'300 milyon dolarım var' diyen herkese banka lisansı veremeyiz
'Yeni lisans verilmemesi, bankacılık sektöründe tekelleşmeye yol açıyor' eleştirisine cevap veren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 300 milyon dolar getiren herkesin banka s...
"Yeni lisans verilmemesi, bankacılık sektöründe tekelleşmeye yol açıyor" eleştirisine cevap veren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 300 milyon dolar getiren herkesin banka sahibi olamayacağını söyledi. Bankacılık tecrübesine sahip olup olmadığına da bakılacağını kaydeden Babacan, hem oligopole hem de devletin denetim kapasitesini aşacak sayıda banka olmasına karşı.
Türkiye'de 2001 yılındaki krizden bu yana yeni banka lisansı verilmemesinin sektörde oligopol oluşturacağı fikrine ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan cevap geldi. Türkiye Bankalar Birliği'nin 53. Olağan Genel Kurulu'nda Fransa'da resmi temaslarda bulunması sebebiyle video kayıtla konuşması yayınlanan Babacan, bir yandan oligopole (belli bir malın üretiminin sınırlı sayıda firma tarafından yapıldığı piyasa türü) bir yandan da devletin denetim kapasitesini aşacak sayıda banka olmasına karşı olduklarını söyledi. 2001'de bankacılığın aldığı hasarın bedellerinin hâlâ ödendiğine dikkat çeken Babacan, "Biz güçlü bir irade koyduk. Yeni bir bankacılık krizi olmaması için elimizden geleni yapmayı kafaya koyduk. Bunları yaparken sektör daha sorumlu bir yönetim anlayışı benimsedi. Bu işin ciddiyetini sektör de anladı. Gayet iyi çalışıyor. Bakın epeydir yeni bankalara izin verilmiyor, Türkiye'de. Oligopol istemiyoruz. 300 milyon dolar getirmeyenin banka sahibi olamayacağını dile getiriyoruz. Tabii bu da yeterli değil, 300 milyon doları getiren muteber olacak. Bankacılık tecrübesine sahip olacaktır." dedi. Kriz zamanı atılacak adımlar kadar krizden önce tedbir alınmasının da önemine işaret eden Babacan, Türk bankalarının krizde önemli bir sınav verdiğini ancak bankaların gösterdiği basiretli yönetimden dolayı da kendilerini kutladığını ifade etti.
Kriz sürecinde reel sektörün desteklenmediği iddialarını da cevaplayan Babacan, reel sektör ile bankalar arasında sorunlar olduğunu, bu durumu yakından takip ettiklerini kaydetti. Dengeli olan bankalar kadar aşırı muhafazakâr davranan bankaların da olduğu tespitinde bulunan Babacan, "Bu dönemi geride bıraktık. Süreci hasarsız atlatmakla kalmadık, bankaların önemli kârlar elde ettiğini gördük. 'Reel sektör çile çekerken bankalar kâr elde etti.' deniyor. Bir de bankalar zarar etse ne olurdu? Öyle düşünmeliyiz." diye konuştu. Babacan, bankaların geçen yıl 20 milyar lira kâr açıklamasının bu yıl 150 milyar lira daha kredi açabilecekleri anlamına geldiğini aktardı.
Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince de Türkiye'nin küresel krizde başarılı bir duruş sergilediğini kaydederek, "İstanbul'un uluslararası finans merkezi olmasına ilişkin strateji ve uygulama planının hayata geçirilmesi halinde sektörde istihdam 450 bin kişi, şube sayısı 25 bin olacaktır." dedi. Özince, sektörde çalışan sayısının 174.500 kişiye ulaştığını bildirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin ise son aylarda bazı ülkelerde bankalara ön vergi koyma girişimlerini değerlendirdi. Bunun, ülke otoriteleri ve G-20'de karar verilebilecek bir husus olduğunu kaydeden Bilgin, "Bankacılarımız çok zeki insanlardır. Bir yere vergi koyduğunuz zaman bunun maliyetini çok kolay başka bir yere yansıtabilir. Dolayısı ile bunlar çözüm değil. Biz Türk bankalarına özellikle böyle bir verginin gereksiz olduğuna inanıyoruz." dedi. Bilgin, bankalardan özellikle komşu ve Balkan ülkelerinden 5-10 şubesi olsa bile banka satın almalarını istedi.
Zaman