'28 Şubat Darbecileri ve Gladyo Aklanmamalıdır'
Ceza Hukukçusu Avukat Mustafa Remzi Toprak, 28 Şubat Darbesi'nin 18. yılında yaptığı açıklamada, 28 Şubat darbecilerinin ve gladyonun aklanmaması gerektiğini hatırlatarak, "28 Şubat darbe sürecinin organizatörleri ve işbirlikçileri yasalar muvacehesinde hiç yoksa ibreti alem için cezalandırılmalı" dedi.
Samsun Barosu Avukatlarından Ceza Hukukçusu Mustafa Remzi Toprak, 28 Şubat Darbesi'nin 18. yılı nedeniyle açıklama yaptı. 28 Şubat Darbesi ve sonrasında yaşanan zulüm ve işkenceler sürecinin acıları dinmediği gibi işkencecilerin ellerine bulaşan kanlar da halen kurumadığını hatırlatan Avukat Toprak, "Darbe sürecinde darbecilerle işbirliği yapan cemaat, örgüt, STK gibi yapılanmalara karşı topyekun mücadele meşrudur ve gereklidir. Yıllardır darbecilerin işbirlikçilerinin de yargılanmaları gerektiğini ısrarla söylemiş ve bunu beklemiştik. Fiilen darbe sürecine katılan sivil ve üniformalı güçlerle bunların işbirlikçileri ve eylemli veya eylemsiz olarak darbecilere destek olanlar birbirlerinin panzehiri değildir. Kökü dışarıda, ülkeyi karıştırmak için istihbarat örgütlerinin maşalığını yapan, maddi manevi ikbal, kendilerine sağlanan dünyevi saltanat için İslam Dinini, vatanı, milleti ve her türlü milli duyarlılığımızı suistimal eden işbirlikçilerle, siyasal iktidarlara, devlete ve millete silahlı veya postmodern darbe yolu ile hakim olmaya çalışanlar müsavi derecede vatan hainidir. Sultan 2. Abdulhamid Han’a darbe yapıp silahlı güçlerle iktidara el koyanların başlattığı darbecilik, vatanı, devleti ve milleti emperyalist güçlere pazarlama geleneğini yürüten, emperyalist güçlerin attığı kemiklerden yemlenen uşak zihniyetli vatan hainlerinin ideallerinden ve soysuzca bir geleneğe dönüştürdükleri yaşamlarından vazgeçecekleri boş, nafile bir umuttur. Vatan hainleri izole edilip cezalandırılmadıkça, ihanet zehri ile zehirlenmiş, kan görmeden mutlu olamayan iğdiş edilmiş beyinlerin iflah ve ıslah olması asla mümkün değildir" diye konuştu.
28 Şubat sürecinde 'bin yıl sürecek diye edilen yemin'in boş ve nafile bir yemin olmadığına dikkat çeken Av. Mustafa Remzi Toprak, "Bugün gelinen süreçte darbecilere karşı yapılan operasyonlar bir kör dövüşü halini aldı. 12 Eylül darbecileri yataklarında yargılanırken, ellerindeki kanlar kurumayanların cezaevlerine doldurulup çıkartılması yargılanmalarının anlamsızlaştırılması Anayasa ve uluslararası hukukun teminat altına aldığı tüm özgürlüklerin, güne, zamana, kişiye göre değişebilen, güvencesiz yasal varyasyonlara dönüştürmektedir. Darbecilerin ve istihbarat örgütlerinin taşeronları ile darbeciler birbirini izole edecek güçler değildir. Ülkemizde etnik unsurları, marjinal Marksist unsurları ve İslam Dinini kullanan terör örgütleri ile İslam’ı sulandırıp Müslümanları Hristiyanlaştırma görevini üstlenen ılımlı görünümlü teşekküllerin hepsinin ortak amacı birlik bütünlüğümüzü bozmak ilk darbede paramparça dağılan ve yerine en az 40 devlet kurulan Osmanlı’dan elimizde kalan son vatan toprağının parçalanması ve emperyalistlere yem edilmesidir. Vatanı ortak payda kabul etmeyen etnik unsurların İslam dini paydasında buluşulmasını engelleme pahasına ateist, putperest yöneticilere teslim edildiği örgütler ile İslam Dinini emperyalistlerin dizayn etmesi için kendisini ve avanesini seferber eden güçlere karşı milli manevi değerleri yerli yerine oturtup, insan hakları, hukuk ve özgürlükler çerçevesinde kardeşçe yaşamanın ve hep birlikte ekonomik kalkınmanın yolunu aramak yerine kesintisiz bir kör dövüşüne dönüştürülen kavgalar zinciri, yorulan oyuncunun yerini bir önceki rolü farklı olan bir başka oyuncuya bırakması şeklinde sürüp gitmesinin zararı darbe dönemlerinden verilen zarardan katbekat fazladır. Aynı tiyatro oyununda bir kişinin hem hakim, hem savcı, hem polis, hem gardiyan, hem sanık hem de mahkum rolünü üstlenmesi çok normaldir. Fakat gerçek hayatta rol değişiklikleri bu kadar hızlı karşımıza çıkıyorsa oynanan oyunu anlamak ve bu oyunun içinde olmamak, karşısında olmak ve bizatihi eleştirip uyarmak en büyük vatan ve milletseverliktir. 28 Şubat darbesinin 18. Yılında, bu kadar kısa bir sürede, bir kara mizah bile olsa bin yılın dolmasına 982 yıl kala darbeyi organize eden aktif güçlerin bir nöbet değişimi gibi etkin olmaya başlamalarını asla tasvip etmiyoruz. Tarih, gelecekte 28 Şubat Darbesi gerçekten postmodern bir darbeydi, millet uyutuldu, uyuşturuldu ve çok kısa bir sürede her şey sanki bir sihirli elle dizayn edilmiş gibi değiştirildi ve darbe başarıya ulaştı yazmamalıdır" şeklinde konuştu.
Silahlı güçlerce yapılan, idamlarla sonuçlanan Osmanlı'nın paramparça dağılması ile sonuçlanan darbeleri yeni nesle anlatmak gayet kolay olduğunu ifade eden Av. Toprak, açıklamasını şöyle tamamladı: "Fakat bu postmodern darbenin faillerinden çok süreçte darbecilerin amaçlarının yerleşmesine sebep olacak uygulamaları yapanlar hatırlanacak ve onlar ihanetle suçlanacaktır. 28 Şubat darbe sürecinin organizatörleri ve işbirlikçileri yasalar muvacehesinde hiç yoksa ibreti alem için cezalandırılmalıdır. Darbe sürecinden ve sonrasından Dünyevi anlamda karlı çıkıp nemalananların süreci sulandırmasına izin verilmemelidir. İnsan ömrü kısa olabilir. Milletlerin ömrü hele de milletimizin ömrü asla kısa değildir. Günü nasıl yaşadığımız değil, yüz yıllar sonra nasıl anılacağımız önemlidir. Siyahın beyaz, beyazın siyah olarak yerleşmesine sebep olunması, genç dimağların tersine aşılanması darbe ile eşdeğer ihanettir. Darbecilerle işbirliği yaparak darbecilerin bir önceki işbirlikçilerine karışı mücadele etme, onları pasifize etme veya bir başka şekilde ekarte etme tarzında izlenecek politik yolun en hafif sonucu yok olup gitmek, bir sonraki dönemde darbecilerin işbirlikçileri olarak anılmak ve tarihe olumsuz sıfatlarla yazılmaktadır. Günü kurtarma adına izlenecek bu tür bir yol ihanete ortak olmaktır. Unutulmamalıdır ki darbeciler kökü dışarıda teşekküllerden beslenmektedir ve en basit tabirle maşadırlar. Maşalarla işbirliği maşayı tutan ele hizmettir. Darbe sürecinde mağdur edilenlerin, önü kesilenlerin, itilip kakılanların, işkence görenlerin fert fert tespit edilip en azından onure edilmeleri darbecilere verilecek en büyük ceza olacaktır. Bundan sonraki sürecin bir ahlak ve medeniyet devrimine dönüşmesi gerekmekte, toplumun milli ve manevi değerlerinden kopmaması, toplumu bir arada tutan hamurun sulandırılmaması için yapısal tedbirlerin alınması gerekmektedir."