Ahmet Özal: 'Türkiye'nin 1993 Yılının İncelenmesi Lazım'

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, 22 yıl önce uğradığı ve yaralı olarak kurtulduğu suikast girişimine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren oğlu Ahmet Özal, adliyeden ayrıldı

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, 22 yıl önce uğradığı ve yaralı olarak kurtulduğu suikast girişimine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren oğlu Ahmet Özal, adliyeden ayrıldı. Çarpıcı açıklamalarda bulunan Ahmet Özal, Türkiye'nin 1993 yılının incelenmesi gerektiğini belirterek, "İsimlerin, olayların, şahısların can güvenliği açısından konuşulmaması gerekir" dedi.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne öğle saatlerinde gelen Ahmet Özal, soruşturmayı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali'ye ifade verdi. Yaklaşık 3 saat adliyede kalan Özal, çıkışta basın mensuplarının soruları üzerine babası Turgut Özal'ın ölümü ve suikast girişimiyle ilgili ifade verdiğini söyledi. Özal, çarpıcı açıklamalarda bulunarak, "Sayın savcıya suikast girişimi ve vefatıyla ilgili bildiklerimi, duyduklarımı, bazı isimleri, olayları, hadiseleri yıllardan beri bazı
konuşulmamış bilinmeyen olayları anlattım. Bu isimler ve olaylarla ilgili konuşmam yasaktır, soruşturmanın selameti açısından doğru değildir. İsimlerin, olayların, şahısların can güvenliği açısından konuşulmaması gerekir" dedi.
Soruşturmanın süratli şekilde devam ettiğini ve bundan mutluluk duyduğunu ifade eden Ahmet Özal, Türkiye'nin 1993 yılının incelenmesi gerektiğini söyledi. Özal, "Rahmetli Uğur Mumcu ile başlayan, Eşref Bitliş, Turgut Özal, Adnan Kahveci, Madımak olayları, bir Kürt meselesinin çözümüyle ilgili sıcak ortamın başladığı bir dönemin kapanmasıdır. Çok şehitler verdik, olayları çözemedik. Hepsi birbirine bağlantılı. O dönem, önemli bir dönemdir. Belki bugün Ergenekon davalarından yüz kat daha önemli bir
dönemdir. Bunlar muhakkak ortaya çıkar. Türkiye'nin bu şehitleri vermemesi lazım. O gün bunlar çözülüyor idi. Rahmetli de bunu söylemişti. Aşkabat'taydı döner dönmez bu meseleyi çözeceğini ifade etmişti ama döndükten sonra rahatsızlandı" diye konuştu.
Ahmet Özal, savcıya sadece bilgi verdiğini, herhangi bir belge sunmadığını söyledi. Şüphelerinin, 1998 yılında katıldığı bir televizyon programının ardından gün yüzüne çıktığını belirten Özal, "Gece beni laboratuar şefi aradı, 'Babanızın kanı alındı ve o kan buradadır, alabilirsiniz' dedi. Ertesi gün telefon geldi, 'kan hemşire tarafından yanlışlıkla dökülmüş' denildi. O kanı alamadık. Sayın savcı bir çok kişiyi çağırıp konuşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında cumhurbaşkanı öldüğü zaman direkt
olarak otopsi yapılır. Babama otopsi yapılmadı" ifadelerini kullandı.
Bu iddiaların neden şimdi ortaya çıktığının sorulması üzerine Ahmet Özal şunları söyledi:
"1988'de babam olayları çözdü. İsviçre gizli istihbaratından bilgiler alındı, isimler zikredildi. Fakat rahmetli babam bu konuyu açıklamama sebebini bana açıkladı. 'Türkiye iyi bir kalkınma hızı yakaladı. Türkiye, benim suikastimden daha önemlidir' dedi. 1988 yılında zaten o olayları benim konuşmam mümkün değildi, rahmetli istememişti. Kendisi her şeyi çözmüştü. Bütün olay da çözülmüştü. 1993 ölümünden sonra özellikle 1998'den sonraki karışık olaylar, ihbar mektupları başladığında olaylar enteresanlaştı.
Babam Hacettepe'ye götürüldüğünde kanını alan hemşire hanım evinde ölü bulundu. Bunlar incelenecektir. Şikayetçi olmadım, bilgi verdim. Hem suikast hem ölümü ile ilgili soruşturma bir müddet sürecektir. Bu bilgilere sahip olduktan sonra öldürüldüğünden şüphelenmemek mümkün değil. Yaşadığımız olaylar şüphelerimizi arttırdı. Babamın, kendi hayatını anlattığı bir kitap var. 15 yıldan önce yayınlanmaması gerekiyordu. Birkaç ay sonra yayınlanacak. Ayrıca olayın Ergenekon bağlantısı var mı yok mu bilmiyorum,
bunlar soruşturma sonucu ortaya çıkar".
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile