28 Şubat Davası

28 Şubat Davası sanıklarından dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın avukatı Erol Yılmaz Aras, müvekkilinin 12 Aralık'ta mahkemeye geleceğini bildirdi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda mahkeme başkanı Tayyar Köksal, avukat Aras'ın, "müvekkili Karadayı'nın sağlık koşulları uygun olmamasına rağmen mahkemede ifade vermek istediğine" ilişkin dilekçesini tutanağa yazdırdı.
Söz alan Aras, müvekkilinin 12 Aralık'ta mahkemeye geleceğini ifade ederek, "Doktorlar, aralıklarla dinlenmek kaydıyla ifade verebileceğini belirttiler" dedi.

Duruşmada savunmasını yapan dönemin Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanı emekli Tuğgeneral Kurtuluş Öğün, görevi ve komutanlığıyla ilgili bilgi verdi. Emir verilmediği haller dışında Genelkurmay Başkanlığına gitmediğini ifade eden Öğün, şöyle konuştu:
"Görev yaptığım sürece amirlerimin sıralı emirlerini aldım. Görev yaptığım yer, bir daire başkanlığı olmadığı için toplantıya katılmadım, çağrılmadım. BÇG çalışmalarında yer almadım. Komutanlığını yaptığım birlik ya da hiçbir çalışanım BÇG'de yer almadı. Bu, belgelerden de anlaşılabilir. Dağıtımı yapılan hiçbir belge de bana ulaşmadı. Dağıtımı yapılan belgeler listesi arasında GES Komutanlığı görülmemektedir."
Öğün, hakkında açılan davanın usulsuz olduğunu savunarak beraatini talep etti.
Öğün'ün avukatı Ömer Oğur da savunmasında GES Komutanlığının görev kapsamının net olduğunu ifade ederek, "Müvekkilimin hiçbir brifinge katıldığına dair belge yoktur. Belgemiz de iddianamedir. Genelkurmay Başkanlığı İnönü Salonu'nda yapılan toplantıya da müvekkilim katılmamıştır. Biz, bunu iddia makamının belgeleriyle ispatlıyoruz. Ama yine de yargılanmaktadır" diye konuştu.

-Mustafa Hakan Bural
Sanık Albay Mustafa Hakan Bural da savunmasında, 1996'da yüzbaşıyken Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi'ne atandığını, kendisine basit görevler verildiğini, daha sonra bazı sorunlar yaşaması üzerine başka bir birimde görevlendirildiğini anlattı.
Bural, "Geçici olarak şube müdürü olan İdris Koralp'in emrine girdim. Hiç yazılı emir verilmeden burada görevlendirildim. Ona günlük gazeteleri arz ediyordum. Lüzumlu görülen haberler şube müdürüne arz ediliyordu. Aldığım emirler yasalara uygundu. BÇG'nin aktif elamanı olsaydım 8 ay gibi uzun bir süre kursa göndermezlerdi. Gönderdikten sonra da geri çağırırlardı, tayinim çıkmazdı. Bu benim önemli bir elaman olmadığımı gösterir" ifadelerini kullandı.
Hiçbir aktif görevi olmadığını anlatan Bural, şunları kaydetti:
"Gücüm ve olanağımın hükümeti düşürmeye yetmesi imkansızdır. Hiçbir katkım da olamaz. Sincan'da yürütülen tanklarla hiçbir ilgim yok, bilgim dahilinde değil. Suçun oluştuğunu gösterir delil yok. Ben ve benim gibilerin yokluğunda da bunlar olacaktı. Somut bir belge de yok. Ben emirleri İdris Koralp'ten aldım. Emirlere uymak zorundayım. Her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuna ugun olduğunu farz etmek durumundadır."
Bural, çapraz sorgusunda Üye Hakim Hakan Oruç'un, "BÇG'de çalışanların görevleriyle ilgili bir belge var. Sizin görevleriniz, arşiv çalışmaları, gelen misafirlerle ilgilenme. Bu belgede anlatılan iş bölümü doğru mu?" sorusuna, "Bu belgeyi hiç görmedim ama belgeyi okuduğumda örtüştüğünü gördüm" yanıtını verdi.
Bural, bir başka soru üzerine, "bir bölgede irticai olay olmuşsa, o belgelerin kendilerine de geldiğini" bildirdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Sizin yaptığınız çalışma nedir? Biraz açar mısınız?" sorusu üzerine Bural, "Biz, sabahları gazeteleri alırdık. Bizi yazışma ve evraklara bulaştırmıyorlardı. Biz basını paylaşırdık" dedi.

-"Bir nevi evrak memurluğu yaptım"
Sanıklardan Salih Eryiğit de o dönemde Jandarma Binbaşı rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Destek Şubeye tayin olduğunu ifade ederek, şubede yeni olması, kalifiye olmaması gibi nedenlerle amirlerince BÇG'de görevlendirildiğini kaydetti.

BÇG'deki görevi süresince komuta kademesinin bilgilendirilmesi maksadıyla günlük gazeteleri okuyarak, Atatürk'e yönelik suçlar, devrim kanunlarına aykırı hareketler ve Genelkurmaya karşı hakaretlere ilişkin gazete küpürlerini keserek muhafazasını yaptığını anlatan Eryiğit, "Bir nevi evrak memurluğu yaptım" dedi.

BÇG'nin 10 Nisan 1997'de kurulduğunu, kendisinin ise BÇG'de Mayıs 1997'de göreve başladığını aktaran Eryiğit, "Ben BÇG'de çalışmaya başladıktan bir buçuk ay sonra REFAHYOL Hükümeti protokol gereği istifa etmiştir. Bu bir buçuk aylık süre içinde bana isnat edilen suçu karşılayacak herhangi bir faaliyetim olmamıştır" diye konuştu.

Erbakan Hükümeti ile bir sorunu olmadığını, cebir, şiddet, tehdit, tuzak, korku salma emri almadığını ifade eden Eryiğit, şunları kaydetti:
"Herhangi bir konuda planlama yapma, karar verme, icra etme yetkisine sahip olmayan ben ve çevremdeki arkadaşlarım, komuta kademesine arz edilecek konular ile Başbakanlığa iletilecek hususların ayıklanmasıyla görevlendirilmiştir. Hangi konuların komutanlara arz edileceği, hangilerinin Başbakanlığa iletileceğine sıralı amirler karar veriyordu. Bu bağlamda, aldığım emir gereği irtica konularında komuta kademesinin bilgilendirilmesine katkıda bulunmak için yaptığım gazete okuma, haberlerin altını çizme, küpür kesme gibi işlemlerin 54. koalisyon hükümetinin istifasında bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Ben, bu faaliyetleri 54. Hükümet döneminde bir ay kadar, 55. Hükümet döneminde ise daha uzun süre yapmıştım. Bu durumda Mesut Yılmaz Hükümeti'nin de istifa etmesi gerekirdi."
Eryiğit, 54. Hükümet'in istifa etmesine ülkede esen siyasi rüzgarların, dalgalanmaların sebep olduğunu ifade ederek, 28 Şubat sürecinin karmaşık olduğunu kaydetti.

Eryiğit, "Bu davada ben olsam olsam tanık olabilirim. Ama ne yazık ki devletim yakama yapışmış, hesabını ben vermeye çalışıyorum" dedi.

Mahkeme, sanıklardan Cengiz Koşal ve Kurtuluş Öğün'ün duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek, duruşmayı yarın saat 10|00'a erteledi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile