Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba,"Emin olun ki gıda, tarım ve hayvancılıkta her birime destek verirken, arıcılığa çok daha fazla destek vereceğim." dedi.
Fakıbaba, 45. Apimondia Dünya Arıcılık Kongresi açılış töreninde yaptığı konuşmada, Bakanlık görevinde 2 ayı doldurduğunu anımsattı.
Kendisinin bir hekim olarak göreve başladığını, sonra belediye başkanı, milletvekili olduğunu hatırlatan Fakıbaba, şunları söyledi:
“Sonra bir bakmışım ki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olmuşum. Sağlık sektörüyle uğraşıyken hasta ve hasta yakınları ailemdi, milletvekili olduğumda tabii bütün Türkiye ama en fazla Urfa beni enterese ediyordu. Ama şimdi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olunca şu anda benim 80 milyon ailem var. Türkiye öyle bir ülke ki, öyle bir coğrafik bölgede, o kadar verimli topraklar üzerinde bulunuyor ki biz toprağı su ile çiftçimizi bilgi ile buluşturduğumuzda emin olun ki sadece kendi insanı değil, dünyadaki diğer insanlara da gıda sağlayacak pozisyonda olan bir ülkedir. Biz ekip arkadaşlarımızla gece gündüz çalışıyoruz ve bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum.”
Fakıbaba, arıcılıkla ilgili olarak bu kongreye katılmalarının büyük bir şans olduğunu vurgulayarak, “Arıcılığın önemini çok daha iyi kavrama fırsatı buldum. Buna emin olun ki gıda, tarım ve hayvancılıkta her birime destek verirken, arıcılığa çok daha fazla destek vereceğim. Ben de öğreniyorum. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Mutlaka öğrenmek zorunda olduğumun farkındayım.” diye konuştu.
Bu kongreye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu aktaran Fakıbaba, arıcılığın sadece tarımsal ve kırsal bir ekonomik faaliyet olmadığını, aynı zamanda bitkilerin polinasyonuna sağladıkları katkılarla birlikte ekosistemin devamlılığı için son derece önemli olduğunu öğrendiğini belirtti.
Fakıbaba, bal arılarının doğadaki en büyük tozlayıcı böcek grubunu oluşturduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
“Bilim adamı Albert Einstein, 'Eğer arılar yeryüzünde kaybolursa insanlık sadece 4 yıl hayatını sürdürebilir' diyerek arıların polinasyondaki önemini vurgulamıştır. Onun için diyorum ki bakanınız olarak arıcılığa çok destek vereceğim. Arılar vasıtasıyla biz insanlara armağan edilen balın besleyici faydaları ve insan sağlığına olumlu etkileri tartışılmaz bir gerçektir. Topraktan bağımsız yapılabilmesi, diğer sektörlere kıyasla daha az iş gücü kullanılması, daha az yatırım ve işletme sermayesine ihtiyaç duyulması, uygun teknikler kullanıldığında emeğin kısa sürede gelire dönüştürülebilmesi, arı ürünlerinin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda rağbet görmesi arıcılığın avantajları arasında bulunuyor. Arıcılık kırsaldan kente göçün önlenmesine katkı sağlayarak kadınlardan genç ve yaşlılara kadar çiftçilerin uğraş alanı olabilecek bir ekonomik faaliyete dönüşmektedir. Ülkemiz 3’te 1’i endemik olan yaklaşık 12 bin tür bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapmakta ve 106 bin tonluk bal üretimiyle dünyada Çin’den sonra ikinci sırada alıyor. Ancak bunun 7 bin tonunu ihraç edebiliyoruz. İnşallah bu 7 bin tonu nasıl artırırız, sizlerle birlikte düşüneceğiz, önlemlerini alacağız. Sadece Türk insanını değil, dünyadaki diğer kardeşlerimiz için de nasıl faydalı olacağımızın çarelerini arayacağız.”
- "Arıcılığın yaygınlaşmasına önem veriyoruz"
Anadolu’nun kendine has coğrafyasının bitkilerin farklı bölgelerde yılın değişik dönemlerinde çiçeklenmesini sağlayarak Türkiye’yi arıcılık açısından uygun bir ekolojiye sahip kıldığını anlatan Fakıbaba, Türkiye’nin dünya çam balı üretiminin yüzde 90’ına sahip olduğunu belirterek, “Ülkemiz sahip olduğu bal arısı gen çeşitliliğiyle de dünyada önemli ve büyük bir gen merkezi konumundadır. Arı gen varlığımız Anadolu, Kafkas, Muğla, Trakya ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere 5 değişik ırk ve ekotip bal arılarından oluşmaktadır. Bunlardan Kafkas arısı 2004 yılında tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Ayrıca bölgesel ekotiplerle ilgili bilimadamları projeler yürütmekte, teşhis ve ıslah çalışmalarını sürdürmektedir. Bakanlık olarak ülkemizde arıcılık faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasına ve üreticilerin arıcılık ile ilgili bilinçlendirmelerine büyük önem veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Arıcılığın teşvik ve hibeler yoluyla desteklendiğini ve bunun süreceğini aktaran Fakıbaba, kaliteli bal üretimini ve tüketicinin doğal ve sağlıklı bal yemesinin önündeki tüm engelleri kaldırmak için gerekli tedbirleri aldıklarını, bu kapsamda bal paketleme yapan işletmelerin denetimlerini yoğunlaştırdıklarını kaydetti.
Fakıbaba, balın kalitesinin kontrol altında tutulabilmesi için kovandan sofraya takibin altyapısını geliştirdiklerini belirterek, “Bizim gibi tarım ve hayvancılığın önemli olduğu ülkelerde arıcılık olmazsa olmazdır. Bu sebeple arı sağlığı ve varlığının ülkemizdeki katma değer ve polinasyona katkısı nedeniyle çok önemsiyoruz. Arı sağlığı ile ilgili ülkesel projeleri destekliyoruz. Bal ve arı ürünleri üretiminin artışına katkı sağlayacak sağlıklı ve kaliteli ana arı kullanımını bu seneden itibaren desteklemeye başladık.” şeklinde konuştu.
Bu kongrenin tüm dünyayı bir araya getirdiğini anlatan Fakıbaba, kongrede, 120’nin üzerinde ülkeden 12 binin üzerinde misafirin bulunduğunu söyledi.
Fakıbaba, kongrenin Türkiye’ye kazandırılmasında büyük emeği bulunan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Kurucu Başkanı merhum Bahri Yılmaz’ı rahmetle andıklarını dile getirdi.
Bakan Fakıbaba, konuşmaların ardından kongre kapsamında yer alan fuar alanında üreticilerle bir araya gelerek, arıcılık ve bal üretimi hakkında bilgi aldı. Stantları gezerken ikram edilen balın da tadına bakan Fakıbaba’nın katılımıyla kurdele kesimi gerçekleştirildi.
Bu arada, kongrenin açılışına İstanbul Valisi Vasip Şahin, Apimondia-Dünya Arıcılar Birliği Başkanı Philip McCabe, Altıparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin ve dünyanın dört bir yanından bal üreticileri katıldı.
45. Apimondia Dünya Arıcılık Kongresi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba: “Emin olun ki gıda, tarım ve hayvancılıkta her birime destek verirken, arıcılığa çok daha fazla destek vereceğim' “Türkiye öyle bir ülke ki, öyle bir coğrafik bölgede, o kadar verimli topraklar üzerinde bulunuyor ki biz toprağı su ile çiftçimizi bilgi ile buluşturduğumuzda emin olun ki sadece kendi insanına değil, dünyadaki diğer insanlara da gıda sağlayacak pozisyonda olan bir ülkedir”.