21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Tarlada Kabul Gören Başörtüsü Kamuda Siyasal Simge Olarak Değerlendirildi'

AK Parti İstanbul Milletvekili Benli: 'Tarlada çalışan köylü kadında olduğunda sorun teşkil etmeyen başörtüsü, üniversitede okuyan doktor, avukat, öğretmen olmak isteyenlerde olduğunda siyasi bir simge alarak görüldü. Tabii bu yasakları, sadece dindarların karar mekanizmalarından uzaklaştırılması olarak değil, kendini elit görenlerin, toplumu kendilerinin kabul edenlerin, başkalarına alan bırakmak istememeleri olarak da okumak gerekir' 'FETÖ 'Başörtüsü füruattır' dedi. Cemaate mensup olanlar tek bir günde başlarını açtı. Yasağın başlamasının ertesinde başları açık okula gittiler. Başlarını açmayan öğrencileri evlerinden attılar. Onlar bunu toplu yaptı ve sayısı azalan diğer başörtülü öğrenciler üzerindeki baskının daha da artmasına yol açtılar' 'Hakim yapmak istedikleri öğrenciler birden başlarını açtı. En ağırı başörtüsü yasağı kalktıktan sonra da başlarını örttürmediler ki ileride kaymakam, hakim olabilsinler' 'Artık vesayetçiler güçlerini kaybetti. Referandumda kabul edilen anayasa değişikliği ile koalisyon olma ihtimali kalktı. Nitekim irticayla mücadele adı altında başlayıp, onlarca bankanın kapatılması ile sonuçlanan 28 Şubat kararları alındığında, iktidarda bir koalisyon olmasaydı bu kadar uzun süre, bu kadar çok insanın canını yakamayacaklardı'

SEFA MUTLU - AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Fatma Benli, "Tarlada çalışan köylü kadında olduğunda sorun teşkil etmeyen başörtüsü, üniversitede okuyan doktor, avukat, öğretmen olmak isteyenlerde olduğunda siyasi bir simge alarak görüldü. Tabii bu yasakları, sadece dindarların karar mekanizmalarından uzaklaştırılması olarak değil, kendini elit görenlerin, toplumu kendilerinin kabul edenlerin, başkalarına alan bırakmak istememeleri olarak da okumak gerekir." dedi.

AA muhabirine, 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını ve sonrasındaki gelişmeleri anlatan Benli, 28 Şubat'ın postmodern olarak algılansa da millet iradesine yapılan bir darbenin tüm unsurlarına sahip olduğunu söyledi.

Seçimle gelmiş, güvenoyu almış hükümetin bu süreçte düşürüldüğünü dile getiren Benli, "DYP milletvekillerinin farklı motivasyonlarla istifaları sağlanarak, DYP'nin koalisyon ortaklığı engellendi. Daha sonra gelen hükümetlerin dizaynı istedikleri şekilde sağlandı. Gerekli korku ve baskının sağlanması için kapalı bir salon toplantısı bahane edilerek onlarca tank Sincan sokaklarında yürütüldü, yargıçlara, askerlere, rektörlere, basın mensuplarına brifingler verildi." diye konuştu.

Benli, "28 Şubat süreci bin yıl sürecek" ifadelerini anımsatarak, darbenin sadece askerlerle yapılmadığını, ülkeye sahip olduğunu düşünen vesayetçi sivil unsurların da devreye sokulduğunu kaydetti.

Söz konusu dönemde basın, akademi, bazı askerlerin de baskılarda pay sahibi olduğunu aktaran Benli, postmodern darbenin pek çok kişi ve durumun devreye girmesiyle senelerce sürdüğünü ifade etti.

Benli, 28 Şubat'ın siyasetin ve toplumun baskılanma hareketi olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Kullandıkları bahane, tehdit olarak algılanan dindar insanların ana akımdan uzaklaştırılarak önlerinin kesilmesiydi. Tarlada çalışan köylü kadında olduğunda sorun teşkil etmeyen başörtüsü, üniversitede okuyan doktor, avukat, öğretmen olmak isteyenlerde olduğunda siyasi bir simge alarak görüldü.Tabii bu yasakları, sadece dindarların karar mekanizmalarından uzaklaştırılması olarak değil, kendini elit görenlerin, toplumu kendilerinin kabul edenlerin, başkalarına alan bırakmak istememeleri olarak da okumak gerekir."

Görünürde irtica ile mücadele amacı taşıyan 28 Şubat sürecinin en kolay hedefler olarak kadınları belirlediğini dile getiren Benli, erkeklerin sadece eşlerinin başörtüsü ve namaz kılmaları nedeniyle sistemin dışına çıkartıldığını ifade etti.

Benli, 28 Şubat sürecinin Refah-Yol hükümetinin düşmesine, ülkenin kargaşa içine sokulmasına neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Soyut bahanelerle dini simgelerin yasaklanarak özellikle başörtülü kadınların eğitim, çalışma ve siyasal hayatın her kademesinden uzaklaştırmasına yol açtı. Bu suretle devlet eliyle sanal tehditlerle ayrımcılıkların körüklendiği, başörtülü kadınların toplum nezdinde itibarsızlaştırılarak her ortamdan uzaklaştırılabildiği, sadece kamu kurumlarında değil özel kurumlarda bile bulunup bulunamayacaklarının tartışıldığı günler yaşandı. Bu noktada 28 Şubat’ta, başörtülü kadınları ayrımcılığa maruz bırakılıp, başörtüsü kullanan ya da kullanmayan kadın, erkek herkesin zarar gördüğü bir süreç yaşandı."

28 Şubat'ın hukuku katleden bir süreç olduğuna vurgu yapan Benli, hukuk fakültesindeyken sıkıntı yaşamadığını, yüksek lisans yaparken tek bir günde alınan kararlar gereği, mezun olduğu okulun bahçesine dahi giremediğini dile getirdi.

- Afganistan Cumhurbaşkanına tek kişilik davetiye

Benli, Türkiye'de bir dönem oğullarını şehadete gönderen annelerin, çocuklarının yemin törenlerine dahi alınmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer davetiye gönderdiği kişilere eşli davetiyle gönderip göndermemek için kapıcılara eşinin başörtülü olup olmadığını soruyordu. Öyle ki Afganistan Cumhurbaşkanına neden eşini getirmediğini sorduklarında davetiyenin tek geldiğini söylemişti. Bunu hukuken anlamlandırmak mümkün değil. Hukukçu olmak, bu akıl almaz uygulamalar karşısında daha fazla zorlanmanıza yol açıyor.Bu süreçte binlerce dilekçe yazdık. Avukat olarak yüzlerce dava açtım. Her biri yüzde 100 haklı olan davaların hepsini kaybettim. Çünkü 'Açık bir yasa maddesi olmadan temel bir hak kısıtlanamaz.' şeklinde karar veren tüm hakimler hakkında soruşturma açıldı ve sürüldüler. Ceza aldılar. Edirne İdare Mahkemesi, İstanbul 6 İdare Mahkemesi, Samsun İdare Mahkemesi, Van Bölge İdare Mahkemesi, Samsun İdare mahkemesi bunlara birer örnek. 28 Şubat süreci öncesi, başını örten bir memura aylıktan kesme cezası dahi verilemeyeceğini ifade eden birçok mahkeme varken, süreçte uyarma dahi verilmeden çıkarma cezasının hukuka uygun olduğuna dair kararlar verilmeye başlandı."

28 Şubat'ı milyonu aşkın insanın fişlendiğini, dönemin kudretli paşalarının kendisinin bağlı bulunduğu bakanı dahi fişlemekten çekinmediği bir süreç olarak nitelendiren Benli, darbeyi gerçekleştirenlerin kendilerini çok güçlü addettiklerini söyledi.

Benli, yasağın kalkması için sürekli mücadele verdiklerini anımsatarak, yasağa karşı yapılan en büyük eylemin bütün Türkiye'nin yollarda el ele tutuşması olduğunu dile getirdi.

- "FETÖ, hakim yapmak istedikleri öğrencilerin başını açtırdı"

28 Şubat'ın bir turnusol kağıdı olduğuna vurgu yapan Benli, başörtüsü kullanmayan hatta farklı inanışlarda bulunan pek çok kişinin mücadeleye destek verdiğini hatırlattı.

Benli, FETÖ'nün o dönem takındığı tavra dikkati çekerek, "FETÖ 'Başörtüsü füruattır.' dedi. Cemaate mensup olanlar tek bir günde başlarının açtı. Yasağın başlamasının ertesinde başları açık okula gittiler. Başlarını açmayan öğrencileri evlerinden attılar. Onlar bunu toplu yaptı ve sayısı azalan diğer başörtülü öğrenciler üzerindeki baskının daha da artmasına yol açtılar. 'Madem diğerleri açıyor demek ki siz siyasi sebeplerle başınızı örtüyorsunuz' denildi. Yurtdışına gönderdikleri öğrencilerin uçakta başlarını açtırıyorlardı. Hakim yapmak istedikleri öğrenciler birden başlarını açtı. En ağırı başörtüsü yasağı kalktıktan sonra da başlarını örttürmediler ki ileride kaymakam, hakim olabilsinler diye. Bu, FETÖ'nün talimatlarıyla, kendi iradesini başkalarına teslim edenlerin, başlarını açma ya da örtme kararını kendisi almayanları göstermesi açısından önemli." diye konuştu.

Zamanın acı çekenler için daha yavaş işlediğini dile getiren Benli, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Bugün 28 Şubat'ın 21. yıl dönümünde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde, hukukun işlemesi için mücadele edenlerin gayretleriyle 28 Şubat döneminin tüm fiili yasaklarının ve vesayet rejiminin etkilerinin kalktığını görüyoruz.Artık vesayetçiler güçlerini kaybetti. Referandumda kabul edilen anayasa değişikliği ile koalisyon olma ihtimali kalktı. Nitekim irtica ile mücadele adı altında başlayıp, onlarca bankanın kapatılması ile sonuçlanan 28 Şubat kararları alındığında, iktidarda bir koalisyon olmasaydı bu kadar uzun süre, bu kadar çok insanın canını yakamayacaklardı."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile