2. İnanç Çalıştayı’nın Kapanışı Diyarbakır’da Yapıldı
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Aysel Tuğluk, devletin kültür ve inanç konularına müdahale etmemesi gerektiğini söyledi DTK tarafından birincisi 6-7 Şubat 2010 tarihinde Mardin’de yapılan İnanç Çalıştayı’nın ikincisi 19-20 Şubat 2011 Tarihinde
IHA007AFED-GEN/20-ŞUB-00D5-1C3F- 2. İNANÇ ÇALIŞTAYI’NIN KAPANIŞI DİYARBAKIR’DA YAPILDI - ÇALIŞTAYIN KAPANIŞINDA KONUŞAN AYSEL TUĞLUK: - ’’ DEVLETİN KÜLTÜR VE İNANÇ KONULARINA MÜDAHALE ETMEMESİ GEREKİR’’ - ’’BU ÇALIŞTAY KİMLİKLERİN ÖZGÜRLEŞMESİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇTIR’’ (FOTOĞRAFLI) AYDIN YORAT - REMZİ BURULDAY DİYARBAKIR (İHA) - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Aysel Tuğluk, devletin kültür ve inanç konularına müdahale etmemesi gerektiğini söyledi DTK tarafından birincisi 6-7 Şubat 2010 tarihinde Mardin’de yapılan İnanç Çalıştayı’nın ikincisi 19-20 Şubat 2011 Tarihinde Diyarbakır’da yapıldı. İnanç Çalıştayı’nın kapanış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, bu çalıştayın kimliklerin özgürleşmesi bakımından önemli bir başlangıç olduğunu dile getirdi. Çok sesliliğin, kültürlülüğün inançların yaşadığı Mezopotamya ve Anadolu topraklarında yaşayan medeniyetlerin ihanete uğradığını kaydeden Tuğluk, ’’Kardeş halklar birbirine düşman halegetirildi. Bizim bütün uğraşımız inançları, kültürleri, dinleri yok sayanlara karşı direnmektir. Bunları ve hukuklarının tanınması için mücadele edilmesi gerekir. Demokratik özerklik tam da böyle bir şeydir. Her kimliğin inancın ve kültürün kendi alanına sahip olması gerekir. Tüm inançlar, kültürler değerlidir ve özgür olması gerekir. Devlet nerede güleceğimize, ağlayacağımıza, ibadet edeceğimize karışamaz. Buna hakkı yoktur. Bunları devlete bırakmayacağız. Mevcut sistem kültür inançlarını yedek halegetirmeye çalışıyor. Tek yolumuz ve çaremiz birlikte çözüm üretmektir. Bunların karşısında büyük direnç göstermezsek hepimizi ezer geçerler’’ dedi. Kapanış konuşmasının ardından sonuç bildirgesini okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Kemal Bülbül ise 1982 Anayasası’nın toplumun tüm kesimlerinin ve demokratik kurumların katılımı ile tartışılması ve çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı Türkiye gerçeğini etnik ve inançsal anlamda kabul eden demokratik bir Anayasa’nın yapılması gerektiğini söyledi. Bülbül, ’’Türk-İslam sentezini örgütleyen yapısı ve devletin din ve inançlar karşısında tarafsız olması gerektiğigerçeğinden hareketle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması inanç gruplarının özerk yapıya kavuşturulması ve inançların öğrenilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir’’ şeklinde konuştu. Devletin hiçbir din ve inancı örgütlemek, finanse etmek, ibadet mekanlarını ve ibadet biçimini düzenlemek gibi bir görevinin olamayacağını belirten Bülbül, din dersinin Aleviler için ’zorunlu’, Sünniler için ’sorunlu’ olduğunu söyledi. Kürt sorununda yaşanan şiddetin kaynağının, devletin red ve inkar politikasındaki ısrarı olduğunu kaydeden Bülbül, "Burada bulunan tüm inanç grupları için insan yaşamı kutsaldır. Ekonomik, sosyal, kültürel değerlerimizin çatışmalı ortamda yok olmaması, bu nedenlere bağlıtoplumsal dejenerasyonun önlenmesinde sorumluluk almamız gereklidir. Kürt sorunun çözümü adil ve kalıcı bir barış ortamı ile mümkündür. Bu barışı gerçekleştirmek için tüm inanç grupları olarak inkarcılığa ve şiddete karşı barışı savunacağız ve bu konuda sorumluluk alacağız. Bu nedenle mevcut çatışmasızlık ortamının korunmasında devlete, hükümete, siyasal partilere ve inanç gruplarına görev düşmektedir. Barış, eşitlik, adalet ve demokrasi için sorumlu tüm kesimleri bu değerler bağlamında görevini yapmayaçağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Kemal Bülbül, inanç grupları olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden hakikatleri araştırma komisyonunun bir an önce kurulmasını ve devletin arşivlerinde bulunan belgelerin bilim insanları ve sivil demokratik kurumların araştırmasına açılmasını istediklerini belirterek, ’’Mezarları belli olmayan Pir Sultan Abdal, Seyit Rıza, Şeyh Said, Halef Beg, İsa Zatte ve daha niceleri gibi inançsal ve kültürel değerlerimizi yaşatan kişilerin mezarlarını bilmek gibi bir hakkımız vardır’’ dedi.