Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk oldu.
Türkiye'nin ilk İngilizce haber kanalı TRT WORLD'ün dün yayına başladığının hatırlatılması ve vizyonunun sorulması üzerine Akdoğan, kamu diplomasinin çok önem taşıdığını belirterek, kamu diplomasisinin, herhangi bir partinin veya iktidarın propagandasını yapmak olmadığını ifade etti.
Kamu diplomasisinin, bir ülkenin kendi tezlerini, ulusal çıkarlarını, ulusal güvenliğini koruyacak şekilde, bütün dünyaya kendi doğrularını, gerçekliğini anlatabilmek anlamına geldiğini vurgulayan Akdoğan, şunları kaydetti:
"Çok ciddi birtakım karalama kampanyalarının, tezviratların, yalan bilgilendirmenin olduğu bir ortamda, Türkiye'nin doğruları uluslararası kamuoyuna da açıklayabilmesi önemli. Bu yüzden İngilizce bir kanal, kamu diplomasisi dediğimiz zaman, bunda büyükelçiliklerimiz, devletin ilgili kurumları, oradaki sivil toplum örgütlerimiz, oradaki vatandaşlarımıza kadar geniş bir yelpazede yürütülen birçok faaliyetten söz edebiliriz. TRT WORLD de bunun önemli bir parçası olacaktır. Türkiye'nin gerçeklerini, Türkiye'nin tezlerini bütün dünya sathında anlatmış olacaktır. Bu Türkiye'nin son dönemde 'soft power' ile yani yumuşak güçle bölgede etkili olması yani dizileriyle, kültürüyle birçok alanda, turistlerin gelip gitmesiyle birçok alanda, bir 'soft power' ile Türkiye öne çıkmaya başladı. Bu da onun bir parçasıdır. TRT WORLD üzerinden Türkiye gerçekliğini, kültürünü, Türkiye'nin değerlerini, gelişmişlik düzeyini bütün dünyaya bir şekilde anlatabilmek, bu da bunun parçası olacaktır."
- "İnsani odaklı yayın"
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, TRT WORLD'ün odağında tamamen siyaset olmayacağını, tamamen siyasi yayın yapmayacağını ifade ederek, dünya çapında İngilizce yayın yapan diğer kanalların hepsinin odağında farklı eğilimlerin bulunduğunu anlattı.
TRT WORLD'ün ise odağında, doğrudan insan, insan hakları, insanların refahı, çocukların geleceği olacağını aktaran Akdoğan, "Olup bitenler insanların siyasetini nasıl etkiliyor, oralardaki güç kavgaları vesaire değil, insani nasıl etkiliyor. Bu insanın etnik kimliği, mezhebi, vatandaşlık bağı önemli değil. İnsan olarak Afrika'nın bir ülkesindeki insan da Ortadoğu'daki insan da Avrupa'daki insan da hepsi insan olarak görülecek ve insan odaklı bir yayın yapılacak. Bu Türkiye'nin insani perspektifle dünyaya nasıl baktığını, değer sistemiyle dünyaya nasıl baktığını göstermesi açısından da önemli bir açılım" diye konuştu.
- TRT ve AA'dan diğer partilere ambargo iddiaları
Sorumluluk alanındaki TRT ve Anadolu Ajansı'nın yayınlarında, "Diğer siyasi partilere ambargo uygulandığı, yayın hakkı verilmediği" gibi eleştiriler bulunduğunun hatırlatılması üzerine Yalçın Akdoğan, bu konunun çok fazla speküle edildiğini, her seçimden önce de büyük bir tartışma, şikayetler yaşandığını anlattı.
Akdoğan, seçim döneminde, Avrupa Birliği ve AGİT'ten gözlemcilerin Türkiye'ye geldiğini, raporlar hazırladıklarını anımsattı.
Her seferinde kamu imkanlarının kullanıldığı, pozitif ayrımcılık yapıldığı gibi eleştirilerin geldiğini ifade eden Akdoğan, bunun böyle olmadığının da ortaya çıktığını ve dünyanın bu gerçekliği bildiğini vurguladı.
TRT'ye, "Hangi siyasi partiye, hangi siyasi parti genel başkanına ne kadar yer ayırıyorsunuz, haber olarak, röportaj olarak" diye talimat verdiğini belirten Akdoğan, bütün geçilen haberlere bakıldığında, TRT'nin herkes tarafından da bilinen bir stardardı bulunduğunu kaydetti.
Haberler başladığında, Cumhurbaşkanı, başbakan, anamuhalefet lideri, diğer parti liderlerine yer verildiğini, bunun TRT kurulduğundan bu yana böyle yapıldığını anımsatan Akdoğan, hatta küçük parti liderlerinin TRT'ye "Bizi başka kanallar yayınlamıyor, Allah'tan TRT var" diyerek teşekkür ettiğini aktardı.
Yalçın Akdoğan, "Eleştiriler değerlendirilir, incelenir, açıklanır. Ama siyasi ayrımcılık, ambargo söz konusu değil. Oyu çok düşük de olsa bunların hepsi diğer kanallarda yer bulamasa da TRT'de yer bulur" dedi.
Akdoğan, Anadolu Ajansı'na ilişkin de şu görüşlerini paylaştı:
"Dün akşama kadar sizin parti başkanlarıyla ilgili geçtiğiniz haberlerin dökümü ortada. Burada AK Parti ile ilgili 239 haber geçmişsiniz, bunun 100'ü Başbakan sıfatıyla, onu saymayalım, toplamda 239, Merkel ile basın toplantısı yapmış, bu da içinde. Yani hem hükümet başkanı olarak hem de AK Parti Genel Başkanı olarak hepsinin toplamı 239 tane haber geçmişsiniz. Sayın Kılıçdaroğlu'nu 203 tane geçmişsiniz. HDP'nin 82, MHP'nin 27 tane. Bu şu demek, bu partiler, genel başkanlar hangi etkinliği yaptıysa siz hepsini geçmişsiniz. Bunun haber değeri var veya yok diye düşünmemişsiniz. Yapılan bütün haberler geçilmiş. Niye diyelim MHP'nin daha düşük. O kadar faaliyet gösterdiği için. Bir lider 30, diğeri 4 yere gittiği için az haber olmuş. Burada sizin yapabileceğiniz bir şey yok. Sayı çok görünsün diye AA bir etkinlik uyduracak değil, onlar çok çalışırsa siz de çok haber geçersiniz. Tamamen parti başkanlarının etkinlikleriyle alakalı bir durum. Böyle baktığımızda bile tablonun son derece dengeli olduğu görülüyor, anlaşılıyor. Burada bu tür eleştirileri değerlendirmek, incelemek elbette bizim görevimizdir. Ama ambargo olduğu, kesinlikle kapıların kapalı olduğu, bunların yayınlanmadığı, bunlar gerçeği yansıtmıyor."
- Seçimde 1 milyon AK Parti'li
Yalçın Akdoğan, Türkiye'nin 1 Kasım'da sandık başına gideceğinin hatırlatılması ve "Kampanya sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz, AK Parti için yeniden tek başına iktidar görünüyor mu?" sorusu üzerine, seçime sayılı günler kaldığını belirterek, 175 bin sandıkta oy kullanılacağını anımsattı.
Parti, hükümet ve devlet olarak gereken çalışmaları yaptıklarını, tedbirleri aldıklarını anlatan Akdoğan, parti olarak seçim günü yaklaşık 1 milyon kişinin görev alacağını kaydetti.
Her sandıkta, bir partili kurul üyesi bulunduğunu, parti müşahidi ve yardımcısının da görev yaptığını ifade eden Akdoğan, şunları söyledi:
"Yani sandık başında 3 AK Parti'linin görev aldığını söyleyebiliriz. Okul, kat sorumluları vesaire bakıldığında doğrudan seçime dönük faaliyet yürüten yaklaşık 1 milyon AK Parti'li arkadaşımız görev yapacak. Burada amaç sandıklarda herhangi bir sıkıntı yaşanmaması. Sandık başında tüm partilerin mensupları faaliyet gösteriyorlar. Orada AK Parti'nin neticede bir üyesi var, diğer partilerin de üyeleri de var. Diğer partilerin de buna katılması, bu tablonun, objektif, şeffaf şekilde görülmesi, bunlar vatandaşta güven oluşturmak için katkıda bulunacak şeylerdir. Onun dışında 385 bin güvenlik görevlisi seçim günü faaliyette olacak."
- "Vatandaşlarımız müsterih olsun"
Akdoğan, seçim güvenliği bağlamında her türlü tedbirin alındığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Vatandaşlarımızın müsterih olması, sandığa huzur ve güven içerisinde gitmesi de çok büyük önem taşıyor. Seçim güvenliği sandıktan öncesinin de güvence altına alınmasıdır. Yani seçim gününden önce vatandaşın iradesi ortaya çıkarken bir baskı ve tehdit altında kalmamasıdır. Buna dönük de geçen seçime göre daha avantajlı, daha olumlu bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Seçim günü sıkıntı yaşanmaması, sandıkların korunması, hile yapılmaması bunlar da çok önemli. Burada güvenlik birimlerimiz gerekli tedbirleri aldılar. Ama vatandaşlarımızın duyarlı olması, şikayette bulunması, hakkını, hukukunu koruması, bunlar da çok büyük önem taşıyor.
Buradan bir kez daha uyarıyorum, seçim günü hile yapan, vatandaşı tehdit eden, okul bahçesinde veya sınıflarda vatandaşın iradesini şekillendirmeye çalışan, bir şekilde onların yerine oy kullanmak isteyen, oy kullanan... Bunların gerçekten cezası çok ağırdır. Herkes bunun bedelini öder, hukuk içinde bunların hepsinden hesap sorulur. Geçen sefer de yüzde 100 bir partiye çıkan sandıklar vardı. Bunların çoğuyla ilgili şikayetler, soruşturmalar oldu. Seçim gününden sonraya da sarkan bir süreçtir bu. O süreçte de özellikle sandıklarda görevli olan kişilerin, partilerin, müşahitlerin şikayetçi olması çok büyük önem taşıyor. Kimse sessiz kalmasın. Orada AK Parti'li üye de var ama tamamen bir partiye çıkmış görünüyor veya CHP, HDP olabilir. Orada görevli arkadaşlarımızın, hangi partiden olursa olsun, bir olumsuzluk gördüğünde bundan şikayetçi olması, bunun araştırılması, soruşturulması bunlar önem taşıyor. Vatandaşın iradesine kimse musallat olmamalı. Kimse ipotek koymaya çalışmamalı, kimse gasbetmeye çalışmamalı. Milletin iradesi kutsaldır, gasbedilemez, baskı altına alınamaz, ipotek altına alınamaz, özgür bir şekilde tecelli etmesi önemli."
- "En fazla çalışan partiyiz"
Seçim sürecinde, en fazla kampanya yürüten, en fazla çalışanın, etkinlik yapan partinin AK Parti olduğunu vurgulayan Akdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu yaşanan terör hadisesi, elbette sandığa gölge düşürmek de bunun bir amacıydı ve siyasi kampanyaları bir anda aşağı çekti. Yani, taziye günleri, ortak acıyı paylaşma günlerinde biz de acıyı paylaştık, taziye günlerinde miting yapmadık. Ondan sonra zaten terörün amacı hayatı esir almaktır, siyaseti baskılamaktır, seçime gölge düşürmektir, buna verilecek en güzel cevap siyasete güç vermektir, demokrasiyi, sandığı öne çıkarmaktır, kampanyaya devam etmektir ve bütün hayat akışının devam etmesidir ve çalışmalara başladık. Bundan en çok darbe vurulmak istenen AK Parti. 'AK Parti bir şekilde kaybederse, biz iç siyaseti istediğimiz gibi dizayn edebiliriz, Türkiye'nin dış politikasına yön verebiliriz'... Terör zaten siyaset mühendisliğinin bir parçası olarak kullanılan bir enstrüman. Diğer partilerin daha az çalışma, kampanya yaptığı bilindiği için bundan en fazla olumsuz etkilenecek AK Parti idi. Hedefe konulan da zaten AK Parti'nin başarısı."
- "Vatandaşımız her şeyi gördü, partilerin notunu verdi"
Bu nedenle AK Parti olarak şu anda çok daha yoğun şekilde kampanya yürüttüklerini anlatan Akdoğan, şöyle konuştu:
"Genel bir sessizlik hali var ama bu sessizlik hali katılımın düşük olacağı anlamına gelmiyor, vatandaşın bir fikri olduğu, karar verdiği anlamına geliyor. Vatandaşımız 7 Haziran seçiminden sonra yaşanan her şeyi gördü, partilerin notunu verdi ve bir fikri, kanaati oluştu. Bu siyasal davranışı Pazar günü ortaya koyacak. Böyle baktığımızda seçimden önce yaşananlar kadar seçimden sonra yaşananlar da bu seçimin kaderini belirleyecek olaylardır. Hükümet kurma girişimlerinde partilerin takındıkları tavırlar. Terör olaylarından sonra partilerin sergiledikleri tutumlar ve 7 Haziran seçimlerinden ne kadar ders alıp, bundan sonuç çıkarıp, seçim beyannamelerini ona göre hazırlamaları, ona göre siyasi bir üslup geliştirmeleri, ona göre bir siyaset tavrı geliştirmeleri, kendilerini yenilemeleri bağlamında baktığımızda vatandaşımız bu üç parametreye göre bence olup bitenleri değerlendirdi, bir karara vardı ve inşallah bunu pazar günü yansıtacak. Tablonun bizim açımızdan daha olumlu olacağını düşünüyorum."
(Sürecek)
Akdoğan AA Editör Masası'na Konuk Oldu
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Buradan bir kez daha uyarıyorum, seçim günü hile yapan, vatandaşı tehdit eden, okul bahçesinde veya sınıflarda vatandaşın iradesini şekillendirmeye çalışan, bir şekilde onların yerine oy kullanmak isteyen, oy kullanan... Bunların gerçekten cezası çok ağırdır. Herkes bunun bedelini öder, hukuk içinde bunların hepsinden hesap sorulur" dedi.