Akdeniz Üniversitesi Olbia Salonu'nda gerçekleştirilen panelde konuşan Altın Portakal ödüllü oyuncu Vildan Atasever, ilk defa bir panelde öğrencilerle birlikte olduğunu söyledi.
Bir öğrencinin festivaldeki sansür iddialarıyla ilgili sorusu üzerine Atasever, ''Bir şey yaparken, eğer daha ileriye gitmek istiyorsak inatçı olmamız gerekiyor. İçimizdeki sansürü kaldırmamız gerekiyor. Yıllardır Türk sinemasında sansür varsa öncelikle bireysel olarak kendi içimizdeki sansürü çıkartıp zincirlerimizden kurtulmalıyız" ifadesini kullandı.
Atasever, festivalde gösterilen "Küçük Kara Balıklar" belgeselinin izlenmesini tavsiye ederek, "Belgeseli izlediğinizde sansür olmadığını göreceksiniz" dedi.
Bir öğrencinin, "Film çekersek siz başrol oynar mısınız" sorusuna ise Atasever, seve seve oynayacağını söyledi.
Oyunculuk yolculuğuna sinemayla başladığına dikkati çeken Atasever, sinemada gönüllü bir oyuncu olduğunu, hikayesine inandığı bütün filmlerde oynayabileceğini vurguladı.
- "Recep İvedik" filminin çok izlenmesi
Bir öğrencinin "Türkiye'de en fazla Recep İvedik filminin izlenmesi beni rahatsız ediyor" şeklindeki yorumu üzerine Atasever, şöyle konuştu:
"Recep İvedik'i 7 milyon kişi izliyor. Sonra (Bu film neden yapılıyor, izleniyor) diye tartışıyoruz. O kadar şikayetçiysek bu filmleri kim izliyor. Bilemiyorum ama film toplumsal gerçeğimizi gösteriyor. Adam içimizde olan, yani Türkiye karakteri. Kış uykusu mükemmel bir film. 300 bin kişi izleyince ortada bir sorun olduğunu düşünüyorum. Sorun o zaman biziz, izleyici de bir sorun var."
Öğrencilere (yargılarınızdan sıyrılın, politik oyunlara alet olmayın) şeklinde tavsiyede bulunan Atasever, "İnsan olduğumuzu unutmayalım, empati kurma yeteneğimizden vazgeçmeyelim. İyi bir sinemacı olmak istiyorsanız her insanı yargılamadan anlıyor olmanız gerekiyor" diye konuştu.
- Arık: "Okulludan yanayız"
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Arık da festivaldeki bilet fiyatlarının pahalı olmasından yakındı. Arık, öğrencilerin seneye bilet fiyatlarının daha düşük olmasını istediğini kaydetti.
Altın Portakal'ın kentin en büyük zenginliklerinden olduğunu ifade eden Arık, iletişim fakültelerinin eksikliklerine rağmen iyi bir sinema eğitimi almak isteyen öğrencilere nitelikli eğitim vadettiğini dile getirdi.
Arık, alaylı-okullu tartışmasında okulludan yana olduklarını, üniversitelerden yetişecek öğrencilerin sinemaya zenginlik katacağına inandığını belirtti.
- Önemli olan sinemacının felsefe, şiir ve edebiyat okuru olması
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Uçar İlbuğa ise alaylı tanımının bir kişinin herhangi bir meslekte eğitim almadan kendisini yetiştirmesi anlamına geldiğini söyledi.
Türk sinemasının ünlü isimleri arasında yer alan Yılmaz Güney'in sinemacı olduğunu hatırlatan İlbuğa, alaylı sinemacı Güney'in Türk sinemasının dönüm noktaları arasında yer aldığını, dünya sineması için de önemli bir isim haline geldiğini kaydetti.
Güney gibi birçok alaylı sinemacının isminin sayılabileceğini ifade eden İlbuğa, bu durumun tam tersi Zeki Demirkubuz gibi iletişim fakültesi mezunu iyi yönetmenler de olduğunu vurguladı.
İlbuğa, alaylı ya da okullu gibi bir taraf seçmek yerine iyi bir sinemacının felsefe, şiir ve edebiyat okuru olması, toplumdan şekillenen, beslenen, onu biçimlendiren ve hayatın içinden olması gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.
Panelde İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Ergun Yolcu ve Yrd. Doç. Dr. Özgü Yolcu da sunum yaptı.
51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali
51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Türkiye Sineması'nda okullu-alaylı ayrımı" paneli gerçekleştirildi.