Açıköğretim Fakültesi 9’uncu kat toplantı salonunda gerçekleştirilen etkinlikte, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Bafra İşletme Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Suzan Urgan konuşmacı olarak katıldı.
Transhümanizmde, insan ömrünü uzatmanın en önemli kriter olduğunu vurgulayan Urgan, Transhümanizmin tarihi ve yapılan çalışmalara değindi. Kavramın tanımını yapan Dr. Öğr. Üyesi Urgan “İnsan ömrünü uzatmak için bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapılmaktadır. İnsanın daha sağlıklı, konforlu bir hayata kavuşturabilmek için yapılan bütün bilimsel ve teknolojik çalışmaların entelektüel ve kültürel birleşimine Transhümanizm denir. Transhümanizm’in kökü Rönesans’a dayanıyor; çünkü Rönesans döneminde insan fikirlerine ve yeteneklerine olan inancın oluşturduğu kültürel ortam birçok sanat eserinin ve bilimsel ilerlemenin ortaya çıkmasını sağlamıştır. İnsan ömrünü uzatma adına ise belli başlı çalışmalar var. Bunlardan en önemlisi de beden dondurmadır. Beden dondurma işlemleri insanların yaşam fonksiyonlarını durdurarak onların vermiş oldukları tarihte tekrar canlandırma işlemi üzerine yapılan bir işlemdir. Bunun yanı sıra DNA kopyalama gibi insan ömrünü uzatmak adını birçok çalışma yapılmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
“İnsan gelecekte makineye itaat etmek zorunda kalacak”
Gelecek 30 yıl içerisinde insanların günlük hayatına girecek olan kök hücre, nükleer silahlar ve sanal gerçeklik gibi ilerlemeler hakkında bilgi veren Urgan, insanlığın gelecekte kavuşacağı konforlu hayatta huzurlu olabilecek mi? sorusunu dikkat çekerek, “İnsanın gelecekte bu gelişmelerle birlikte huzurlu olacağına karşı kafamızda kuşkular mevcut. Özellikle kontrol altına alınamayan yapay zeka ve tehlikeli teknolojilerin devreye sokulması söz konusu olduğu için insan gelecekte makineye itaat etmek zorunda kalacaktır. Bugün de insanların cep telefonlarına olan bağımlılığı bize bu sürecin başladığını göstermektedir. Gelişmiş teknolojiler yeni ekonomik modelleri otaya çıkaracak ve bu ekonomik modeller milyonlarca insanı işsiz bırakacaktır. Bu milyonlarca kişinin işsiz kalması da çok büyük sosyal patlamalara sebep olacak. İnsan aklının 8-10 kat daha geliştirilmesi ile insan yapay olanla biyolojik olanı ayırt edemeyecek ve şizofreni ile deha arasındaki fark neredeyse görünmez hale gelecektir. Bu gelişmelerle birlikte gelecekte insan ırkının daha acımasız hale geleceğini bize gösteriyor’’ diye konuştu.
“Gelecekte depresyonlu bireylerin sayısı oldukça artacak”
Günümüzde insanlığın tekno bilimsel dönemde yaşadığını ifade Urgan, bu dönemin insana getirdikleriyle nasıl bir duygusal hal alacağına ilişkin, ’’Gelişmiş teknolojilerle birlikte insanlığı eğlendirecek çok önemli durumlar ortaya çıksa bile gelecekte depresyonlu bireylerin sayısı oldukça artacak. Tekno bilimsel dönemde, sadece aklın kullanılması ve bu durumun insanlığın duygularını kullanmasının önüne geçmesi en büyük problemi ortaya çıkartmaktadır. Bu dönemde insanın duygusal bir varlık olması görmezden gelinerek insanda daha çok üretmesinin ve tüketmesinin istenmesi kitleler daha çok manipüle edilir hale getirdi. Bu dönemde makinenin bir dişlisi haline gelen insan, gelecekte ete kemiğe bürünmüş bir makine olma ihtimali olduğu için ruhsuz bir geleceğin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Pozitif düşünen bir insanın hem sosyal hayatta hem de organizasyonlar içinde çok başarılı olduğu ifade edilmektedir. Gelecekte olumlu yerde olma durumu olan ümit ve iyimserlik dayanıklı olmak için çok önemli faktördür’’ diye belirtti.
Açıköğretim Söyleşi Günlerinde 'Transhümanistik Çağdaki Kaos Ve Pozitif Psikolojik Sermaye'
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Söyleşi Günleri kapsamında, “Transhümanistik Çağdaki Kaos ve Pozitif Psikolojik Sermaye” başlıklı bir seminer gerçekleştirildi.