Diyarbakır Kocaköy'de, 13 Şubat 2004'te nöbet tutarken silahla yaralanan Tunç'un, kaldırıldığı Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde hayatını kaybetmesiyle ilgili davada Diyarbakır Askeri Savcılığı, "takipsizlik" kararı verdi.
Ailenin itirazı üzerine ek bir soruşturma yapan Diyarbakır Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi de Tunç'un, "silahla oynarken kaza sonucu öldüğü" görüşüyle itirazı reddetti.
Tunç ailesinin, söz konusu karara ilişkin, "askeri yargının bağımsız olmadığı ve soruşturmanın gerekli hassasiyetle yapılmadığı" iddiasıyla AİHM'ye yaptığı şikayet karara bağlandı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "yaşama hakkı" başlıklı 2. madddesinin, "şüpheli ölümlerde etkin bir soruşturma yapılmasını" öngördüğü ifade edilen kararda, özellikle, soruşturma sonuçlarının, titiz, objektif ve gelişmelerden tarafsız bir incelemeye dayandırılması gerektiği vurgulandı.
-Hiyerarşik yapı
"Takipsizlik kararını" askeri savcılığın verdiği, itiraz başvurusunu ise askeri mahkemenin değerlendirdiği hatırlatılan kararda, soruşturmada görevli olanların hiyerarşik yapısına dikkat çekildi.
Mahkeme, soruşturma tedbirlerinin, hızlı, uygun ve eksiksiz biçimde alınmasına, ailenin yargılamaya etkin olarak katılmasına rağmen, "askeri mahkemenin gerektiği gibi bağımsız olmadığı" gerekçesiyle, Türkiye'nin AİHS'nin 2. maddesini usül yönünden ihlal ettiğine hükmetti.
Karar gereği, Türkiye, Cihan Tunç'un ailesine 12 bin avro tazminat ödeceyecek.
AİHM'den "askeri yargı bağımsız değil" kararı
ANKARA - MEHMET TOSUN - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, nöbet sırasında silahla vurularak ölen astsubay çavuş Cihan Tunç'la ilgili "takipsizlik kararı" veren askeri yargının, "bağımsız olmadığı" gerekçesiyle, Türkiye'yi 12 bin avro tazminat ödemeye mahkum etti.