21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - Mağdurlar Af Değil, Yeniden Yargılanma Talep Ediyor
'İslami Hareket Örgütü' üyesi olduğu iddiasıyla yargılanıp müebbet hapse mahkum edilen Abdülselam Durmaz'ın yakınları yeniden yargılanma talep ediyor Durmaz'ın kardeşi Ahmet Tevfik Durmaz: 'Kardeşim, üniversite sınavına hazırlık için Batman'dan İzmir'e gittikten kısa bir süre sonra polis tarafından yakalanıyor, 14 gün boyunca ağır işkencelere maruz kalıyor. Bu işkence sürecinde polisler, 'eğer sen Fethullah Gülen hocanın cemaatine bağlı olsaydın bugün burada olmazdın' diye ifadeler kullanmışlar' 'Bu insanlar hukuktan, adaletten istifade edemedi ve çeyrek asırdır içeride yatıyor. Bu mağduriyetlere ilişkin yeniden yargılamaya yönelik bir düzenleme talep ediyoruz. Biz af istemiyoruz, yeniden yargılanma talep ediyoruz, istiyoruz ki geçte olsa hak yerine gelsin' Durmaz'ın babası Ahmet Durmaz: 'Suçsuz oldukları halde hakim ömür boyu ceza verdi. Çok ağır bir ceza. 24 yıldır cezaevinde, hiçbir kabahati de yoktu. 28 Şubat darbesi yapıldı, devlet bir anda ters yüz oldu. Nasıl olduysa ceza verdiler. 28 Şubat olmasaydı çocuklarımız ceza almazdı' 'Eşim oğlunu göremeden vefat etti. Keşke ben oğlumu görseydim artık. Bende de mecal kalmadı. Ben de üzüntüden felç geçirdim artık yürüyemiyorum. Bir gözüm kör oldu, diğeri de az görüyor'
24 yıldır tutuklu olan Abdülselam Durmaz'ın ağabeyi Tevfik Durmaz, AA muhabirine, Abdülselam'ın üzerine atılan suçların ispatsız ve delilsiz olduğunu ifade ederek yeniden yargılanması gerektiğini anlattı.
Durmaz, kardeşinin 1994'te 20 yaşındayken üç arkadaşıyla beraber "İslami Hareket Örgütü" üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alındığını ve "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme" suçundan mahkum edildiğini, 1995 yılında karar verildiği halde ana davanın 2002 yılında karara bağlandığını söyledi.
"1995'te henüz böyle bir örgütün varlığı bile tartışmalıdır." diyen Durmaz, kardeşinin dindar biri olduğunu, üniversite sınavlarına hazırlanmak için Batman'dan İzmir'e gittiğini, kısa bir süre sonra da polis tarafından yakalanıp 14 gün boyunca ağır işkencelere maruz kaldığını ifade etti.
Kardeşinin gözaltında iken zor günler geçirdiğini anlatan Durmaz, "Bu işkence sürecinde polisler, 'eğer sen Fethullah Gülen hocanın cemaatine bağlı olsaydın bugün burada olmazdın' diye ifadeler kullanmışlar. İşkence yaptıkları zaman, namaz vakitlerinde ara veriyorlar, namazı kıldıktan sonra tekrar gelip işkenceye devam ediyorlar." dedi.
Durmaz, FETÖ'nün 1990'dan itibaren cemaatleri, grupları terörize ederek, birtakım örgütsel suçlar yükleyerek onları toplum nezdinde suçlu hale getirdiğini belirtti.
Kardeşine delilsiz suçlar yüklendiğini, idam olmadığı için cezasının ömür boyu hapse çevrildiğini belirten Durmaz, şöyle konuştu:
"Bu örgütün mensubu olan insanlar şu ana kadar böyle bir örgütün varlığını kabuletmedi, 30'a yakın insan bu örgütün mensubu olmaklasuçlanıyor. Kardeşimin dosyasında öldürme olayı yok, yaralama olayı yok, silahlı bir mücadele yok, böylebir olay yok. Daha çok fidye olayı gündeme getiriliyor polis tarafından, fidyeye sebep olan çocuğun Abdülselam'a yönelik, "evet bu beni kaçırdı" diye bir ifadesi yok, parmak izi yok, delil yok ama ogünün koşullarında üstten biri emrediyor. Zaten brifinglerle insanlar yargılandı, hukuki süreçlerişlemedi, tamamı siyasi süreçle işlendi o dönemde. İnsanlar siyasi süreçlerin kurbanları olarak seçildi."
Durmaz, kardeşi ve arkadaşları yakalandığı zaman, bunlara bir "örgüt isimi takmaları" gerektiğini düşünen kişilerin olduğunu ileri sürerek, şöyle devam etti:
"İlkin bunlara 'İslami Hareket Süreci' denildi. Sonra baktılar ki 'İslami Hareket Süreci' bu insanlarauymuyor. Denildi ki evde yakalanan birtakım dokümanlardan esinlenerek bunlar "İslami Hareket Örgütü" olabilir. Bu isimle yargılandılar. Dönemin emniyet müdürü 'bu örgütün varlığına ilişkin elimizde yeterlidelil yok' diye Milliyet gazetesine demeç verdi. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin budemeç üzerine emniyet müdürünü görevden aldı. 2010 yılında ana dava diye bir dava var. İstanbul'dayakalanan arkadaşlar oluyor, 20'ye yakın insan yakalandı. Bu insanların oluşturduğu bir ana dava var, bu ana dava 2010 yılında kabul ediliyor, dolayısıyla mahkeme tarafından örgüt tanınmış oluyor. Fakat1995 yılında olmayan bir örgütten, tanınmayan bir örgütten dolayı Abdüsselam idama mahkumediliyor. Burada çok ciddi bir tezat var, bir çelişki var. Bir insana idam cezası veriyorsunuz örgüt üyesi olmaktan ama böyle bir örgüt yok, bu örgüt yıllar sonra kabul ediliyor."
Ahmet Tevfik Durmaz, kardeşi Abdülselam'ın 24 yıldır tutuklu olduğunu hatırlatarak, hapse atıldıktan sonraki süreçte topluma kazandırma yasasına ilişkin müracaattabulunduğunu ancak Yargıtay tarafından dosyanın okunmadan reddedildiğini belirtti.
Kardeşi ve arkadaşlarının 24 yıldır adalet beklediğini vurgulayan Durmaz, "Bu insanlar hukuktan, adaletten istifade edemedi ve çeyrek asırdır içeride yatıyorlar. Bu mağduriyetlere ilişkin yeniden yargılamaya yönelik bir düzenlemetalep ediyoruz. Biz af istemiyoruz, yeniden yargılanmayı talep ediyoruz, istiyoruz ki geç de olsa hakyerine gelsin. İstiyoruz ki 28 Şubat son şubatımız olsun. Annelerimiz, babalarımız çok sıkıntı çekti.Babam 93 yaşında artık yürüyemiyor, 'artık beni oğluma kavuşturun' diye bir isteği vardı, bu gazetelerede yansıdı. Ailelerin tek arzusu çocuklarının yeniden yargılanması." ifadelerini kullandı.
-"28 Şubat olmasaydı çocuklarımız ceza almazdı"
Batman'da yaşayan Abdülselam Durmaz'ın babası Ahmet Durmaz ise 28 Şubat dönemine gidilen süreçte yapılan kumpaslar sonucu oğluna ömür boyu hapis cezası verildiğini belirterek, oğlunun suçsuz olduğunun kanıtlanabilmesi için yeniden yargılanması talebinde bulundu.
Oğlunun suçsuz olduğunu ifade eden Durmaz, cezayı veren hakimin FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklandığını vurguladı.
Baba Durmaz, şöyle devam etti:
"Allah da biliyor ki bu çocuğun hiçbir şeyden haberi yoktu. Bir gün baktık ki arkadaşlarıyla onu tutukladılar. Ona sordular 'Sen necisin' diye. O da 'biz hiçbir şey değiliz sadece Müslümanız, Kur'an okuyoruz, hiçbir şeyle alakamız yoktur' dedi. Allah adına yemin ederim ki sebepsiz bir şekilde tutuklandılar. 28 Şubat darbesinden sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi dosyayı okumadan cezalarını onadı. Suçsuz oldukları halde hakim ömür boyu ceza verdi. Çok ağır bir ceza. 24 yıldır cezaevinde. Hiçbir kabahati de yoktu. 28 Şubat darbesi yapıldı, devlet bir anda ters yüz oldu. Nasıl olduysa ceza verdiler. 28 Şubat olmasaydı çocuklarımız ceza almazdı."
Eşi Zeynep Durmaz'ın üzüntüden devamlı ağladığını ve hastalanarak vefat ettiğini bildiren Durmaz, "Eşim oğlunu göremeden vefat etti. Keşke ben oğlumu görseydim artık. Bende de mecal kalmadı. Ben de üzüntüden felç geçirdim artık yürüyemiyorum. Bir gözüm kör oldu, diğeri de az görüyor. Önümü de göremiyorum artık. Cezaevlerine de gidemiyorum. Allah devletimize zeval vermesin, ömrünü uzatsın. Bizim isteğimiz, arzumuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu çocuklarımızın hakkını sorması ve onları cezaevinden salıvermesidir. Kim onları sorsa Allah onlardan razı olsun. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ricamız dosyalarını açtırsın, baksınlar... Onlar da görecek ki hiçbir suçları yok." diye konuştu.
Ahmet Durmaz, yeniden yargılama yapıldıktan sonra oğlunun serbest bırakılacağına inandığını sözlerine ekledi.