Toplantıya videokonferans yoluyla katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, doğal afetin teknoloji ve büyük ülke tanımadığını belirterek, insanın çevreye verdiği zarar sebebiyle önümüzdeki 10 yıllarda daha sık afetlerle mücadele edilmesi gerekeceğini söyledi.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde gerçekleştirilecek olan 2. Uluslararası Hopefor Konferansı Mardan Palace Otel'de başladı.
Üç gün sürecek olan ABD, Afganistan, Arjantin, Avusturya, Azerbaycan,Bosna-Hersek, Cibuti, El Salvador, Endonezya, İngiltere, Fransa, Irak, Japonya, Kanada, Kenya, Kırgızistan, Kuveyt, Kolombiya, Malavi, Mısır, Moldova, Namibya, Nijer,Norveç,Paraguay, Pakistan,Peru, Polonya,Romanya, Sri Lanka, Senegal, Şili, Tanzanya, Togo, Ukrayna, Ürdün, Yeni Zelanda ve Zimbabve ile BM OCHA, EU ECHO, ICDO, IFRC, ICRC, ICVA, NATO, UNHCR, UNWFP gibi uluslararası kuruluşlar ve ülkemizden 300’den fazla temsilci katılıyor.Konferansın ikinci gününde saha tatbikatı gerçekleştirileceği belirtildi.Konferansın açılış konuşmasını yapan AFAD Başkanı Fuat Oktay, doğal afetlerde sadece son 10 yılda ölen insan sayısının 2011 yılı sonu itibarıyle 1.1 milyon olduğunu, bu afetlerden 2.7 milyon kişinin etkilendiğini, 1.3 trilyon dolarlık maliyet ortaya çıktığını söyledi
2012 yılına bakıldığında sadece ABD'de yaşanan sandy kasırgasının 50 milyar dolarlık bir maliyet ortaya çıkardığını hatırlatan Oktay, şöyle konuştu: "2010 yılında 373 afette 296 bin ölüm yaşanmış, 207 milyon kişi etkilenmiş ve 209 milyar dolarlık maliyet ortaya çıkmıştır. Yine 2011'de 302 büyük afette, 29 bin 780 kişi hayatını kaybetmiş, 206 bin kişi etkilenmiş ve 366 milyarlık maliyet istatistiklerdeki yerini almıştır. 2011'deki en büyük 10 afete bakıldığında doğal afetlerin Japonya'dan Hindistan'a kadar sınır tanımadığı ortaya çıkıyor."Bu toplantının bu anlamda önem kazandığını anlatan Oktay, şunları söyledi: "Özellikle afetlere küresel hızla müdahaleyi öne çıkarmaktadır. Bunun ana şartı kendi sınırlarımız içinde öncelikle etkin ve hızlı olabilmektir. Kendi ülke sınırlarımız içindeki tüm kurum ve kuruluşların arasında etkinlik sağlandığında uluslararası boyuttaki etkin koordinasyon sağlanabilir. Ülkemiz son afetlerden sonra afetlere önem vermektedir. Başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın destek ve güvenleriyle afetlerle mücadele alanlarında önemli işlere imza atmaktayız." Son zamanlarda önemli stratejik değişikliklere gittiklerini belirten Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü: "bu da kriz yönetiminden çıkıp risk yönetimine odaklanma şeklindeydi. Sadece afetler olduğunda bütün kaynakları harcayan bir ülke olmaktan çıkıp afet olmadan önce her türlü eğitim ve lojistik hazırlıklarını tamamlayan işbirliklerini tamamlayıp etkin koordine eden ülke konumuna gelmek istedik. 5 yıllık plana baktığımızda öncelikle AFAD olarak kurumsal gelişimimizi tamamlayacağız,kriz yönetiminden risk yönetimine geçişle ilgili hazırlık, müdahale , iyileştirme ve zararı azaltma noktasında, önceden belirlenmesi konusunda her türlü prdojeye hız verilmesi standartlarını belirleyeceğiz." 2012 sonu itibariyle özellikle ulusal boyutta belirli bir plan ve standart çerçevesinde hareket edilmesini sağlayacak ulusal afet hazırlık çalışmalarına başladıklarını söyleyen Fuat Oktay, sözlerine şöyle devam etti: "Uluslararası sertifikamızla bütün uluslararası afetlere müdahil olabilir ve ilk olarak ulaştığımız noktalarda arama kurtarma çalışmalarını yönetebilir olacağız. Ülkemiz afet konusunda Kütahya Simav, Elazığ ve Van'da meydana gelen depremlerde Afad'ın gerçekleştirdiği başarılı koordinasyonla ilk birkaç saat içinde arama kurtarma çalışmaları başlamış ve tamamlanma aşamasına gelmiştir" Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, üç ülkenin insiyatifinde gerçekleştirilen tatbikatın Antalya'da yapılıyor olmasına dikkat çektiği konuşmasında dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye'de de ister istemez her zaman başta depremler olmak üzere çeşitli afetlerle karşılaşıldığını hatırlattı.
Vali Altıparmak, Anadolu coğrafyası üzerinde yüzyıllar önce yaşanış nice afetlerin izlerinin zamanla yeryüzünden silindiğini belirterek şöyle konuştu: "Edinilen tecrübe, yeterince önlem alıyoruz dememize rağmen insanoğlu olarak yeterli olamıyoruz her zaman. Bunda sağlıksız yapılaşma, hızlı nüfus artışı, doğal afetlerin yıkımını ve can kaybını artırmaktadır. Marmara depremleri Türkiye için tecrübe kazanımlarının dönüş noktası olmuş ardından Van'daki çalışmalar büyük bir başarı örneği olarak ortaya çıkmıştır. Antalya olarak birçok sivil toplum kuruluşu hazırlıklarını önemli ölçüde tamamlamış durumda ancak hiçbir zaman bu hazırlıklar sonlanmayacaktır. Özellikle asker sivil işbirliğiyle yapılacak tabikatın en iyi şekilde gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız." Konuşmasında Antalya hakkında da katılımcı yabancı misafirlere bilgi veren Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, şunları söyledi: "2016 yılında Antalya expo düzenliyoruz, bu kadar güzelliğe sahip olmak yetmiyor bunu korumak gerekiyor. Bu tatbikatla elimizdeki güzelliklerin korunması geyretlerimiz devam edecektir. Antalya, dünyanın sayılı kentlerinden biri. Paris ve Londra'dan sonra en çok turist alan üçüncü il. Her yıl 11 milyon yabancı turist, 5 milyon yerli turist ağırlıyoruz. Antalya bu anlamda büyük bir potansiyele sahip. 200 mavi bayraklı plaj, 300 adet 5 yıldızlı otel ve tatil köyü, 520 bin yatak kapasitesi bulunmaktadır 600 km sahil şeridine sahiptir, 40 mağara 31 ören yeri var. Havalimanı yılda 35 milyon yolcu kapasitesiyle farklı ödüllere layık görülmüştür. Turizmle birlikte tarım alanında da yıllık 5 milyar dolarlık ihracatımız vardır, gümrüklerde 1.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmektedir. Antalya aynı zamanda bir ticaret merkezidir" BM OCHA yetkilisi Hansjoerg Strohmeyer ise, insanı krizlerin Türkiye'de de vuku bulduğunu, 1,2 milyon kişinin Suriye'den kaçtığını ve komşu ülkelere sığındığını söyledi.
Başta Türkiye olmak üzere Ürdün, Lübnan ve Irak gibi ülkelerin ve Suriye'nin diğer komşu ülkelerinin bu insanlara yardım ettiğini ifade eden Strohmeyer, şöyle konuştu: "Hepsine teşekkür ediyorum sizlerin cömertliği olmasaydı bu krizin sancısı çok daha büyük olurdu. Umuyorum ki bugün salonda temsil edilen ülkeler bu konuda gerekli fonları ve yardımları sağlarlar ki hem Suriye içinde hem mülteci kamplarındaki sığınmacılar özellikle kış gelirken daha etkin yardımlardan faydalanabilsinler" Doğal afetlerin son 20 yılda çok önemli sonuçlar doğurduğunun altını çizen Strohmeyer, sözlerini şöyle sürdürdü: "İklim değişikliği ve göç gibi etkenlerle önümüzdeki dönemlerde de artarak devam etmesi bekleniyor. Felaketlerin özelliklerine bakınca 31 bin kişinin geçen yıl öldüğü, 245 milyon insanın afetlerden etkilendiği, 366 milyar dolar gibi rekor düzeyde maddi kayıplara yol açtığı görülmektedir. Sandy fırtınasının New York ve Karaipler de oluşturduğu etki ve büyüklüğü, hiçbir ülkenin felaketlerden uzak kalamayacağını gösterdi. İnsani yardım ilkeleri uyarınca emre amade tüm kaynakları kullanmalıyız. 2010 senesinde hem Haiti'de hem Pakistan'da sel felaketi sonrasında yabancı askeri unsurlar kullanıldı. Ulusallar, kendi ülkeleri içinde müdahale ederken askeri birliklerden daha etkin faydalanmaya başladılar. Haberleşme ve kontrol mekanizmalarında kaydedilen ilerlemelerle birlikte onların rolü daha da artacak. Mesela askeri nakliye uçaklarının yardım taşımaları için kullanılması soruna sebep olmuyor ama askeri sahra hastanesi kurulması daha zor olabiliyor. Yabancı askeri unsurların kullanımı konusunda daha fazla bilgi paylaşımı gerekiyor. Mevcut yapıların hızlı müdahale imkanı vermesi ve geliştirilmesi önem taşıyor. Bu konferans bu konuda pragratik öneriler sunacak, operasyonel kapasitenin iyileştirilmesi alanında önemli tartışmaları sahne olacak, geçen yılka toplantıda sunulan öneriler de konuşulacak. Özellikle bölgesel anlamda hazır olma konusunda öneriler alınacak. Deneyimleri ve iyi uygulamaları paylaşmak ve önermek , kapasite güçlendirmede temel alınmalıdır" Dominik Cumhuriyeti Devlet Bakanı Gustava Adolfo Montalvo Franco ise yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bu girişimde çok aktif bir ülke olarak bu çalışmaları gerçekleştirdiğini ifade etti.
Burada insanlık adına çok önemli şeyler konuşulacağını söyleyen Fronco, sözlerine şöyle devam etti: "İklim değişikliklerinin günlük hayatımıza etkileri konuşulacaktır. Yakın zamanda çok yıkıcı etkiler oluşturan afetler bize göstermektedir ki iklim değişiklikleri hiçbir sınır tanımamaktadır. Dominik Cumhuriyeti gelişmekte olan bir devlet olarak bu afetlerden çok ciddi etkilenmektedir. Biz, güçlü ve cömert olsak ta bu tür afetlerde birbirimize yardım edebilmeliyiz, fırtına, sel kuraklık etkilerinin bertaraf edilmesine birlikte çalışmalıyız. Biz en azından her 20 yılda bir tropik fırtınalardan etkilenmekteyiz. Yine Türkiye'ye baktığımızda çok güzel bir ülke Türkiye. Bizim ülkemiz gibi, iki ülke de bu tür depremlerden zarar görmekte. Biz dört büyük fay hattının üzerinde yer aldığımız için büyük zarar görüyoruz 70 yılda bir büyük deprem yaşıyoruz." ATÖLYE ÇALIŞMASI YAPIYORUZ Katar Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar Kurulu'ndan Sorumlu Devlet Bakanı Ahmed Bin Abdullah Bin Zaid Al_Mahmoud da, Katar olarak istişarelerde bulunarak bir dizi atölye çalışmaları yaptıklarını ifade etti
Ahmed Bin Abdullah Bin Zaid Al_Mahmoud, konuşmasında amaçlarının bu girişimleri eleyerek en iyi girişimi ortaya koyarak ihtiyaca göre sivil savunma ve askeri kanada düşen görevin nasıl organize edileceğine ilişkin çalışmaları yürütmek olduğunu söyledi.
Bilindiği gibi iklim değişikliğinin bütün olayları altüst ettiğini söyleyen Al-Mahmoud, şöyle konuştu: "Kuraklık, sel kasırgalara sebep olmaktadır. Bunun için dünyamız daha fazla doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bilindiği gibi son yıllarda birçok ülke bu tip doğal afetlerle karşı karşıya kaldı, bu sadece altyapıyı vurmamaktadır, hem çevresel hem ekonomik kayıplara yol açmakta, daha da önemlisi can kayıpları yaşanmaktadır. Bunu en aza indirebilmek için hala bir fırsatımız var. Hükümetlerin önceliği afetlere karşı kapasitelerin güçlendirilmesi olmalıdır. Burada nasıl doğru kararlar alınabilir, afet durumlarında neler yapılabilir, iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edilir hem askerler hem siviller nasıl daha koordineli bir şekilde çalışabilirler, yardımlar nasıl yapılabilir bunlar hızlandırılmalıdır" SURİYE'DEKİ ZULÜM DOĞAL AFETTİR Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da, 40 ülkeden 300 temsilci uzman ve yöneticinin toplantıya katılıyor olmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Atalay, gerek Türkiye gerek dünyada yaşanan doğal afetlerin sayısının, insan kaybı konularında çarpıcı rakamlara ulaştığını ifade etti.
Bunları iyi düşünmek gerektiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle konuştu: "Afetlerin riskini azaltmaya çalışırız ama afetler daima olmuştur ve olacaktır. Bu toplantı insanlık için dünyamız için çok değerli. Geçen yıl Japonya'nın yaşadığı deprem, geçen günlerde ABD'de sandy kasırgası ekonomik ve teknolojik olarak önde gelen ülkelerde bile çaresizliği gözler önüne sermiştir. Bunun dışında dünyanın birçok bölgesindeki depremler bunun örnekleridir. Afetler az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlara daha çok zarar vermekte, hükümetler eksik kalmaktadır. Bunun için uluslararası destekler, askeri ve sivil iştirakler gerekmektedir. Burası bunların görüşüldüğüplatformdur. Sık sık karşılaşılan afetlerde yönetilebilirlik esastır. Afet riskini azaltma ve hızlı müdahale etkili koordinasyon en önemli çalışma şeklidir. Dünyada hiçbir ülke tek başına her şeyi yapabilecek güce sahip değildir. Büyük değişim ve oluşumların yaşandığı günümüzde bilgi çağı da olsa afet konusunda büyük bilgi eksikliği olduğu ortadadır. Türkiye olarak biz son yıllarda her alanda büyük gelişme göstermiş ülkeyiz. Yaşadığımız afetlerden edindiğimiz tecrübeyle afet yönetimi konusunda da önemli değişimler yaşıyoruz. Başta ülkemiz olmak üzere afetleri bir kez daha gündeme getirmek, afete karşı ne zaman ne yapacağını bilen toplum oluşturmak büyük önem arz ediyor. Biz bu alanda çok mesafe aldık ve hazırlıklıyız diyebilirim. Daha önce değişik bakanlıklarda sivil savunma kuruluşumuz, afet işleri genel müdürlüğü, başka bakanlıkta başka kuruluş vardı. Biz bu dağınıklığı kaldırıp bütün bakanlıklardaki dağınık birimleri 2009 yılında AFAD altında toplamış olduk. Koordinasyon ve yönetimi önemli bir boşluk olarak gördük. Afet öncesi, afet anı ve sonrası çalışmaları koordine ediyor." 1999 yılında büyük deprem yaşadığımızı anlatan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "O depremden sonra deprem olursa ne yapılmalı çok deprem olmadan önce ne yapmalıyız alanında çalışma yapıldı. Hükümetimiz ülkeyi ve binaları insanlarıyla birlikte hazır hale getirmek için seferberlik başlattı. Meclisten yasa çıktı, önce afet riskini azaltmak için konut stokumuzu gözden geçiriyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının işi şehirlerimizi ve bütün konutları tekrar gözden geçirmek. Bu maliyeti yüksek bir proje, depreme dayanıklı olmayanlar yıkılacak ve yerine yenileri yapılıp vatandaşlara teslim edilecek. Uygulamaya başlandı. Hiçbir maliyet insan canı kadar yüksek olamaz, insan hayatı herşeyden kıymetli, ayrıca koordinasyonu çok ciddi şekilde geliştirdik. Şu anda Türkiye'yi 15 bölgeye ayırdık, her bölede hem afet öncesi hem de afet anı ve sonrasına ilişkin çalışma yapıyoruz. Afet zamanında çadırından arama kurtarma, aydınlatma, ısıtma malzemesi yeterince bulunacaktır. Bugün çadır stokumuz 65 bindir bunu yılbaşına kadar 100 bine çıkaracağız. Bu anlamda afet riski taşıyan ülkelerin hazırlıklı olması gerekiyor. Ayrıca bir stratejik plan hazırladık. Bunun özü afetlere dirençli toplum oluşturma projesi. Bunun içinde eğitim var, daha fazla bilinçlendirme , daha fazla hazırlıklı olma var. Büyük bir afet eğitim merkezini Bursa'da inşa ediyoruz. Eğitim merkezi olacak. Önümüzdeki yılda afet farkındalığı ve duyarlılığını artırmak için eğitim seferberliği planlıyoruz. Bu okulu, iş yerlerini ve hayat alanlarını kapsayacak. Şu an bir afet olduğunda düğmeye basıldığnıda bütün kurumlarımız o anda ne yapacağını biliyor ve harekete geciyor. O şekle geldik, çünkü olay olduktan sonra koordinasyon zorluklar taşıyor. Van depreminde hızlı koordine olması örneğini verdik" SURİYE'DE YAŞANANLAR Konuşmasında Türkiye'de bulunan Suriyeli göçmenler konusuna da değinen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye'de yaşanan zulmün de bir doğal afet olduğunu söyledi.
Devletin kendi vatandaşına zulmettiğini anlatan Atalay, sözlerine şöyle devam etti: "Suriye ile sınırımızın uzunluğu 910 kilometre.Bu bizim en uzun sınır komşumuz ve buradaki olaylardan en çok etkilenen ülkeyiz. Ülkesindeki bu zulümden kaçıp Türkiye'ye sığınan insan sayısı 120 bini geçti. Bunların hepsi Türkiye'de iyi şartlarda, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. 13 çadır kentimiz ayrıca 12 bin kişilik konteyner yapı kentimiz var, kış gelmeden 2 konteyner kent daha hazır olacak. Suriye'den gelen göçmenlerin sağlık eğitim hizmetleri tam olarak verilmektedir, okul çağındaki hiçbir çocuk eğitimini aksatmamaktadır. Hem iskan olarak, hem gıda sağlık ihtiyaçları olarak büyük bir çalışmayı yürütüyoruz. Bu da bir afettir, afetten zarar görmüş büyük bir kitlenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz." Kentsel dönüşümün Türkiye'de hızlı yürüyeceğini hatırlatan Atalay, şunları söyledi: "Afet sigortası eskiden vardı şimdi yenilendi, artık afet sigortası olmayan hiçbir konut ya da bina elektrik, su bağlantısı alamayacak. Her aile, kendi kullandığı binanın depreme dayanıklı olup olmadığını bilecek sigortasını yaptıracak ondan sonra o binayı kullanacak" Türkiye'nin bölgesinde önemli bir güç olmasının yanı sıra dünyada da insani yardımlar açısından etkin bir güce sahip olduğunu ifade eden Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "30'dan fazla ülkede kurtarma ve afet çalışmalarına katıldık, insani yardım ulaştırdık, Libya'da yaşanan iç karışıklıkla ilgili 6 bin vatandaşımız ve 20 bin yabancı uyrukluyu tahliye ettik, yaralıların Türkiye'de tedavi edilmesini sağladık. Somali'de yaşananlar sonucunda AFAD organizasyonunda 15 uçak ve 8 gemiyle insani yardım malzemesi ulaştırdık. Miyammar'a da yardımda bulunduk ve yardım kampanyası düzenledik" Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de video konferans yöntemiyle katıldığı toplantıda katılımcılardan Hopefor'un uluslararası bir güç olması için çaba göstermelerini istedi. En gelişmiş ülkelerin bile afetler karşısında ne kadar aciz kaldığının görüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şöyle konuştu: "Bu afetlerin yol açtığı yıkım az gelişmiş ülkelerde ise çok daha ağır olmaktadır, afetlerin olmaması şeklindeki temenniler ile birlikte hazırlıklı olmak zorundayız. Afetler bir çok ülkenin kapasite ve yeteneklerinin mücadele açısından yetersiz kalındığını göstermiştir. Afetzedelere acil yardım ulaştırılmasında birlikte çalışması gerektiği aşikardır. Türkiye, sonyıllarda yükselen ekonomisi ve tecrübesi ile afetlerde ilk uzanan ellerden biri olmaya başlamıştır." 1999 Marmara depreminde uluslararası toplumun bize sağladığı yardımları unutmadığımızı anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "2011 de Van'da yaşanan depremde ilgili makamlar sınavdan başarıyla çıkmış afetle mücadele yeteneğimizin geliştiğini ortaya koymuştur.Türkiye Suriyeli mültecilerin de her türlü ihtiyaçlarının karşılanması çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir. Yaşlı dünyamız artık daha sıklıkla afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bunun sebebi insanoğlunun çevreye verdiği zararlardan kaynaklanmış iklim değişiklikleridir. Sel, kuraklık, açlık, hastalık ve barınma sıkıntıların da beraberinde getirmiştir. Bu yolda işbirliği yapmamız ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Dogal afetlerle önümüzdeki 10 yıllarda daha çok meşgul olacağız, Hopefor'un uluslararası bir güç olması için hepimizin elinden geleni yapması gerekmektedir" İlki 27-29 Kasım 2011 tarihleri arasında Katar, Türkiye ve Dominik Cumhuriyeti işbirliğiyle Doha'da düzenlenen konferansta HOPEFOR Girişimi kavramı tartışılmış, Katar tarafından hazırlanan arka plan belgesinde belirtilen seçenekler ve uygulama için gerekli adımlar değerlendirilmişti. İkincisi Antalya'da düzenlenen konferansta ise doğal afete müdahale operasyonlarında sivil-asker işbirliği veya koordinasyonunun ulusal ve uluslararası düzeydeki en iyi örnekleri, doğal afetlere hazırlık aşamasında sivil-asker işbirliği koordinasyonu, bölgesel, uluslararası düzeylerde sivil-asker unsurlarının etkin koordinasyonu konuları ele alınacak ve 3 gün süresince düzenlenecek panellerde tartışılacak.Konferansın ikinci gününde Antalya merkez Kepez İlçesi, eski dokuma fabrikasında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın(AFAD) başkanlığında, Afyon ve Antalya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Türk Kızılayı, AKUT, GEA ve TODOSK’un katılımı ile bir saha tatbikatı gerçekleştirilecek .
2. Uluslararası Hopefor Girişimi Konferansı
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Antalya'da bugün başlayan 2. Uluslararası Hopefor Girişimi konferansında yaptığı konuşmada, Suriye'deki zulmün bir doğal afet olduğunu söyledi.