Ab: 26 - İngiltere: 1
Belçika`nın başkenti Brüksel`de dün başlayıp bugün de devam eden AB zirvesinde, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy`nin birliğin yapısında radikal değişiklikler içeren önerisini veto eden İngiltere, diğer üye ülkelerin ikna edilmesi üzerine yalnız kaldı.
Dün, gece yarılarına kadar süren görüşmelerde, 27 üye ülkeli birliğin 23’ünün Sarkozy ve Merkel’in Lizbon Anlaşması’nda değişiklikler yaparak ‘iki-vitesli’ bir yapı oluşturmasına yönelik tasarısına olumlu baktığı bildirilmişti. Bugün süren görüşmelerde ise İngiltere’nin yanında tasarıyı veto edeceğini açıklayan Macaristan ve İsveç’in fikrini değiştirdiği, Çek Cumhuriyeti’nin ise kararını tekrar gözden geçirdiği belirtildi. Eğer söz konusu 3 ülke de Sarkozy-Merkel’in AB’nin yeni yapılanmaya ilişkin tasarısını kabul ederse, birliğin 27 üye ülkesinden sadece İngiltere yeni tasarıyı veto etmiş olacak.
İngiltere Başbakanı David Cameron, “Euro bölgesindeki ülkelerin bir araya gelip, sorunları çözmesini istiyoruz. Ancak bunun sadece mevcut Lizbon Anlaşması çerçevesinde, tek pazarın korunması ve İngiltere`nin çıkarlarına uyulması durumunda yapılmasına izin verebiliriz." diye konuştu. Cameron, Brüksel`deki zirvesi sonrası açıklama yaparak, AB’nin yeni yapılanmasına yönelik anlaşmayı veto etmesine rağmen ülkesinin AB`den uzaklaşmadığını söyledi. Cameron, "AB’nin dışında değil, içindeyiz. Tek pazarın bir lider üyesiyiz." diye konuştu.
Öte yandan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague da Cameron’ın vetosunu savunarak, Lizbon Anlaşması’nda değişiklik için imza atmanın, milli egemenliğin kaybı anlamına geleceğini savundu.
David Cameron, AB`nin temel anlaşma metnindeki radikal değişikliğe karşı çıkarak, "Avrupa ekonomik serbest piyasasında ülkemin çıkarlarına zarar verecek Lizbon Anlaşması içinde farklı bir anlaşma oluşturulmasına izin vermem." diyerek tasarıyı veto etmişti.
Buna karşılık Euro bölgesinde farklı bir yapılanmaya gitmeyi içeren `iki-vitesli AB` fikrinin baş mimarlarından Fransız lider Sarkozy ise Cameron`ın taleplerine karşılık, "Bunları kabul etmemiz mümkün değil." diyerek cevap vermişti.