AK Parti MKYK Üyesi Yazıcı Açıklaması

AK Parti MKYK Üyesi Hayati Yazıcı,  "İnsanlarımızın bu seçimde sakin ve serinkanlı oluşları, 7 Haziran'dan sonra yaşananların Türkiye'ye neler kaybettirdiğinin farkındalığının bir göstergesidir" dedi.

Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de seçimlerin tekrarı nedeniyle ilklerin yaşandığını söyledi.

Bu kampanya döneminde siyasi partilerin centilmenlik anlayışı çerçevesinde çevreye karşı duyarlılık göstermiş olmalarının pozitif bir yaklaşım olarak gördüğünü belirten Yazıcı, şöyle konuştu:

"İnsanlarımızın daha sakin ve huzurlu olmaları ve gürültü kirliliğinin yapılmıyor olması takdir edilmesi gereken bir husustur. Bir diğer husus da önceki seçimlerde, seçmenler çok daha heyecanlı olurlardı. Bu sefer nereye gidersek insanlarımızın daha sakin, daha durağan ve daha sabırlı olduğuna tanık oluyoruz. Seçmenlerimizin talepleri de farklılaşmış. Demek ki iktidar olması muhtemel ve iktidar pozisyonun en güçlü adayı AK Parti'nin bu alandaki talepleri karşılamaya dönük, programında yer verdiği hususlar tatmin etmiş."

- "Dilimizi kontrol edemiyoruz"

Eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, hiç kimsenin illa gerilim, gerginlik olsun diye siyaset yapmadığını, halkın da gerginlik istemediğini ifade ederek, şunları anlattı:

"Halk da gerginlik istemez ama dilimizi çok iyi kullanamıyoruz, kontrol edemiyoruz. İstek ve arzularımızı dile getirirken veya hangi partiye mensup isek, partimizi tanıtma amacıyla yaptığımız açıklamaları, şayet bir şey ortaya koyamıyorsak, genelde dikkat çekmek için bazıları tahkir ve tezyif edici sözcükler kullanıyoruz. Hepimizi çok derinden üzen, yaralayan ortak acımız olması gereken konuları bile başkalaştırıyoruz. Misal olarak Ankara'daki menfur terör olayı. Cumhuriyet tarihimizin en büyük katliamlarından bir tanesi. 102 vatandaşımız can verdi. Bu olay hepimizin ortak acısı. Ama henüz failler bilinmeden, belirlenmeden bir partinin genel başkanı düzeyinde biri çıktı ve failin devlet olduğunu hatta Cumhurbaşkanına bağlı bir gladyo olduğunu bile söyleyebildi. Bu izansızlıktır, düzeysizliktir ve hesapsızlıktır. Milletimiz sükunet istiyor. Daha serinkanlı, ayağı sağlam yere basan bir zemin oluşturmaya dönük beklenti ve o tür yaklaşımlar, vatandaş nezdinde kıymet buluyor."

- "Tek başına iktidar"

Yazıcı, milletin, kullanacağı oyun Türkiye’ye ne kazandıracağını ne kaybettireceğinin hesabını yaparak sandığa gideceğini ve bu durumun sadece AK Parti'nin işine yarayacağını dile getirdi.

Seçim hakkının kendisinden yana kullanılmasını isteyen birine mutlaka referans sorulacağını aktaran Yazıcı, şöyle devam etti:

"Seçmene referans gösterecek tek siyasi oluşum AK Parti'dir. Referansımız, 13 yıllık Türkiye'deki uygulamalarımızdır. Türkiye'ye sağladığımız kazanımlar hayatın her alanındadır. Hiçbir boşluk bırakmadan sağladığımız kazanımlar, bizim milletten oy isterken göstereceğimiz referanstır. Millet bunların muhasebesini yapıyor. Dolayısıyla bu muhasebeyi yapmak çok sağlıklı çok kıymetlidir. Bunun da tek parti iktidarını 1 Kasım günü akşamı yeniden tesis edeceği kanaatindeyim. 1 Kasım günü akşamı inşallah tek başına yeniden AK Parti iktidarını sağlayacak bir sonuç çıkacak."

Yazıcı, 1 Kasım'da yapılacak seçimlerde tek başına iktidarın çıkmaması halinde kurulacak olası koalisyonlar konusunda yorum yapmak istemediğini belirterek, "Demokrasilerde çare tükenmez. Ama tekrar bir seçim olur demenin çok doğru olduğu kanısında değilim" dedi.

Seçimlerde milletin hiç yanlış yapmadığını, bu nedenle, "7 Haziran seçimleri yanlıştı, bunun tashihine gidiyoruz" demenin doğru olmadığını bildiren Yazıcı, şöyle konuştu:

"Bu tür değerlendirmeleri, millet iradesine karşı istiskal olarak değerlendiriyorum. Millet her zaman doğru yapar. 2002, 2007, 2011 ve 7 Haziran’da doğru yaptı. Esas olan milletin kararının kesin doğru olduğunu kabul etmek, üzerinden bir tartışma yapmamaktır. Millet tekrar benzer bir şey yaparsa, bunda artık yapılacak bir şey yoktur. Çünkü siyasetçiler, sadece seçim yaptırmaya odaklanmış kadrolar değil. Siyaseti ve siyaset kurumunu da korumak zorundalar. Siyaset kurumuna olan güven duyusu azalırsa, siyaset mühendisleri ortaya çıkar. Siyaset mühendisleri, güven kaybının çok olduğu ortamda prim yapar. Biz, Türkiye'de bir daha siyaset mühendislerine alan açacak bir pozisyon oluşturmaya fırsatta vermeyiz."

- "AK Parti büyük bir ailedir"

Yazıcı, AK Parti bünyesinde yeni bir siyasi hareketin doğacağına ihtimal vermediğini aktardı.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bülent Arınç'ın, büyük ailenin mensupları olduğunu belirten Yazıcı, "İlk günden beri duruşumuzun merkezinde insan var. Aile toplum en temel öğesidir. Bizim siyasi ailemizin ismi de AK Parti'dir. Biz kendi çekirdek ailemizde bireylerimize nasıl bakıyorsak, siyasi ailedeki kişilere de böyle bakarız. Kardeşliğimiz güçlüdür. Böyle değerlere sahip bir partinin, ifade edildiği gibi bir doğurganlık içinde olması söz konusu değildir" değerlendirmesinde bulundu.

"AK Parti içinde yer almış veya almaya devam potansiyel lider adaylarının olmasından ötürü dillendirilen yeni siyasi oluşumun partiyi parçalayacak türden bir doğuşla sonuçlanacağı" senaryolarına tepki gösteren Yazıcı, şunları kaydetti:

"Çapulcu bir hedefe odaklanır, aklını bir kenara, mantığını öbür kenara koyar. Belirlediği hedefe doğru ilkesizce koşar. Bütün gücünü de o hedefe varmak için teksif eder. İlke, değer tanımaz. Kişi haklarını önemsemez. Bu tiplerin söylemlerine bakıp da sonuç çıkarmak yanlış. Sayın Gül, kurucu üyeliğimizi yapmış, Bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir büyüğümüz. Şimdi tutup da ona o tür şeyleri yakıştırmak haksızlıktır. Oradan gelecek bir yapılanmaya hiç ihtimal vermiyorum."

- Terör saldırıları

Yazıcı, Ankara'daki patlama, CHP Genel Merkezi önünde havaya ateş açılması ve diğer terör saldırılarının, Asya-Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında önemli bir stratejik konumda bulunan Türkiye'ye diz çöktürmeyi hedeflediğini vurguladı.

İç ve dış işbirlikçilerin, Türkiye'yi bir zaafa uğratmak, kamu düzenini sarsıcı, güvenli bir ülke olmadığı algısını oluşturma amacına dönük eylemler icra ettiğini aktaran Yazıcı, "Bazen bundan çok farklı amaçları olsa bile sırf Türkiye'ye zarar vermek için paralel de çalışabiliyorlar. Bu tür eylemlerle maruz kalıyoruz. İşte onun için Ankara’daki eylem için Başbakanımız, 'kokteyl' dedi. Cumhurbaşkanımız da 'kolektif' olarak niteledi. Türkiye'ye diz çöktürmek isteyen kesimlerin ve örgütlerin burada bir işbirliği yaptıklarını ifade etmek için bu tabirler kullanıldı. Haliyle seçim dönemleri en hassas dönemlerdir" diye konuştu.

- "Terör, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisidir"

Yazıcı, Türkiye'nin sorunlarıyla yaşamasına tahammülü olan bir kadro olmadıklarını bildirdi.

Terörün, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu, Türkiye'yi terör belasından kurtarmak için farklı yöntemler uyguladıklarını dile getiren Yazıcı, "Dünyadaki uygulamaları irdeledik. Terör örgütünün yeniden öldürmeye başlamasıyla bu kadar iddialı bir projenin yok olacağı, projeden vazgeçileceği ve o defterin kapatılacağı anlamına gelmez. Hem mikroplara karşı muhafaza ediliyor hem de bekletiliyor. 'Çöpe attık' demiyor, buzdolabında" değerlendirmesini yaptı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da birçok seçimde birinci partiyken, 7 Haziran seçimlerde kaybedilen oylar konusunu ciddi olarak ele aldıklarını vurgulayan Hayati Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Belki bir ara, Türkiye'ye kazandırdıklarımıza paralel, insana dokunma noktasında eksiğimiz oldu. Siz insana çok hizmet götürür, sorunlarını çözersiniz, projeler geliştirirsiniz ama hafızayı beşer nisyanla maluldür. Mesela paranın üzerinden 2005 yılında 6 sıfır attık. İnsanlarımız unutmuş. Paranın üzerindeki sıfırları atmak Türkiye'ye itibar kazandırmaktır. Biraz daha fazla dokunmalı, insanlarla hemhal olmalıydık. Sosyal yardım ve hizmet projelerini gündeminin birinci maddesi yapmış bir siyasi iktidarız. Türkiye siyasetinde bu anlamda hiç boşluk bırakmadan her konuya el atmışız. Ama bu projelerimizi, PKK veya buna müzahir gruplar, HDP, gidiyor Güneydoğu'ya yaptıklarımızı çarpıtıyor. Oluşturdukları algıya vatandaşımın bir bölümü inanıyor. Bu alandaki eksikliği ortadan kaldırmalıyız. Temizlik yapmalıyız. Algı kirliliğini ortadan kaldıracak temizliği yanlışları düzelterek sanırım bu seçimde biraz yaptık."

- Koza İpek Grubu'na ait şirketlere kayyum atanması

Yazıcı, Koza İpek Grubu'na ait şirketlere kayyum atanmasının, ceza muhakemeleri kanunu çerçevesinde yürütülen işlemin yargısal bir boyutu olduğunu ifade etti.

"Aksi bir durum görünceye kadar, mutlaka hukukun gerekleri dikkate alınmak suretiyle işlemler yapıldığını var sayarım. Şayet işlemler yanlış ise bunun itiraz mekanizmaları var. Süresi içinde itirazları yapılır ve yanlış varsa düzeltilir" diyen Yazıcı, esas ölçülerinin adalet ve hukuk olduğunu vurguladı.

Yazıcı, "Kime ne işlem yapılırsa adalet ve hukuktan şaşmayacağız. Buralarda o süreçlerin işlediği kanısındayım" görüşünü aktardı.

Hukukçu kimliğinden ötürü kavramlara çok önem veren bir kişiliğe sahip olduğunu, daha önce Paralel Devlet Yapılanması ile ilgili yöneltilen bir soruya verdiği cevabın başkalaştırılarak farklı yerlere çekilmek istendiğini dile getiren Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimisi bu kavramların ne ifade ettiğini bilmediği için cehaletinden, kimisi de bildiği halde zarar vermek amacıyla yapıyor. Tabii bu insan doğasına aykırıdır. Etik değerlerimizle bağdaşmaz. Bir defa devletin yönetim şeması içerisinde görev almış veya alacak olan kamu görevlilerinin uyacakları kurallar bellidir. Anayasa, kanunlar ve emir alacakları kişiler aşikardır. Üstlerinin vereceği emirlerin de anayasa ve hukuka uygun olması gerekiyor. Dolayısıyla bu prosedürü kabul etmiş bir vatandaş, iş yaparken, hakim iken bakacağı yer anayasa, kanun ve mevzuattır. Başkasından emir alıyorsa, prosedürün dışına çıkmıştır. Türkiye'de bahsettiğimiz süreçleri maalesef yaşadık. Dolayısıyla, Paralel Yapı veya devlet içinde paralel yapılanmaya müsaade edilmez, etmeyeceğiz."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile