Başbakan Binali Yıldırım, "Bazen ileri geri laflar ediliyor, '3,5 milyon Suriyeliye niye bu kadar para harcıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?' Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, darda, zorda olan, yerinden yurdundan kaçmak, bütün hatıralarının olduğu yerleri bırakmak zorunda olan insanlara kapımızı kapatamayız. Bizim kültürümüzde bu yok, inancımızda bu yok." dedi.
Yıldırım, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığında (AFAD) 80 adet 4x4 arazi aracı ve 11 mobil dekontaminasyon aracının teslim törenindeki konuşmasında, AFAD'ın genç ve geç kalmış bir kuruluş olduğunu söyledi.
AFAD'ın ilk sınavını 2011'deki Van depreminde verdiğini belirten Yıldırım, kurumun ete kemiğe bürünmesinin ve memleketin her tarafında organize olması gerektiğinin Van'da görüldüğünü dile getirdi.
Yıldırım, Van depreminin, AFAD'ın yapılanmasını belirleyen önemli bir olay olduğunu ifade etti. Van depreminde, ülkenin geçmiş dönemlerdeki acziyeti yaşamadığını vurgulayan Yıldırım, 1999 Marmara depreminde Ankara'nın 2 gün deprem bölgesiyle irtibat kuramadığını anlattı.
Devletin hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını, bir yılda 5 milyarın üzerinde para harcandığını, 30 bin konutun da yapıldığını kaydeden Yıldırım, 1970'li yıllarda yaşanan Varto depreminin konutlarının ise AK Parti döneminde tamamlandığının altını çizdi.
Yıldırım, sadece Türkiye hudutlarında değil dünyanın birçok bölgesinde en hızlı şekilde organize olan ve gerekli desteği veren bir ülke haline gelindiğini vurguladı.
- "O insanlar orada işler düzelince gidecek"
AFAD'ın bugün gücüne yeni bir güç kattığını, 99 yeni aracı ülkenin çeşitli yerlerine göndereceğini bildiren Yıldırım, imkan ve kabiliyetini de artırdığını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, Bangladeş'e gittiklerini ve Arakanlı Müslümanlara AFAD, Türk Kızılayı ve TİKA'nın yardım ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Orada da Türkiye'yi, Türkiye bayrağını gördük. Ülkemiz bütün yardımlarda milli gelirine kıyasla en fazla yardım yapan, en fazla cömertlik gösteren ülke unvanına sahiptir. Bazen ileri geri laflar ediliyor, '3,5 milyon Suriyeliye niye bu kadar para harcıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?' Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, darda, zorda olan, yerinden yurdundan kaçmak, bütün hatıralarının olduğu yerleri bırakmak zorunda olan insanlara kapımızı kapatamayız. Bizim kültürümüzde bu yok, inancımızda bu yok. Tabii ki bağrımızı açtık, soframıza onları dahil ettik. Bunu asla para, hesap, kitap meselesi yapmadık, yapmayız. Bakın, o insanlar orada işler düzelince gidecek. Hiçbir kimse memleketinden ayrı sonsuza kadar yaşayamaz."
- "Büyük felaketler olursa ne yapalım deme şansımız yok"
Fırat Kalkanı Operasyonu'nda 2 bin kilometrekarelik alanın temizlendiğini bildiren Yıldırım, "Oraya 80 bin kişi gitti yerleşti. Yerleşik hayata geçti, eğitimlerini alıyorlar, sağlık hizmetlerini alıyorlar. Her türlü terör tehdidinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar." dedi.
Yıldırım, AFAD, Türk Kızılayı, TİKA gibi kuruluşların da ulaşılmayan coğrafyalara gittiğini, kimsenin yardım elini uzatmadığı yerlere yardımların götürüldüğünü aktardı.
Aslında Türkiye'nin depremlerle yaşamaya mecbur olan bir ülke olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Yeni deprem haritası da güncellendi, nerede hangi tehlike var bunu artık biliyoruz. Bundan sonra eğer depremlerde büyük felaketler olursa ne yapalım deme şansımız yok. En azından bundan sonra yapılacak yapılarda bu bilincin yerleşmesi lazım." diye konuştu.
(Sürecek)
AFAD Araç Teslim Töreni
Başbakan Yıldırım: (1) 'Bazen ileri geri laflar ediliyor, '3,5 milyon Suriyeliye niye bu kadar para harcıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?' Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, darda, zorda olan, yerinden yurdundan kaçmak, bütün hatıralarının olduğu yerleri bırakmak zorunda olan insanlara kapımızı kapatamayız. Bizim kültürümüzde bu yok, inancımızda bu yok' 'Türkiye, depremlerle yaşamaya mecbur olan bir ülke. Yeni deprem haritası da güncellendi, nerede hangi tehlike var bunu artık biliyoruz. Bundan sonra eğer depremlerde büyük felaketler olursa ne yapalım deme şansımız yok. En azından bundan sonra yapılacak yapılarda bu bilincin yerleşmesi lazım'