Acı, gözyaşı ve çelişkiler!

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'ün acılarını aktarırken ağlayıp 'Hesaplaşacağız' dedi ama Adalet Bakanı Ergin de darbecilerin neden yargılanamayacağını anlattı

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'ün acılarını aktarırken ağlayıp 'Hesaplaşacağız' dedi ama Adalet Bakanı Ergin de darbecilerin neden yargılanamayacağını anlattı


ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 12 Eylül döneminde idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Nejdet Adalı gibi isimleri anarak gözyaşı döktü ve referandum için ‘evet’ oyu istedi.

Mustafa Pehlivanoğlu’nun idamı öncesinde ailesine yazdığı mektupta yer alan, “Nişanlıma selam eder, cenabı haktan hayırlı bir yuva kurmasını dilerim” satırlarında hıçkırıklara boğulan Erdoğan, CHP’ye, MHP’ye ve BDP’ye gönül veren herkesten referandumda ‘evet’ oyu istedi.

Çukurca’da altı askerin şehit olmasına neden olan çatışmaya da değinen Başbakan Erdoğan, terör sorununun sabahtan akşama çözümü için bir sihirli değneğin bulunmadığını ancak kararlılıkla çözüm için mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini belirtti. Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:

TERÖRE KARŞI SİHİRLİ DEĞNEK YOK: Terörle mücadelede herkesin birlikte göstereceği dayanışma önemlidir. Akşamdan sabaha, eğer ‘bir çözüm’ deniliyorsa böyle bir sihirli değnek yok. Olaya sadece bir güvenlik meselesi olarak bakarsak yanılırız. Eğer terör örgütünü, teröristleri vatandaşlarımızdan ayırabilir, araya o perdeyi gerebilirsek, işimiz çok daha kolay olacaktır.

KÜRT VATANDAŞIMIN LEHİNE: BDP, ‘Anayasa değişikliğinde Kürtlerin lehine olabilecek hiçbir madde yok. Orada Kürt adı geçmiyor’ diyor. Orada hangi etnik unsurun adı geçiyor? Tayyip Erdoğan bu değişiklikten ne kadar istifade ediyorsa, Kürt kökenli vatandaşım da o kadar istifade ediyor.

ŞAFAK TÜRKÜSÜ: Necdet Adalı, 19 yaşında bir lise öğrencisiyken cinayet işlediği iddiasıyla 1977’de tutuklandı. Adalı, suçsuzluğunun ortaya çıkacağından o kadar emindi ki Ulucanlar Cezaevi’nde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan mahkeme reisi Adalı’nın masum olduğunu iddia etti, karara şerh koydu ancak fayda etmedi. Necdet Adalı 22 yaşındayken 8 Ekim 1980’de asılarak idam edildi. Şair Nevzat Çelik’in, Adalı için yazdığı ‘Şafak Türküsü’ bu zamansız ölümü en güzel şekilde resmeder. ‘Beni burada arama anne/Kapıda adımı sorma/Saçlarına yıldız düşmüş/Koparma anne/Ağlama/Kaç zamandır yüzüm tıraşlı/gözlerim şafak bekledim/uzarken ellerim kulağım kirişte/ölümü özledim anne/yaşamak isterken delice...’

AĞLAMAKTAN KONUŞAMADI: 12 Eylülcüler, kendi ifadeleriyle asılan bir solcuyla denge kurmak için bir de sağcı idam etmek istediler. Adalı’dan sadece birkaç saat sonra 22 yaşında bir genç, Mustafa Pehlivanoğlu darağacına yürüdü. Ailesi, infazdan üç gün sonra çocuklarını ziyarete geldiğinde, idam edildiğini öğrendiler. Mustafa’dan geriye şu satırlar kaldı: Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz.(...) Eğer benim günahım varsa, cenabı Allah’ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah’tan bulsunlar. Anne sizlerle helalleşmek isterdim fakat olmadı, hakkım varsa hepinize helal olsun, siz de helal edin.... Son olarak ağbime, yengeme, (ağlamaktan konuşamadı) yeğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, (hıçkırarak) cenabı Allah’ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.’

ERDAL EREN, ERTUĞRUL GÜNAY: Bir başka isim Erdal Eren oldu. 17 yaşındayken tutuklandı, 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam edildi. 14 Mayıs 1987’de Hüseyin Kurumahmutoğlu, sabah namazını kılarken, başına vurulan dipçik darbesiyle Mamak Cezaevi’nde genç yaşında dünyaya veda etti. Bu zulümlerin, işkencelerin en yakın şahitlerinden, mağdurlarından biri de Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay idi. 12 Eylülde hapisteyken, vefat eden babasının cenazesine bile katılamadı.

MHP TABANINA MESAJ: Alparslan Türkeş, 1992’de verdiği bir röportajda DYP -SHP koalisyonuna güvenoyu verme gerekçesini açıyor: ‘12 Eylül Anayasası’nı değiştireceklerine söz verdiler. 12 Eylül, ülkücüler olarak bize çok haksızlık etmiştir. Ah Mamak Cezaevi’nin dili olsa da bize tabutlukları, C-5’leri anlatsa.’ Buradan ah Diyarbakır Cezaevinin dili olsa da konuşsa... Diyarbakır Cezaevi’nin dili yok ama keşke 12 Eylül’de orada yatan bazı MHP yöneticileri, vicdanlarının sesine kulak verip, dürüştçe konuşsa. Tam 30 yıl sonra, yine bir 12 Eylül günü, işte bu işkenceler, zulümlerle, bu insanlık dışı uygulamalarla milletçe hesaplaşacağız. Gencecik ölümlerle, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana taşıyan zihniyetle hesaplaşacağız. Haksız bir şekilde idam edilen Mustafa’nın ‘Allah’tan bulurlar’ dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür.

BİZ YÜZLEŞECEĞİZ: Yıllarca 12 Eylül mağduru solcuları istismar eden CHP, 12 Eylül ile yüzleşemese de biz yüzleşeceğiz. Yıllarca 12 Eylül mağduru ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, 12 Eylül ile hesaplaşamasa da biz hesaplaşacağız. Adil bir şekilde yargılanmadan, darağacağına gönderilen Necdet Adalı’nın, Mustafa Pehlivanoğlu’nun, Erdal Eren’in, sabah namazında dayakla öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun hatıraları karşısında alnımız ak kalırken, onlar mahcup olacaklar. MHP’li kardeşlerimizden, CHP’ye, BDP’ye gönül vermiş kardeşlerimden ‘evet’ bekliyorum. (Radikal)




Radikal
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile