2011 Yılı Bütçesi Komisyonda

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye`nin 81 ilinde bilim ve teknoloji merkezleri kuracaklarını söyledi.

Bakan Ergün, bakanlığının ve ilgili kuruluşlarının bütçelerine ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu`na bir sunum yaptı. Teknolojik ilerleme, sosyal ve kültürel değişimler ile küreselleşme süreci, her gün yeni tehditler ve fırsatlar çıkardıkları belirten Ergün, "İşte sadece 1 yıl içinde, Mısır, Libya ve Tunus gibi ülkelerde önemli halk hareketlerinin yaşandığına, devrilmez denen liderlerin devrildiğine, yine New York ve Londra gibi şehirlerde, finans sistemine yönelik boykotların ciddi bir seviyeyeulaştığına tanık oluyoruz. Hayatın öyle canlı bir ritmi var ki, en muhkem kaleler bile yıkılıyor, sabit kalan hemen her şeyin zaman karşısında mukavemet gücü eksiliyor" dedi.

Türkiye gibi büyük hedef ve idealleri olan bir ülkenin, bilim ve teknoloji üretiminde de lider ülkelerden biri olması gerektiğini vurgulayan Bakan Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün Türkiye ekonomisi, mali yapısıyla, bütçe disipliniyle, bankacılık sistemiyle, istikrarlı büyümesiyle, kısacası hemen her alanda, dünyada parmakla gösterilen bir ekonomidir. Hayata biraz olsun objektif bakabilen herkes, Türkiye ekonomisinin son 9 yılda yaşadığı bu dönüşümü takdir edecektir. Makro ekonomik istikrar, reel sektörümüze de ciddi bir şekilde yansımış, reel sektörün yatırımı, üretimi ve ihracatı önemli bir artış göstermiştir. Ancak biz sadece bugünü düşünen, sadece bugünü geçmişlekıyaslayan ve bu mukayeseyle iktifa eden bir iktidar olmadık, olmayacağız. Biz her meseleye samimi yaklaşıyor, dürüstlüğe önem veriyor, yarına odaklanıyor, daha iyiyi arıyor ve yarını bugünden iyi kılmanın derdiyle hareket ediyoruz. Evet Türkiye`de yatırım, üretim ve ihracat artıyor; ancak bu artışın, nicelik sahasına olduğu kadar nitelik sahasına da yansıması gerekiyor. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat rakamına ulaşacaksak, bunu sadece daha fazla üreterek değil, daha yüksek katma değerli üretimyaparak sağlayabiliriz. Bilim ve teknoloji kapasitemizi artırırsak, ülkemizin sahip olduğu genç nüfusun, doğal kaynakların ve coğrafyanın değerini, mevcut durumun çok üstüne taşıyabiliriz. Hükümet olarak, önümüzdeki dönemde sektör detayında mikro reformları hayata geçireceğiz. Bu mikro reformlar içinde de Ar-Ge, inovasyon, tasarım, markalaşma, üniversite sanayi işbirliği gibi alanların önemli bir ağırlığı olacaktır. Türkiye`de bilimsel faaliyetlerin artması, bilgi üretimin yaygınlaşması ve üretilenbilgilerin ticarileşmesi için yeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardı. Bu nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı`nın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı`na dönüşmesini doğal bir süreç ve ülkenin ihtiyaçlarının bir sonucu olarak görmek gerekir. Bakanlığımız yeni isim ve yapılanmasıyla, Türkiye`nin ve özel sektörün rekabet gücünü nerede araması gerektiğini, fazla söze hacet kalmadan ifade etmektedir. Türkiye rekabeti nerede arayacak? Ucuz hammadde, ucuz işgücünde arayamaz. Türkiye rekabeti daha ileride aramakzorundadır. Türkiye`nin zenginliği yer altında değil yer üstündedir. Biz bu zenginliğe, bu mirasa sahip bir toplumuz . Yeter ki bunu keşfedelim." Bu toprakların ve insanın tarih boyunca çok önemli bilimsel çalışmalara imza attığın anımsatan Ergün, "İbn-i Sina`nın tıpta, Harizmi`nin cebirde, Sinan`ın mimari ve mühendislikte, yine yakın tarihte Cahit Arf`ın matematikte yaptığı çalışmalar ortadadır. 12. yüzyılda Cizre`de doğan ve Diyarbakır`da yaşayan, bugün hala Ulu Cami`de bulunan ünlü güneş saatini yapan el-Cezeri`nin robotik bilim ve sibernetik alanında yaptığı çalışmalar da ortadadır. Tek tek bireyler arasındaki farkları akıl ve zeka farkıylaaçıklayabiliriz; ancak toplumlar arasındaki farkı zekasıyla ve aklıyla değil kültürle açıklamak daha doğrudur. Bugün ABD`de yaşayan 12 yaşındaki bir çocuk Apple için program yazıyorsa, oradan Bill Gates ve Steve Jobs gibi dahiler çıkıyorsa, bunun ana sebebi, bu insanlara sunulan ortamdır, kültürdür. Biz insanımıza güveniyoruz; özgür ve demokratik bir ortam oluşturursak, eğitime, gençliğe, yeniliğe, bilime ve teknolojiye önem verirsek, benzer başarılara imza atacağımıza inanıyoruz.Ürettiğimiz bilgiyiteknolojiye, nihai ürünlere dönüştürecek mekanizmaları da kurabilirsek, dünyada söz sahibi olacağımız, bir üst lige çıkacağımız ve orada kalıcı olacağımız açıktır" diye konuştu. "TÜRKİYE`NİN 81 İLİNDE BİLİM VE TEKNOLJİ MERKEZLERİ KURACAĞIZ" Önümüzdeki dönemde Türkiye`nin 81 ilinde bilim ve teknoloji merkezleri kuracaklarını ifade eden Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü: "TÜBİTAK`ın önderliğinde yerel yönetimlerle işbirliği halinde kurulacak olan bu merkezler, çocuklarımızın ve gençlerimizin bilime olan ilgilerini artıracak, teknolojiyi daha doğru kullanmalarını sağlayacaktır. Bakanlığımız, ülkemizin bilim ve teknoloji kapasitesini artırmaya yönelik geçmiş dönemde yaptığı çalışmaları, artık çok daha üst bir seviyeye taşıyacaktır. Bu yılın baae ihracat artıyor; ancak bu artşında uygulamaya başladığımız Sanayi Strateji Belgesi, gerçekleştireceğimiz reformlar için bir yolharitası olacaktır. Strateji Belgesi`nde yer alan 72 eylemden 23 tanesi de firmaların teknolojik gelişimi için kurgulanmıştır. Yine aynı şekilde, otomotiv ve makine sektörleri için hazırladığımız strateji belgelerini bu yıl uygulamaya başladık. Demir-Çelik, Seramik ve Kimya sektörleri için hazırlanan strateji belgelerini de, Ekonomi Koordinasyon Kuruluna sunduk. Reel sektörle birlikte hazırladığımız ve yine birlikte uygulayacağımız bu belgeler, sektörlerin sorunlarını çözmek ve güçlü yönlerini geliştirmekaçısından büyük önem taşıyor.Mesela yarım asırdan fazla bir süredir faal olduğumuz otomotiv sektöründe, artık üretim ve montaj başarımızı, tasarım ve ar-ge alanına kaydırmalıyız. Bu sadece milli sözlerle söylenmiş sözler değil. Bir ihtiyaçtır. 50 yıllık birikimimizin üzerine yerli marka otomobil ortaya koyamazsak bu birikimimizi taçlandıramayız. Bu imkan ve kabiliyet Türkiye`de var.Türkiye`nin bu sektörde artık kendi markasını oluşturmasının zamanının geldiğine inanıyoruz. Bakanlık olarak, bu konudaoluşabilecek bir Ulusal Odak Projesi`ne ne tür teşvik ve destekler sağlanabileceği üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Kısa süre içinde Türkiye`de bu konuda önemli gelişmeler yaşanabileceğini düşünüyoruz. Aynı şekilde, ülkemizde elektrikli araçların üretimi ve kullanımı, kamu alımlarında yerli makinelerin tercih edilmesi, kimya ve seramik gibi sektörlerde katma değerin artırılması için de önemli adımlar atacağız. Bu adımların ne zaman, hangi şartlarda ve kim tarafından atılacağını da strateji belgeleriyle birtakvime bağlamış olduk." Bakanlık olarak, teknopark uygulamaları, San-Tez projesi, Ar-Ge merkezlerinin kurulması ve Teknogirişim sermayesi desteği gibi projelerini başarıyla uyguladıklarını ifade eden Bakan Ergün, "Yine TÜBİTAK`ın gerek akademisyenlere gerek reel kesime yönelik önemli destek programları mevcuttur. TÜBİTAK`ın hibe destek programlarının bütçesi 2002 yılında 12 Milyon TL iken, bu ödenek 2011 yılında yaklaşık 67 kat bir artışla 800 milyon TL yapılmıştır. Göktürk, rasat uyduları Şuraya da özellikle dikkatinizi çekmekisterim: 2002 yılında ülkemizde kurulu teknopark sayısı sadece 2`ydi. Bugün ise 32`si faal olmak üzere 43 teknoparkımız mevcuttur. Bütün bu projelerin meyvelerini fazlasıyla topladığımızı ifade etmek isterim. Mesela 2008 yılından bugüne kadar kurulan 108 Ar-Ge merkezinde yapılan Ar-Ge harcaması 5 milyar TL`ye ulaşmıştır. 2010`da Ar-Ge harcamaları 2000 yılına göre 3 kat artarak 9 milyar TL`yi aşmıştır. Aynı önemde, Ar-Ge harcamasının GSYİH`ye oranı binde 48`den binde 84`e ulaşmıştır. Bu rakamı, 2017`de yüzde2`ye, 2023`te ise yüzde 3`e çıkarmayı hedefliyoruz. San-Tez ve Teknogirişim Sermayesi gibi programlarla ülkemizde çok önemli projeler yürütülmektedir. Bu programlar sayesinde, preslerde hızlı kalıp değiştirme sistemleri, rotorlu tip insansız hava aracı, elektronik kontrollü diz eklem protezi, iş makineleri simülasyonları, elektrikli araçlar için lityum-iyon batarya ve kalp krizi için hızlı tanı kiti gibi önemli ürünler üretilmektedir. 2011 sonunda 100 binin üzerinde marka başvurusuyla Avrupa`da ilk sırayayerleşecek olmamız, zaten her şeyi açae ihracat artıyor; ancak bu artıklamaktadır.Bakanlık olarak, bir yandan mevcut desteklerimizi geliştirirken, diğer yandan yeni destek programları da oluşturuyoruz. Mesela her yıl desteklediğimiz teknogirişimci sayımızı, artık 100 kişiden500 kişiye çıkarıyoruz. Yine Teknogirişim sermayesinden yararlanan ve birinci fazda başarılı olan arkadaşlarımıza, ikinci faz için 500 bin liralık yeni bir destek programı hazırlamayı düşünüyoruz. İkinci faza geçenler ürünleriniprototipten öteye geçirip şirket kurarlarsa 500 bin destek verecek bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Patent Destek Programı, Ar-Ge Yatırım Destek Programı ile Tanıtım ve Pazarlama Destek Programı gibi yeni programları da devreye almayı planlıyoruz. Fizibilite çalışmaları tamamlanan Bilişim Vadisi`ni de yazılım ve bilişim sektöründeki firmalar için bir cazibe merkezine dönüştürecek çalışmalar yapıyoruz. Yarın başlayacak olan ABD ziyaretimizde, önemli küresel firmaların yöneticileriyle bir araya gelerek, bukonuda tanıtım faaliyetleri de gerçekleştirmiş olacağız. Bu çalışmalarla, üretim ve ihracatımız içinde ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin payını yüzde 20`lere çıkarmayı hedefliyoruz. Böylece ülkemiz, teknoloji ithalatını azaltan bir ülke haline geleceği gibi, aynı zamanda teknoloji ihraç eden bir ülke de olacaktır" diye konuştu

"EKONOMİNİN ESAS BAŞARISINI KOBİ`LER BELİRLER" Konuşmasında KOBİ`lere de değinen Ergün, şunları söyledi: "Her ülkede önemli başarılara imza atan büyük firmalar bulunur; ancak ekonominin esas başarısını KOBİ`ler belirler.İhracatımızın yüzde 60`ından fazlasına imza atan KOBİ`lerin rekabet gücünü artırmaya büyük önem veriyoruz. KOSGEB`in hizmet ve ticaret sektörlerine de hizmet vermeye başlaması, KOSGEB çağrı merkezinin kurulması ve 68 ilde açtığımız KOSGEB il müdürlükleriyle, çok daha fazla sayıda KOBİ`ye hizmet vermeye başladık. 2002`de KOSGEB veritabanına kayıtlı işletme sayısı 4 bin iken, bu rakam bugün620 bini geçmiştir. KOSGEB, bizden önceki 12 yılda KOBİ`lere 14.5 milyon Lira destek sağlamışken, 2003 yılından bugüne kadar yaklaşık 400 Milyon Lira destek sağlamıştır. Yine bizden önceki dönemde kredi faiz destek programları da yoktu. Biz ise 203 bine yakın işletme için 11.3 Milyar Lira kredi hacmi oluşturduk, KOBİ`lerin ödemeleri gereken 1 milyar TL faizi karşıladık. Proje odaklı 7 yeni destek programıyla, destek niteliklerini geliştirdik, KOBİ`lerin problem çözme ve proje üretme kapasiteleriniartırdık.Eskiden batmasınlar ve ayakta kalsınlar diye desteklenen KOBİ`leri, artık büyüsünler, kurumsal kimlik kazansınlar, Ar-Ge yapsınlar, dışa açılsınlar, nitelikli eleman istihdam etsinler diye destekliyoruz. Bu yıl, KOBİ`lerin borsaya açılmaları ve bağımsız denetim yaptırmaları için de destek programları uygulamaya başladık. Yeni Türk Ticaret Kanunu`na küçük işletmelerin alacaklarının zamanında ödenmesiyle ilgili çok önemli bir hüküm ilave ettik. Bu yıl uygulamaya başladığımız KOBİ Stratejisi ilegirişimcilik konseyinin kurulması, İŞGEM sayısının ve risk sermayesi fonlarının artırılması, kredi garanti sisteminin daha etkin hale getirilmesi gibi önemli çıktılar bekliyoruz. Özellikle girişimciliği artıracak faaliyetlere büyük önem veriyoruz. 2010 yılına kadar girişimcilik eğitimi alanların sayısı 5-6 bini geçmezken, geçen yıl 12 bin kişi girişimcilik eğitimi aldı. Bu yılın sonunda ise 40 bin rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Girişimcilik eğitimi alan 2 binden fazla arkadaşımız da KOSGEB`inGirişimcilik Destek Programından yararlandılar ve kendi işlerini kurdular. Bu arkadaşlarımıza 27 bin liraya kadar geri ödemesiz hibe desteği sağladığımız gibi, sıfır faizli, 70 bin lira üst limitli, 2 yılı ödemesiz toplam 4 yıl vadeli olacak şekilde geri ödemeli destekler de sağlıyoruz. Ayrıca KOSGEB ve YÖK arasında düzenlediğimiz protokolle üniversitelerde girişimcilik yarışmaları düzenliyor, bu yarışmalarda dereceye girenlere girişimcilik desteği veriyoruz. Üniversitelerde ve meslek liselerindegirişimcilik derslerini yaygınlaştırıyor ve içeriğini de zenginleştiriyoruz." Sanayideki rekabet gücünü artırmak, çevre ve iş güvenliğiyle ilgili sıkıntıları minimize etmek için, OSB ve KSS çalışmalarına da büyük önem verdiklerini söyleyen Bakan Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ne yazık ki geçmişte planlı sanayileşmenin mekansal aracı olan OSB`ler plansızlığa mahkum oldular. Bakanlık olarak, hem mevcut OSB`lerin niteliğini artırmaya hem de ekonomik açıdan doğru yerlere OSB kurmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar altyapısı tamamlanan 143 OSB projesinin 73 tanesini biz tamamladık. Üstyapı ve altyapı inşaatı tamamlanan 441 Küçük Sanayi Sitesinin de 92 tanesini biz tamamladık. OSB`lerde 1 milyona, KSS`lerde ise 500 bine yakın istihdam sağlandığını görüyoruz. 2012 yılında tamamlanmasıplanlanan 9 OSB ve 6 KSS projesi ile de yaklaşık 17 bin 500 kişiye iş imkanı sağlamış olacağız. Bu yıl, organize sanayi bölgelerinde bulunan boş parselleri girişimcilerimize indirimli veya bedelsiz olarak tahsis etmeye başladık. Bu uygulamayla 60 il merkezi ve 117 ilçede yer alan 196 OSB`de 10 bine yakın parseli girişimcilere tahsis etmeyi planlıyoruz. Özellikle doğu ve güneydoğu illerinden gelen yoğun ilgi, ne kadar doğru bir adım attığımızı gösteriyor. Ayrıca OSB`lerde daha önce tahsis edilmiş ancakyatırım yapılmayan parsellerin arsa tahsislerini de iptal etmeye başladık. Bugüne kadar 47 bölgede mevzuata aykırı 273 adet parselin tahsisini iptal ettik. Kendiliğinden oluşmuş sanayi bölgelerinin ıslah OSB kimliği kazanmalarının da önünü açtık, gelen talepleri değerlendirmeye başladık. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi, Filyos Endüstri Bölgesi, Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ve Mersin`de lojistik ihtisas OSB gibi önemli projelerle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor.En önemlihedeflerimizden birisi de şu an OSB`lerde bulunan 16 meslek lisesi, 8 meslek yüksekokulu ve 16 mesleki eğitim merkezinin sayılarını artırmaktır.Zira sanayicilerimizin Türkiye`de kalifiye ara eleman bulma konusunda ne kadar zorlandıklarını çok iyi biliyoruz. Bazı OSB`lerin kendi üniversitelerini kurması konusunda da çalışmalarımıza başladık." Bakan Ergün, bakanlığın bütçesine ilişkin olarak ise, "Türkiye`nin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasında, Bakanlığımızın yapacağı çalışmaların ne kadar önemli bir rol oynadığının ve oynayacağının farkındayız. Bu nedenle, adında Bilim, Sanayi ve Teknoloji gibi önemli kavramları taşıyan bir Bakanlık olarak, bu kavramlara yakışacak şekilde, kendimizi her açıdan yenilemeye ve geliştirmeye devam ediyoruz. Bakanlığımızın 2012 yılı bütçesi 2 milyar 236 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu rakama, bağlı,ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızın bütçelerini de ilave ettiğimizde toplam bütçemiz 4.5 milyar TL`yi aşmaktadır. Bu bütçe ödeneğinin, milletimizin emaneti olduğunu unutmayacak, ülkemizin sınırlı kaynaklarını en etkin şekilde kullanarak, bilimi, sanayiyi ve teknolojiyi geliştirmeye devam edeceğiz" dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile