TBMM Genel Kurulu'nda; Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı ve MGK Genel Sekreterliği'nin 2013 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
Pakdil, TBMM Başkanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'de halkın yaptığı sivil anayasa olmadığını belirterek, Meclis'in, ''yeni ve sivil bir anayasa''yı bütün partilerin mutabakatıyla milletin onayına sunması gerektiğini kaydetti
TBMM İçtüzüğü'nün, yasama organının çalışmalarını ciddi olarak aksattığını, Meclis'in verimini azalttığını anlatan Pakdil, yeni bir İçtüzük konusunda tüm partilerin anlaşmasının zor olmadığını vurguladı. İçtüzük değişikliğinin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu savunan Pakdil, tüm partilere ve milletvekillerine bu konuda görev düştüğünü söyledi.
Tüm kesimlerin yasası olmasına karşılık milletvekillerinin mali ve sosyal haklarıyla ilgili düzenleme olmadığını ifade eden Pakdil, ''Kanunu olmayan bir statüde, seçilmiş bir organın üyeleri olarak çalışıyoruz. Bu konuda bütün gruplar üzerine düşeni yapmalı. Bu düzenleme bu dönem içinde yapılmalı'' dedi.
AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Meclis'in 2011 ve 2012 bütçelerinin önemli bölümünün fiziki mekanların iyileştirilmesi, bilgi işlem ve teknik altyapısına harcandığını ifade ederek, yeni binanın 2013 yılının ilk aylarında hizmete açılmasının planlandığını, boşaltılan taburda binaların bakım, onarım ve tadilatının bitme noktasına geldiğini, kampüsün engellilerin ulaşımına imkan verecek hale getirildiğini söyledi.
-''İnternetin tasarruf edildiği eski dönemlere inat...''-
AK Parti İstanbul Milletvekili Bilal Macit, Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde görüşlerini ifade ederken, Çankaya Köşkü'nün 2007 yılından önce ''yıpranmış, gri bir bina'' olarak akla geldiğini söyledi.
Geçmişte Çankaya Köşkü'nün, Ankara'nın en yüksek yerlerinden birine konumlandırılmış, demir parmaklıkların arkasında, ağaçların ardına gizlenmiş ve halktan uzak bir imajı olduğunu belirten Macit, ''Çankaya Köşkü için kullanılan görüntü de demir kapılar arasından içeriye giren kırmızı plakalı arabalardan ibaretti. Siyaseten de toplumsal değişime ayak uyduran değil, adeta değişimin olmaması için mücadele eden statükocu bir görünümü vardı. Bu değişime en güzel örnek, üniversitelerin öğrencilerine ücretsiz dizüstü bilgisayar dağıttığı, internet kafelerde bile hızlı internetin olduğu yıllarda Çankaya Köşkü'nde İnternetin mesai saatleriyle sınırlandırılmasıydı'' diye konuştu.
Macit, 2007 sonrasında anlayış değişikliğinin, kendisini fiziki koşullarda göstermeye başladığını, mekanların yenilendiğini, imaj çalışmalarına hız verildiğini, TSE belgeli ilk dijital arşivin oluşturulduğunu belirterek, ''İnternetin tasarruf adına kesildiği eski dönemlere inat, sosyal medyada Cumhurbaşkanlığı makamı aktif şekilde yer almaya başladı'' dedi.
-''Yargı iftihar edeceğimiz noktaya gelecek''-
AK Parti Yozgat Milletvekili Yusuf Başer,''darbe ürünü'' olarak kurulan Anayasa Mahkemesi'nin geçmiş yıllarda yasama fonksiyonunu gasp ettiğini, kendisini TBMM yerine koyarak bağlayıcı kararlarla kanun yapmaya kalkıştığını, Türk hukuk tarihine tartışmalı kararlarıyla geçtiğini, ''7 üyenin 411 üyeden büyük olduğuna karar verdiğini'' söyledi.
Başer, Anayasa Mahkemesi'nin, kararlarıyla Türkiye'nin derin ekonomik ve sosyal krizlere düşmesine neden olan tartışmaların odağında yer aldığını, 2010 yılındaki referandumla ise günlük siyasi tartışmaların dışında kaldığını kaydetti.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, AK Parti iktidarlarından önce hukuk ve adalet denildiğinde ''vicdan ile cüzdan arasına sıkışan hakim ve savcılar, yıllarca süren davalar, merdiven altındaki adliye binaları, farelerin cirit attığı arşivlerin'' konuşulduğunu söyledi.
''Bugün bunların hiçbirisinin konuşulmadığını görmek memnuniyet verici'' diyen Akman, 2010 yılında referanduma sunulan kısmi Anayasa değişikliğiyle yargının rahatlığa kavuştuğunu, asli görevlerine döndüğünü savundu. Akman, bu yıldan itibaren AİHM'e giden davalarda azalma olacağını belirterek, ''Yargımız iftihar edeceğimiz noktaya gelmiş olacak'' dedi.
AK Parti Ankara Milletvekili Fatih Şahin, Türkiye'de bir dönem fiili iktidarın MGK'da olduğunu belirterek, ''Limanların korunmasından başörtüsünün nasıl takılacağına kadar her alanda söz söyleyen ve karar alan Kurul, vesayet sisteminin ve bürokratik oligarşinin en somut örneği olarak ön plana çıkmıştır. 28 Şubat süreci, bürokratik oligarşinin MGK aracılığıyla sivil siyasete müdahalenin en açık örneği olmuştur. Bakanlar Kurulu'na karar, Meclis'e kanun dayatan bu yapı, bazen Meclis'in, çoğunlukla Bakanlar Kurulu'nun görev ve yetkilerini gasp etmiştir'' diye konuştu.
AK Parti iktidarlarında mevzuat değişiklikleriyle MGK'nın kompozisyonunun değiştiğini ve sivil ağırlıklı bir hale geldiğini ifade eden Şahin, istişare ve danışma organı haline dönüştüğünü söyledi.
Şahin, ''MGK gibi kurumlar, halktan oy almadan iktidar olmanın aracı değiller. Birilerinin fikriyatının iktidarda kalmasının teminatı da değiller. Tüm medeni ülkelerde olduğu gibi siyasi iktidarın emrinde ve denetimindedirler'' dedi.
-Kağıdı yırttı-
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Sivas olaylarıyla ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirmesinin önemli olduğunu ifade etti.
Sakık, ''Sayın Cumhurbaşkanı, lütfen Uludere ile ilgili DDK'yı görevlendirin. Çünkü Uludere'nin yaraları sarılmadığı sürece Kürtlerin Kudüs'ü Uludere olacaktır''ifadesini kullandı. Uludere'nin yaralarını sarmanın herkesin görevi olduğunu belirten Sakık, ''Uludere'de evlerinin mezara, mezarlarının eve dönüştüğünü'' kaydetti.
''Tek tek araştırdım. Anayasa Mahkemesi'nde, Sayıştay'da, Danıştay'da,hiçbir bakanlığın müsteşarlığında Kürt, Alevi muhalif üye bulamazsanız. Genelkurmay'da bir tane Kürt bulamazsınız. Siz, Türk ve Sünni ararsınız'' diyen Sakık, bu araştırmaya ilişkin verilerin yer aldığını ifade ettiği kağıdı kürsüde yırttı. Sakık, ''1994'teki devletin ret ve inkar politikaları neyse, bugün bir bütün olarak devam ediyor'' görüşünü savundu.
BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak, yargının tarafsız olmadığını savunarak, ''Başbakan, gözümüzün içine baka baka yargıya talimat verdiğini ifade etmekte, dokunulmazlıklarla ilgili 'yargıya söyledik gereğini yapacak' diyebilmektedir'' ifadesini kullandı.
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Türkiye'nin acilen bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu savundu. Bugün AİHM'e yapılan 120 bin başvurunun 20 bininin Türkiye'ye ait olduğunu belirten Tan, ''Bu bile içinde bulunduğumuz durumu açık seçik ortaya koyuyor. Üç, beş, dört yıldır içerde tutuklu olan, ifadesi bile alınamayan binlerce insan var. Böyle bir hukuk skandalı, rezaleti olmaz. Anayasa Mahkemesi'nden başlayarak Türkiye'nin bir hukuk reformuna ihtiyacı var'' dedi.
Muhabir: Melda Çetiner - Alp özden
Yayıncı: Ali Eyvaz
AK Parti'li Pakdil'in Açıklaması
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Türkiye'de her kesimin yasası bulunduğunu ancak milletvekillerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin yasal düzenleme olmadığını belirterek, ''Bu düzenleme, bu dönem içinde yapılmalı'' dedi.