AA Genel Müdür Yardımcısı Tek Açıklama Yaptı

Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tek, ''Anadolu Ajansı muhabiri, kaynaktan aldığı emaneti, nihai noktaya tertemiz ulaştırmakla mükellef. Bu emaneti arttırmadan, eksiltmeden taşımak zorunda'' dedi.

Anadolu Ajansı'nın kuruluşunun 92. yılını kutlamak ve 100. yıl vizyonunu kamuoyuyla paylaşmak amacıyla düzenlenen toplantı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Toplantıya Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, RTÜK Başkanı Davut Dursun, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, bazı siyasi parti ve sendika temsilcileri, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, Yönetim Kurulu üyeleri, Genel Müdür yardımcıları ve çok sayıda davetli katıldı.

Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tek, en kıdemli ajans mensuplarından biri olarak yaptığı konuşmada, mesleğe, bir dönemler ''Ankara'nın Bab-ı Ali'si'' diye bilinen 1980'li yıllarda gazete ve matbaaların merkezi olan Ulus Rüzgarlı Sokak'ta başladığını anlattı. Artık bu sokaktan eser kalmadığını dile getiren Tek, ''Ancak meslektaşlarımız görevlerini aynı şevkle sürdürüyor'' dedi.

Gazetedeki ilk çalışma gününde, emektar bir meslektaşının ''Gazeteci ölmüş, cenazesine yetişememiş. İşi çok, parası az. Çoluk çocuğa zaman ayıramazsın'' sözlerini aktaran Tek, ''Aradan 35 yıla yakın zaman geçti. Bu sözleri unutmadım. Cenazesine yetişemeyen meslektaşım olmadı ancak cenazesine yetişemediğim çok meslektaşım oldu. Hepsine rahmet diliyorum'' diye konuştu.

Haberciliğin sorumluluk işi, habercinin de emanetçi olduğunu vurgulayan Tek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu prensip gazetecilik yapan herkes için geçerli. Ama Anadolu Ajansı mensupları için çok daha geçerli. Anadolu Ajansı muhabiri, kaynaktan aldığı emaneti, nihai noktaya tertemiz ulaştırmakla mükellef. Bu emaneti arttırmadan, eksiltmeden taşımak zorunda.

Haberci gören, dinleyen, anlayan, kaydeden ve katıksız aktarandır. Habercilik bakabilme mesleğidir, fark etme işidir. Hayret, merak ve dikkat habercide olması gereken temel vasıflardır. Bu vasıflar hayata ve eşyaya derinden bakmayı sağlar. Olayların ve eşyanın bir başka yüzü olduğunu da gösterir. Böylesine özelliği olan bir mesleği sürdürmekten onur duyuyorum.''

-''Bir masal anlatmıyorum, 30-35 sene önce böyleydi''-

Mesleğe başladığı yıllarda gazetecilerin bilgiye ulaşmasının neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Tek, o yılları şu sözlerle anlattı:

''En kolay verileri bile uzun yazışmalardan sonra belki alabilirdiniz. Kayak merkezlerinden kar kalınlıklarını bile alamazdınız, askeri sırdı. Telefon vardı ama bugünkü anlamda yoktu. Haberinizi yazdırabilmek için saatlerce beklerdiniz.

Haber kaynağına ulaşmak ne kadar zorsa Ankara ve İstanbul'un taşrada bir muhabirine bağlanması da o kadar zordu. Haberler gazetelerin merkezlerine Anadolu'dan otobüsle zarf içinde gönderilirdi. Gazeteler İstanbul'dan Ankara'daki matbaalarına bir gün sonra çıkacak olan gazetenin sayfa kalıplarını uçakla ulaştırırdı. Gazeteler zaten 10-12 sayfa çıkardı. Görüntü ve ses tekeli TRT'nindi. Fotoğraf çekmek, çekilen fotoğrafı banyo etmek, basmak ve bu fotoğrafı merkeze iletmek büyük sorundu. Fotoğrafların taşradan merkeze geçmesini sağlayan 10-15 kilo ağırlığındaki telefoto adlı cihazlar çok kıymetliydi. Haberleri daktiloyla yazmak, telekslerle gazetelerin ana merkezlerine iletmek gerekirdi. Bürolarda herkese bir daktilo bile düşmezdi. Bir masal anlatmıyorum, 30-35 sene önce böyleydi.''

Anadolu Ajansı'nda 15 yıldır görev yaptığını, 7 yıldır da genel müdür yardımcısı olduğunu dile getiren Tek, ''Görevimizle ilgili 2 şey bize emanettir. Bunlardan biri işimiz, yani ürettiğimiz haberlerdir. Haberlerden hesaba çekilmemiz 24 saati geçmiyor. Haber kaynaklarımız ve abonelerimiz, sağolsunlar haberimizin hesabını hiç geciktirmeden soruyorlar. Allah bu güne kadar mahcup etmedi. 2. emanet ise çalışanlarımızdır, çalışanlarımızın hakkını ve hukukunu gözetmektir. Bu konuda hesaba gecikmeli çekiyorlar. İnşallah yüzümüz kara çıkmaz'' dedi.

-''Bu ülkenin değerleriyle insanlarıyla kavga etmeyin''-

Haberciliğin doğru ve hızlı yapılabileceği bir zamanda bulunulduğuna, bilgiye ve kaynağa ulaşmanın kolay olduğuna dikkati çeken Tek, genç gazetecilere şu sözlerle seslendi:

''Teknik altyapı ve teknolojik imkanlarla haberlerinizi en hızlı biçimde iletebiliyorsunuz. Haber metninizi, görüntünüzü ve fotoğraflarınızı olayı izlediğiniz mekandan, aynı anda geçebiliyorsunuz. Sizlerden ricam, bu ülkenin değerlerini bilin. Bu ülkenin değerleriyle insanlarıyla kavga etmeyin. İyiye, güzele bakmaya niyet edin, ayıp arayıcı olmayın. Mesleğinize ve haberinize leke sürdürmeyin. Doğru ve tarafsız olun, mesleğinizin hakkını verin. Lütfen ülkemizin, insanımızın, aydınlığın ve şeffaflığın kıymetini bilin. Şimdi 100. Yıl Vizyonu'na ve yeni kurumsal kimliğe tanıklık edeceğiz.

Haber üretim merkezi gibi çalışan ve bine yakın abonesine her gün binlerce haber sunan bu kurumun tarihinde ilk kez bir hedef gösterildi. Gözler 2020 yılına çevrildi. Bu hedef doğrultusunda çalışacak genç meslektaşlarımız çok şanslı. Çünkü onlara bu hedefi gerçekleştirecekleri eğitim ve donanım sağlanıyor. Onlara düşen görev haberciliklerini en iyi şekilde yapmalarıdır. Böylece gelecek kuşaklar bugünün genç habercilerine minnet borçlu olacaktır. Bizlerin önceki kuşaklara borçlu olduğu gibi.''

-Söz genç gazetecilerde-

Toplantıda Anadolu Ajansı Haber Akademisi'nin 37 öğrencisi adına üç öğrenci, ''Yeni Medya konulu sunumlarıyla kürsüye çıktı.

Anadolu Ajansı Haber Akademisi öğrencilerinden Londra Greenwich Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu İnci Gündağ, 2020 teknoloji devlerinin vizyonuna ilişkin sunum yaptı, yeni medya ve ajans haberciliğinin geleceğini anlattı.

Gündağ, bu teknolojilerden biri olan 6. his teknolojinin, bir muhabirin ihtiyacı olan bütün cihazları tek bir cihazda topladığını belirterek, ''Biz yeni nesil gazeteciler olarak habere kaynağından ulaşmaya devam edeceğiz. Bunu akademik altyapımız ve dil bilgimizle sürdüreceğiz'' dedi.

Bilkent Üniversitesi İngilizce-Fransıcza Mütercim Tercümanlık bölümü mezunu Fatma Esma Arslan da açık gazetecilik ve sosyal medya bağlamında yeni medya içeriklerine ilişkin bilgi verdi. Avrupa'daki özel haber sitelerinden örnekler veren Arslan, bu sitelerin interaktif içeriğiyle okuyucuya habere müdahale olanağı tanıdığını ifade etti.

Arslan, sosyal medyanın kamuoyunu yönlendirmedeki etkisini Londra'daki biri gerçek diğeri kurgu ''Üç Domuz Bir Kurdu Öldürdü'' ve ''Londra İsyanları'' konulu iki olayla aktardı.

Sosyal medyanın sosyal olayları yönlendirmeye ve yönetmeye başladığına işaret eden Arslan, ''Bugün herkesin haberci olabildiği bir dünyada bu kimliğimizle kalmayacağız. Biz abonelerimize sağladığımız içeriğe devam edeceğiz. Ancak bu yeterli olmayacak. Daha çok özel haberle ve araştırma haber çalışmalarımızla öne çıkacağız'' dedi.

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu Ahmet Esad Şani de yeni çeviri teknolojileri sayesinde konuşulan dilin eş zamanlı olarak hitap edilen kişinin anadiline çevrilebildiğini söyledi.

Şani, bu teknolojiler sayesinde gelecekte muhabirlerin dünyanın her yerinde daha aktif olabileceklerini vurguladı. Bütün verilerin tek bir merkezde toplandığı ''bulut bilişim teknolojisi'' hakkında da bilgi veren Şani, bu teknolojinin milyarlarca veri arasından ihtiyaç duyulan veriyi almaya olanak sağladığını anlattı.

Haber akademisi öğrencileri, sunumlarını İngilizce, Fransızca ve Arapça dilleriyle de desteklediler. Öğrencilerin sunumlarının ardından sunuma ilişkin sosyal medya etiketleri üzerinden yapılan yorumlar da ekrana yansıtıldı .
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile