Akil İnsanlar Buluşmasının Ardından

ANKARA - Türkiye genelinde yaklaşık 3 ay boyunca yaptıkları toplantı, ziyaret ve görüşmelerle çözüm sürecini anlatan Akil İnsanlar Heyeti'nin başkan ve genel sekreterleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptıkları görüşmeyi AA muhabirlerine değerlendirdi.

Ege Bölgesi Grubu Başkan Vekili Avni Özgürel, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde dün gerçekleşen toplantıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tereddüt yaşadığı bazı noktaları ve düşüncelerini anlatma imkanı bulduğunu söyledi.

Kamuoyunda, PKK'nın silahlı unsurlarının Türkiye'den çekildiği ve çözüm sürecinde ikinci safhaya geçileceği beklentisi bulunduğunu dile getiren Özgürel, şöyle devam etti:

"Çözüm sürecinin ikinci safhasında yapılacakları sorduğumuzda Başbakan'ın, paket veya yapılması gerekenlerle ilgili değil de çekilme konusunda beklentilerin gerisinde olunduğu için bazı tereddütlerinin olduğu ortaya çıktı. Başbakan, silahlı unsurların yüzde 15'inin çekildiğini, çekilmenin ardından yapılacakların gerçekleştirileceğini ifade etti.

Tamamının çekilmesi diye beklenti olmaz ama önemli kısmının çekilmesi, herhalde Başbakan'ın beklentisiydi. Bu beklentinin henüz gerçekleşmediği anlaşılıyor. Nasıl Kürt kesiminde birtakım tereddütler varsa Başbakan'da daha fazla tereddüt var. O da ihtiyatlı olarak bir şeyleri garantiye alarak bastığı yeri iyice yoklayarak adım atmak istiyor."

Özgürel, yaz döneminin boşa geçirilmemesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"BDP çevresinden, silahlı unsurların yüzde 70'inin bulunduğu yeri terk ettiği açıklaması gelmişti. Türkiye'de çabuk olunmasına ilişkin beklenti havası var. Beklentileri boşa çıkarmadan bir şeyler olacak. Meclis tatile girdiği için zaten yasa çıkarılmasına imkan yok. Adalet Bakanlığının bir hazırlık yaptığı intibası edindim. Yasal düzenleme olmasa da niyet açıklaması yapılırsa süreç üzerinde olumlu etki uyandırır."

Başbakan Erdoğan'ın, kendileriyle görüşmeden önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'i kabul ettiğini hatırlatan Özgürel, "Ondan sonra bizim toplantıya geldi. Cizre'yle ilgili görüntülerin, toplantıda konusu geçmese de Başbakan'ın canını hayli sıktığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Avni Özgürel, hazırlanan raporlara ilişkin olarak da "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin raporlarında, Kürt kesiminin beklentileri istikametinde yapılması gereken reformlar dile getirildi.

Biz ise raporumuzda daha çok demokratikleşme üzerine çekerek meseleyi açıkladık" diye konuştu.

-"Destekte olumlu bir artış gözlendi"

Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, temasları sırasında Karadeniz'de insanlarla iç içe olduklarını ifade ederek, "Karadeniz'in bir özelliği var çok kolay şekilde tansiyon yükselebiliyor ve düşebiliyor. Böyle bir bölgede görev yaptık ama umduğumuzdan daha iyi geçti görüşmeler. Sürecin başlaması ile sonu arasında sürece yönelik destekte olumlu bir artış gözlendi" diye konuştu.

Raporlarını hazırladıklarını ve dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunduklarını vurgulayan Hakyemez, Karadeniz bölgesindeki toplantılardan raporlarına yansıyan birçok noktanın, başka bölgelerinin raporlarında da karşılık bulmasının Türkiye'nin büyük bir bölümünün aynı şeyi düşündüğünü gösterdiğini kaydetti.

Hakyemez, Karadeniz bölgesindeki 18 ile gittiklerini, tümünde toplantılar yapıp, 3 bin 322 kişiyi toplantılara davet ettiklerini vurguladı.

Toplantıları, ''Şehir demokrasisi gerçekleşti' diye tanımladıklarını belirten Hakyemez, "Cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa bu süreç dolayısıyla büyük bir masa etrafından yüzlerce kişi halleşebildi. Türkiye'nin sorunlarını çözebilmesi için önce konuşması, konuşabilmesi lazım. 30 yıllık terör sorunu bugün kadar rahat, medeni ve tahammül edilir bir şekilde konuşulmadı, görüşülmedi, değerlendirilmedi. Bu gelinen noktanın önemini de gösteriyor" diye konuştu.

Yusuf Şevki Hakyemez, raporlarının sonuç bölümünde yer alan bazı konularla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:

"Hassas bir süreçtir bu süreç. Bu süreçte iktidarın da muhalefetin de daha yapıcı davranması gerekiyor. Üslubunu daha dikkatli kullanması gerekiyor. Hem iktidar hem muhalefet için geçerlidir bu. Türkiye'de psikolojik bir travma vardır bu terör nedeniyle. Bu psikolojik travmadan dolayı ani tepkiler olabiliyor. Partilerin siyasi pozisyonlarından dolayı, iktidar muhalefet çekişmesinden dolayı ani tepkiler olabiliyor. Dolayısya mümkün olduğunca üslüp nedeniyle ortaya çıkabilecek gerginliklerin minimize edilmesi gerekiyor. Bunu özellikle belirttik raporumuzda."

-"Bu sürecin asla sekteye uğratılmaması gerektiğini belirttik"

Sürecin tarihi bir fırsat, terör sorunun çözümü noktasında mutlaka denenmesi gereken bir yol olduğunu da raporlarında ifade ettiklerini belirten Hakyemez, şöyle devam etti:

"Bu sürecin asla sekteye uğratılmaması gerektiğini belirttik. Onun için sonuna kadar gidilmesi gerekiyor. Hükümetin burada daha dikkatli gitmesi gerekiyor ama biz Karadeniz bölgesinde şunu çok duyduk. Onun için raporumuzun sonuç bölümünde buna da yer verdik. Kandil'in, İmralı'dan gelen heyetlerin yaptığı açıklamalar, BDP heyetinin yapmış olduğu bazı açıklamalar bu bölgede sıkıntılara yol açıyor. Bu başka bölgeler için de geçerlidir. Onun için hükümetin burada süreci kendisinin yönettiğini, inisiyatifin kendisinde olduğunu, sözgelimi Kandil'in yaptığı bazı açıklamalar aslına bakarsanız tamamen süreci sabote etmeye yönelik de olabilir. Burada hükümetin algıyı iyi yönetme noktasında daha baskın olması gerekiyor. Sürece ilişkin net bilgiler vermesi, kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor. Hükümet yetkililerine bizzat bunu aktardık, raporda da buna yer verdik."

-"Raporda anayasa çalışmalarına da yer verdik"

Hakyemez, anayasa çalışmaları konusuna da raporlarında yer verdiklerini kaydederek, şunları vurguladı:

"Sürecin kalıcı sonuçlar verebilmesi için sivil ve demokratik bir anayasa ile desteklenmesi gerekiyor. Evet bir anayasa yapılmaya çalışılıyor, buna yine devam edilsin. Sivil ve kalıcı bir anayasa olmasında fayda var. Anayasanın özelliği ne olacak, çözüm sürecine katkı bağlamında. Farklılıkları güvence altına alması lazım. Bunları güvence altına alan bir anayasa olmalı."

-"Bu sorun demokrasi ve insan hakları sorunu içerisindeki bir alt sorundur"

Yaşanan soruna bir Kürt sorunu olarak bakmadıklarını da belirten Hakyemez, "Bu sorun, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları sorunu içerisindeki bir alt sorundur. Öyle bakarsak daha gerçekçi sonuçlara ulaşabiliriz'' ifadelerini kullandı.

Yusuf Şevki Hakyemez, görev aldıkları iki aylık sürede, hakaretlerle karşı karşıya kaldıklarını, vatan hainliğiyle, ülkeyi satmakla itham edildiklerini söyleyerek, "Bu hakaretleri duymak istemezdik ama bunu bir vatan borcu olarak yerine getirmeye çalıştık. Hiçbir zaman keşke katılmasaydım dediğim olmadı" diye konuştu.

-Ortak bir rapor hazırlanacak

Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, çözüm sürecinin belli aşamaları olduğunu belirterek, birinci aşamanın henüz bitmediğini söyledi.

Birinci aşamanın PKK'nın çekilme işi olduğunu ve bu çekilmenin devam ettiğini anımsatan Paker, toplantıya ilişkin, "Bütün bölge başkanları raporlarının özetini verdi. Ondan sonra da belirli konularda biraz karşılıklı görüş alışverişi oldu. Ama esasında Esasında hükümet bütün raporları birleştirecek, yeni bir rapor yapacak, onu dağıtacak herkese ve buna göre de yol haritasını çizecekler" diye konuştu.

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ayhan Ogan da toplantıda birkaç kişinin söz alarak değerlendirmeler yapıldığını belirterek, gayet güzel bir toplantı olduğunu ifade etti.

-"Toplantıda, herkes bölgelerle ilgili izlenimlerini paylaştı"

Başbakan Erdoğan'ın, çözüm sürecine desteğin yüksek olduğunu, kararlılıkla bu süreci sürdüreceklerini söylediğini anlatan Ogan, şunları kaydetti:

"Bazı söz alanlardan işte Ege Bölgesi Başkanı Tarhan Erdem Bey, 'Hükümetin de birtakım süreci hızlandıracak adımlar atması gerekir' dedi.

Bunun üzerine Sayın Başbakan, çekilmenin henüz tamamlanmadığını, yani sınır dışına çekilmenin tamamlandıktan sonra raporların değerlendirilip, bir yol haritası çıkartılacağını söyledi.

Genel olarak raporlarda da bir ortaklaşma olduğu görüldü ve sürece desteğin Akil İnsanlar Heyeti çalışmasından sonra, öncesinde ölçülen değerden daha çok yükseldiği ve toplumsal desteğin daha da arttığı genel ifade olarak bütün heyetlerde gözlemlendi."

Ogan, "Bizim Doğu Anadolu Grubu'nun raporu 25 sayfa. Ama diğer heyetlerin raporları farklı. Yani 75 sayfa olan da var, 5 sayfa olan da var" ifadelerini kullandı.

-"Orta ve uzun vadeli planlar daha sonraya bırakılmalı"

Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Sekreteri Levent Korkut, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan toplantıda, her bölgenin tek tek raporlarını sunduğunu belirterek, önemli ölçüde raporların içeriklerinin örtüştüğünü söyledi.

Devlet-toplum ilişkilerini demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu tarzda ele alan, nötr bir vatandaşlık tanımı içeren ve vatandaşlar arası eşitliği gözeten yeni anayasa talebinin bütün raporlarda yer aldığını ifade eden Korkut, raporlardaki önerileri şöyle sıraladı:

"Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, adem-i merkeziyetçi devlet yapısının oluşturulması, hukuk devletinin genel esaslarına uygun şekilde daha fazla demokratikleşmeyi sağlayarak önlemlerin alınması, yüzde 10 barajının düşürülmesi, ceza kanunlarındaki kısıtlayıcı, ifade özgürlüğüyle bağdaşmayacak hükümlerin değiştirilmesi, adalet reformuna devam edilmesi, eğitim ile ilgili mevzuatın elden geçirilerek, vatandaşa kendisinin dahil olduğu bir eğitim müfredatı oluşturulması, bütün kimlik, grup ve vatandaşların kendi kimliklerini özgürce yaşayabilecekleri bir ortamın sağlanmasına yönelik tedbirler tedbirler alınması. Özellikle 30 yıldır süren sorunun yarattığı sosyal travmaları her bakımdan ele alarak, düzeltmeye çalışmak. Çatışma nedeniyle yakınlarını kaybeden, zarar görenlerin travmalarını hafifletici sosya politikalar geliştirilmesi. Koruculuk sisteminin dönüştürülerek, korucuların maddi kayba uğramadan yeni bir sistem içinde değerlendirilmesi."

-"Evet bu iş olacak anlayışı yaygınlaştırılmalı"

Levent Korkut, yakın gelecekteki gelişmelerin önemine işaret ederek, "Zannediyorum kısa gelecek için iki şey önem taşıyor. Sürecin silahların susması ve geri çekilme boyutu hızlandırılmalı. Bunun yanında hükümet de bunu teşvik edici, kısa vadeli planlar geliştirmeli. Orta ve uzun vadeli planlar daha sonraya bırakılmalı" diye konuştu.

Enerji yaratan, sürece bağlılığı artıran bir takım politikalar oluşturmanın önemine değinen Korkut, "Evet bu iş olacak" anlayışının toplumda yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Bir takım soru işaretlerini, endişeleri gidermenin ve güveni oluşturmanın çok önemli olduğunu belirten Korkut, güvenin artmasının, sürecin en büyük destekçisi olacağını kaydetti.

-"Sivil yaklaşım devam ettirilmeli"

Akdeniz Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Tarık Çelenk, 2 aylık saha çalışmaları neticesinde toplumun birçok kesimiyle temas kurma fırsatı elde edildiğini, böylece heyet üyelerinde çözüm sürecine dair tespitler ve düşünceler oluştuğunu belirtti.

Akil İnsanlar tecrübesinin çözüm sürecinde toplumu rahatlatan ve atmosferi yumuşatan etkisinin yanında Türk siyasetine farklı noktalarda da siyasetin geleceğine dair ipuçları verdiğini vurgulayan Çelenk, milletin kaderini tayin edici niteliğe sahip karar ve süreçlerde, toplumu süreçlere katabilecek sivil mekanizmaların oluşturulmasının hem toplumu hem de siyaseti rahatlatma işlevi görebileceğini dile getirdi.

Çelenk, coğrafyasında model olma iddiası taşıyan bir siyasal kültürün bu ve benzeri mekanizmaları özgün bir tarz ile oluşturmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Çözüm sürecinin yanı sıra Reyhanlı hadisesi ve Gezi Parkı olaylarında da etkisini hissettiren alternatif iletişim kanalları ve sosyal medya gibi yeni dönemin unsurlarının, devletin toplumla ilişki ve iletişim kurma noktasında daha fazla çaba harcaması gerektiğini hissettirdiğini anlatan Çelenk, şöyle devam etti:

"Devletin ön plana çıkardığı sivil yaklaşım çeşitli çatı sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları üzerinden devam ettirilmeli, insanların birbirleriyle konuşabileceği platformlar tesis edilmeli,ülke genelinde muhatap alınabilecek yerel bölge akilleri veya çekirdek ekipler oluşmasına destek verilmelidir. Şehit ve gazi ailelerine çözüm süreci ile uyumlu şekilde yas tutma süreçlerini geçirebilmeleri için teorik ve pratik destek sağlanmalıdır. Siyasi aktörlerin sürece dair ifadelerinin ve dillerini özenle seçmesi ve toplumsal psikolojiyi dikkate almaları gerekmektedir. Sürece dair her aşamada devlet,yol haritası ve rehabilitasyon projelerinin olduğunu çağrıştıracak çalışmalarını toplumla paylaşarak şeffaflık hassasiyetini gidermelidir. Hem somut ihtiyaç ve taleplerinin anlaşılması hem de sürecin dışarısında kalmamaları adına koruculara yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir."

-"Biz 8 kişinin ittifakıyla ortak rapor hazırladık"

İç Anadolu Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Cemal Uşşak, grupların raporlarını özet halinde sunumunu yaptıklarını belirterek, detaylı raporların Kamu Güvenliği Müsteşarlığı aracılığıyla Başbakan Erdoğan'a iletildiğini ifade etti.

Erdoğan'ın 7 bölgenin 7 farklı raporundan bir özet çıkarılacağını söylediğini belirten Uşşak, şöyle devam etti:

"Halkın talepleri, endişeleri, sorularıyla ilgili ortak hususlar var. Bunlar birleştirilerek tek rapor haline getirilecek. Daha sonra Başbakan tarafında kamuoyu ile paylaşılacak. Bazı gruplarda grup üyeleri ortak rapora ek olarak kişisel rapor da yazdılar. İç Anadolu Grubu'ndan Celalettin Can mevcut rapora itiraz anlamında değil bazı hususların altını çizen ekleme rapor yazdı ama Marmara Grubu ortak bir rapor hazırlamak yerine herkes kendi kişizel gözlemlerine dayanarak bir rapor hazırlamış. Biz 8 kişinin ittifakıyla ortak rapor hazırladık."

Sürece ilişkin umut olduğu kadar endişeler ve kaygıların da olduğunu vurgulayan Uşşak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürt vatandaşların beklentileri ağırlığı teşkil ediyor. Kürt olmayan vatandaşların da endişeleri, kuşkuları yoğunluk teşkil ediyor. Bu talepleri, beklentileri karşılamak, gidermek hiç şüphesiz hükümetin ve siyasi otoritenin üzerine düşen bir görev. Yani şuan itibariytle akil insanlara tevdi edilmiş görev tamamlanmış oldu. Bundan sonraki süreçlerde benzer heyetler kurulması söz konusu olabilir. Benim şahsi kanaatim bu sürecin son derece hassas olduğu yönündedir. Buna göre benzer heyetlerin kamuoyunu dinlemeye devam etmesinin iyi olacağına inanıyorum. Bu bizim heyetimizin olması gerekmiyor başka heyetlerde olabilir. Bu çünkü bizim siyasi tarihimizde benzeri söz konusu olmayan bir iç tecrübe. Kamuoyuyla devlet arasında bir tampon kuruluş, tamamen sivil. Devleti temsil etmiyor ama devletin kolaylaştırıcılığıyla, kendi şahsi insiyatifleriyle yöntemlerini, usullerini, muhataplarını da kendilerini belirlemek suretiyle oluşan bir heyet. İki ay boyunca böyle bir tecrübe konuldu. Bu heyet çok önemli bir görev yaptı. Bu bir anlamda Türkiye'nin katılımcı demokrasinin bir uygulama alanı da anlamına gelmiş oldu."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile