35. İSEDAK Toplantısı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1) '(Arnavutluk'taki deprem) Tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a destek olmaya çağırıyorum' 'Deprem haberini aldıktan sonra Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama ile iki kez telefonla görüşmem oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi iletim' 'İslam ülkeleri olarak dünya nüfusunun yüzde 24'üne sahipken, küresel ticaretin sadece yüzde 9,7'lik kısmını temsil ediyoruz. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatımızdaki payı yüzde 4'ü bile bulmuyor. Müslümanlar olarak üzerimize serilen ölü toprağından hala kurtulabilmiş değiliz. Rabbimizin bize bir lütfu olan doğal kaynaklarımız halklarımızı değil, Batı ülkelerini zenginleştiriyor' 'İslam alemi, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor' 'Coğrafyamıza baktığınızda göreceğiniz çoğunlukla dramdır, acıdır, kavgadır. Suni gündemlerle enerjisini heba eden 1,7 milyarlık muazzam bir kitledir. Batılı silah tüccarlarının sattığı silahların akıttığı kanların çoğu Müslüman kanıdır. Adında İslam olan taşeron terör örgütlerinin katlettiği insanlar yine ekseriyetle Müslümanlardır. Günümüz dünyasında maalesef Müslüman kanı, Müslümanların canı, hayatı kadar ucuz bir meta yoktur'
Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen 35. İSEDAK Toplantısı Bakanlar Açılış Oturumunda yaptığı konuşmada, gönül coğrafyasının farklı köşelerinden gelen katılımcıları medeniyetlerin, kıtaların ve kültürlerin buluşma noktası İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Dünyanın dört bir yanındaki dostlara, mazlum ve mağdurlara selamlarını gönderen Erdoğan, "566 senedir semalarını Allahuekber nidalarının süslediği bu güzel beldeden, şehirlerin anası Mekke'yi, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın gelişi ile nurlanan, aydınlanan şehir Medine'yi selamlıyorum. Aşkıyla şairlerin gönül odunu harlayan, bugün ise işgal ve zulüm altında inleyen güzel Kudüs'ü selamlıyorum. On yıllardır canları pahasına Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in serdarlığını yapan Filistinli yiğitlere özellikle selamlarımı gönderiyorum." diye konuştu.
- İslam dünyasına Avranvutluk'a destek çağrısı
Dün, Arnavutluk'ta yaşanan depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Deprem haberini aldıktan sonra Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile dün iki kez telefon ile görüşmem oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Bugünkü toplantımızı kendileriyle paylaştım. Gece yaptığım görüşmede henüz ölü sayısı 26, yaralı sayısı 600 civarındaydı. Tabi ciddi manada şehirler harabe halindeydi. Burada bize düşen bir şey var, burada bir adeta donörler toplantısının adımlarını atmamız, zira bütün bu yıkılan binalarla alakalı Arnavutluk'un yanında yer almamız inanıyorum ki biz özellikle İslam Kalkınma Teşkilatımızın da görevi olsa gerek. Bu adımı atmamızın çok faydalı olacağına inanıyorum. Aynı zamanda bu bizim zaten bir kardeşlik görevimizdir. Kendisine bu sıkıntılı anlarında ülkemizin ve tüm katılımcı kardeşlerimin her türlü yardımı yapacağını inandığımı da ifade ettim. Sayın Rama, şu ana kadar dün akşamki ifadeyle rakamın 26 olduğunu söyledi ve 600 yaralı. Bizler, süratle askeri kargo uçaklarımızı, Kızılay'ımızı, AFAD'ımızı Arnavutluk'a göndermiş bulunuyoruz. Arka arkaya bu yardım konvoylarımız gitmeye devam ediyor. Yardım tırlarının da gün içinde Arnavutluk'a varacağına inanıyorum. Daha önce birçok kez büyük depremlere maruz kalmış bir ülke olarak Arnavutluk'un çektiği acıyı çok iyi anlıyoruz. Gerek yaralıların tedavileri gerekse evleri yıkılan veya zarar gören kardeşlerimizin barınma ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında hepimizin Arnavutluk'un yanında olması gerekiyor. Şu anda kış mevsimine girmiş durumdayız. Bu soğuk mevsimde oradaki kardeşlerimizin durumunun ne olacağını tahmin edelim. Ben buradan sizlerin aracılığıyla tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a destek olmaya çağırıyorum."
- "Doğal kaynaklarımız Batı ülkelerini zenginleştiriyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam alemi olarak terörden iç çatışmalara, mezhep taassubundan Peygamber Hazreti Muhammed'in "Ayaklarımın altına aldım" buyurduğu cehalete kadar pek çok tehditle yüzleştiklerini ifade etti. Erdoğan, bunlara Batı'da güçlenen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı gibi yenilerinin eklendiğini, özellikle azınlık olarak başka ülkelerde yaşayanlar için inançlarına uygun bir hayat sürmenin giderek zorlaştığını dile getirdi.
Neye ve kime hizmet ettiği aşikar olan terör örgütlerinin camileri, okulları, pazar yerlerini kan gölüne çevirdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Açlık, fakirlik, kuraklık ve gelir adaletsizliğinin en yoğun hissedildiği ülkeler ne yazık ki yine İslam ülkeleridir. Gıda açığı bulunan dünyanın düşük gelirli 54 ülkesinden 28 tanesi İslam İşbirliği Teşkilatı üyesidir. İslam ülkeleri olarak dünya nüfusunun yüzde 24'üne sahipken, küresel ticaretin sadece yüzde 9,7'lik kısmını temsil ediyoruz. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatımızdaki payı, yüzde 4'ü bile bulmuyor. Müslümanlar olarak üzerimize serilen ölü toprağından hala kurtulabilmiş değiliz. Rabbimizin bize bir lütfu olan doğal kaynaklarımız halklarımızı değil, Batı ülkelerini zenginleştiriyor. İslam alemi, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor. Sahip olduğumuz ekonomik güce, nüfusa, imkanlara rağmen, aynı ortak paydada buluşamadığımız için uluslararası arenada, sözümüz yeterince dinlenmiyor."
İslam coğrafyasına bakıldığında çoğunlukla dram, acı ve kavga görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Suni gündemlerle enerjisini heba eden 1,7 milyarlık muazzam bir kitledir. Batılı silah tüccarlarının sattığı silahların akıttığı kanların çoğu Müslüman kanıdır. Adında İslam olan taşeron terör örgütlerinin katlettiği insanlar yine ekseriyetle Müslümanlardır. Günümüz dünyasında maalesef Müslüman kanı, Müslümanların canı, hayatı kadar ucuz bir meta yoktur. Varil bombaları altında can veren 1 milyon Suriyeli kardeşimiz, birilerinin gözünde sadece istatistikten ibarettir. Yemen'de açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların dramları, birkaç ülke ve kuruluş dışında, hiç kimsenin umrunda değildir. Gazze sahilinde top oynarken pervasızca öldürülen o sabi yavruların feryatları, BM Güvenlik Konseyi dahil hiç bir örgüt tarafından duyulmuyor. Somali'den Afganistan'a, Arakan'dan Türkistan'a, Libya'ya kadar nereye baksak, benzer acılarla, benzer dramlarla karşılaşıyoruz."
Söz konusu Müslümanlar olunca, ölenler, zulüm ve acı çekenlerin birer can olarak değil sadece birer fotoğraf karesi olarak görüldüğünü dile getiren Erdoğan, "Elbette bu çifte standartta Güvenlik Konseyi gibi görevi küresel barış ve istikrarı korumakla mükellef kurumların acziyetinin çok büyük payı vardır. Bu yapılar, adaleti ve hakkaniyeti ayakta tutmak yerine, 5 daimi üyenin çıkarına ve keyfine göre kararlar almaktadır." dedi.
(Sürecek)