“Gelecegin Kentleri” konferansinda dünyanin pek çok yerinden bilim insani gelecegin kentlerinin nasil olmasi gerektigi sorusunun cevabini aradi. Yakin Dogu Üniversitesi Mimarlik Fakültesi’nin düzenledigi uluslararasi konferans, günümüz kentlerindeki mevcut zorluklarin üstesinden gelmek; kentsel tasarim ve planlama ile ilgili bilgi paylasimini saglamak için arastirmacilar, akademisyenler ve uluslararasi kuruluslar arasindaki isbirligini gelistirme hedefiyle düzenlendi.
Uzmanlar bütün dünyada yasamin, hizli bir sekilde kirsal alanlardan kent alanlarina kaydigina dikkat çekerek, 2050’de dünya nüfusunun yaklasik yüzde 70’inin kentlerde yasayacaginin öngörüldügünü kaydetti.
Bu hizli yigilmanin kentlerin sorunlarini da ayni hizda büyütecegini tartisan uzmanlar, kentleri degisen zamana ve ihtiyaçlara göre tasarlamanin ise yasanabilir bir dünyanin en önemli gerekliliklerden biri olarak yorumladi.
GELECEGIN KENTLERI NASIL OLACAK
Istanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Turgay Kerem Koramaz ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mert Çubukçu’nun davetli konusmaci olarak katildigi “Uluslararasi Gelecegin Kentleri” konferansinda akilli kentler, sehir ve pandemi, kentsel yönetim, kentsel morfoloji ve kentsel dayaniklilik basliklarinda pek çok bildiri sunuldu.
Tarihi eserlerle yüksek yapilarin nasil bir arada olacagi; gelisen teknolojiye paralel olarak bina cephelerinde kullanilmasi amaçlanan üç boyutlu projeksiyonlarin olusturacagi etki; sayilari giderek artan ve bulasici biçimde dünyanin tüm kentlerine siçrayan kapali toplumlar olusturan özel sitelerin kentsel ve toplumsal etkileri konferansta masaya yatirilan ilginç konu basliklari arasindaydi. Konferansta gelecekte yeniden yasayabilecek bir tehdit olarak pandeminin kent ortamini nasil dönüstürdügü, temiz enerji ve farkli ülkelerdeki yenilikçi kent uygulamalari da ele alindi.
“AKILLI VE SÜRDÜRÜLEBILIR KENTLER TASARLAMAK BIR ZORUNLULUK”
2050 yilina kadar dünya nüfusunun yaklasik yüzde 70’inin kentsel alanlarda yasayacaginin öngörüldügünü hatirlatan Yakin Dogu Üniversitesi Mimarlik Fakültesi Dekani Prof. Dr. Zeynep Onur, “Bu durum, daha yasanilabilir bir dünya için akilli ve sürdürülebilir kentler tasarlamayi bir zorunluluk haline getiriyor. Uluslararasi katilimla düzenledigimiz Gelecegin Kentleri konferansinda da multidisipliner bir yaklasimla, gelecegin kentlerine dair bir vizyon çalismasi gerçeklestirdik” ifadesini kullandi.
Bugün sehirlerin karsi karsiya oldugu baslica sorunlari pandemi sonrasi kent yasamina yeniden entegrasyon, mali zorluklar, kalabaliklasma, barinma, trafik, kirlilik, halk egitimi ve suç olarak siralayan Prof. Dr. Zeynep Onur; hava ve su kalitesinin bozulmasi, yetersiz su, atik sorunlari ve yüksek enerji tüketimi ve artan nüfus yogunlugu gibi sorunlarin en önemli nedeninin çok küçük alanlarda kalabalik bir nüfusun yasamaya çalismasi oldugunu söyledi.
Prof. Dr. Onur, konusmasini su ifadelerle sürdürdü:
“Bu sorunlara çözüm olarak gelecekteki kentlerde; uçan araçlar, mega köprüler, baglantili sokak deneyimleri ve yeralti bosluklari hayal ediliyor. Nesnelerin interneti ve yapay zeka tarafindan desteklenen ve böylece bizimle yasayabilen, nefes alan ve hatta düsünebilen fütürist kentler düsleniyor. Tüm bu fütüristik kentlerde en büyük umudumuz, teknolojik gelismelerin, insan dokunusunu yok etmeden yasam kalitesini yükseltmesi.”
2050'De Dünya Nüfusunun Yüzde 70'I Kentlerde Yasayacak
Gelecekte kentlerin nasil bir degisim yasayacagi ve bununla birlikte meydana gelecek olan problemler, düzenlenen uluslararasi bir konferansta uzmanlar tarafindan masaya yatirildi. Uzmanlar, 2050’de dünya nüfusunun yaklasik yüzde 70’inin kentlerde yasayacagini öngördüklerini belirtti.



















