Ak Parti Tbmm Grup Toplantısı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin kendilerine, bölen, parçalayan, ayrıştıran deme hakkının da haddinin de olmadığını belirterek, "Bu iftiralar, bu ithamlar sadece hakaret değil aynı zamanda hezeyandır, acziyetin, zavallılığın ifadesidir. CHP ve MHP'nin bu ülkeye on yıllar boyunca ektikleri nifak tohumlarını temizlemenin mücadelesi içindeyiz. Onların inkar ettiklerini biz görüyor, onların reddettiklerini biz kabul ediyoruz" dedi.


Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, pazar günü Trabzon'da öğretmenler ile biraraya gelerek 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutladıklarını anımsattı. Erdoğan, bütün öğretmenlerin bugününü yeniden kutlayarak, başarılar diledi.

Başbakan Erdoğan, medeniyet ve tarihlerinin, ilme, öğrenmeye ve öğretmeye verdiği değer mucibince öğretmenlerini yılda bir hatırlayan değil, öğretmenini adeta ailenin ferdi olarak gören bir toplum olduklarını belirtti.

Erdoğan, 11 yıl boyunca eğitimi en öncelikli gündem maddesi yaparken, eğitimin vazgeçilmez unsuru olan öğretmenleri de hep baştacı yaptıklarını söyledi.

11 yıl içinde 407 bin 469 öğretmenin atamasını yaptıklarını bildiren Erdoğan, bu atamalarla birlikte toplam öğretmen sayısının 810 bin kişiye ulaştığını kaydetti.

Şu andaki öğretmenlerin yarıdan fazlasının atamalarını kendilerinin gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, bin 312 engelli ve 651 milli sporcunun da öğretmen olarak atanmasını sağladıklarını vurguladı.

Erdoğan, öğretmenlerin özlük haklarında da çok önemli iyileştirmeler yaptıklarına işaret ederek, "Örneğin 2002'de mesleğe yeni başlamış, bekar ve ek ders ücreti almayan bir öğretmenimizin eline 470 lira geçiyordu. Bu rakam Temmuz itibariyle, bizim dönemimizde bin 894 liraya yükseldi. 1 Ocak'tan itibaren mesleğe yeni başlamış, bekar ve ek ders ücreti almayan öğretmenimiz 2 bin 81 lira alacak. 11 yılda sadece bu şartlardaki öğretmenimize yaptığımız zam oranı yüzde 373. İnşallah Türkiye'nin şartları iyileştikçe, imkanları artıkça bunu en önce, eğitime, en önce öğretmenlerimize yansıtmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

-"Disiplinden asla taviz vermeden"

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun 2014 bütçesi üzerindeki çalışmalarını tamamladığını anımsatan Erdoğan, Aralık sonunda Genel Kurul'da müzakereleri tamamlayıp, oylamayı yapacaklarını söyledi.

AK Parti olarak 12. bütçelerini Genel Kurul'a getireceklerine işaret eden Erdoğan, diğer 11 bütçe gibi 2014 bütçesinin de eğitim, sağlık, adalet, emniyeti büyüten, sosyal politikaları güçlendiren, yatırımları arttıran bir bütçe olarak hazırlandığını anlattı.

Erdoğan, "Disiplinden asla taviz vermeden, politikalarımızdan hiçbir sapma göstermeden, 2014 seçimlerine rağmen popülizme hiç tevessül etmeden, bu bütçemizi de uygulayacak, Türkiye'yi daha da büyüteceğiz. Haftalardır çok yoğun mesai yapan Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Başkan ve üyelerini, bürokrat, teknokrat arkadaşlarımızı, kurumlarımızın tüm yönetici ve çalışanlarını tebrik ediyorum, şükranlarımı sunuyorum" dedi.

-Trabzon'daki açılışlar

Konuşmasında Erdoğan, cumartesi ve pazar günleri Trabzon ve ilçelerinde gerçekleştirdiği ziyaret ve açılışlara da yer verdi.

Çok önemli açılış ve temel atma törenleri gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, Trabzon merkezde 537 milyon liralık hizmet ve yatırımların açılışını yaptıklarını söyledi.

Erdoğan, 2 bin 162 TOKİ konutu, 314 derslik, 5 ticaret merkezi, 3 cami, 8 spor salonu, sevgi evleri altyapı projeleri, iki öğrenci yurdu, valiliğin, il özel idaresi ve Trabzon belediyesinin yatırımlarını resmi olarak hizmete aldıklarını anlattı.

Erdoğan, sporun, özellikle futbolun Trabzon için önemine işaret ederek, Trabzon'un, bu spor aşkına karşılık gelecek bir stadyum ve spor tesisine sahip olmadığını belirtti.

Erdoğan, Hüseyin Avni Aker Stadı'nın hem yetersiz kaldığını hem de eskiliği, yıpranmışlığıyla, şehrin tam merkezinde Trabzon'a cevap veremediğini dile getirdi.

Trabzon'a 40 bin kişilik stadyum sözü verdiklerini anımsatan Erdoğan, 41 bin 61 yönünde talep geldiğini ifade etti.

Erdoğan, "61'in onlar için farklı anlamı var. Onun için biz de kendilerine söz dedik, temel atma töreninde de bunu ifade ettik. Trabzon'da bu büyük tesis için yer bulma konusunda zorluklarımız vardı. Bu zorluğu da deniz üzerinde 795 bin metrekarelik alanı doldurarak çözdük. Haziran'da yer teslimi yapıldı, pazar günü de gittik, tesisin temelini attık. İnşallah iki yıl içinde bitirecek, Trabzon'a 41 bin 61 kişilik stadyumu, yanında modern spor tesislerini kazandırmış olacağız" diye konuştu.

Erdoğan, Trabzon'da iki gün içinde açılışını yaptıkları yatırımların bedelinin 593 milyon lira olduğunu bildirdi.

-"Normalleşmeden rahatsız olanlar"

Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'daki tarihi buluşmanın ardından Türkiye'deki normalleşmeden rahatsız olanların, çeşitli iftiralarla, ithamlarla, hakaretlerle hem süreci hem de zihinleri bulandırmak için yeniden bir gayretin içine girdiğini kaydetti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçmişte defalarca yaptıkları gibi bizim doğuda söylediklerimizi batıda, kuzeyde, güneyde söyleyemeyeceğimizi iddia ettiler. Geçmişte başta Trabzon olmak üzere her ilimiz bu iftiraya anında cevap verdi. Hafta sonu da Trabzon, aynı şekilde bizi kucaklayarak, bizi bağrına basarak samimiyetimiz karşısında muhabbetini açık şekilde dile getirdi. Biz, çözüm sürecini sürpriz politikalarla ilerleten bir parti, böyle bir hükümet değiliz. 2001'de parti programımızda bu meseleyi çok açık, çok net şekilde ortaya koyduk. 2001'den itibaren her vesileyle, her fırsatta meseleyle ilgili görüşlerimizi, politikalarımızı, çözüm önerilerimizi, yol haritalarımızı milletimizle paylaştık. Girdiğimiz her seçim, yaptıklarımızı teyid edecek kadar çok açık, net bir olay anlamına geliyor. Aziz milletimiz her seçimde oylarımızı artırarak, bize daha fazla destek vererek, bize inandığını, güvendiğini, yaptıklarımızı beğendiği kadar, yapacaklarımıza yetki verdiğini sandıkta ifade etti.

Eğer milletimiz bizim yanlış yolda ilerlediğimizi düşünseydi 2007'de bizi yüzde 47 ile tekrar göreve getirmezdi. Eğer milletimiz politikalarımızı yanlış bulsaydı, bize karşı güven bunalımında olsaydı 2010 halkoylamasında, 2011 seçimlerinde bize daha güçlü destek vermezdi. Millet bizim ne yaptığımızı, ne yapmaya çalıştığımızı, nasıl bir samimiyet içinde olduğumuzu çok ama çok net görüyor."

-"Nifak tohumlarını temizleme"

Erdoğan, hiç kimsenin çıkıp kendilerine bölen, parçalayan, ayrıştıran deme hakkının da haddinin de olmadığını ifade etti.

Erdoğan, iftiraların, ithamların sadece hakaret değil aynı zamanda hezeyan, acziyetin, zavallılığın ifadesi olduğunu söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hiç kimse kusura bakmasın, biz CHP ve MHP'nin bu ülkeye on yıllar boyunca ektikleri nifak tohumlarını temizlemenin mücadelesi içindeyiz. Onların bozduklarını tamir ediyor, onların yıktıklarını yeniden ve daha sağlam yapıyoruz. Onların inkar ettiklerini biz görüyor, onların reddettiklerini biz kabul ediyoruz. Onlar, on yıllar boyunca Türkiye'yi olağanüstü şartlara mahkum ederken, biz şimdi Türkiye'yi normalleştiriyor, özüyle, asli ruhuyla buluşturuyoruz. Herkes elini vicdanına koysun, şu soruyu kendisine sorsun: On yıllar boyunca belli kelimeleri, belli kavramları, türküleri, sanatçıları, düşünceleri yok sayarak, inkar ederek, red ederek Türkiye, iyi birşey yapmış olabilir mi? Türkiye, sanal korkularıyla yüzleşmekten kaçınarak iyi birşey yapmış olabilir mi? Yok denildiğinde varlık asla yok olmaz. Siz istediğiniz kadar görmeyin, görmezden gelin, inkar edin, var olan siz görmüyorsunuz diye yok olup gitmez. Siz sorunu arayıp bulmazsanız, derinden sinsice ilerler, fark edildiğinde de çoğu zaman iş işten geçmiş olur. Siz görmeseniz de inkar etseniz de o sorun toplum bünyesinde ilerler, bir gün ben buradayım diyerek ortaya çıkıverir. İşte Türkiye, on yıllar boyunca ne yazık ki bunları yaşadı. İnkar, sorun olarak ortadan kalkmadı. Ret, asimilasyon sorunu ortadan kalkmadı. Sümenaltı yapmak, kilimin altına süpürmek, geçici önlemlerle, makyajla durumu idare etmek, sorunu yok etmedi. Sorun gizlice büyüdü, bünyeyi sardı ve çok farklı şekillerde tezahür etmeye başladı.

"

-"Pılımızı pırtımızı toplayıp gideceğimiz yer arayamayız"

Başbakan Erdoğan, bu ülkeye sevdaları olduğunu dile getirerek, "Bizden öncekilerin yaptığını yapar, inkar edip, görmezden gelip, ret edebilirdik. Biz de geçici çözümlere, makyaja, palyatif önlemlere sığınabilirdik. Ama biz bunu yapmayız, yapamayız. Çünkü bu ülke bizim" dedi.

Bu ülkeden başka gidebilecekleri bir yerleri olmadığını ifade eden Erdoğan, bu sorunun gizlenemeyeceğini, saklanamayacağını vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Durum böyle olduğuna göre biz pılımızı pırtımızı toplayıp gideceğimiz yer arayamayız. Bizim bu ülkeye olan sevdamız, hiçbir partiyle, hiçbir grupla paylaşılabilecek gibi değildir. Biz bu meselenin üzerini örtersek, çocuklarımız, torunlarımız yüzleşecek. Bunu göremezsek halimiz ne olur. Bizim yaşadığımızı onlar neden yaşasın, bizim çektiğimiz çileyi onlar neden çeksin? Biz çektik onlar da çeksin mi diyeceğiz? Diyemeyiz. Geleceğe böyle bir kötü miras bırakmak istemiyoruz. Bu sözlerimi kimse farklı yerlere çekmesin. Bu meseleyi her ne pahasına olursa olsun çözme anlayışı içinde değiliz. Çözülsün de ne olursa olsun anlayışı içinde de değiliz. Biz sorunu, birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi muhafaza ederek çözüyoruz. Sorunu kırmadan, dökmeden, bir tarafı tamir ederken, diğer tarafı bozmadan böyle bir hassasiyetle çözüyoruz. Bir taraftan alıp, diğer tarafa vererek değil, meseleyi adalet terazisinde çözerek, tartarak inşallah bir neticeye ulaştırıyoruz. Anayasa bize ne sınır çiziyorsa o sınırın içindeyiz. Kanunlar ne sınır çiziyorsa o sınırın içindeyiz. Meşruiyet dairesinin içindeyiz ve vicdanımızla her an başbaşayız. Eğer bu milletin başını öne eğdirecek bir girişim olursa bunun karşısında ilk duracak olan önce şahsımdır, arkadaşlarımdır, AK Parti'dir ve AK Parti Hükümeti'dir.

Kimse bize milliyetçilik, vatanseverlik dersi vermesin. Bu dersi almak isteyen varsa bizim 11 yılımıza baksın. Biz her anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını arttıran bir iktidarız. Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı, pasaportu, parası bizim dönemimizde itibarına itibar katmış, var olduğu her yerde hürmet görmüş, daha fazla değer ifade etmiştir. Dünyanın her yerinde artık şu çok iyi biliniyor: Türkiye hakkı destekleyen bir ülkedir, haksızlığın karşısında da mertçe, yiğitçe, eğilmeden, bükülmeden durabilen bir ülkedir."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile