Abd’deki Türk Büyükelçiliği 6 Caz Konserine Ev Sahipliği Yapacak
Washington’daki Türk Büyükelçiliği, Atlantic Records’un kurucusu Ahmet Ertegün’ün anısına, "Ertegun Jazz Series" adı altında 6 caz konserine ev sahipliği yapacak.
Büyükelçi Namık Tan, konuya ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Birçoğunuz, Türkiye ile caz müziği arasında açık bir bağlantı kuramayabilirsiniz, ancak bu bina, Türkiye Büyükelçiliği rezidansı, Amerika’da cazın gelişiminde özel bir rol oynamıştır" dedi.Amerika’da Mehmet Münir Ertegün’ün Türk Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde, elçilik binası ABD’nin en önemli caz sanatçılarına ev sahipliği yapmış, ülkenin ünlü cazcıları elçilikte konserler vermişti.Caz müziğinin yayılması maksadıyla faaliyet gösteren sivil toplum örgütü "Boeing Company" ve "Jazz at Lincoln Center" ile ortaklaşa düzenlenecek olan konserler Ahmet ve Nasuhi Ertegün kardeşlerin 1930 ve 1940’lı yıllarda ilk caz konserlerine ev sahipliği yaptıkları büyükelçilik rezidansında gerçekleştirilecek.Jazz at Lincoln Center’ın Yönetim Kurulu Başkanı Cat Henry de, organizasyonun amacı hakkında bir konuşma yaptı. Henry, "Bu bir dizi konserin misyonumuzun merkezinde yer almasının sebebi, kültürel değişimi canlandırma düşüncesinden gelmektedir" dedi.Boeing Company’de Siyasi İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı olan Tim Keating ise, Türkiye Büyükelçiliği bu tür bir işbirliği yapmış olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Keating, "Caz insanları bir araya getiriyor. Birleşik Devletleri ve Türkiye’yi bir araya getiriyor, tıpki Boeing Company’nin kendini insanları bir araya getirmeye adaması gibi, dünyayı daha küçük bir yer haline getiriyor, insanları birbirine bağlıyor. Bütün bunların parçası olmaktan gurur duyuyoruz" dedi.Türk kültürünün de birçok tarih ve medeniyetin köşe taşı olarak varlığını sürdürdüğünü ifade eden Keating, "Türk hükümetinin bizimle işbirliği yapmasından gurur duyuyoruz" diye konuştu.Büyükelçi Tan basın toplantısının ardından yaptığı açıklamada ise şunları söyledi:"Mehmet Ertegün’ün oğulları Nasuhi ve Ahmet Ertegün’ün buradaki caz gösterileri hemen gözüme çarptı. O zaman düşündüm ki biz bütün günleri tekrar burada canlandırabiliriz. Tekrar buradaki bütün ilgili kişilere bunu açabiliriz. Çünkü o güne ait bütün eşyalardan tutun avizelerine kadar, bu evin her şeyi aynı. Şurada gördüğünüz resimler burada var bugün de, resimde görülen eşyalar bile var. O günleri yaşamış insanlar da var burada. Türkiye’nin o zaman büyükelçisi ve oğulları kanalıyla burada yaptığıolağanüstü bir tanıtım var. Washington o zaman ırk ayrımının çok ciddi şekilde yüksek olduğu bir yer. Nitekim onlar Türklerin tolerans ve kucaklayıcı taraflarını o zamanın Washington’da yaşayan halkına gösteriyorlar. Onları caz yoluyla bu büyükelçiliğe çekiyorlar, onları ağırlıyorlar. Burası cazın merkezi oluyor. Hatta o zamanlar bir Güneyli senatör bizim büyükelçimize mektup yazıyor. ’Niçin ben her gün geçtiğimde kapınızın önünde bir sürü siyah Amerikalı görüyorum. Bunlara nasıl muamele edileceğinibilmiyor musunuz?’ diyor. Onun üzerine büyükelçilimiz de, yani Ahmet Ertegün’ün ve Nasuhi Ertegün’ün babası Mehmet Münir Ertegün, ona cevaben bir mektup yazıyor. Diyor ki, ’Evet doğru görüyorsunuz. Her gün gördüğünüz kişiler bizim dostlarımızdır. Biz dostlarımızı her zaman ön kapıdan ağırlarız. Ama siz de bir gün gelip bizi ziyaret etmek isterseniz, sizi de burada ağırlayabiliriz. Ama sizi de arka kapıdan bekleriz’ diye böyle biraz ona mesaj içeren bir mektup gönderiyor. Bu da burada ırk ayrımına maruzkalan bir sürü siyah Amerikalıyı çok mutlu ediyor onların bu desteği. O zaman tanıştıkları ve adları duyulmamış kişiler olan müzisyenler sonra dünya çapında müzisyenler oluyor Aretha Franklin gibi, Sammy Davis Junior gibi, Duke Ellington gibi. Onlar da Ahmet ve Nasuhi Ertegün’e Atlantic Records isimli müzik şirketini kurduklarında çok yardımcı oluyorlar. Bu vesileyle Türkiye’nin de ismi duyuluyor. Türkiye’nin kültürel zenginliğinin, Türkiye’nin kültürel alanda attığı adımların burada bir anlamda sesiduyuluyor. Bu bina da buna vesile teşkil ediyor, bu binada oluyor bütün hadiseler. O zamanların gazetelerini süsleyen kültürel haberlerde bu evin her köşesinin resimleri var. Ben onları buldum, çıkarttım. Bakınız yine orada göreceksiniz bir çoğunu, baktım ki biz aynı şeyi bugün için de Türkiye’nin tanıtımı bağlamında burada yapabiliriz. Onu düşünerek bu caz serisini başlattık. Bunun için de buranın en saygın müzik kuruluşlarından biri olan, bu konudaki çalışmaların organizasyonundan sorumlu Lincoln JazzCenter denilen New York’taki kuruluşla beraber hareket ettik. Aynı zamanda Boeing’i de sponsor olarak aldık. Önümüzdeki 1 Mart günü, 6 gösterilik bir seriyi başlatacağız" dedi.