Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Başkanı Arıboğan'ın Açıklaması

Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Başkanı Deniz Ülke Arıboğan, birçok bakımdan Türkiye'deki terör örgütünün tasfiye edilmesinin çok önemli olduğunu belirterek, "Bir anda 'hükümete vahiy geldi, bunu başlattı' dememek lazım. Kürt meselesi, dünyanın en önemli meselesidir. Petrole dair bir meseledir. Avrupa'nın, Çin'in konumunu belirleyecek bir meseledir" dedi.

Arıboğan ile grup üyelerinden Hülya Koçyiğit, Mustafa Armağan ve Yücel Sayman, Sakarya'daki bir otelde basın mensuplarının çözüm sürecine ilişkin görüşlerini dinleyerek, sorularını yanıtladı.

Toplantıda bir basın mensubunun, "Yaptığınız toplantılardan elde edindiğiniz izlenim nelerdir, protestoları nasıl değerlendiriyorsunuz-" şeklindeki sorusu üzerine Arıboğan, halkın içinde daha fazla olmayı arzu ettiklerini anlatarak, eleştiren insanların fikirlerini önemsediklerini kaydetti.

Arıboğan, "Eleştiren insanların fikirlerini yukarıya taşıyalım ki muhalefet de kendini dizayn eder iktidar da. Fakat bu protestoların birçoğu, demokratik ölçülerin çok dışında. Bu kadar örgütlü tepkiler haline dönüşmesi çok sıradan değil" ifadesini kullandı.

Geçen gün Orhan Gencebay ile görüştüğünü aktaran Arıboğan, "Üzüntüden hastalanacak kadar, 'ben bunlara layık mıyım-' diyor. Sağlık sorunlarına rağmen toplantılara katılmak istiyor. Marmara Bölgesine transfer ettik. Doktorları şehir dışına çıkmasına müsaade etmiyor" şeklinde konuştu.

Küresel dengeleri etkiyecek, Kürt mevzusunu merkeze koyan bir yeni yapılanmanın olduğunu anlatan Arıboğan, Arap Baharı ile Ortadoğu'daki bütün "fay hatlarının" oynamaya başladığını belirtti.

Arıboğan, ABD'nin dış politikasında çok ciddi bir değişikliğin olduğunu vurgulayarak, Avrupa'nın yaşadığı ekonomik kriz sonucu bölgeye bakış açısının farklılaştığına dikkati çekti.

-"Peşmerge birlikleri, dağdan inenlerle birleşebilir"-

PKK'nın şartsız çekildiğine işaret eden Arıboğan, şunları söyledi:

"PKK'nın içinde 1500 kadar Suriyeli vardı. Aslında Suriye'de hiçbir hakları olmamasına rağmen Kürtler, Esat rejimine karşı savaşmıyorlardı. Bunun bir manası olması lazımdı. Konu PKK, Türkiye'yi körelten bir araçtı. Bir bölüm Suriye'ye kayıyor, bir bölüm Kandil'e, hatta bir bölüm de Güney Irak'a doğru kaymaya başlıyor. Mesele, Maliki'nin, Irak'taki hükümetin Şiileştirme politikası ve çok ciddi anti Kürt tavır içerisine girmesi. Kerkük'teki olaylar ilk belirtileriydi. Oradaki mesele, Kürtlere karşı başlayacak bir şiddet söz konusu olabilir. O zaman peşmergelerin Kürt bölgesini korumaya gücünün de yetmeme ihtimali var. Peşmerge birlikleri, dağdan inenlerle birleşebilirler. Orada bir savaş çıkma ihtimali var. Silahlı güç ihtiyaçları da olabilir."

Arıboğan, bunların her birinin değerlendirilmesi gereken konular olduğunu anlatarak, "Eğer Kandil'de kalırlarsa başka bir anlam ifade eder, Güney Irak'a doğru giderlerse başka bir anlam ifade eder. Maliki'den bir atak gelirse, binlerce kişinin Türkiye sınırına yığılması söz konusu. İran ordusunun devreye girme ihtimali var. Bunların her biri bölgemizde çok büyük çatışma potansiyelinin döndüğünü gösteriyor. Mesele de Kürt bölgesi, petrol bölgesi."

Arıboğan, Türkiye'nin güvenli bir alan oluşturması ve iktisadi verilere dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin 10 yıl içerisinde dünyanın en büyük 12'nci ekonomisi gösterildiğini ve ülkede herhangi bir istikrarsızlığın beklenmediğini kaydetti.

-"Kürt meselesi, dünyanın en önemli meselesidir"-

Barzani'nin PKK'yı istemediğini, kendi güvenliğinin tehlikede olduğunun farkına vardığını dile getiren Arıboğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sen PKK olarak var olduğun sürece ben Türkiye ile ilişiklerimi güçlendiremeyeceğim, çekil aradan' diyor. Arada sıkıştılar. Bu yüzden İran ya da Suriye'nin kontrolüne girmek zorunda kalacaklar. Oralara doğru kaçıyorlar. Ancak PKK'nın kurucu kadrosu da böyle bir şeyi kabul etmiyor. İran ya da Suriye'ye girmiş bir PKK'yı kabul etmiyor. Meşru siyasal zemine girmeye çalışıyorlar. Yani onlar açısından da önemli bir şey. Birçok bakımdan Türkiye'deki terör örgütünün tasfiye edilmesi, çok önemli, çok değerli, bölge dengeleri bakımından. 'Bir anda hükümete vahiy geldi, bunu başlattı' dememek lazım. Kürt meselesi dünyanın en önemli meselesidir. Petrole dair bir meseledir. Avrupa'nın, Çin'in konumunu belirleyecek bir meseledir. Misak-ı Milli sınırlarına atfen bir takım coğrafi yorumların yapılması, Öcalan bile 'Misak-ı Milli' diyor, Kürt bölgesinin Türkiye'nin kontrolüne girmesinin zorunlu olduğunun kabulüdür. Savaşlar da siyasi nedenlerle yapılır, barışlar da siyasi nedenlerle kurulur. Türkiye için en avantajlı barış koşullarını sağlamak esastır."

Arıboğan, İstanbul'daki 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, Taksim üzerinde yapılan spekülasyonları çok yanlış bulduğunu ifade ederek, fiziki şartların kutlamaya uygun olmadığını, sendikaların çok olumsuz yaklaştığını söyledi.

-"Halkın benimsemediği bir barış olmaz"-

Heyet üyesi Yücel Sayman da herkesin, barış istediğini ancak süreç sonunda herhangi bir şeyin dayatılıp dayatılmayacağını düşündüğünü kaydetti.

Bazı vatandaşların, siyasi affın gündeme gelip gelmeyeceğini, vatandaşlığın tanımı, ana dilde eğitim konusunu konuştuğunu ifade eden Sayman, bunun dışında Alevilerin, inançları bakımından ne olacaklarını, Romanların da kendileriyle ilgili bir çalışma olup olmayacağını tartıştığını söyledi,

Çözümü birlikte aramanın yolunun yavaş yavaş ortaya çıktığını dile getiren Sayman, şöyle devam etti:

"Halkın benimsemediği bir barış olmaz ama halk isterse barış olur. Ortak bir çözüm arıyorlar. Çok önemli, çok zengin şeyler çıkıyor. Ortak çözümün önü açılıyor. Seyirci olmaktan çıkıp sahneye çıkıyorlar. Türkiye'de demokrasi açısından hem de çatışmaların sona ermesi açısından çok önemli bir model oluşuyor. Halkın bizzat kendi içinde tartışarak çözüm bulduğu bir süreç olacak."

-"Ben bu hakaretleri işiteceğimi bilmiyordum"-

Heyet üyesi Hülya Koçyiğit de burada yaptığı konuşmada, bir sanatçı olduğunu hatırlatarak, insanların mutlu olmasını ve sevgiyi çok önemsediğini, ülkesini çok sevdiğini anlattı.

İnsan onuruna çok değer verdiğini dile getiren Koçyiğit, ezilen, yok farz edilen insanların olmaması gerektiğini ifade etti.

Koçyiğit, "onlarla hepimiz, gibi eşit hissetsin kendini. Buna istediğiniz grubu katabilirsiniz. İster meslek grubu olsun, ister etnik grup olsun" diye konuştu.

Koçyiğit, bu ülkenin gerçekten huzura ve barışa ihtiyacının olduğunu, bunun için bir umut ışığının görüldüğüne dikkati çekti.

Doğu'ya giden heyetin, davullarla zurnalarla karşılandığını, Marmara Bölgesinde ise böyle bir şey beklemediklerine vurgu yapan Koçyiğit, herkesin çok acı çektiğini ve görüşlerin farklı olmasına rağmen herkesin barış istediğini kaydetti.

Koçyiğit, barışın bir yaşam biçimi olduğunu belirterek, bu yolları aradıklarını, Türkiye'nin çok zaman ve can kaybettiğine işaret etti.

Heyette yer aldığı için pişman olmadığını vurgulayan Koçyiğit, "Ancak ben bu hakaretleri işiteceğimi bilmiyordum. Saf bulun belki nasıl bulursanız bulun. Hakikaten bilmiyordum, düşünemiyordum bile" dedi.

Muhabir: Şengül Oymak

Yayıncı: Murat Paksoy
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile