AB Bakanı Ve Başmüzakereci Bozkır Viyana'da

Bozkır: '(Düzensiz göç ve terör) Bu sorunlarla mücadele bakımından Türkiye olarak önemli katkı yapabilecek durumdayız. Ancak bunun tek bir şartı var. O da Türkiye’nin kendisini AB ailesi içinde hissetmesi' 'İfade özgürlüğüyle kişilere hakaret etmeyi birbirinden ayırmalıyız' Avusturya Dışişleri, Avrupa ve Uyum Bakanı Kurz: 'AB’nin dış sınırlarının korunması AB’nin görevi. Bu görevi Türkiye’ye devretmiş olmak çok saçma bir durum olurdu'

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, düzensiz göç ve terör gibi Türkiye ve Avrupa’yı etkileyen sorunlara karşı birlikte mücadele için Türkiye’nin tek şartının kendisini AB ailesi içinde hissetmesi olduğunu söyledi.

Resmi ziyaret için Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Bozkır, temaslarının ikinci gününde Avusturya Dışişleri, Avrupa ve Uyum Bakanı Sebastian Kurz ile çalışma yemeğinde bir araya geldi. İki bakan, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

AB Bakanı Bozkır, Avusturya’nın, Türkiye için yerinin çok özel olduğunu belirterek 'Dostluk ilişkileri içerisinde hem iş dünyası bakımından da çok yararlı ilişkilerimizin olduğu bir ülke, o çerçevede Viyana’ya yaptığımız ziyarette gerçekten mutluluk duydum, onur duydum.' dedi.

Viyana’daki olumlu temaslarının geleceğe temel oluşturması temennisini dile getiren Bozkır, 'Bu ikili ilişkilerimizin daha iyi noktaya getirilmesi, hem de karşı karşıya bulunduğumuz çok önemli sorunlar bakımından Türkiye ile Avusturya’nın ortak hareket etmesi, birbirine destek olması ve bu sorunların üstesinden gelinmesi açısından mesafe katettik.' diye konuştu.

Bozkır, sığınmacı krizine ilişkin iki ülkenin tutumuna dair bir soru üzerine, AB ve Türkiye'nin bulunduğu bölgenin şimdiye kadar görülmeyen bir biçimde tehlikelerle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

'Bunların bir tanesi göç, bir tanesi de terörizmle mücadele. Bütün bu gerçekten bizleri tehdit eden ve gelecek bakımından önemli sorunlarla karşı karşıya bırakan konularda mücadele bakımından Türkiye olarak önemli katkı yapabilecek durumdayız. Ancak bunun tek bir şartı var. O da Türkiye’nin kendisini AB ailesi içinde hissetmesi. Ancak bu sayededir ki birlikte sorunlara çözüm arayabiliriz. Son göç krizinde yaşandığı gibi formüller üretebiliriz. Bunların tamamen ortadan kaldırılması için birlikte hareket etme fırsatı buluruz.'

Bozkır, Türkiye’nin bazı coğrafi çekincelerinden ötürü mülteci statüsü yerine özel koruma statüsü verdiğini ve Yunanistan'dan kendilerine gelen Suriyeliler dışındaki diğer ülkelere mensup sığınmacıları, kendi ülkelerinde herhangi bir tehditle karşı karşıyaysa geri göndermediklerini kaydetti.

Bakan Bozkır, Yunanistan’dan kendilerine 326 sığınmacının geri gönderildiğini, ikinci sefer geri göndermenin gelecek günlerde olacağını söyledi.

- 'İfade özgürlüğümüzle gurur duyuyoruz'

İfade özgürlüğüne ilişkin bir soru üzerine Bozkır, 'Türkiye’de basın özgürlüğünde bir kısıtlama olduğunu söyleyemem. 7500 gazete, 258 televizyon kanalı, 5 milyon dağıtım, 36 milyon insan internet kullanıyor, 11 milyon insan Twitter iletisi gönderiyor. Biz, Türkiye’deki ifade ve basın özgürlüğümüzle gurur duyuyoruz” dedi.

Bakan Bozkır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinden hareketle İngiltere ve Fransa’nın, herhangi bir ülkenin, toprak bütünlüğü, kamu yaşantısı ya da sağlığı tehlikeye girdiğinde hükümetin birtakım önlem ve kısıtlamalara gitmesine imkan vermesinden yararlandığını ancak Türkiye’nin bu maddeye hiç başvurmadığını, bu nedenle de basın özgürlüğünde bir kısıtlama olmadığını vurguladı.

Almanya’da mizahçı Jan Böhmermann hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretten soruşturma açılmasına ilişkin bir soru üzerine Bozkır, 'Bu, Alman hükümetini bağlar ve Alman hukuk sistemi karar verecektir. Biz de takip ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

AB Bakanı, 'İfade özgürlüğü ile kişilere hakaret etmeyi birbirinden ayırmalıyız, arasında bir ayrım yapmalıyız. Biz birilerinin, ifade özgürlüğünün arkasına sığınıp, hakaret etme konusunda uygun ve rahat değiliz. Biz Alman hukuk sisteminin ne karar vereceğini takip ediyoruz' diye konuştu.

Sebastian Kurz da ülkesinin, Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olduğunu ifade ederek 'Türkiye’nin çok önemli bir aktör olduğunu biliyoruz. Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz.' ifadesini kullandı.

Türkiye ile gerek ekonomik gerek sosyal alanda çok güçlü ilişkilere sahip olduklarını belirten Kurz, şunları kaydetti:

'Bugün iki konu üzerinde durduk. İlk önce terörizm hakkında konuştuk. Teröre karşı neler yapabileceğimizi konuştuk. Türkiye ile olan ikili ilişkilerimiz çok güçlü olduğu için burada birlikte bir şeyleri değiştirebileceğimize inanıyoruz. İkinci ana konumuz Suriyeli sığınmacılarla ilgiliydi. İlişkilerin dışında AB ile Türkiye arasındaki anlaşmalar üzerinde konuşmalarımız oldu. Burada çok önemsediğimiz bir konu, Türkiye’nin kendi sahasında yapabileceklerini konuştuk. Ve terörle sığınmacılarla ilgili birlikte nasıl hareket edebileceğimizi ele aldık.'

Kurz, sığınmacı krizi konusunda da AB’nin dış sınırlarını koruma hususunda başkalarına bağlı olmaması gerektiğini söyledi.

AB’nin kendi başına üstlenebileceği bütün konuları kendi başına yapması gerekliliğini vurgulayan Sebastian Kurz, sözlerini şöyle tamamladı:

'Başkalarına bunu devretmememiz gerekir. AB’nin dış sınırlarının korunması AB’nin görevi. Doğu Balkan rotasının kapatılmasında biz de çok aktif rol oynadık. Bu görevi Türkiye’ye devretmiş olmak çok saçma bir durum olurdu. Aynı zamanda AB dış sınırlarını kendimiz korumazsak kendi içimizde bir çelişki oluşturmuş oluruz. Bundan dolayı AB ve Avusturya olarak kendimize düşen görevi üstlendik ve Doğu Balkan rotasının kapatılması için çalıştık ve AB’nin kendi içinde dış sınırları için hamleler yaptık. Ve bu hususta da Avusturya Dışişleri Bakanlığı olarak yapmış olduğumuz hamlelerin arkasındayım.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile