizler de çok iyi biliyorsunuz dinimizin ve ortak medeniyetimizin temel kaynakları en başta Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in sünnetidir.

Ali İmran Suresi'nin 103. Ayeti'nde Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, tefrikaya düşmeyin'. Hazreti Peygamber'in kardeşliğe ilişkin nice sözünün yanında Veda Hutbesi'ndeki şu sözlerini de hatırlatmak isterim. Sevgili Peygamberimiz buyuruyor 'Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin, Rabbiniz birdir, babanız birdir, hepiniz Adem'densiniz, Adem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkası üzerinde soy üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük sadece Takva üzerinedir. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Böylece bütün Müslümanlar kardeştir'.

Bugün Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere Müslümanların yoğun olarak yaşadığı coğrafya ne acıdır ki yoksullukla, baskı, zulüm, kan, gözyaşı ve huzursuzlukla anılan bir coğrafyadır. Afrika'daki hali programın başında gördük izledik ama bir tarafta da saltanatı gördük. Az önce izledik, üzerlerinde oynanan Fransa Oyununu dinledik. Sevgili kardeşlerim, 1001 gece masallarının yaşandığı Bağdat, Erdem'in merkezi Şam, medeniyet merkezi Kahire, her biri mimarinin sanatın, hoşgörünün zemini Mogadişu ve daha niceleri bugün sadece hatıramızda ve hafızamızda kalmıştır. Elbette, şanlı, zengin, kadim, görkemli bir tarihe mensubuz. Elbette burada bulunan her bir kardeşimizle bir sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Kullanmadığımız sürece geçmiş bir nostaljinin ötesine geçmeyecektir.

Birileri terörle çatışmayla, yoksullukla, İslamı ve Müslümanları eş değer göstermeye çalışıyor. Bir toplumun yaptığı yanlış asla ve asla tüm topluma ve o dine mal edilemez. Irkçılık ve anti semitizm kadar, İslamofobia da kınanması gereken bir suçtur. Biz hala birbirimizle uğraşıyoruz, dayanışma içerisinde değiliz. Hala birbirimizi anlamıyoruz. Anlamamak için elimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz. Ancak Müslümanlar kardeştir ifadesini hala yaşamıyoruz. Önce, bunu çözmemiz lazım kardeşlerim. Müslümanlar üzerinde sistemli bir karalama kampanyasının küresel bir ölçekte yürütüldüğünü hepimiz bilmekteyiz. Bütün bunlara karşı biz ne yapıyoruz? Kendimizi önce bir check etmemiz lazım. Kendi kendimizi sorguya çekmek zorunda olduğumuzu artık görmeliyiz. Ülkelerimiz, halklarımız, topluluklarımız arısındaki ihtilafları, çatışmaları, sürtüşmeleri sadece ve sadece harici nedenlere bağlamak kolaycılıktan başka bir anlam taşımaz.

Afganistan, Irak, Filistin, Somali dünyadaki tüm insanların vicdanlarında sorgulandığından daha çok bizlerin vicdanlarında sorgulanmalıdır. Ben Ağustos ayında Mogadişu'&ya bir ziyaret gerçekleştirdim. Orada tüm insanlık adına hicap duydum. Komşusu açken tok yatan bizden değildir medeniyeti adına hicap duydum. Müslümanların Müslümanlar tarafından katledilmesi, Müslümanların bizzat Müslümanlar tarafından aç ve açıkta bırakılması, iktidar uğruna birbirlerine silah doğrultmaları kabul edebileceğimiz bir yaklaşım asla olamaz. Biri çıkıyor ölene kadar savaşacağım diyor. Kime karşı savaşacaksın? Müslüman kardeşine karşı mı savaşacaksın? Biz Türkiye olarak Afganistan'da barışın yenide egemen olması için yoğun bir gayret içerisindeyiz. Şuanda Irak, Mezhepsel bir savaşa çatışmaya doğru gidiyor veya götürülüyor. Birileri çıkıp diyor ki dışardan bir müdahale ile bunlar oluyor. Peki sen ne işe yarıyorsun? Dışardan müdahaleye neden fırsat veriyorsun. Kendi sorununu kendin neden halletmiyorsun. Asıl olan nedir Sunni midir Şii midir İslam mıdır? Eğer İslam diyorsak zaten problem kalmaz. Ama acımasızca Müslüman Müslüman'ı öldürüyor. Biz Müslüman olmayanların canlı bomba olmasını anlayabiliriz ama bir Müslüman'ın Müslüman kardeşine karşı canlı bomba olmasını anlayamayız çünkü bizim dinimizde ona kesinlikle yer yoktur.

Suriye'de akan kana, akan baskı ve zulme karşı net tavır alıyoruz. Şuanda Libya'nın üzerinde oynanan oyun nedir petroldür. Oraya gelenler barışı tesis etmek için değil, petrollerini nasıl sömüreceğiz, nasıl o petrolü alıp ta kendi menfaatleri için kullanacaklar onun hesabını yapıyorlar. Tam aksine Libya'nı ayağı kalkması için orada Türkiye. Bizim farkımız bu. Afganistan'da yaşanan acının sona ermesi için herkesin dua ettiği bir ortamda Afganistan'daki bölünmüşlük bizleri üzüyor, içimizi acıtıyor. Ben bu vesile ile değerli kardeşimiz, üstadımız Burhanettin'i Rabbani'yi rahmetle anıyorum. O barış insanıydı, onun tek arzusu Afganistan'ı bir barış taşları üzerinde yükseltmekti. Ama böyle bir insanı şehit eden anlayışın Müslüman olması mümkün değil. Hepimiz Filistin için seferber olmuşken, bölünmüşlük, parçalanmışlık bizi harap ediyor. Artık bir tarafta Hamas, bir tarafta El Fetih görmek istemiyoruz Filistin de sadece Filistin görmek istiyoruz.

Eğer sen bir lider olarak kendine inanıyorsan, güveniyorsan sandıkları açarsın herkes sandıklara yürür o sandıklar seni iktidara getiriyorsan iktidar olur ülkeyi yönetirsin. Ama tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar. Gün gelecek sen de gideceksin. O koltuklar baki değil geçicidir. Biz bunu çok söyledik. Maalesef anlamadı bunu Suriye'nin başkanı Beşar. Şuanda acımasızca ülkesindeki bir sarıklı hocayı alıyor poz veriyor. Kimi kandırıyor saf insanları kandırıyor. Biz bu oyuna gelecek miyiz?

Dervişlik olaydı taç ile hırka biz dahi alırdık 30'a 40'a. Bu tercüme önemli lütfen düzgün yapılsın. Bizim dinimiz şekil dini değil. Taç ile hırka ile kimse değişmiyor. Asl olan imandır, bunu yaşamaktır. Kalkıp, yanına o şekli koy tam bir barış dini olan İslam'ın men ettiği ne varsa onu yap. Tankla topla git Müslümanları öldür. Zulm ile abad olunmaz. Zalimler kazanmayacaktır. Er ya da geç, mazlumlar kazanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü, Allah hakkın ve haklının yanındadır. Tarih boyunca büyük acılar yaşamış Afrika'da ülkelerin, halkların birbirine silah çevirmesini kabullenemiyoruz. Bu bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, husumeti kardeşliğe tahvil etmek en büyük arzumuzdur. İşte bunun temsilcileri burada. Sizler bu çalışmayı Afrika'nın genelinde yoğun şekilde sürdürmeniz lazım. Kürsü çok önemlidir. Bunun temsilcileri de sizlersiniz. Türkiye olarak bizim tüm çabalarımız, çığlıklarımızda referans aldığımız tek nokta var. Müslümanlar kardeştir diyoruz. Küresel ölçekte de yeni bir anlayışı, yeni bir bakış açısını hakim kılmak için samimi mücadele veriyoruz. Medeniyetlerin ortak bir yaşam kültürü olabileceğine inanıyor, BM çatısı altında kurulan Medeniyetler İttifakı projesini büyük bir gayretle sürdürüyoruz. Biz farklı medeniyetlerin hoşgörü ve saygı içerisinde birlikte var olabileceğine inanıyoruz. Türkiye ve İstanbul'un ardından Brezilya'nın RİO şehrinde gerçekleştirdik. 11-13 Aralıkta da Katar'da yapacak, çağrımızı oradan bir kez daha dünyaya duyuracağız. Umutsuzluk bizim dünyamızda bizim medeniyetimizde kendisine yer bulamaz. Her şeye rağmen umudumuzu muhafaza ediyor, geleceği yeniden tasarlayacağımıza gönülden inanıyorum.



Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile