AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Terör örgütünü uzaklaştırma hedefinin stratejik olarak elde edildiğini söyleyen Çelik, "Sahada ve masada gösterilen kararlılık, Barış Pınarı Harekatı ile başlayan terör örgütünü bu bölgelerden uzaklaştırma hedefinin stratejik olarak elde edildiğini göstermektedir. Tabii Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yürüttüğü müzakere çerçevesinde varılan mutabakat Türkiye’nin milli güvenliğinin korunması bakımından başlayan Barış Pınarı Harekatı’nın stratejik amaçlarına ulaşmasının son mülhelesini teşkil etmiştir. Böylece Suriye topraklarında milli güvenliğimize yönelik olarak oluşturulmaya çalışılan tehdit organizasyonu ve ayrılıkçı gündemlerin boşa çıkarılması bu son melhaleyle tamamlanmıştır. Barış Pınarı Harekatı alanındaki pozisyonumuz bu şekilde hem ABD tarafından hem Rusya tarafından teyit edilmiştir. Cumhurbaşkanımız liderliğinde yürüyen bu müzakere süreci bütün dünya tarafından bir başarı olarak kabul edilmektedir. Türkiye’nin içerisinde bu konuyu eleştirenler olsa da dünyanın her yerinde birtakım Türkiye karşıtları kendi hükümetlerini iç siyasette Türkiye’nin bu başarısı karşısında etkisiz kalmakla suçlayan gündemleri halen sürdürmektedir. Türkiye’ye muhalif olanlar, Türkiye’ye düşman olanlar, Türkiye karşısında PYD/YPG terör örgütünü destekleyenler, Türkiye’nin elde ettiği bu başarı karşısında kendi hükümetlerini PYD/YPG terör örgütünü yeterince korumamakla suçlayarak iç siyaset gündemini devam ettirmektedirler. Dünyanın çeşitli yerlerindeki önemli yayın organları da Türkiye’nin diplomatik zaferi olarak bu işin tamamlandığını ifade etmektedir" ifadelerini kullandı.
"TERÖR ÖRGÜTÜ KAYBEDECEKTİR VE KAYBETMEYE DEVAM EDECEKTİR"
Harekat bölgesinde 30 kilometrelik derinlikte terör örgütü unsurlarının artık yer almayacağını aktaran Çelik, "Türkiye, Suriye sınırına mücavir alanda 30 kilometrelik derinlikte artık terör örgütü unsurları bulunmayacaktır. Bunun devamı olarak yine Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurlarının çekilmesi temin edilecektir. Aynı şekilde Kobani’den de terör unsurlarının çekilmesi temin edilecektir. En önemli hususlardan bir tanesi, mültecilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşümü maksadıyla ortak çalışmaların yapılması olacaktır. Böylece mültecilerin ülkelerine dönmeleri konusundaki kolaylaştırıcı çalışmalar Rusya ile birlikte yapılacaktır. Terör örgütü üzerine kurulan tüm planlar boşa çıkarılmıştır. Türkiye bu bakımdan amaçlarına ulaşmıştır. Ulaştığı bu amaçlar çerçevesinde sadece kendi milli güvenliğini korumakla kalmamış bölge halklarını da büyük bir beladan kurtarmıştır. Hem ABD hem Rusya ile iki büyük güçle ayrı ayrı müzakere yürütme başarısı 10 gün içerisinde gerçekleşmiş ve herkes tarafından Barış Pınarı Harekatı’ndaki milli güvenlik endişelerimizin haklı olduğu konusunda vurgular yapılmıştır. Nitekim bunun açık bir başarı olduğu dün tüm dünyadaki önemli basın yayın organlarının manşetlerinde net bir şekilde görüldü.
Herkes Türkiye’nin diplomatik zaferinden Cumhurbaşkanlığımız liderliğinde yürüyen bu müzakerenin Barış Pınarı Harekatı’nı stratejik ve siyasi amaçlarına ulaştırdığından bahsediyordu. Kuşkusuz her zaman olduğu gibi bunun açık kaybedeni terör örgütüdür. Terör örgütü kaybedecektir ve kaybetmeye devam edecektir. Bu operasyon başladığında Türkiye’ye karşı sözler edenler, operasyon başladığında işgal gücü olduğumuzdan, oralarda katliam gerçekleştireceğimizden bahsedenler, o kara propagandaya imza atanlar, o yalan makinesini yeniden çalıştıranlar bir kere daha mahcup olmuştur. Dünyanın her tarafında PYD/YPG terör örgütüne karşı yürüttüğümüz bu mücadelenin mazlum hakları koruma mücadelesi olduğu, milli güvenliğimizi temin etmek için atılmış bir terörle mücadele olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Hiç kimse Türkiye’nin milli güvenlik endişelerinin yanlış veya eksik endişeler olduğunu ifade edememiştir. Ama buna karşılık DEAŞ’la mücadele adı altında PYD/YPG terör örgütünü himaye ediyoruz gibisinden bir yaklaşım içine girmişlerdir. Geçmişte yapılmış hataların tekrarlanmasını önleyerek, terörle mücadele konusundaki ilkesel tutumunu sürdürmüş, DEAŞ’la mücadeleyi yüz yüze, göğüs göğüse veren Türkiye aynı mücadeleyi bugün PYD/YPG terör örgütüne karşı da vermiştir. Netice itibarıyla Barış Pınarı Harekat bölgesinden 32 kilometre derinliğe kadar coğrafyanın durumuna göre terör örgütünün çıkarılması, Barış Pınarı Harekat bölgesinin doğusunda ve batısındaki bölgelerde de Rusya tarafından bu 30 kilometre derinlikten PYD/YPG terör örgütünün çıkarılması bu diplomatik zaferle temin edilmiş görülmektedir" açıklamasında bulundu.
"TÜRKİYE DÜŞMANLARI TÜRKİYE’NİN HASIMLARI, BU YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ÇABALARA KARŞI ELEŞTİRİLERİNİ ORTAYA KOYARKEN TÜRKİYE BİRLİK VE BÜTÜNLÜK İÇERİSİNDE DURUŞUNU GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR"
Alınan diplomatik zaferin bir de üzücü tarafı olduğunu belirten Çelik, "Bunun en üzücü tarafı şudur; birtakım aşırı sağcı gruplar, Türkiye düşmanları, Türkiye’nin hasımları, bu yürüttüğümüz çabalara karşı eleştirilerini ortaya koyarken Türkiye birlik ve bütünlük içerisinde duruşunu gerçekleştirmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Barış Pınarı Harekatı’nı başlattıktan sonra milletimizin her kesimi Mehmetçiğe dualar ederek, büyük bir birlik ve beraberlik sergilemiş ve terörle mücadele konusunda dimdik ayakta durarak bütün dünyaya karşı haklı pozisyonumuzun en büyük enerji kaynağı olmuştur" diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin yürüttüğü en önemli müzakere alanlarından bir tanesi sırasında grup toplantısında bir mektup okuduğunu kaydeden Çelik, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet Halk Partisi’nin özellikle Cumhurbaşkanımız Soçi’de siyasi mücadele yürütürken, burada her zamanki gibi Türkiye bir başarıya imza atarken, bir siyasi mücadele verirken, Salı günü Soçi’de Türkiye’nin yürüttüğü en önemli müzakere alanlarından bir tanesi en yoğun şekilde yürütülürken CHP Genel Başkanı burada yaptığı grup konuşmasıyla bir siyasi sabotaj gerçekleştirmeye çalışıyordu. Şunu defaatle söyledik; bütün süreçlerde Barış Pınarı Harekatı söz konusu olmak üzere tüm siyasi süreçlerde hemen her başkentin sesi CHP Genel Başkanının dilinde zikredilmiştir. Bir tek Ankara’nın, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetin yanında olduğunu gösteren bir duruşu görmek mümkün olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı, yabancı bir devlet başkanının diplomatik tahammüllerini aşan, saygı sınırlarını zorlayan bir mektubunu oturuyor kendi grubundan tekrar okuyor. Tabii bu durumun geçmişte örneklerini görmüştük. Daha önce aynı kürsüden bu genel başkan Fetullahçı Terör Örgütü’nün tapelerini okumuştu. Fetullahçı Terör Örgütü’nün sözcüsü olarak bu tapelerin dünyaya yayılmasına maalesef olanak sağlayan bir duruş sergilemişti. Şimdi de Soçi’de bu Barış Pınarı Harekatı’nın stratejik hedeflerine ulaşması için bu kapsamlı siyasi mücadele yürütülürken maalesef aynı şeye bir kere daha imza atmıştır. Bir siyasi sabotajın gerçekleşmesini sağlamaya çalışmıştır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNÜ İFADE EDER"
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının devletin ve milletin birlik ve bütünlüğünü ifade ettiğini vurgulayan Çelik, "Şunu açık ve net bir şekilde söylüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı devletimizin ve milletimizin birlik ve bütünlüğünü ifade eder. Devletimizin ve milletimizin temsili Cumhurbaşkanlığı makamından mündemiçtir. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı makamına saygı esastır. Cumhurbaşkanının makamına dönük olarak, dünyanın neresinden ve kimden gelirse gelsin saygı sınırlarını aşan her mesaj eski tabirle, ’Keemlenyekun’ yani yok hükmündedir. Aynı zamanda şunu da Unutmamak gerekir bu yok hükmünde saydığımız mesajlarla ilgili olarak Cumhurbaşkanımız da ’Şu anda yürüttüğümüz mücadele önceliğimizdir. Tabii ki bu mektubu unutmadık. Gereken şekilde, gereken zamanda bunun karşılığı verilecektir’ demiştir. Tüm bunlar ifade edilmişken çıkıp da Kılıçdaroğlu’ndan bu mektubu orada dillendirmesi, üstelik dinlendirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefine dönük laflar söylemesi maalesef trajedinin aynen devam ettiğini göstermektedir" dedi.
"GÖNDERİLEN MESAJDAN ZİYADE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BU MESAJI KABUL EDİP ETMEDİĞİ ÖNEMLİDİR"
Dünyanın herhangi bir yerinden Türkiye’ye mesaj tebliğ edildiği zaman önemli olanın Türkiye Cumhuriyeti’nin mesajı kabul edip etmediği olduğunun altını çizen Çelik, şöyle konuştu:
"Dünyanın herhangi bir yerinden Türkiye’ye herhangi bir mesaj tebliğ edildiğinde önemli olan kimin hangi mesajı tebliğ ettiği değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu mesajı tebellüğ edip etmediğidir. Dünyanın herhangi bir yerinden Türkiye’ye bir mesaj gönderildiğinde gönderilen mesajdan ziyade Türkiye Cumhuriyeti’nin bu mesajı kabul edip etmediği önemlidir. Maalesef, bu en temel vatansever duruşu CHP Genel Başkanından görmüyoruz. O sadece dünyanın ne söylediğinin iç siyasetteki yeri olmaya devam ediyor. Türkiye’nin buna nasıl bir karşılık verdiği konusunda ise maalesef her zaman karşı tarafın yanında yer alma hususunu sürdürüyor."
Suriye meselesi başladığından bu yana CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Esad rejiminin sözcüsü gibi davrandığını söyleyen Çelik, "Bu Suriye meselesi başladığından beri buradaki halkların zarar görmemesi için insanların zulümle karşı karşıya kalmaması için yürütülen bu mücadelede her zaman Esad rejiminin sözcüsü gibi davranmışlardır. Bizim açımızdan yok hükmünde olan bir mesajı gelip bir grup konuşmasında söz konusu ederek maalesef bir siyasi sabotajı tekrardan gerçekleştirmeye çalışıyorlar" dedi.
CHP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na karşı bir tavır sergilediğini belirten Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefinin nasıl korunduğunu aziz milletimiz Cumhurbaşkanımız liderliğinde yürütülen müzakerelerde gerekirse askeri harekat seçeneğinin nasıl kullanıldığını görerek net bir şekilde tespit etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefi, bu terör örgütlerine karşı Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu sayesinde güçlü bir şekilde korunmaktadır. Gerekirse askeri harekat ve diplomasi en zirve noktasında gerçekleştirilerek milletimizin geleceğe yürüme hedeflerinin korunması için net bir şekilde ortaya konulmaktadır. Fakat çıkıyor, Cumhurbaşkanlığı makamına karşı saygısızlık içeren, bizim açımızdan yok hükmünde olan ve içeriği bize gönderilmeye çalışılan ve tebellüğü etmediğimiz bir mesajı sahiplenerek, orada o mesajdan yana bir duruş sergileyerek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı bir tavır almaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında bazı ifadelerin alkışlandığını söyleyen Çelik, "Psikoloji şudur; bu konuşmayı dinleyenlerin bir kısmının da konuşmadaki çirkin ifadeleri alkışlamasıdır. Bu şekilde seviyesiz bir tavrın ortaya konulmasıdır. Bu, Cumhuriyet tarihi boyunca en net hastalıklı psikolojilerden birinin tanımı olarak kayıtlara geçmiştir. Bunların kendi hükümetlerine karşı, kendi Cumhurbaşkanlarına karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarlarının ve milli güvenliğinin korunmasına karşı nasıl hastalıklı bir psikoloji içerisinde oldukları görülmektedir Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanımızın her başarısı bunlarda bir travma oluşturmaktadır" şeklinde konuştu.
(Mevlüt Hasgül/İHA)
AK Parti Sözcüsü Çelik Açıklaması 'CHP Genel Başkanı Bir Siyasi Sabotaj Gerçekleştirmeye Çalışıyordu'
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Salı günü Soçi’de Türkiye’nin yürüttüğü en önemli müzakere alanlarından bir tanesi en yoğun şekilde yürütülürken CHP Genel Başkanı burada yaptığı grup konuşmasıyla bir siyasi sabotaj gerçekleştirmeye çalışıyordu" dedi.