55 Yildir Bikmadan, Usanmadan Yaziyor

55 Yildir Bikmadan, Usanmadan Yaziyor

Gümüshane’de sehrin “Yasayan hafizasi” olarak nitelendirilen 87 yasindaki Turan Tuglu, 55 yildir gazetecilik meslegini sürdürüyor, her gün köse yazisi yaziyor.

“Vatan” siirinin yazari hemsehrisi Nurettin Özdemir’e gönderdigi yazilarla basladigi ve “hastalik” olarak nitelendirdigi yazi yazmayi ve okumayi hayatina prensip eden Tuglu, babasinin vefati nedeniyle is hayatina erken yasta girmek zorunda kaldi.

Kardesinin okul kazanmasi üzerine Kelkit ilçesinden tasindigi Gümüshane kent merkezinde 1967 yilinda arkadasi Zühtü Çetinkaya ile kurdugu Kusakkaya gazetesinde gazetecilik hayatina baslayan Tuglu, o gün bugündür araliksiz olarak meslegini sürdürüyor.

Gümüshane’nin ilk gazetelerinden olan ve 1967 yilinda yayin hayatina baslayan Kusakkaya Gazetesi’nde dönemin zor sartlarina göre yaptigi gazetecilik anilarini aktaran Tuglu, mesleki hayatinda yasadigi zorluklardan bahsetti.

“Haberleri ben dolasarak elde ederdim simdi oturdugumuz yerden internete giriyoruz aliyoruz”

Kuruldugu yillarda gazetenin bugünkü gibi günlük degil haftada iki gün yayinlandigini hatirlatan Tuglu, “Her sayisinda bir yazim olurdu. Bütün haberleri ben dolasarak elde ederdim. Simdi oturdugumuz yerden internete giriyoruz aliyoruz haberleri. Örnegin Vali Torul’a gitmis onun haberi var, fotograflari var aynen indiriyoruz gazetelere. Bu gazetecilik degil bana göre. Biz o zamanlar el ile diziyorduk gazeteyi. Arabam da yoktu oradan oraya kostururdum, çok yorulurdum yani” dedi.

Kendisinin kahve hayati olmadigini ve gazetenin alistigi bir yuvasi oldugunu ifade eden Tuglu, “Yanlis yapmamaya, insanlari kirmamaya, kurumlari rencide edecek haberler yapmamaya özen gösterdik. Bir yanlis kirarak da söylenir kirmadan da söylenir. 55 yilda 2-3 kez savciliga gittim. Benim yazilarimla ilgili hiç gitmedim. Baskalarinin yazilariyla ilgili mahkemelere gittim geldim. Birisinin siiri yüzünden 2 yil gittim geldim, o siiri yazan adama bile söylemedim, sonunda beraat ettik” ifadelerini kullandi.

“Ben annemi topraga verdigim gün telefonla haber yazdirdim”

Annesinin defnedilecegi gün haber yazmak zorunda kaldigini dile getiren Turan Tuglu, “Gazetecinin kulagi deliktir, kulaginin delik olmasi sürekli basini izlemekle, okumakla, dinlemekle ve degerlendirmekle olur. Ben annemi topraga verdigim gün telefonla haber yazdirdim buraya. Çünkü haber yazacak kimse yoktu, cenaze bir tarafta ben bir tarafta haber yaziyordum. Gazetecilik bu” diye konustu.

Genç muhabirlere de tavsiyelerde bulunan Tuglu, sözlerini söyle sonlandirdi: “Okumadan gazetecilik olmaz, eger yazi yaziyorlarsa onun kaynagi okumaktir. Okumadan kesinlikle olmaz. Insan hafizasi her seyi tutmuyor, üzerine bir sey eklemezseniz bilgiler kaybolup gider, sürekli beslemek lazim, yeni seyler ögrenmek lazim. Oturduklari yerde gazetecilik yapmasinlar. Dolassinlar, düsünce üretsinler, ortaya bir sey koysunlar. Gazetecilik sadece olup biteni gazeteye koymaktan ibaret degildir. Öncülük yapmaktir. Bir haberi yazarken onun memlekete zararli mi faydali mi dikkate almak gerekiyor. Haber çok ilginç olabilir ama ilginç memleket için zararliysa onu vermemek lazim. Ben bununla karsilastim.”

“Turan Bey bir derya, biz ondan sadece bir damla alabildik”

Kusakkaya Gazetesinde 45 yildir gazeteci Turan Tuglu ile çalisan Kamil Aktürk ise “1976 yilinda matbaada çirak olarak basladim. Burasi bir egitim kurumu gibi oldu. Bir aile ortami vardi sürekli. Turan Tuglu, çok kaliteli yapisi olan, herkesin çözemeyecegi ama tanidiktan sonra da çok degerli oldugunu anlayacaginiz bir insan. Topluma ve memlekete verdikleriyle Gümüshane tarihinde çok önemli bir yer edindi. Özel bir is yerinden ziyade bir kamu kurumu gibi bir kütüphane gibi Gümüshane’nin hafizasi gibi bir yer oldu burasi. Turan Tuglu ile 45 yil ben beraber çalistim, bu süre içinde bir kamu hizmeti verdik. Onunla çalismaya ara vermeden devam ediyoruz. Unutulmayacak zamanlar yasadik. Turan bey bir derya biz ondan sadece bir damla alabildik, yine de yasam tarzina imrenerek bakiyoruz. Çok saygi duydugumuz, deger verdigimiz bir aile büyügü olarak kabul ettigimiz bir kisi” dedi.

Gazetecilikte mesainin 24 saat oldugunu vurgulayan Aktürk, “Sabah evden çikarken mesaiye baslamak ve bunu 24 saat sürdürmektir. Günün 24 saati kesintisiz mesaisi olan insandir. Gazetecinin hastasi olmayacak, kendisi hasta olmayacak, mazereti olmayacak. Yilin bir günü degil, her günü hatirlanmasi lazim” diye konustu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile