Çölaşan, Türkiye'nin dış politikasını ve basını eleştirdi.
Atatürk büstü açılışı yapmak ve halkla yapacağı söyleşiye katılmak için geldiği Kaz Dağları eteklerinde bulunan termal cenneti Güre beldesinde yerel medya muhabirlerinin sorularını yanıtlayan ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, iktidarı eleştiri yağmuruna tuttu ve ilginç iddialarıyla dikkat çekti. Güre Afrodit Termal Tesislerinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Çölaşan, “Bir ülke kendi iç güvenliğini düşünürken komşularıyla güvenliği bir arada düşünür. Yani içeride güvenlik istiyorsan önce sınır komşularınla güvenlik içinde olacaksın.
Onlara sırtını dayayabileceksin. Dostluklar kurabilecek, ittifaklar oluşturabileceksin ki içeride bir terör belası varsa üstünde, ona karşı alacağın tedbirler arkadan provoke edilmesin. Son dönemde ülkemizin uyguladığı Suriye politikası, o kadar çirkin ve açığa çıktı ki. Türkiye muhaliflerin yanında yer alırsa Suriye hükümetine karşı, Suriye de eli boş duracak değil. Bence o hareketlerin tümünün arkasında Suriyeliler de var. Ben tahmin yürütüyorum. Siz bir ülkenin yönetimine, iyidir, kötüdür, merkezi yönetimine, Esad yönetimine karşı muhalifleri destekliyorsunuz ve ama o Suriye’nin muhaliflerini desteklerken muhaliflerin içinde PKK da var, el Kaide’de de var, başkaları da var. Peki Suriye boş mu duracak? Suriye de kendisini korumak için pekala başka alternatifler üretebilir.
Ve pekala senin içerideki PKK terörüne karşı yandaş, onlara destek olacak konumlarda ülke olarak yer alabilir. Aslında şunu söylemek lazım; bir ülke sadece vatanı için savaşır. Vatan için savaşırsanız bir değeri vardır. Biz emperyalizme karşı duran bir ulusal Kurtuluş Savaşı’yla kurulmuş bir ülkeyiz ve Cumhuriyet'in bu güne kadar, son döneme kadar dış politika ilkeleri yurtta sulh, cihanda sulh. Ne demektir bu? İyi komşular, iyi ilişkiler ve kendi bağımsızlığı önde gelecek. Kendi menfaatleri tabii ki önde gelecek ve başka ülkelere de emperyalist gözle bakmayacaksın” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, BU SURİYE SAVAŞININ NERESİNDEDİR?”
Suriye’deki iç savaşı değerlendiren ve Türkiye’nin bu savaştaki rolünü sorgulayan Tansel Çölaşan, “Biz kendi vatanımızın savunması söz konusu olmadığı halde, kendimiz o komşulardan bir tehdit almadığımız halde sadece Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) çerçevesinde Suriye’de hem de BOP'un elebaşısı Amerika’dan daha da ileriye giderek, onların bile kendi seçim amaçları nedeniyle ağırdan aldıkları bir dönemde, yani sahibine kuzgun gözükmek için kendimizi şaşırmış bir biçimde Suriye’nin içine atladık, muhaliflerin içine. Türkiye bu Suriye savaşının neresindedir? Niye Türkiye Suriye savaşının içindedir, niye Suriye’nin bölünmesinin yanındadır, niye Suriyeli muhaliflerin yanındadır? Daha önce Esad ve karısıyla beraber bizim başkanımızın yanında değil miydi? Çocuklarının düğünlerine gitmediler mi? Hediyeler götürmediler mi özel uçaklar ile? Üstelik bu Suriye Apo’yu bize teslim eden Suriye. Ecevit döneminin politikalarıyla şimdi Ergenekon’dan içeride yatan Atilla Uğur’un Apo’yu alıp getirdiği Suriye. Türkiye bugün neredeyse bir iç savaş ile karşı karşıya. İşte ben bütün o Şemdinli’yi, Foça’yı, Gaziantep’i hep bu kapsamda düşünüyorum. Çünkü Suriye orada kendisine karşı yapılmış bir hareketin baş sorumlusu olarak gördüğü Türkiye’nin içindeki PKK terörüne karşı neden kayıtsız kalsın? O da her türlü PKK terörünü bir şekilde destekler” iddialarında bulundu.
“HALK, DERİN DEVLETİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLAMALI”
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türkiye’de bir derin devlet olduğunu iddia ederek, halkın bu derin devletin ortaya çıkmasını sağlaması gerektiğini söyledi.
Çölaşan, “Bugün Türkiye’deki derin devlet dediğimiz, aslında Ergenekon’u oluşturan ama Ergenekon’dan içeride olanları demiyorum, Silivri’yi oluşturan, o kötü yargılamaları oluşturan, emniyeti ele geçiren ve bütün soruşturmaların içinde olan ve bu El Kaide, sinegog bombalamalarının arkasında olan, Malatya olaylarının arkasında, Hrant Dink olayının arkasında olan bir derin devlet var. Bu derin devletin asıl ortaya çıkmasını halk bir şekilde sağlamak zorunda. Basının da burada çok önemli bir yeri var. Aslında basın bugünkü konumundan ayrılabilse, patronlar ceplerindeki parayı yeterli görse, birazda ulusalcı davransalar, inanın Türkiye 3 günde çözülür. Derin devlet çözülür, suçlular görülür, yargı değişir, yerlerini bulurlar. BDP Amerika’ya gidiyor ve ne diyor? 'Bu olay Birleşmiş Milletlere taşınacaktır' diyor. Getirilmek istenen süreç bu. Çünkü bunun arkasındaki Kürt raporları, CIA’nın raporları, bu ülkede bu yapıyı uluslararası düzeye taşımak, terör örgütünden gerillaya taşımak ve sonuçta Birleşmiş Milletlerin eline almak ve burada özerk bir Kürdistan kurmak. Amaç bu. Bu amaca Türkiye Cumhuriyeti ordusu, Ergenekon ile pasifize edilmeden önce karşı durmuştur. Bu yapıya el vermemişti ve Türkiye 90’lı yıllardan 2002’lere geldiğinde terörü bitirmişti. Ben olayı PKK bir terör örgütüdür ve devlet terör örgütüne karşı, teröre karşı alınacak önlemleri alarak pekala yenebilir ve terör sonlandırılabilir. Daha önce yapmıştır Türkiye ve başarmıştır” dedi.
“KOMŞULARINIZLA BÜTÜN İLİŞKİLERİNİZİ KAYBETTİNİZ”
Türkiye’nin komşu ülkeleriyle olan bütün ilişkilerini kaybettiğini öne süren Tansel Çölaşan, konuşmasının devamında, "Siz komşularınız ile bütün ilişkilerinizi kaybettiniz. İran’ı karşınıza aldınız füze kalkanıyla. Irak’ın Maliki hükümetini karşınıza aldınız. Davutoğlu’na yaptıkları hakareti yuttular. O kadar kötü bir dış politikamız var ki, sadece bireysel bakılıyor. Allah nazardan saklasın bir dışişleri nazırımız var. O nazır kendisini Osmanlı nazırı falan zannediyor herhalde. Çekiyor, işte Kerkük’e gidip namaz kılacağım diyor. Bilmem ne yapıyor ve alıyor dersini geliyor. Türkiye Cumhuriyeti hiç dış politikada bu kadar itibar kaybetmemişti. Bu çok çok önemlidir ve bundan kurtulmamız gerekir. Türk halkı belki biraz tembeldir, belki gazete okumaz, belki haberleri biraz dinlemez, biraz sadaka için verilen yardımları kabul eder, belki, 'Ben niye fakirim de bu sadakaya muhtacım?' demez ama vatanından vazgeçmez, vatanının bölünmesini istemez, kardeş kavgası istemez. Bakın, kardeş kavgasına götürmek için bırakın etnik ayrışmayı, şimdi mezhepsel ayrışmalara gidiyorlar. Çok tehlikeli sularda politika yaptıklarını zanneden bir iktidarımız var. Son derece tehlikeli, hiçbir şekilde ülkenin, hiçbir noktada halkın tasvip etmeyeceği politikaları yürütüyor. Sadece halkla haberleşme kaynaklarını kestiği için halk biraz işte yapısal olarak okumadığı için ne yaptığını bilmiyor olabilir. Ama halk bölünmeye ilişkin işaretleri gördüğü anda bu iktidarı bir günde tepe taklak eder. Gittiği nokta da bence o” ifadelerini kullandı.
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, yerel basın mensuplarıyla yaptığı görüşmenin ardından, Güre beldesinin İskele Mahallesi’ndeki ADD Güre Şubesi’ne ait çay bahçesinde halkla gerçekleştireceği söyleşiye katıldı.
Söyleşide de aynı konulara temas eden Çölaşan, eşiyle birlikte bir süredir Ayvalık’ta bulunan yazlık evlerinde tatil yaptıklarını bildirdi. ADD Genel Başkanı Çölaşan’ın söyleşisini çok sayıda belde halkı ve tatilci dikkatle izledi ve yazılı olarak Çölaşan’a sorular yöneltti. Tansel Çölaşan, masasına bırakılan tüm soruları sabırla cevaplarken, kendi yorumuyla halkı uyanık olmaya davet etti. Çölaşan’ın yaklaşık 2 buçuk saat süren söyleşisi izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.
Güre Belediye Başkanı Kamil Saka ise, Tansel Çölaşan’a bölgeye özgü çeşitli hediyeler verdi .
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan:
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesinde yaptığı açıklamalarla dikkatlerini üzerine çekti.