Ab Katılım Öncesi Mali Yardımlarını Sürdürüyor

Ab Katılım Öncesi Mali Yardımlarını Sürdürüyor

Başbakanlık Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, katılım öncesi mali yardım kapsamında AB'nin Türkiye'ye 2010 yılında 650 Milyon Avro kaynak kullandıracağını söyledi

Başbakanlık Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, katılım öncesi mali yardım kapsamında AB'nin Türkiye'ye 2010 yılında 650 Milyon Avro kaynak kullandıracağını söyledi. Cangir, 2009 yılındaki kaynak kullanım miktarının ise 550 milyon Avro olduğunu belirtti.
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'na (TTSO) yaptığı ziyarette Başkan Yardımcısı Coşkun Kahraman ile görüşen Mehmet Cangir, Trabzon'un AB projelerindeki başarısının takdir ettiğini vurguladı. Cangir, Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği olarak yurdun çeşitli bölgelerini gezdiklerini, kamuoyunun düşüncelerini öğrenmek için ziyaretlerde bulunduklarını kaydetti.
Bugünkü Avrupa Birliği'ni Osmanlı dönemindeki Tanzimat hareketi ile karşılaştıran Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir " Modernleşme hareketleri dışarıdan zorla yaptırılan girişimler olarak algılanmamalıdır. Milletimizin güçlü bir reform iradesi var. Ama bir yandan da bu reformların gerçekleşmesini engelleyen bir takım ayak bağlarımız var. Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin bu reformlara karşı oluşan toplumdaki ayak bağlarını çözen bir yani var. Zorla bize reform yaptırmıyor" dedi.
AB'nin kendi içinde bazı ayrı düşünce akımları bulunduğunu ifade eden Cangir, bunlardan birinin Almanya'nın başını çekmiş olduğu, daha küçük ve entegrasyona dayalı bir yapı olduğunu, buna karşın AB'nin mümkün olduğunca genişlemesini savunan ülkelerin de bulunduğunu vurguladı. Almanya ve Fransa liderlerinin zaman zaman Türkiye'nin bir risk olarak görüldüğü şeklinde medyada açıklamalarının yer aldığını kaydeden Cangir, bu açıklamaların bugünkü yönetimlerden geldiğini, daha önceki Almanya liderleri Shröder ve Fisher'ın Türkiye'nin AB'ye katılması için verdiği mücadelenin de unutulmaması gerektiğini belirtti.

"AB TÜRK TARIMINDAN ÇOK ÇEKİNİYOR"
Avrupa Birliği müzakere sürecinde fasılların yüzde 40'ının tarım alanında bulunduğunu, henüz bu fasılların başlamadığına değinen Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, "Bizimle birlikte AB'nin de tarım politikasında değişmeler var. Çünkü AB'nin kendi içinde çok destekleri var. Türkiye için tarım çok özel. Onlarda Türk tarımından çok çekiniyorlar. Ama onlar Türkiye'nin tarımını bitiremezler. Aksine onların çiftçisi korku duyuyor" diye konuştu.
Türkiye'yi içine alan bir Avrupa Birliği'nin daha güçlü olacağını vurgulayan Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, Türkiye ile sınırları genişleyecek olan AB ile bu alanda bir takım tedbirler alındığını söyledi. AB'nin Türkiye ile birlikte İran, Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerimize sınırlarının genişleyeceğini aktaran Cangir, "Yunanistan üzerinden 60-70 bin kişi AB'ye geçiyor. Bunun için sınırlarımızı iyileştirme çalışmalarına başladık. Hep o yüzden 'Kazan kazan' politikasını vurguluyoruz. Bu halkımızı daha iyi duruma getirmek için. Entegre sınır yönetimi müstakil bir konu olarak AB ile Türkiye arasında konuşuluyor. Suriye ile vizesiz geçiş anlaşması yaptık. Geçişleri hızlandırmak için çalışıyoruz. Bunun için Hudutlarda Geçiş Koordinasyon Kurulu oluşturduk. Geçiş süreçlerini nasıl daha azaltırız bunun çalışmasını yapıyoruz" şeklinde konuştu.

"AB TÜRKİYE'NİN KATILIMI İÇİN BİRAZ SÜREC İSTİYOR"
3 Ekim 2005 tarihinde AB ile müzakerelere Hırvatistan ile başlandığını anımsatan Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Köklü bir milletiz. Bu övünç kaynağımızdır. Selçuklu dan Osmanlı dan gelen bir devlet geleneğimiz, bürokrasimiz var. Bir yönetim geleneğimiz var. AB'ye entegrasyonda doğruyu-eğriyi ayırt etmekte bu bir direnç oluyor. AB ile ilişkilerimizi tamamlayıcı bir unsur olarak bu bölgede güçlü olmalıyız. AB Türkiye'den neden vazgeçemiyor çünkü bu bölgede bir stratejik ağırlığı var. Kolay değil, bir anda Türkiye AB'ye katıldığında 100'e yakın sandalye artacak. Bunun için biraz süreç istiyorlar. Bizde sabretmeliyiz. Türkiye sadece bu coğrafya da değil küresel bir oyuncu olmaya çalışıyor. Üçüncü dünya ülkesi olarak AB'ye bakmıyoruz."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile