Diyanet işleri Başkanlığının ev sahipliğinde Türkiye ve Afrika ülkeleri arasında dini alanda iletişimi güçlendirmek, iş birliği imkanlarını değerlendirmek ve ortak projeler gerçekleştirmek amacıyla düzenlenen 3. Afrika Müslüman Dini Liderler Zirvesi bugün sona erdi. 51 ülkeden bakan, Diyanet İşleri Başkanı, dini idare başkanı, baş müftü, akademisyen, gibi dini kurum ve kuruluşlardan çok sayıda katılımcının katıldığı zirvenin kapanış programında alınan kararlar bir sonuç bildirgesi olarak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş tarafından okundu. Prof. Dr. Erbaş’ın okuduğu bildirgede bir çok konuya değinildi. Afrika kıtasının medeniyetin beşiğinin olmasının yanı sıra, zengin yeraltı ve yer üstü kaynakları sahip olmasından dolayı dış müdahalelere maruz kaldığı vurgulanarak, “Afrika, insanlığın ve medeniyetin beşiği olmanın yanı sıra dünyanın en zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklarına, tarım arazilerine, genç ve çalışkan bir nüfus potansiyeline sahip bir kıtadır. Yaşanan yoksulluk ve sıkıntının esas nedeni, dış müdahaleler, küresel güç savaşları, tefrika ve iç kavgalarla kıtanın istikrarsızlaştırılmasıdır. Dolayısıyla kaos, karmaşa ve istikrarsızlığa sebep olan her türlü girişimden uzak durmak, birlik ve beraberliği zayıflatan unsurlara karşı uyanık olmak hayati önemi haizdir. Zira Afrika yaşadığı krizlerin gerçek nedenlerinin ve sahip olduğu büyük imkanların farkında olarak daha iyi bir gelecek inşa edebilecektir” denildi.
“Afrika sahip olduğu zenginlikler için işgal edildi”
Afrika’nın emperyalist devletler tarafından sahip olduğu zenginlikler nedeniyle işgal edildiği belirtilen bildirgede, “Emperyalist devletler, sahip olduğu zenginlikleri için Afrika’yı işgal etmiş, kıtanın bütün kaynaklarını yağmalamış, sanat ve kültürel birikimini tarumar etmiştir. Tarihi ve sosyolojik gerçeklere, çıkarcı ve ideolojik reflekslerle bakan bir takım devletlerin ve siyasetçilerin, söz konusu süreçte Afrika’da yaşananlar konusunda tam bir duyarsızlık ve ilgisizlik göstermesinin, hakkaniyetten uzak ve çifte standarda dayalı bir yaklaşım olduğu açıktır” ifadelerine yer verildi.
“Müslümanlar şiddet kaynağı ve taşıyıcısı olarak tanıtılıyor”
İslamiyet’in rahmet dini olduğu ancak şiddet kaynağı olarak tanıtılmak istendiğinin belirtildiği bildirgede “Rahmet dininin müntesipleri olan Müslümanların şiddetin kaynağı ve taşıyıcısı olarak tanıtılması, İslam dininin terörle anılması, kötü niyet ve kirli emellere dayanan bir algı operasyonudur ve asla kabul edilemez. Zira İslam Dininin, terörü, şiddeti, zulmün her çeşidini kesin bir şekilde reddettiği apaçık ortadadır.”
“İslam’ın rahmet dini olduğunu gözardı eden yaklaşımlara karşı dikkatli olunmalı”
İslam coğrafyasında ortaya çıkan ve İslam’ın değerlerini istismar ederek şiddet uygulayan örgütlere karşı daha fazla dikkat edilmesi gerektiği dile getirilen bildirgede “İslam coğrafyasında ortaya çıkan ve İslam’ın muazzez kavramlarını istismar ederek şiddet ve terör uygulayan Boko Haram, eş-Şebab, DEAŞ ve benzeri örgütlerin arkasında kirli çıkar ilişkilerinin, sinsi küresel yapıların olduğu izahtan varestedir. Bu bağlamda, İslam’ın hak, hakikat, rahmet ve merhamet ilkeleri, medeniyetimizin ilim, hikmet, ahlak, hukuk mefkuresi yeni nesillere iyi anlatılmalı ve iyi öğretilmelidir. Aynı şekilde, zahiri, parçacı, ayrıştırıcı ve tekfir edici yorumlarla geliştirilen ve İslam’ın rahmet dini olduğu gerçeğini göz ardı eden anlayışlara karşı İslam dünyası daha dikkatli olmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
“FETÖ hem İslam dini için hemde Müslümanlar için küresel bir tehdit”
Bildirge de FETÖ terör örgütüne karşı İslam coğrafyasının dikkatli olması gerektiğine vurgu yapılarak “Gerçek yüzünü gizleyerek sevgi, müsamaha, kardeşlik gibi kavramlarla sempati oluşturup meşruiyet kazanmaya çalışan ama gerçekte yaşadığı topluma ve Müslümanlara ihanet etmekten ve her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmeyen FETÖ terör örgütü, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de giriştiği hain darbe girişimiyle ifşa olmuştur. Allah ve Peygamber tasavvurunu, İslami kavramları, insani ve vicdani değerleri tahrif ve tahrip eden bu din istismarcısı terör örgütü hem İslam dini için hem de yeryüzündeki bütün Müslüman varlığı için küresel bir tehdit ve musibettir. Bugün özellikle Afrikalı Müslümanları hedef kitle olarak seçip yapılanmasını devam ettirmeye çalışan FETÖ terör örgütüne karşı dikkatli ve duyarlı olunmalı, propagandalarına asla itibar edilmemelidir. Bu konuda, bütün Müslümanların bilinçli ve özverili bir biçimde işbirliği yapmaları ve mücadeleye devam etmeleri önemlidir” denildi.
'Afrika Müslüman Dini Liderleri Zirvesi' Sona Erdi
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ’Afrika Müslüman Dini Liderleri Zirvesi’ ( Çıkarsız Dayanışma ve İyilikte Yardımlaşma) bugün Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın okuduğu sonuç bildirgesiyle sona erdi.