AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Fed Başkanı Ben Bernanke, Eylül 2012'den bu yana uyguladığı üçüncü parasal genişleme programının (QE3) 2013 sonuna kadar azaltılacağı ve 2014 yılında sonlandırılabileceğini ilk kez 22 Mayıs'ta açıklamıştı. Fed, burada 85 milyar dolarlık varlık alımında azaltıma gidebileceğini duyurmuştu. Söz konusu açıklamanın ardından dünya piyasaları yılın 2. yarısını "tapering" endişeleriyle sürdürdü.
Fed, 17-18 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirdiği yılın son Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında piyasalar tarafından korkuyla beklenen kararı alarak tahvil alım miktarının Ocak 2014'ten itibaren 10 milyar dolar azaltılacağını duyurdu. Böylece Fed, Eylül 2012'den bu yana uyguladığı aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım miktarını Ocak 2014'te başlamak üzere 75 milyar dolara indirmiş oldu.
- 17 yıl aradan sonra ilk kez ABD hükümeti resmi olarak kapandı
Fed'in aldığı kararlarla dünya tarafından yakından izlenen ABD, bütçe kriziyle de uzun bir süre gündemden düşmedi. Kongrede bütçe konusunda anlaşamayan Cumhuriyetçiler ile Demokratlar, 17 yıl aradan sonra ilk kez ABD hükümetinin resmi olarak kapanmasına yol açtı ve tarihine yeni bir ekonomik kriz ekledi. Söz konusu olayda hükümeti temsil eden Demokratlar, ödemelere devam edilmesi yönünde 6 haftalık kısa vadeli bütçe çıkarmayı teklif ederken; Cumhuriyetçiler ise böyle bir durumda sağlık reformunun durdurulması veya iptal edilmesini şart koşmuştu. Ekim ayının daha ilk gününde ABD hükümetinin kapanmasına neden olan kriz, tam 16 gün sürdü.
Bu durumu yakından izleyen uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch, borçlanma sınırı üzerine gerçekleştirilen kongre görüşmelerinde bir sonuca varılamaması nedeniyle 15 Ekim'de ABD'nin "AAA" olan notunu negatif izlemeye aldığını açıkladı.
Fitch'in bu hamlesinden 2 gün sonra 17 Ekim'de borç tavanı yükseltilerek kriz kısmen aşılırken, 12 Aralık'ta masaya oturan Demokratlar ile Cumhuriyetçiler, 2015'e kadar yapılacak harcamalar konusunda anlaşmaya vardı. Böylece yaklaşık 3 yıldır süren ve ekonomiye büyük sıkıntı yaşatan bütçe krizi sona ermiş oldu. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's ise hükümetin kapanmasının ABD ekonomisine maliyetinin 24 milyar dolar olduğunu kaydetti.
- Fed Yellen'a emanet
ABD, Fed Başkanı Bernanke'nin 22 Mayıs açıklamalarıyla hükümetin 17 yıl aradan sonra ilk kez resmi olarak kapanmasıyla uluslararası kamuoyu tarafından yakında takip edilse de ülkede dikkat çeken başka gelişmeler de yaşandı. ABD ekonomisinin iyileştiğine işaret eden ve Fed'in varlık azaltımı ihtimalini güçlendiren veriler birbiri ardına gelmeye başladı.
ABD'de yılın birinci çeyreğinde yüzde 1,1, ikinci çeyreğinde yüzde 2,5, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 4,1 büyüme kaydedilmesi, ekonominin toparlanmasına yönelik beklentileri güçlendirdi.
Bu durum uluslararası kurum ve kuruluşların, ülkenin büyüme rakamlarına ilişkin beklentilerini revize etmesine de sebep oldu. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kasım ayındaki bir raporunda ABD'nin büyümesine ilişkin beklentilerini yukarı yönlü revize ederek, ülkenin 2013 yılında yüzde 1,7, 2014'te yüzde 2,9, 2015'te ise yüzde 3,4 oranında büyüyeceğini öngördüğünü açıkladı.
Buna paralel olarak ülkedeki işsizlik oranı kasım ayında yüzde 7'ye inerek 2008'den bu yana en düşük seviyeyi gördü ve ülkenin ılımlı bir şekilde toparlandığı yorumlarına sebep oldu .
Takvimler 9 Ekim 2013'ü gösterdiğinde Başkan Barack Obama, Bernanke'den boşalacak koltuğa bankanın hali hazırda başkan yardımcısı olan Janet Yellen'i aday gösterdi ve ekonominin dümenini bir kadın iktisatçıya teslim edeceğinin ilk işaretini verdi. Yellen'in adaylığı, 21 Kasım'da Senato Bankacılık Komisyonunda 8'e karşı 14 oyla onaylandı. Fed'in tarihinde ilk kadın yöneticisi olacak Yellen'ın Fed politikalarında Bernanke ile aynı yolu izleyeceğinin beklenmesi, piyasalar tarafından olumlu algılandı.
ABD Bütçe Ofisi tarafından yayınlanan 2014-2023 yıllarını kapsayan 10 yıllık döneme ilişkin bütçe tahminlerinde bütçe açığının GSYH'ya oranının gerilemesinin beklendiği ifade edildi. Bütçe tahminlerinde, 2013 yılında yüzde 5,8 olan bütçe açığının GSYH'ya oranının, 2014 yılında yüzde 3,3'e ve 2015 yılında ise yüzde 2,1'e gerileyeceği öngörüldü.
Arz Yöneticileri Enstitüsü (ISM) tarafından açıklanan Satın Alma Yöneticileri (PMI) endeksi eylül ayında 55,8 seviyesine yükselerek 2013 yılının en yüksek değerine ulaştı. Bu gelişme, mayıs ayından bu yana 4 aydır üst üste ekonominin genişlediğine işaret etti.
Tüketici güveni, yaşanan mali çalkantılar ve hükümetin kapanması nedeniyle kasım ayında yaklaşık 2 yılın en düşüğüne geriledi. Ekim ayında 73,2 seviyesinde olan Michigan Üniversitesi güven endeksi kasım ortasında 72 seviyesine düştü. Tüketicilerin hükümetin kapanması nedeniyle daha fazla tasarrufa yönelerek harcamalarında kesintiye gitme eğilimi tüketim harcamalarında ve güvenin azalmasında etkili oldu.
Ağustos ayında 38,7 milyar dolar olan dış ticaret açığı, eylül ayında 41,8 milyar dolara yükseldi. İthalatın 2,7 milyar dolar artarak 230,7 milyar dolara yükselmesi, açığın artmasında etkili oldu.
ABD ve AB, 2014 yılı sonuna kadar iki taraf arasında kapsayıcı bir ticaret anlaşmasına ulaşmayı amaçlayan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması için temmuz ayında müzakerelere başladı.
Üçüncü ve bu yılki son müzakerelerin de 20 Aralık'ta tamamlandığı anlaşmayla birlikte ABD'nin ticaret hacminin 95 milyar avroya çıkması hedefleniyor. Endeks aralık sonunda 82,5'le temmuz ayından sonraki en yüksek değeri alarak toparlanmanın göstergelerinden biri oldu.
Fed bilançosu, her ay gerçekleştirilen 85 milyar dolar tutarındaki tahvil alımlarının etkisiyle tarihinde ilk kez 4 trilyon dolar büyüklüğe ulaştı. 18 Aralık itibariyle 4 trilyon dolar seviyesine ulaşan Fed bilançosu, 2008 yılındaki finansal kriz öncesinde 900 milyar doların altında bir seviyedeydi. Fitch, 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada merkez bankalarının bilançolarındaki genişlemenin gelecekte de süreceğini ifade etti.
- 2013 yılına damga vuran Fed kararları
30 Ocak'ta Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) iki gün süren toplantısının ardından yapılan açıklamada, aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımına devam edileceği ifade edilirken, istihdam piyasasında gözle görülür bir iyileşme oluncaya kadar tahvil alımının süreceği yinelendi.
20 Şubat'ta Fed'in 29-30 Ocak'ta düzenlediği toplantının yayımlanan tutanakları, bazı Fed yetkililerinin, her ay 85 milyar dolarlık Hazine ve tutsat (mortgage) tahvili alımlarından endişe duyduğunu gösterdi.
26 Şubat'ta ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke, Fed'in düşük faiz oranı politikalarının, hala yüksek işsizliğin yükü altında olan ekonomiye kilit destek sağladığını söyledi.
Fed'in, faizleri düşük tutmak için her ay 85 milyar dolarlık Hazine ve tutsat (mortgage) tahvili alımları programının nihayetinde enflasyonu artırabileceğini ya da yatırımcıları huzursuz edebileceğini kabul eden Bernanke, ancak risklerin şimdilik kontrol altında tutulduğunu belirtti.
20 Mart'ta Fed, son aylarda ekonomide ve istihdamda olumlu gelişmelerin görülmesine karşın, varlık alımlarına, istihdam piyasasında kayda değer bir iyileşme görülene kadar devam edileceğini açıkladı.
FOMC'un iki gün süren toplantısının ardından duyurulan kararlara göre, aylık 85 milyar dolar tutarındaki varlık alımlarına devam edildi.
10 Nisan'da Fed'in planlanandan erken açıklanan tutanaklarında bazı üyelerin teşviklerin bu yıl içerisinde azaltılması ve yıl sonunda sonlandırılması gerektiği görüşünde olduğuna yer verildi.
22 Mayıs'ta Fed Başkanı Ben Bernanke, bankanın teşvik programını sonlandırmak için çok erken olduğunu belirterek, "Para politikasında zamanından önce daralmaya gitmek, faiz oranlarının geçici yükselmesi ve ekonomik toparlanmanın önemli ölçüde azalması veya durdurması riskini beraberinde getirir" dedi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 30 Nisan-1 Mayıs toplantısının tutanakları, söz konusu toplantıda Fed üyeleri arasında, bankanın tahvil alım programını ne kadar erken sonlandırması gerektiği konusunda aktif bir tartışmanın yaşandığını ortaya koydu. Tutanaklara göre, bazı üyeler, "ekonominin hız kazanması halinde (belki de hemen haziran ayında) Fed'in ayda 85 milyar dolarlık tahvil alımlarının derecesinin düşürülmesi" yönünde niyetini gösterdi.
5 Haziran'da Fed'in açıkladığı "Bej Kitap" raporunda, ABD genelinde ekonomik büyümenin, "konut inşaatları, tüketici harcamaları ve sürekli istihdam" gibi faktörlerin de etkisiyle nisan ayından mayıs ortasına kadar olan dönemde artış gösterdiği belirtildi. 19 Haziran'da Fed'in, aylık 85 milyar dolarlık varlık alımları programında değişikliğe gitmedi. Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) iki günlük toplantısının ardından, karara yönelik açıklama yapıldı. Buna göre, Fed, uzun vadeli faiz oranlarını rekor düzeyde düşük tutmaya yönelik programının hızını devam ettirdi.
17 Temmuz'da Fed Başkanı Bernanke, ABD Temsilciler Meclisi'nde yaptığı para politikası sunumunda "Fed bu yılın sonuna doğru tahvil alımını azaltmaya başlayacak" dedi.
31 Temmuz'da Fed aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını korurken 1 Ağustos'da Fed, aylık 85 milyar dolarlık varlık alımlarının hızını yakın bir zamanda yavaşlatacağına dair bir sinyal vermedi.
21 Ağustos'da Fed Toplantı Tutanakları'na göre, Fed'in parasal genişlemeyi azaltmak için yıl sonuna bırakılması gündeme geldi. Banka, ekonomik koşulların beklendiği gibi gelişmesi durumunda komitenin tahvil alım hızını bu yılın sonlarında orta seviyeye getirebileceğini açıkladı.
Fed, ekonomik koşulların gelişmeye devam etmesi durumunda, komitenin varlık alımı programını 2014 ortalarında sonlandırabileceğini açıkladı.
Toplantı tutanaklarında çıkışın ne zaman başlayacağına yönelik net bir sinyal verilmezken "yıl sonuna kadar yavaşlatılma" ifadesi öne çıktı.
18 Eylül'de Fed, aylık 85 milyar dolarlık varlık alımlarının hızını düşürmedi. FOMC'un iki günlük toplantısının ardından, karara yönelik yapılan açıklamada, beklenenin aksine Fed, varlık alımlarının hızında düşüşe gitmedi. Ekonominin hala desteğe ihtiyacı olduğu belirtilen açıklamada, Fed'in varlık alımlarında indirime gitmeden önce ekonomik toparlanmanın sürdürülebilir olduğuna yönelik daha fazla kanıt görmek istediği kaydedildi. Bernanke Fed'in QE3 programını giderek yavaşlatacağını açıkladı.
9 Ekim'de ABD Başkanı Barack Obama, Fed Başkanlığına, bankanın şu anki Başkan Yardımcısı Janet Yellen'i aday gösterirken, 24 Ekim'de Fed, büyük bankalara yeterli nakit bulundurma, devlet tahvilleri ve diğer yüksek kaliteli varlıkları bünyesinde tutma önerisinde bulundu.
30 Ekim'de ise Fed politika faizini yüzde 0,25'te sabit tuttuğunu açıklayan Fed, aylık 85 milyar dolarlık varlık alımlarının hızını düşürmedi. FOMC'un iki günlük toplantısının ardından, karara yönelik açıklama yapıldı. Eylül ayındaki toplantısının sonunda varlık alımlarının hızında düşüşe gitmeyen Fed, bu son toplantısında da bu yöndeki yaklaşımını korudu.
20 Kasım'da Fed Başkan adayı Janet Yellen, varlık alımları programının ekonomideki büyümeye yardım ettiğini ve faydalarının, içerdiği risklerden daha fazla olduğunu bildirdi.
21 Kasım'da Fed 29-30 Ekim'de yapılan toplantısına dair açıklanan tutanaklarına göre, toplantıda bankanın aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımlarının hızında değişiklik yapmamasına karşın, ileriki aylarda kararın gözden geçirilebileceği görüşü öne çıktı. ABD Başkanı Barack Obama tarafından Fed Başkanlığına aday gösterilen Janet Yellen, atanma sürecinin bir parçası olan Senato Bankacılık Komisyonu'nun onay aşamasını rahat geçti. Yapılan oylamada Yellen 8 red oyuna karşı 14 kabul oyuyla komisyonunun güvenini aldı.
ABD'de bankaların kendi hesabına kısa vadeli işlem yapmalarının önüne geçecek "Volcker Kuralı"na 11 Aralık'ta son hali verildi.
"Volcker Kuralı" olarak bilinen prensibin son halinin ortaya çıkmasıyla 2008 krizi sonrasında yapılan reformlarda önemli bir aşama katedildi. Temmuz 2015'den itibaren geçerli olacak ve 2008 finansal krizinin ardından 2010'da yürürlüğe giren Dodd-Frank kanununun bir parçası olan Volcker Kuralı, bankaların kendi paralarıyla işlem yapmasını yasaklarken hedge fonlar gibi riskli araçlara yapabilecekleri yatırımlara da sınırlama getiriyor.
21 Aralık'da Fed aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım miktarını 10 milyar dolar indirdi ve 75 milyar dolarla sınarlandırdı. FOMC tutanaklarında, ekonomideki gelişmenin kesintiyi gerçekleştirmek için yeterli olduğu ifade edildi.
- Kredi derecelendirme kuruluşlarından ABD izlenimleri
Fitch, 11 Ekim'de, "ABD borç tavanını yükseltmede başarısız olursa ve hazine tahvillerinde borcunu ödeyemezse bu duruma reaksiyon gösterebiliriz" açıklamasını yaparken, 15 Ekim'de ise, ABD'nin "AAA" olan notunu negatif izlemeye aldığını bildirdi.
10 Haziran'da ABD'nin kredi notu görünümünü negatiften durağana çeviren S&P, 30 Eylül'de borç tartışmalarının, ABD'nin kredi notununun değiştirmesine neden olmayacağını vurgulayarak, 17 Ekim'deki açıklamasında bütçe krizi sebebiyle kısmen kapalı olan hükümetin ABD'ye maliyetinin 24 milyar dolar olduğunu ifade etti.
Ayrıca S&P, 13 Kasım'da "ABD'de gelecek dönemde yeni önlemler alınmazsa dengesizliklerin birkaç yıl içinde tekrar büyümesini bekliyoruz" uyarısında bulundu.
Moody's, 19 Temmuz'da ABD'nin "AAA" olan notunu teyit edip görünümünü ise "durağana" yükseltirken, 21 Ekim'de "ABD'nin borç limitini artıracak anlaşma kredi notu açısından pozitif unsurlar içeriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Abd'de 2013'e Fed Politikaları ve Bütçe Krizi Damga Vurdu
ABD'de varlık alımlarının azaltması anlamına gelen "tapering" tartışmalarının odağındaki Amerikan Merkez Bankası (Fed) ile senatodaki bütçe görüşmeleri 2013 yılında hem ABD ekonomisinin hem de küresel piyasaların gündemini belirledi.