Ab Bakanı ve Başmüzakereci Bağış Açıklaması

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Kadına kıymet vermeyen, kadına hak ettiği değeri göstermeyen toplumlar, kadını soyutlayan toplumlar, adeta futbol sahasında karşısındaki rakibinin yarısı kadar sahaya çıkmış takımlar gibidir" dedi.

Bağış, Trabzon Novotel'de düzenlenen "Kadına Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddet" başlıklı bölgesel TAIEX seminerinin açılış törenine katıldı.

"Sözlerime Türkiye'nin gururu olan Trabzonspor'u dün akşam elde ettiği başarıdan dolayı tebrik ederek başlamak istiyorum" diyen Bağış, "Çok anlamlıydı. Şu anda bizim Avrupa Birliği müzakere sürecinde biliyorsunuz 17 fasıl siyasi engeller nedeniyle açılmıyor. Bu 17 engelli faslın 14'ü Kıbrıs yüzünden açılmıyor. Ümit ediyorum ki Trabzonspor'un dün ortaya koyduğu futbol performansı Rum Kesimini belki içine düştükleri hatalı durumdan vazgeçirici bir adım olur" ifadelerini kullandı.

Kadına karşı şiddetin ne kadar önemli olduğunu anlamak için bugün ulusal basının sayfalarına bakmanın bile yeterli olduğuna dikkati çeken Bağış, "Daha dün Mardin'de açılan ateş sonucu 2 kadın, 3 çocuk hayatını kaybetti. Hala Türkiye'de bütün uğraş ve çabalarımıza rağmen kan davası gibi, husumet gibi, kadına karşı şiddet gibi konular maalesef üzerine daha fazla eğilmemiz gerek olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Tedavinin ilk şartı olan teşhis konusunda çok azimli olduklarını vurgulayan Bağış, şöyle devam etti:

"Belki de Türkiye'nin geç kaldığı bir konuda iyileştirme çalışmalarına var gücümüzle yönelmek zorundayız. Atılan her sessiz çığlık bizim onlara uzanacak elimizi beklemektedir. Kadına yönelik şiddet ailesel bir sorun değildir. Ülkesel bir sorun hatta uluslararası bir sorundur. Dünyanın her yerinde, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliğinde, gelişmiş ülkelerde bu sorun vardır. Bu sorunla mücadele için de topyekun bir kararlılık son derece önemlidir. Hoşgörüyle, sevgiyle kalkan bir elin şiddetle inmesi mümkün değildir. Bu yüzden biz bu sevgi elini Trabzon'dan uzatıyoruz."

Bağış, ülkeyi kuranın da yaşatacak olanın da kadınların bitmek, tükenmek bilmeyen mücadeleci ruhu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Unutmamamız gereken bir konu var. Biz bu topraklara Anadolu diyoruz. Bu topraklarda anaların, kadınların her zaman çok farklı bir yeri olmuştur. Tarih boyunca bizi hatunlarıyla yöneten hakanların, analarına, eşlerine, kız kardeşlerine çok büyük payeler veren sultanların ve Cumhuriyetimizin ilanıyla birçok batı ülkesinden evvel kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderin bize öğretilerini hiçbir zaman akıldan çıkarmamamız gerekir. Nasıl geçmişte kadınlarımızla omuz omuza bu ülkeyi kurduysak bundan sonra da hedef koyduğumuz dünyanın en güçlü 10 ekonomisi olma yolunda yine kadın erkek birlikte çalışarak bunu gerçekleştirebiliriz."

-"Güçlü olan, bileğini değil yüreğini kullanır"

"Kadına kıymet vermeyen, kadına hak ettiği değeri göstermeyen toplumlar, kadını soyutlayan toplumlar, adeta futbol sahasında karşısındaki rakibinin yarısı kadar sahaya çıkmış takımlar gibidir" diyen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz sosyal hayatta, kamuda, özel sektörde, medyada, akademide eğer kadınlarımızın da erkekler kadar söz sahibi olmasını sağlayamazsak o zaman 11 oyuncuyla oynayan bir takım karşısında 6 oyuncuyla oynamış bir takım görüntüsü veririz ve mağlubiyet kaçınılmazdır. Bu nedenle bizim hep birlikte kadınıyla, erkeğiyle çalışıp bu sorunları aşmamız lazım. Sepetinde bir dilim mısır ekmeğiyle çalışmaya giden çilekeş annelerimden hepimizin çok ama çok öğreneceği şey var. Bu yüzden bu kadar önemsediğimiz cenneti bile ayaklarının altına alan analarımıza, kadınlarımıza el kaldırmanın hiçbir şekilde erkeklik olmadığını, sadece ve sadece ürkeklik olduğunu her vesileyle vurgulamamız lazım. Bunun bizim değerlerimizde, kültürümüzde yeri yoktur. Çünkü güçlü olan, bileğini değil yüreğini kullanır."

"Kültürümüzde kadının çok farklı yeri olduğunu" dile getiren Bakan Bağış, "Biz annelerimize 'öf' bile demeyen bir kültürün mensuplarıyız. Biz kadınlarımızla ilgili farklı sureler ihtiva eden bir kitaba inananlarız. Peygamberimiz Veda Hutbesi'nde bu konuda bize çok açık ve net bir şekilde yol göstermiştir" dedi.

Bağış, 2010 yılından itibaren kadın haklarının anayasal güvence altına alındığını anımsatarak, "2010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle bu hayata geçirilmiştir. Artık 'bayanlar önden buyursun' denmesine gerek yok, çünkü kadınların her alanda önde gitmesinin teminatı anayasadır. 14 Mart 2012 tarihi itibarıyla kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyle ilgili Avrupa Konseyi sözleşmesini Türkiye imzalamıştır ve artık taraf olmuştur" diye konuştu.

Türkiye'de gerek anayasada gerek kanunlarda çalışmaları hep birlikte gerçekleştirdiklerini ama bu işlerin sadece kanun yapmakla olmadığını ifade eden Bağış, şöyle dedi:

"İşin zihniyet kısmını toplumun kanıksaması, hassasiyetini anlaması her şeyden daha önemli. Bu yüzden de hepimize görev düşüyor. Kanunların özünü ve gerçek ruhunu anlamak ve bunu anlatmak gerekir. Hepimizin burada sorumlulukları var. Biz 'insanı yücelt ki devlet yücelsin' diyen bir ecdadın torunları olarak kadınlarımızı gözardı etme lüksüne sahip değiliz. Avrupa Birliği'ne girmek ya da girmemek belki de çok önemli değil ama Avrupa Birliği standartlarını yakalamak çok ama çok önemli. Belki de Avrupa Birliği'ne girip girmeme konusunda vatandaşlarımızın referandumda vereceği kararda farklı bir netice çıkabileceğini öngörüyorum ama Avrupa Birliği standartlarını yakalamayı her zaman çok önemsedik. Sağcısıyla, solcusuyla, Galatasaraylısıyla, Beşiktaşlısıyla, Fenerbahçelisiyle, Trabzonsporlusuyla hiçbir ayrım yapmadan bu reformları birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Sürecin kendisi inanın bana sonucundan çok daha önemli. Bu süreçte birlikte olabilmemiz için de bu konularda hep beraber çalışmamız gerekir. Bunu yaparken de bütün gönülleri kazanmamız gerekir. Çok şükür ki Türkiye bu zihniyet dönüşümünü sağlıyor."

-"Türkiye'de çok şey değişti"

Bağış, Türkiye'de çok şeyin değiştiğini, değişmeye de devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çünkü biz vatandaşlarımızın daha yüksek standartlarda yaşaması gerektiğine inanıyoruz. Düşünebiliyor musunuz bu ülkede bir cumhurbaşkanı 20 yıl önce çıktı dedi ki 'benim annem Kürt'tür '.Aynı cumhurbaşkanı bir başka mülakatında 'benim teyzem Türkçe bilmez' dedi ama o cumhurbaşkanı 'ben Kürt'üm' demeye çekindi. Cumhurbaşkanlarının bile etnik kökenlerini söylemeye korktuğu bir Türkiye'den bugün devletin televizyonunun 24 saat farklı dil ve lehçelerde yayın yapabildiği, mahkeme salonlarında mahkumların istedikleri dilde kendilerini savunabildiği, siyasilerin istediği dilde seçim kampanyası yapabildiği, TOKİ'nin Roman vatandaşlarımız için konut yaptığı, Sümela'da 88 yıl sonra Ortodoks vatandaşlarımızın gelip dua edebildiği, Akdamar'da 112 yıl sonra Ermeni vatandaşlarımızın 'amin' diyebildiği ama devletin de kendisini üniversite kapısında kıyafet bekçisi zannetmekten kurtulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Katsayı gibi insanlık dışı bir uygulamanın tedavülden kalktığı bir dönemi yaşıyoruz ama yaptıklarımızla hiçbir şekilde tatmin olamayız. Bizim vatandaşlarımız dünyanın en gelişmiş, en modern, en çağdaş ülkelerindeki kadar demokratik haklara kavuşmalıdır. Hala yasalarımızda, uygulamalarımızda, zihniyetlerimizde eksiklik varsa bunları tespit edip bu sorunları gidermek hepimizin boynunun borcudur."

Bağış, kısa bir süre içerisinde Başbakan Erdoğan'ın açıklayacağı Demokratikleşme Paketini çok önemsediğini belirterek, "Belki bu eksikliklerin, aksaklıkların giderilmesi açısından çok ama çok önemli olacaktır. Ümit ediyorum ki çok daha fazla insanımızın kendini bu ülkenin eşit vatandaşı hissedebilmelerini sağlayacaktır. Yaptıklarımız çok ama çok önemli çalışmalardır" ifadelerini kullandı.

Bakan Egemen Bağış, yaratılmışların en mübareği olan, cennetin ayaklarının altında arandığı anaları baş tacı yapan Trabzon'un ayrı bir konumda olduğunu sözlerine ekledi.

Törene, Bakan Bağış'ın yanı sıra Trabzon Valisi Abdil Celil Öz ve diğer ilgililer katıldı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile