AK Parti'li Arvas Açıklaması 'Kul Hakkından Söz Edecek En Son Parti CHP'dir'

AK Parti'li Arvas Açıklaması 'Kul Hakkından Söz Edecek En Son Parti CHP'dir'

VAN – AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Türkiye siyasi tarihinde kul hakkından söz edecek en son partinin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olduğunu söyledi.

Gündeme ilikçin açıklamalarda bulunan AK Parti’li Abdulahat Arvas, “Türkiye’de seçimlerin demokratik kurallara uygun şekilde yapılmasını düzenlemek, gözetmek ve olabilecek anlaşmazlıkları karara bağlamakla görevli kurum Yüksek Seçim Kuruludur. İstanbul’da seçimlere gölge düşürecek ve sonucu etkileyecek usulsüzlükler yapıldı. Kanuna aykırı olarak atanan ‘Sandık Kurulu Başkanları ve Memur Üyeler’ ile ‘Oy Sayım ve Döküm Cetvellerine’ ilişkin yanlışlar tespit edildi ve bu tespitler ispatları ile birlikte Yüksek Seçim Kuruluna bildirildi.

Kurulda bu itirazları değerlendirerek kanuna aykırı olarak sandık kurulu başkanı ve memur üye atanan 22 sandıktaki oy sayım ve döküm cetvelinin ‘kayıp olduğunu ve YSK sistemine boş olarak işlendiğini’ tespit etti. Ayrıca, kanuna aykırı olarak sandık kurulu başkanı ve memur üye atanan 101 sandıktaki oy sayım ve döküm cetvelinin de imzasız, mühürsüz ve yazıları eksik olarak YSK sistemine işlendiğini belirtti.

Organize ve bilinçli bir şekilde usulsüzlük yapılan toplam 123 sandıkta, yaklaşık oy sayısı 42 bindir. Denetlenmesi ve kontrolü mümkün olmayan söz konusu bu şaibeli 42 bin oy, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasındaki 13 bin 729 oy farkından büyük olduğu için seçim yenilenmesine karar verilmiştir” dedi.



“Siyasetin öznesi millettir”

Siyasetin öznesinin millet olduğunu ifade eden Arvas, “Eğer ki CHP adayı hile yapmadan bu seçimi kazanmışsa yine kazanacaktır. Şayet seçimi alengirli işlerle seçmen iradesine rağmen sandık oyunları ile kazanmışsa foyası ortaya çıkacaktır. Türkiye siyasi tarihinde kul hakkından söz edecek en son parti CHP’dir. AK Parti milletin partisidir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre Vanlı hemşehrilerimizin en çok yaşadığı şehir İstanbul’dur. Türkiye’nin özeti olan İstanbul’da 222 bin kayıtlı Vanlı bulunmaktadır. Çeşitli şaibeler nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu tarafından yenilenmesine karar verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Vanlı hemşehrilerimizin desteği çok önemlidir. 23 Haziran’da AK Parti’ye kavli ve fiili desteklerini istiyoruz” diye konuştu.



“S-400 Türkiye için ihtiyaçtır”

S-400’ün Türkiye için bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Arvas, “Ulusal güvenliği gerektiren konularda icazet alınmaz. 1990’lı yılların ortasından bu yana dünyada ve komşu ülkelerde yaşanan gelişmeler Türkiye’ye dönük tehditlerin artmasına neden oldu. Türkiye’de bu riske karşılık hava savunma sistemini güçlendirmek istedi. İlk olarak Çin ile FD-2000 savunma sistemi konusunda anlaşılmış, ancak ABD ve NATO’nun itirazları nedeniyle görüşmeler dondurulmuştu. Aynı süreçte yer alan ABD yapımı alternatif Patriot sisteminin pahalı olması ve üretici şirketin teknoloji transferini kabul etmemesi eleme nedeni olmuştu. Bunların ardından 2017 yılında Rusya’dan gelen cazip teklife olumlu yanıt veren Türkiye, Rus üretimi ileri teknoloji S-400 hava savunma sistemlerinin tedariki için anlaşma sağladı. Fiyat, teslimat, ortak üretim ve teknoloji transferi noktasında Türkiye’nin beklentilerini karşılayan bu anlaşma ile Türkiye Hava Savunma Sistemini güçlendirmiş olacaktır. Benden alamadın kavgası Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit eden ABD yönetimi riyakârlık yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız ve egemen bir devlettir. Ulusal güvenliğini ilgilendiren konularda kimseden icazet almaz. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da ülkemizin ve milletimizin menfaati neyi gerektiriyorsa biliyoruz ki onu yapar” şeklinde konuştu.

ABD’nin dünyaya karşı silah olarak kullandığı ekonomik yaptırımların hedefindeki ülkelerden birinin de İran olduğunu söyleyen Arvas, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“1979 yılında bir grup öğrenci tarafından ele geçirilen ABD Büyükelçiliği ve uzun bir süre devam eden rehine krizi ile birlikte dönemin ABD Başkanı Carter tarafından başlatılan yaptırımlar, bugünkü Başkan Trump’a miras kalmıştır. O dönemde uygulanan yaptırımlar doğrudan İran’ı hedef alırken, günümüz yaptırımları İran ile birlikte bu ülke ile ticaret yapacak ülke ve şirketleri de hedef almakta ve doğrudan etkilemektedir. Uzun süredir çok uluslu kısıtlamalar karşısında var olmaya çalışan İran ekonomisi, şimdi de yeni yaptırımlarla karşı karşıyadır. İran’a karşı yeniden başlatılan yaptırımlar İran ekonomisinde büyük bir kırılmaya neden olmuştur. Ülkenin para birimi büyük oranda değer kaybetmiştir. Devalüasyon ile birlikte İran halkının alım gücü azalmış ve İranlıların yurtdışına seyahatleri zorlaşmıştır. Hiçbir gerekçe bir ülkenin vatandaşlarını cezalandırmayı haklı kılmaz. İran, 400 yıla yakın süredir değişmeyen 560 kilometrelik bir sınırı paylaştığımız önemli bir komşumuzdur. İran’la ilişkilerimiz 2014 yılında kurulan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması çerçevesinde kurumsal bir çerçeveye oturtulmuş ve ilişkiler geliştirilmiştir. Yaptırım kararları ile ilgili Cumhurbaşkanımız tavrını net bir şekilde ortaya koyarak bu haksız uygulamalara karşı çıkmıştır. Sonuç olarak Türkiye’nin önemli bir komşusu olan İran’da, yaşanan olumlu ya da olumsuz gelişmeler, Türkiye’ye bir şekilde yansımaktadır. Dünyanın önemli merkezlerinden biri olan Ortadoğu coğrafyası, jeostratejik açıdan sahip olduğu yer altı kaynakları bakımından da büyük bir öneme sahiptir. Amerika’nın genel olarak bölge politikası enerji ve çıkar temellidir. Dolayısıyla bu anlayışla hareket eden ABD’nin olduğu yerde karışıklık ve istikrarsızlık hüküm sürmektedir. Bugünde İran, Irak, Suriye gibi birçok ülkede buna şahit oluyoruz.”

Doğu Akdeniz, çok önemli bir enerji havzasıdır”

Doğu Akdeniz’in çok önemli bir enerji havzası olduğunu ve Türkiye’nin de burada hak sahibi olduğunu belirten Arvas, “Mısır öncülüğünde Kahire’de bir araya gelen Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin gibi ülkeler Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu kurduklarını ilan ederek Türkiye’yi bu oluşumun dışında tutmuşlardır. Akdeniz’e en uzun sınırı olan Türkiye’de kendi kıta sahanlığı içinde arama ve sondaj faaliyetlerine haklı olarak başlamıştır. Bölgede farklı hedefleri olan ve Türkiye’nin sondaja başlamasıyla rahatsız olan AB, ABD, Rusya ve Fransa gibi ülkeler sondaj faaliyetlerinin durdurulması için Türkiye’ye çağrıda bulunmuşlardı. Türkiye’de bu haksız çağrı karşısında uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün haklarını kullanmaktan geri durmayacağını ve Doğu Akdeniz’de oldu-bittiye izin vermeyeceğini deklere etmişti. Doğu Akdeniz’de tansiyonu düşürecek tek çözüm, Türkiye’nin de içinde bulunduğu eşit, hakça ve adaletli bir paylaşımdır.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine göre de; Doğu Akdeniz’deki yataklarda kıyı devletler, yani Mısır, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze şeridi söz hakkına sahiptir. Kapalı kapılar ardında Türkiye’yi saf dışı bırakma gayretinde olan bazı Akdeniz ülkelerinin Türkiye’ye rağmen burada başarılı olmaları mümkün değildir. Doğu Akdeniz’de uzun vadeli istikrar ancak Türkiye ile mümkündür” şeklinde konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile