'2015 Sonuna Kadar 618 Bin Binek Araç Satılacak'

ZEYNEP DUYAR CANLI - TEB Arval Genel Müdürü Philippe Chabert, "CVO (Kurumsal Araç İzleme) Barometre 2015" sonuçlarına göre, ticari araç satışlarının 2015 sonu itibarıyla 202 bin olacağı, binek otomobil satışlarının ise 618 bin civarında gerçekleşeceği öngörülüyor" dedi.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Chabert, "CVO Barometre 2015"in, TEB Arval desteğiyle gerçekleştirildiğini, filo yönetimi konusundaki tek çalışma olduğunu, Avrupa'dan ve Avrupa dışından 14 ülkede 5 bine yakın firmayla doğrudan görüşmelere dayandığını söyledi.

Chabert, 2015 yılında Türkiye'de binek ve hafif ticari segmentteki araç satış oranlarının da araştırmada yer aldığını belirterek, 2014 yılında 180 bin olan ticari araç satışlarının, 2015 sonu itibarıyla 202 bin olacağının, binek otomobil satışlarının ise geçen yılki 587 bin satışa karşılık, 618 bin civarında gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü kaydetti.

CVO Barometre'nin Türkiye'deki araç finansmanı ve kullanım alışkanlıklarına dair de önemli bulgular ortaya koyduğunu vurgulayan Chabert şöyle devam etti:

"Türkiye'deki filo sektörünün büyüme potansiyeline yönelik olumlu görüşler bu yıl da Avrupa ortalamasının üzerinde seyrediyor. TEB Arval olarak, kurumlara geleceğe yönelik filo yönetimi vizyonlarında rehberlik edecek bir çalışmayı ortaya koymaktan dolayı mutlu ve heyecanlıyız. Araştırmaya göre, Türk filo yöneticileri filo büyüme potansiyeli açısından Avrupa'daki meslektaşlarına kıyasla sahip oldukları iyimser tutumu sürdürüyor. Araştırmaya Türkiye'den katılan tüm şirketlerin yüzde 35'i filolarındaki araç sayısının önümüzdeki üç yıl içerisinde artacağı beklentisi içinde olsa da bu oranda bir yıl öncesine göre yüzde 3'lük düşüş yaşandığı da gözlemleniyor."

- "Türkiye'de filo kullanım süresinin uzatılma oranı Avrupa'dan yüksek"

Philippe Chabert, Türkiye'de, Avrupa'ya kıyasla yüksek oranda çıkan bir diğer beklentinin de araç kullanım sürelerinin uzatılması olduğunu belirterek, raporda ölçeği fark etmeksizin tüm şirketlerde bu beklentinin yüksek olduğuna dikkati çekti.

Araştırma kapsamında görüşülen küçük ve orta ölçekli şirketlerde profesyonellerin yüzde 23'ünün, büyük şirketlerde ise profesyonellerin yüzde 31'inin, mevcut şirket filolarındaki binek araçların kullanımlarının artacağını düşündüğünü vurgulayan Chabert, "Hafif ticari araçlarda ise bu oran sırasıyla yüzde 17 ve yüzde 29 olarak ölçülüyor. Oranlarda geçen yıla göre düşüş yaşandı" diye konuştu.

Chabert, Türkiye'de filo yönetimi için iki ana finansman yöntemi olarak peşin satın alma ve araç kredisinin öne çıktığına işaret ederek, her iki yöntemin 100'den az personele sahip Türk şirketlerindeki kullanımının  'yüzde 47- yüzde 47' ile şekilde eşit dağıldığını söyledi.

Küçük ve orta ölçekli Türk şirketlerinin yüzde 3'ünün finansal kiralama, yüzde 3'ünün de operasyonel kiralama yöntemini kullandığını aktaran Chabert, şunları kaydetti:

"100'den fazla kişinin çalıştığı Türk şirketlerinde tablo değişiyor ve operasyonel kiralama penetrasyonunun yüzde 26 olduğu görülüyor. Avrupa'nın büyük şirketlerinde operasyonel kiralama penetrasyonu yüzde 36. Araştırmada küçük, orta ve büyük şirketlerin filo yöneticilerinin filo yönetimi alanındaki beklentileri de sıralandı. Türk şirketlerinin genelinde yöneticilerin ana beklentileri araçla doğrudan ilişkili hizmetler, yakıt ve kaza yönetimi olarak sıralanıyor.

Personel sayısı 100'den az ve 100'den fazla  Türk şirketlerinin filo yöneticilerinin  yüzde 80'i ilk beklentileri olarak araç ile ilgili hizmetleri dikkate alıyor. Büyük şirketlerdeki filo yöneticilerinin yüzde 79'u ise kaza yönetimini ikinci öncelikli beklentileri olarak sıralıyor. Araç takip sistemi, raporlama, araç politikası, çalışanlarının araçlarının yönetimi ve güvenlik gibi unsurlar da daha çok büyük şirketler tarafından öncelikli beklenti olarak değerlendiriliyor."

- "Araç Takip Sistemi kullanımı arttı"

Philippe Chabert, araştırmada seyahat ve mobiliteden sorumlu kurum içi departmanlar kurma tercihlerinin daha da yaygınlaştığının görüldüğünü dile getirdi.

Türkiye'deki seyahat ve mobiliteden sorumlu ayrı bir departman kuran şirketlerin daha çok personel sayısı 100'den fazla olan şirketler olduğunun altını çizen Chabert, "Küçük ve orta ölçekli şirketlerin yüzde 10'unda ayrı bir seyahat ve mobiliteden sorumlu departman bulunurken, büyük şirketlerde bu yüzde 63 olarak ölçülüyor. Filo yöneticilerinin mobilite servislerine yoğun ilgisi de araştırmanın çarpıcı sonuçları arasında yer alıyor. Bu servislerden özellikle havuz aracı hem küçük ve orta hem de büyük şirketlerde yaygın olarak kullanılıyor" ifadelerini kullandı.

Chabert, büyük Türk şirketlerinin araç takip sistemi yöntemini benimsediğini belirterek, 2012'den bu güne Türkiye'de araç takip sistemi kullanımı alanında büyük bir artış yaşandığını söyledi.

Filo yöneticileri araç takip sistemi kullanımını yakıt tüketimini azaltmak ve sürücü davranışlarını takip edebilmek için tercih ettiğini vurgulayan Chabert, küçük ve orta ölçekli Türk şirketlerinin yüzde 12'sinin araç takip sistemi kullanırken, büyük Türk şirketlerinde bunun yüzde 60'a kadar çıkabildiğini kaydetti.

Türk şirketlerinin ölçek fark etmeksizin araç takip sistemi kullanımında Avrupa'daki şirketlerden daha istekli bir görünüm sergilediğini aktaran Chabert, şöyle devam etti:

"Büyük Türk şirketlerinde öne çıkan tercihlerden biri de filo yönetimini destekleyen mobil uygulamalar oldu. Personel sayısı 100'ün üzerindeki büyük ölçekli Türk şirketlerinin yüzde 37'si mobil uygulamalara ilgi duyarken küçük ve orta ölçekli şirketlerde bu oran 10 olarak ölçülüyor. Türk şirketleri filo yönetimini kolaylaştıran mobil uygulamalara gösterilen ilgi bakımından Avrupa şirketlerine kıyasla daha düşük bir penetrasyon oranına sahip.

Hibrit, elektrikli araç, yakıt hücresi, tak-çalıştır hibrit ve sıkıştırılmış doğal gaz gibi yeni enerji teknolojiler Avrupa'da filo yönetiminde sıklıkla tercih ediliyor. Türkiye'de ise bu yeni enerji teknolojilerinin henüz yerleşmediği ancak özellikle büyük Türk şirketlerinin filo yöneticilerinin yeni teknolojilere olan ilgisinin arttığı görülüyor. Küçük ve orta ölçekli Türk şirketlerinin yüzde 21'i önlerindeki üç yılda söz konusu teknolojilerden en az birini benimsemeyi düşündüklerini ifade ederken büyük ölçekli şirketlerde bunun yüzde 46 olduğu görülüyor."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile