ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, 16 yıllık savaşta ilk kez Afganistan’ın altı ordusunun da Taliban’a yönelik taarruz operasyonlarına katıldığını söyledi.
Mattis, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ile birlikte ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Savunma Bakanlığının (Pentagon) uzun süredir üzerinde çalıştığı belirtilen yeni Afganistan stratejisi hakkında senatörlerin sorularını yanıtladı.
Mattis, ABD’nin Afganistan’daki stratejisinde yaptıkları revizyonu, kısaltması İngilizce olarak "bölgeselleştirme, yeniden uyarlama, güçlendirme, uzlaştırma ve ayakta tutma" kelimelerinin baş harflerinden oluşan “4R+S” olarak tanımladı.
- Pakistan’a uyarı
Savunma Bakanı Mattis, Afganistan’daki sorunun aynı zamanda bölgesel bir sorun olarak değerlendirilmesi ve bu noktada Rusya, İran, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin de Afganistan’daki çatışmalardaki rolleri ve katkılarıyla dikkate alınması gerektiğini kaydetti.
Geçen hafta bölgeye yaptığı ziyaretin amacının bölge ülkeleri ile görüşmek olduğunu belirten Mattis, “Pakistan’ın rolünün üzerine güçlü bir şekilde gideceğiz. NATO’nun taleplerinin İslamabad’da duyulup benimsenmesi gerekir.” dedi.
- Tüm Afgan orduları ilk kez taarruz operasyonlarına katıldı
Mattis, Afgan ordusu ile Taliban’a karşı geçtiğimiz aylardan itibaren kazanımlar elde etmeye başladıklarını belirtirken koalisyon saldırılarının neden olduğu sivil kayıplarında ise azalma olduğunu öne sürdü.
Jim Mattis, “Geçen aydan başlamak üzere bu uzun savaşta ilk kez altı Afgan ordularının tamamı taarruz operasyonlarına katılmaya başladı.” şeklinde konuştu.
- ABD asker sayısı 3 bin civarında arttırılıyor
ABD’nin eğitim ve destek programının geliştirilerek devam edeceğini ifade eden Bakan Mattis, önümüzdeki aylarda bölgeye 3 bin civarında askerin daha gönderilerek ABD’nin ülkedeki asker sayısının 11 bine çıkarılacağını söyledi.
Mattis, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim orada 6 bin 800 NATO ve ittifak ortaklarımız ile 320 bin Afgan ulusal güvenlik güçlerinin yanı sıra 11 bin askerimiz var. Sayılardan da anlayacağınız üzere Afgan güçleri ana güç olmaya devam ediyor; biz de orada onları destekliyoruz. Burada Üçüncü ‘R’ olan ‘güçlendirme’ ise bizim şu anda eksik olan NATO’nun taktiksel desteğini genişletmek için oraya önümüzdeki aylarda konuşlandırmak üzere ABD askerlerinin sayısına 3 bin civarında ekleme yapmamızdan anlaşılıyor."
- İran ile nükleer anlaşma
Bakan Mattis'e, İran ile yapılan nükleer anlaşma ve ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer anlaşmaya yönelik politikası soruldu.
Bir senatörün İran ile yapılan nükleer anlaşmaya bağlı kalmanın ABD’nin menfaatine olup olmadığını sorması üzerine Mattis, “Evet” cevabını verdi. Mattis, şöyle devam etti:
"Şunu söylüyorum; eğer İran’ın anlaşmaya uyduğunu, bunun gerçekten menfaatimize olduğunu tespit edebilirsek anlaşmada kalmamız gerekir. Bu noktada aksini gösteren bir emare olmadığına göre anlaşmada kalıp kalmamak başkana kalmış bir şey.”
- Kuzey Kore konusunda diplomasi vurgusu
Mattis, Kuzey Kore’nin balistik füze denemelerine karşı ise ABD’nin halen diplomatik bir çözüm bulma arayışında olduğunu kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Kuzey Kore ile doğrudan iletişim kanallarının bulunduğunu ve Pyongyang yönetimi ile masaya oturmanın yollarını aradıkları yönündeki açıklamalarını ABD Başkanı Donald Trump’ın “zaman kaybı” olarak nitelemesi de sorulan Mattis, “Bazılarının yorumladığı kadar güçlü bir fikir ayrılığı görmüyorum burada.” dedi.
Mattis, “Başkan Trump’ın bana da Bakan Tillerson’a da talimatı açık bir şekilde Çin’le alınan değişik inisiyatifler dahil diplomatik çözüm arayışı olmuştur. Bakan Tillerson ile doğru bir şekilde Kuzey Kore ile konuşma imkanlarını araştırıyoruz. Yaptığımız tek şey araştırmak. Onlarla konuşmuyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
ABD Savunma Bakanı Mattis'ten Afganistan Açıklaması
ABD Savunma Bakanı Mattis: 'Geçen aydan başlamak üzere bu uzun savaşta ilk kez altı Afgan ordularının tamamı taarruz operasyonlarına katılmaya başladı' '(İran nükleer anlaşması) Eğer İran’ın anlaşmaya uyduğunu, bunun gerçekten menfaatimize olduğunu tespit edebilirsek anlaşmada kalmamız gerekir. Bu noktada aksini gösteren bir emare olmadığına göre anlaşmada kalıp kalmamak başkana kalmış bir şey”