Makine Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi‘nce Karabük Üniversitesi Prof. Dr. Beştaş Açıkgöz Konferans Salonu‘nda organize edilen 5. Demir Çelik Kongresi‘nde konuşan TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, odalarının yarım asrı aşan tarihinde çağdaş, demokratik, üreten, sanayileşen, kalkınan bir Türkiye oluşturulmasına katkıda bulunacak çalışmalar gerçekleştirmeyi ilke edinmiş köklü bir meslek kuruluşu olduğunu söyledi. Bugün 18 şubesi, 100‘ü aşan il, ilçe temsilciliği,
mesleki denetim büroları ile 80 bin mühendis üyeyi temsil ettiklerini anlatan Çakar, "Sektörün sorunlarını, serbestleştirme, özelleştirme politikaları, yüksek enerji maliyetleri, hammaddede dışa bağımlılık, düşük katma değer, yüksek karbondioksit salımı (çevre), düşük Ar-Ge oranı, AB uyum sürecinin ülkemiz aleyhine olması gibi özetlemek mümkündür. Türkiye‘nin toplam ham çelik üretiminin yaklaşık yüzde 70‘i ark ocaklı tesisler, yüzde 30‘u ise entegre tesisler tarafından gerçekleştirilmiştir. 2010 yılı ham
çelik üretimi 27,7 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ham çelik üretiminde dünyadaki 64 çelik üreten ülke arasında 10. sırada, Avrupa‘da ise Almanya‘dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye dünya ham çelik üretiminin yüzde 2‘sini üretmektedir. Sektör ülkede en fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv ve tekstilden sonra üçüncü sıradadır. Sektörün ana metal ihracatının imalat sanayi ihracatındaki payı yüzde 9,79‘dur. Dünya ihracatında 13. sırada olan Türkiye‘nin üretiminde düşük
katma değerin ağır bastığı ve ithalatta dünyada 7. sırada olduğu gözetilmelidir" dedi.
Uluslararası finans kuruluşları ile Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği‘ne verilen taahhütler sonucu gerçekleşen serbestleştirme ve özelleştirmenin yanlışlığına değinen Çakar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Odamız ERDEMİR özelleştirmesine yönelik birçok dava açmış ancak özelleştirme, süren davalara karşın hukuksuzluklar eşliğinde gerçekleştirilmiştir. Özelleştirme, kamu yatırımlarının yapılmaması, yabancı büyük şirketlerin Türkiye‘ye girişi, üretim ve ihracat, ithalat dengesizlikleri gerçekte Türkiye demir çelik sektörünü zayıflatmaktadır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere kamu işletmeciliğinin tasfiye edilmesini ve ulusal ekonominin korunmamasını dayatan metropol ülkelerin, kendi sanayi sektörlerine
kıskançlıkla sahip çıktığı bilinmektedir. Aynı şekilde AB‘nin kendi çelik sanayini korumak amacıyla 2002 yılından itibaren 15 demir-çelik ürünü ithalatında Genel Tarife Kotası uygulamasına geçmesi ve Gümrük Birliği anlaşmasına rağmen Türkiye‘nin bu uygulama kapsamında tutulması, sektörün ve ülkemizin aleyhine olan gelişmeler arasındadır."
Türkiye ile Avrupa Kömür Çelik Teşkilatı arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması uyarınca yerli sektöre yönelik her türlü devlet yardımının engellenmiş olması ve bu yöndeki istisnai süreyi düzenleyen 8. maddeye yönelik Türkiye‘nin başvurusunun değerlendirmesinin 11 yıldır sürmesinin AB‘nin niyetlerine dair yeterince ipucu verdiğini söyleyen Çakar, ‘‘Ulusal Yeniden Yapılandırma Programı böylesi bir süreçte Türkiye‘ye dayatılmıştır. İşte bu süreçte kamu işletmeciliğini bitirmek adına, entegre demir çelik
tesislerimize bakım, yenileme ve kapasite artırma yatırımları yapılmayarak bu tesisler bilinçli bir şekilde zarar ettirilmiş, geriletilmiştir‘‘ diye konuştu.
"KRİZ SEKTÖRÜ ETKİLEDİ"
Ekonomik krizin sektörü önemli ölçüde etkilediğini belirten Çakır, sözlerine şöyle devam etti:
"İhracatta 2008‘de yüzde 27, 2009‘da yüzde 41 oranında düşüş olmuş, 2010‘da ise yalnızca yüzde oranında artış yaşanmıştır. Demir çelik ana metal sanayinde 2005-2010 yılları ortalama Ar-Ge değerleri ele alınarak firma düzeyinde inovasyon yapanların toplama oranı hesaplandığında, Türkiye 18 ülke arasında yüzde 45 ile sonuncu sırada yer almaktadır. Sektörün Ar-Ge harcamalarının toplam imalat sanayi Ar-Ge harcamaları içindeki oranı yüzde 4,52‘dir. Demir çelikte Ar-Ge harcamalarının GSMH‘ye oranı ise yüzde
0.81 gibi düşük bir düzeydedir. OECD verilerine göre 2008 yılında 33 bin kişi olan istihdam 2009 yılında 29 bin kişiye düşmüştür."
Çakar, ülkeyi AB yollarında zayıflatacak ‘‘Ulusal Yeniden Yapılandırma Programı"na değil, gerçekten üretici, yatırımcı ve kamu öncülüğünde bir ulusal stratejiye, kömür ve demir cevheri madenciliği ile çelik üretim ve tüketimini bütün olarak değerlendirecek bir ‘‘Ulusal Demir Çelik Stratejisi‘‘ne ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Açılışta, MMO Zonguldak Şube Yönetim Kurulu Başkanı Atıf Mete, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan ve Karabük Valisi İzzetin Küçük‘te birer konuşma yaptı. 3 gün sürecek kongrede, ilk gün oturum başkanlığını Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan‘ın yaptığı ‘‘Yeni Ürünler ve Yeni Kapasiteler Işığında Türk Demir Çelik Sektöründe Durum Analizi‘‘ konulu panele, KARDEMİR Genel Müdürü Fadıl Demirel, TOSÇELİK Genel Müdürü Dr. Suhat Korkmaz,
Demir Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Kemal Ekinci ve Kibar Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yatırımlar Grup Başkanı Kerim Dervişoğlu panelist olarak katıldı.
Kongrede ‘Hidrolik ve Demir Çelik‘ konulu bir atölye çalışması da yapılacak.
5. Demir Çelik Kongresi
Karabük‘ün ve Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.‘nin (KARDEMİR) kuruluşunun 74. yıldönümü etkinlikleri kapsamında 5. Demir Çelik Kongresi düzenlendi. Kongrede konuşan TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, ‘ulusal demir çelik stratejisi‘ne ülkenin ihtiyacı olduğunu söyledi.