Demet ÖZTÜRK- İsmet KÖZELO/KAYSERİ, (DHA)
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına tepki göstererek, “Sayın Kılıçdaroğlu ille de yolsuzluk, usulsüzlük arıyorsa en yakınındakilere baksın. Nitelikli dolandırıcılıktan yargılanan arkadaşlarına baksın. Resmi evrakta sahtecilikten mahkum olan arkadaşlarına baksın. Bunlar yakında ortaya çıkacak, onu da göreceksiniz. Kılıçdaroğlu hile, şüphe, desise yayarak siyasette başarılı olacağını zannediyor” dedi.
AK Parti'nin Siyaset Akademisi etkinliğine katılmak için bugün akşam saatlerinde Kayseri'ye gelen Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyerek, gündemdeki konuları değerlendirdi.
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluk ve usülsüzlük iddialarına değinerek, “Sayın Kılıçdaroğlu, adeta Çernobil'in radyasyon yaydığı gibi hile, şüphe, desise yayarak siyasette başarılı olacağını zannediyor” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığı ile ilgili tartışmalara da değinen Çelik, şunları söyledi:
“Sayın Başbakanımız TBMM'ye yasal olarak her yıl malvarlığı beyanında bulunur. Bu beyannamenin aynısını Başbakanlık web sitesinde yayınlamıştır. Gazetelerde de çarşaf çarşaf çıkmıştır. TBMM'ye verilen Başbakanımıza ait mal beyanname ile santim santim, satır satır aynısıdır. Kılıçdaroğlu, 'Ben CHP sitesinde yayınladım, o da bir de AK parti sitesinde yayınlasın' diyor. Sürekli vatandaşın kafasında soru işaretleri oluşturarak, kendini dürüst, diğer bütün insanları dürüst olmamakla suçlayan bir tavır içinde olmak Türk siyasetine, Türk siyasetçisine yakışmıyor. Başbakanımızın mal varlığını görmek istiyorsa Başbakanlık web sayfasında vardır ve TBMM'dekiyle aynıdır.”
MGK toplantısı ve sonrasında yayınlayan bildiriyi de değerlendiren Çelik, şöyle konuştu:
“Dün MGK toplantısı vardı. MGK'dan sonra bir bildiri yayınlandı. Son günlerdeki tartışmalarla ilgili Tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak vurgusu yapıldı. Kılıçdaroğlu, bunun hükümetin başarısızlığını ortaya koyduğunu ifade etti. 'MGK olaya el koymuştur' dedi. Bütün halkımız çok iyi biliyor ki, Edirne'den Kars'a kadar veya Hakkari'den Edirne'ye, Artvin'den, Muğla'ya kadar Başbakanımız başta olmak üzere biz gittiğimiz illerde halkın nabzına göre şerbet değil, Türkiye'nin birliği ve bütünlüğünden taviz vermeyeceğimizi, tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak prensibinin vazgeçilmez prensibimizden olduğunu söylüyoruz. Sayın Başbakan hemen hemen her mitinginde bunu tekrarlıyor. Bu MGK bildirisine de yansımış. Bu nasıl hükümetin başarısızlığı oluyor? Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Tek vatanda, yaşadığımızdan kimsenin şüphesi yok. Bayrağımızdan da şüpheleri yok ama birileri tek millet meselesine takıyor. Şunun çok iyi bilinmesi gerekiyor. Millet eşittir ırk değildir. Millet içinde yüzlerde farklı ırk bulunabilir. Her ırkın müstakil bir devleti olur diye bir prensip yoktur. Bu ülkede de ırkı ne olursa olsun, mezhebi, ana dili ne olursa olsun hepsi, 73 milyonu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birinci sınıf, başı dik hür ve eşit vatandaşı olarak kabul ediyoruz. Her insan için ana dili ağzındaki ana sütü gibidir. Her insanın ana dili camiası için, kendisi için çok değerlidir. Onun korunması, gelecek nesillere aktarılması ve korunması, devamlılığının sağlanması insani olan güzel birşeydir. Her bir ırk Allah'ın yarattığı birer ayettir. Kimse bunu yok etme çabası içinde olmamalıdır. Ama farklılıklarımızın farkında olarak farklılıklarımızı koruyarak, birlikte yaşamayı öğrenmemiz lazım. Biz çokluk içinde birliği oluşturacağız. AK Parti döneminde Kürt meselesi başta olmak üzere bu yaşadığımız dertlerin devası, gerçek anlamda tabuları ayaklar altına alan bir demokratikleşmedir. Ama farklı arzuları olan, meseleyi farklı taraflara çeken insanlar olabilir. Biçim duruşumuz her zaman bellidir. Biz Kayseri'de, Yozgat'ta söylediğimiz, Siirt'te Batman'da da söylüyoruz.”
CHP, BREMEN MIZIKACILARI GİBİ
CHP'de yöneticilerin söylemlerinin birbirini tutmadığını öne süren Çelik, “CHP'ye bir bakın. CHP'nin hangi konuda Genel Başkanıyla, Genel Başkan Yardımcısıyla, Grup Başkan vekiliyle ve diğer unsurlarıyla bir konuda fikir birliğine vardığına şahit oldunuz? Ben Bremen mızıkasına benziyor dediğimde CHP'li arkadaşlar küsüp darılıyor. Çünkü her kafadan bir ses çıkıyor” diye konuştu.
ÇOCUKLARIMIZA YOKLUK ÇEKTİRME HAKKINA SAHİP DEĞİLİZ
TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Mardin'deki yurt gezileri ve sonuçlarını da değerlendiren Çelik, şunları söyledi:
“Milli Eğitim eski Bakanı ve eğitimci olarak rahatsız oldum. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Mardin'e gitmiş. Orada bazı yatılı okullarda incelemeler yapmış. Çocuklar doyamadıklarını ve üşüdüklerini ifade etmişler. Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu, orada gerekli incelemelerin yapılacağını ve kusuru olan varsa soruşturma açılacağını söyledi. Çocuklarımıza varlık içinde yokluk çektirme hakkına sahip değiliz. İşleyişte, bu işten sorumlu olan insanlarda eksiklik, aksaklık varsa gereği kesinlikle yapılır. Türkiye'de, kredi yurtlar dışında yaklaşık yarım milyon çocuğumuza yatılılık uygulanmaktadır. Taşımalı eğitimde 600 bin evladımıza yemek veriliyor. Yatılı okul uygulaması, eğitimde fırsat eşitliği anlamında önemli. Ben ilk, orta ve lise tahsilimi yatılı tamamladım. Yatılı imkanı olmasa belki ilkokulu bile bitiremeyebilirdim. Güzel bir fırsattır.”
CHP'DE MUHALEFET KRONİKLEŞMİŞ
CHP'nin muhalefet anlayışını da eleştiren Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“CHP 1950'den beri muhalefette. Yani 60 yıldır iktidara gelemedi. 60 yıl değil, 6 ay, 6 yıl bile aynı şeyi tekrarladığın zaman alışkanlık yapar. CHP'de muhalefet etmek kronik bir alışkanlık haline gelmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu Başbakana Aziz Nesin'in 'Zübük' kitabını okumasını öneriyor. Kimin Zübük ya da Zübükzade kime yakışır millet karar verir. Sayın Kılıçdaroğlu kendi durumunu değerlendirmek istiyorsa, ben de ona Refik Halit Karay'ın 'Tam bir muhalif' kitabını öneriyorum. Lütfen onu okusun. İlle de herşeye muhalefet etmek zorunda değilsiniz. Eğer uluslararası finans çevreleri, ekonomik çevreler, Kılıçdaroğlu'nun iktidar alternatifi olduğunu düşünseydi, bu söylediklerinden dolayı piyasalar allak bullak olurdu. İş dünyası, ekonomik çevreler Sayın Kılıçdaroğlu'nu iktidar alternatifi olarak görmüyor. CHP adeta macera denizinde, yalan rüzgarıyla yelkenleri şişirilmiş bir gemide emel ve umut tacirliği yapıyor. Yakında Ağrı'ya ve Kars'a Şubat ortasında sıcak iklim vadetseler ya da, Adana ve Antalya'ya Ağustos'ta yayla serinliği vadetseler buna da şaşmayın. Böyle siyaset olmaz.”
CHP YALAN RÜZGARI DİZİSİNDEN ÇOK ETKİLENMİŞ
Basın toplantısında CHP'nin Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına da değinen Çelik, şöyle devam etti:
“Kayseri, bozkırın ortasında Anadolu'nun göbeğinde başarı hikayesidir. Birçok ilin Kayseri'nin başarı örneğinden ders çıkarması lazım. Böyle başarılı bir şehre siz bu kadar güzelliklerin paylaşıldığı bir şehre bir yafta vurmaya çalışıyorsunuz, iftira atıyorsunuz. CHP'li arkadaşlar yalan rüzgarı dizisinden çok etkilenmiş olmalı. Öğrencinin birisi sınıfta öğretmenine 'Öyle bir soru soracağım ki cevap veremeyeceksin'. Hz. Yusf peygamberin hayat hikayesini kastetederek 'Hocam, hangi padişahın kızının Kerbala'da köpekler tarafından yendiği iddia edildi?', Öğretmen 'O padişah değil, peygamber, kızı değil oğluydu. Kerbela değil Kenan'dı, Köpek değil kurttu. Ben sorunun hangi tarafını düzelteyim'demiş. Kılıçdaroğlu, 26 sayfalık iddianamenin 10 sayfası kayıp. Sonraki açıklamasında emniyette dedi. 17 kişilik çeteden söz ediliyor. Büyükşehir Belediye Başkanımız 17 kişi değil, Hacı Ali Hamurcu 50 kişinin adını vermiş. Ben bu pisliğe 50 kişiyi bulaştırırsam arada temize çıkarım' Kendisi bunu söylüyor. Bu da tutmadı. Avukat Yakup Erekel'in otel parasını belediye ödedi dedi o da yalan çıktı. Bu kez, LPG istasyonuna rüşvet karşılığı ruhsat verdiler. restorant ve düğün salonu olan 9 katlı bina yaptırdılar. Bakıldı bina 2 katlı. Ne restorant var ne düğün salonu yok. 9 kat değil, 9 kat yalan söylenmiş. Bunların hepsi fos çıktı. Kılıçdaroğlu, yalan söyleyen akıl hocaları sayesinde her seferinde Kayseri'ye, gerçeklere tosluyor. Ertesi gün yeni birşey çıkartıyor. Dün de dosyası kapatan Savcının hanımı Büyükşehir Belediyesi'nde çalışıyormuş. Bakıyoruz. Savcının eşi, Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı eğitim hizmetlerini üstlenen bir yüklenici firma var. Firmanın 115 eğitmeninden sertifikalı bir eğitmen. Bin 500 lira da para alıyormuş. Sayın Savcı dosyayı kapattı diye mükafatlandıracaksa 4-5 sene önce yapılırdı bu, 3 ay önce işe girmiş hamfendi. Bu iddiaların tutar tarafı yok. Kılıçdaroğlu, 'Kişinin el yazısı defteri bizdedir, kasada saklıyoruz' Söz ettiği heralde Hacı Ali Hamurcu'dur. Büyükşehir Belediye Başkanı zaten bunu mahkemeye sevk etti.”
CHP'lilere çağrıda bulunan Çelik, “şöyle konuştu:
“İnsanların haysiyet ve şerefiyle oynamayın. Elinizde sağlam delil varken, kimseyi yolsuzluk ve hırsızlıkla suçlamayın. Size bumerang gibi size geri döner. Kasanızda defter, belge, Ergenekon'un kazdığı çukurlara gömdüğünüz başka delilleriniz varsa, ne varsa hepsini çıkarın. Savcı 'Kimin elinde ne delil varsa bana getirsin' diyor. Kılıçdaroğlu'da 'Savcının görevi delil toplamak' Senin kasandaki delili zorla mı alacak? 8 yıldır Ak parti iktidarın. 2004'den beri Mahalli idarelerin yüzde 60'ı Ak partidir. Sadece Kayseriyle ilgili değil, eğer bildiğiniz, bir hırsızlık, usulsüzlük, yolsuzluk, eğer kamuya zarar veren, yetimin hakkını yemeye yönelik bildiğinizi birşey varsa, deliliniz varsa derhal savcılıklara mahkemelere teslim edin, gereği yapılsın. Eğer yapmaz da bunu sadece sözlü olarak ifade ederseniz, çamur atma siyasetidir. Duvara çamur at tutmazsa izi kalır.
Çelik, “Ziya Paşa diyor ki 'Öyle adamlar vardır ki, lafla, sözle aleme düzen vermeye çalışırlar. Ama kendi evlerinin içinde binbir türlü pislik vardır.' Sayın Kılıçdaroğlu ille de yolsuzluk, usulsüzlük arıyorsa en yakınındakilerine baksın” dedi. Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
“Nitelikli dolandırnıcılıktan yargılanan arkadaşlarına baksın. Resmi evrakta sahtecilikten mahkum olan arkadaşlarına baksın. Bunlar yakında ortaya çıkacak, onu da göreceksiniz. Büyükşehir Belediye Başkanımızı, onun çalışma arkadaşlarını bir yalan rüzgarıyla lekelemeye çalışacaksınız. Kamuoyu bunlara inanmıyor, kanmıyor. Buyurun, sıfır baştan delillerinizi götürün adliyeye yeniden yargılama yapılsın. Kimin ne suçu varsa, ne ihmali varsa ortaya çıksın. Niye mülkiye müfettişleri buraya gelmemiş. İdari suçlarla ilgili olarak valilik görevlendirme yapar, suç unsuru bulursanız, mülkiye müfettişi istersiniz. . Vali yardımcısı bunu incelemiş. Böyle birşey bulunmamışsa, savcının eşini belediyede çalışmakla suçluyorsunuz, 'Şeytan üçgeninin içinde bu da var' Mülkiye Müfettişi de İçişleri Bakanlığına bağlı. Gelecek istediğin gibi sonuç çıkmazsa, 'O da hükümetin emrinde' diyeceksiniz. Bütün alem, bütün dünya, bütün denetim mekanizmaları yolsuzluk ve usulsüzlük içindedir de siz sağlam mısınız? Bu yaklaşım, kabul edilebilir yaklaşım değil. Bütün dünya Türkiye'yi takdir ederken, Sayın Kılıçdaroğlu uçuk kaçık vaatlerle iktidara gelebilmek için her türlü yolu meşru kabul ediyor. Bundan önce kimseye yar olmadı, bundan sonra da kimseye yar olmaz.”
Kaynak: Milliyet