2014 Yılı Bütçesi Tbmm Genel Kurulu'nda

TBMM Genel Kurulu'nda, Milli Eğitim, Dışişleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

Verilen yemek arasının ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Belma Satır, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın bir önceki oturumda, "O Başbakanınıza söyleyin Atatürk adını ağzına alsın" şeklinde bir cümle kullandığını hatırlattı.
Başbakan Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin Başbakanı olduğunu belirten Satır, "Biz devlet büyüklerimizi sözde değil özde severiz, sayarız ve değer veririz. Soyadı Kanunu'ndan önceki tarihi olaylarda ve konularda Gazi Mustafa Kemal ismi kullanılır, Soyadı Kanunu'ndan sonra Atatürk soyadını aldı, sonraki konularda ve olaylarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ismi kullanılır" dedi.

Satır, 10 Kasım'da düzenlenen bir programda Başbakan Erdoğan'ın konuşmasına "Gazi Mustafa Kemal Atatürk" diyerek başladığını söyledi.



-"Kimyasal silahlar"

Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, Amerikan kaynaklarının, Suriye'de kimyasal silahların El Nusra Cephesi tarafından kullanıldığını açıkladığını belirterek, "Esad ihtimali söz konusu olduğunda sergilediğiniz cevvaliyetin bir benzerini şimdi niçin bu örgüte karşı göremiyoruz" diye sordu.
İzlenen dış politikanın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleneksel dış politika çizgisiyle çeliştiğini ifade eden Türkeş, şunları söyledi:
"Dış politikada hakim konjonktüre bağlı hatalar yapılabilir, yanlışlara düşülebilir. AKP bunu Suriye'de, Mısır'da ve kısmen de olsa İsrail'de yaptı. Hepsinin telafisi, basit bir iktidar değişimiyle mümkündür. Ne var ki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan bu yana üç meselesi vardır ki, bunlar siyasi partilerin günlük uğraşlarını aşan milli bir niteliğe hasıldır. Bunlar Misak-ı Milli, Kıbrıs ve 1915 meselesidir. İktidarlar gelip geçer ve fakat baki kalan devlettir. Her parti iktidar olduğunda kendi görüşleri doğrultusunda bazı kararlar alabilir ve onları tatbik edebilir ancak bu üç milli meseleye geldiğinde burada çok geniş bir mutabakat aranmalı ve keyfi davranmaktan kaçınılmalıdır. 'Milli' denilen meseleler zaman aralıklarının ötesindedir ve iktidarlardan çok, topyekün devleti ve milleti bağlar. Dolayısıyla da söz konusu sahada işlenecek tek bir kusur yapısal neticeleri de beraberinde getirecektir."
AK Parti'nin "Misak-ı Milli'ci değil; BOP'çu, Kürdistancı ve Barzanici" olduğunu öne süren Türkeş, Kıbrıs'ın, AK Parti iktidarından önce bir "dava" olduğunu, bugün ise "sorun" şeklinde sunulduğunu savundu.
Türkeş, "Sayın Bakan, AKP'deki Erdoğan sonrası dönem için hesaplar yapmak yerine, vazifelerine yoğunlaşmalıdır" dedi.


-"İnşaatçı anlayış"

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, "inşaatçı bir anlayışın çevreci diye yutturulmaya çalışıldığını" öne sürdü. Tanrıkulu, şunları söyledi:
"Burada, Türkiye'nin 60 milyar dolardan daha fazla enerjiye para veren bir ülke olduğundan bahsederek, nükleer santral yapmadan bu işin altından kalkılamayacağını ve HES'lerle bu işin olmayacağını, ufak derelerin mahvedildiğini, artık 10 megavattan daha aşağı enerji üretecek HES'lere de kesinlikle izin verilmeyeceğini açıklandı. Bu açıklamadan sonra da 2014 tarihinden sonra bunun hesabının kendilerinden sorulması ifade edildi. Şimdi, adeta bir ikrar ve günah çıkarma şeklindeki bu açıklamalarla 11 yıllık iktidar arasındaki dönemde, kendi tanımlarıyla ufak derelere yapılan HES'ler sonucu yok olan endemik yapının, ekosistemin bozulmasının, fauna ve floral yapının hesabının kimlerden sorulacağı maalesef açıklanamamaktadır."
Tanrıkulu, 2095 yapı denetim kuruluşu, 24 bin 910 mimar ve mühendiste denetim belgesi olmasına rağmen bu alandaki ciddi sorunların hala devam ettiğini kaydetti.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan MHP Ankara Milletvekili Zuhal Topçu, personel giderlerinin dışında bütçenin kalan kısmıyla, eğitimin altyapı sorunlarını, personel ve öğretmen açıkları sorununu çözmenin 2014 yılı için pek mümkün görünmediğini öne sürdü.
Sorunları çözmek bir yana öğretmenlere ödenen ücretin tatminkar olmadığını öne süren Topçu, 11 yıllık AK Parti döneminde öğretmenlik mesleğinin hiçbir dönemde olmadığı kadar itibar kaybettiğini savundu.
Topçu, "2002 yılında en düşün devlet memuru maaşından yüzde yüz fazla maaş alan öğretmenler, bugün en düşük devlet memuru maaşını almaktadır" dedi.


"Eğitimi siyaset malzemesi olarak görmekten vazgeçin" ifadesini kullanan Topçu, "Kendi çocuğunuza yapılmasını istemediğiniz uygulamaları lütfen eğitim camiası da yapmayın" diye konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile