Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nce, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "2. Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum" kongresinde konuşan Aktay, siyaset ve Ortadoğu kavramlarının bir arada kullanılmasının çelişkili bir durum yarattığını söyledi.
Aktay, Birinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu'nun, sömürge yönetimlerle toplumun tamamen siyasetsizleştirilmesi üzerine kurulan bir alan olduğunu anlatarak, "Ortadoğu 'siyasetsiz toplum' demektir. Siyasetsiz bir toplumda insanların hiçbir zaman kendi başlarına karar veremez. Kendi kaderlerine hükmetme ve kendileriyle ilgili kararlarda hiçbir zaman belirleyici olamaz" diye konuştu.
Ortadoğu'da siyasetin alanının bazı faktörlerle daraltıldığını vurgulayan Aktay, şunları kaydetti:
"Arap Baharı süreci kitlelerin siyasete geri dönüş hamlesidir. Kitlelerin kendi kaderlerine hükmetme konusunda şimdiye kadar bloke edilmiş olan iradelerini açma gayretidir. Halen o irade ve gayret devam etmektedir. Hiçbir zaman tamamen söndürülemeyecektir. Eninde sonunda Ortadoğu kendi siyaset mecrasını bulacaktır. Ortadoğu üzerine düşünmek bölge insanını özgürleşmesinin ve özgürleştirilmesinin başlangıcıdır. Biz Türkiye olarak bu özgürleşme yolunda iyi mesafe katettik. Siyaset ayakta kalma ve var olma mücadelesidir."
- "Dolduruluşa gelmeyeceğiz"
Aktay, "Arap Baharı"nın hiçbir şekilde şiddet içerikli, radikalist bir ayaklanma olmadığını, aksine demokrasi arayışı olduğunu belirterek, batının bu ayaklanmayı alkışlıyor gibi görünse de içten içe bir tedirginlik ve kaygı duyduğuna işaret etti.
Batının Ortadoğu'yu Müslümanlar tarafından işgal edilen kutsal toprak olarak gördüğünü dile getiren Aktay, "Batı, İsrail ve onun savunma hakkını kutsar. İsrail'in 500 çocuğun da içinde olduğu 2 bin 200 insanı bir ay içerisinde bombardımanlarla katledilmesine 'kendisini savunuyor' diye mazeret üretebilir. Bakmayın Avrupa bize sekülerizm, laiklik satar ancak içten içe alabildiğince dincidir" ifadesini kullandı.
- "IŞİD tehlike ancak batının ürettiği bir tehlike ve tuzaktır"
Aktay, Türkiye'nin insanlara "Bu iş olur, biz dünyada etkili bir aktör olabiliriz" umudunu verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Türkiye, Arap Baharı'nı tetikleyen unsurlardan biri. Bu tetikleyiciliği aynı zamanda birilerinin kendine tehdit olarak görmesi anlamına da geliyor. O yüzden Türkiye yakın gelecekte çok önemli saldırılara da maruz kalacaktır. Hali hazırda bizi Ortadoğu'ya, IŞİD'in üzerine çekiyor olmaları bunun sonuçlarından biridir. Evet, IŞİD tehlike ancak batının ürettiği bir tehlike ve tuzaktır. Bunu görmeyecek kadar saf değiliz. IŞİD, Türkiye topraklarında doğmadı, 11 yıldır Amerika, İngiltere ve koalisyonlarının yönettiği topraklarda çıktı. Biz, bu tuzağa düşmeyiz. Kobani'deki trajediyi kabul ediyoruz ama Suriye'nin geneliyle karşılaştırdığınız zaman Allah'tan korkun. Suriye'de şimdiye kadar 300 bin insan katledildi, 10 milyon insan yerini, yurdunu terk etmeye mahkum edilmiş ki bunların birçoğuna da biz misafir ederken bize kimse trajediden bahsetmedi. Suriye'nin genelindeki olaylardan hiç utanç duymayan ve bu konuda zerre kadar elini taşın altına koymayan insanlar bize Kobani'deki trajediden bahsediyor. Bu konuda dolduruşa gelmeyeceğiz."
'2. Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum' Kongresi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "Suriye'nin genelindeki olaylardan hiç utanç duymayan ve bu konuda zerre kadar elini taşın altına koymayan insanlar bize Kobani'deki (Ayn el Arap) trajediden bahsediyor. Bu konuda dolduruluşa gelmeyeceğiz" dedi.